İngiltere Parlamentosu’nda 'Foreing Policy Centre’ tarafından düzenlenen ’Türkiye’de Basın ve Medya Özgürlüğü’ konulu toplantıda konuşan gazeteci Uğur Dündar, "İnsan hayatının değeri olmazsa basın özgürlüğü ve demokrasi de olmaz" dedi.
Foreing Policy Centre, Türkiye Proje Müdürü Deniz Uğur’un başkanlığındaki toplantıya, gazeteci Uğur Dündar’ın yanı sıra Tüm Parti Parlamenter İnsan Hakları Grubu Başkanı ve Milletvekili Ann Clwyd, Avrupa ve Orta Asya İnsan Hakları Gözlemcisi Benjamin Ward, Prof.Dr. Büşra Ersanlı konuşmacı olarak katıldı. İngiliz Parlamentosu’nun Avam Kamarası’nda gerçekleştirilen toplantıda tutuklu gazeteciler, medya kuruluşları ve medya sahibi şirketler üzerindeki politik baskı, basın düzenlemesi, yeni Anayasa değişikliği ve kamuoyunda ’4’üncü Yargı Paketi’ olarak bilinen kanun tasarısının basın özgürlüğü üzerindeki etkisi gibi konular ele alındı.
'TÜRKİYE GAZETECİLER İÇİN CEZAEVİ'
50 yıllık gazeteci olduğunu ve hayatında hiç bir gücün önünde eğilip bükülmediğini, sadece halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmet ettiğini vurgulayan Dündar, şöyle dedi:
"Şimdi bazı rakamlar vereceğim. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün basın sıralamasında Türkiye 179 ülke arasından 154’üncü sırada. Bir önceki yıla göre 6 sıra gerilemiş durumdayız. New York merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi’nin raporuna göre, Türkiye dünyada gazeteciler için en büyük cezaevine dönüşmüş durumda. Bugün İngiliz Gazeteciler Sendikası NUJ’e göre, Türkiye gazeteciler için dünyanın en büyük cezaevi. Gazeteciler ya işten atılıyor ya cezaevine giriyor ya da iktidara karşı gelmemek için kafalarında otosansür mekanizması çalıştırıyor. Her gazete yöneticisinin beyninde bu mekanizma halen çalışıyor. Ben olguları söyledim. Keşke Türkiye dünyada basın özgürlüğü sıralamasında bir numara olan Finlandiya ile yarışmış olsaydı. Ben de büyük bir mutlukla bundan size söz etseydim."
'TUNCAY ÖZKAN 5 YILDIR CEZAEVİNDE'
Gazeteci Tuncay Özkan’ın 5 yıldır cezaevinde olduğunu söyleyen Dündar, "5 yıldır hüküm giymeden tutuklu olarak bulunuyor. Böyle bir basın özgürlüğü, böyle bir adalet anlayışı gelişmiş ülkelerin hiç birinde olamaz diye düşünüyorum" dedi.
’TÜRKİYE’DE İNSAN HAYATININ DEĞERİ 1000 STERLİN CİVARINDA'
Zonguldak’ta hayatını kaybeden 8 madenci ile ilgili mahkeme kararını da eleştiren Dündar, "Dün bir mahkeme kararı Zonguldak’ta hayatını kaybeden 8 işçinin sorumlusu olan firmanın ihmalinin bedeli olarak mahkeme 25 bin TL ceza hükmetti. Dolayısıyla bir kişinin hayatının değeri 1000 sterlin civarında. İnsan hayatının değeri olmazsa Türkiye’de basın özgürlüğü de olmaz, demokrasi de olmaz" diye konuştu.
'BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN TÜRKİYE’NİN AB’YE ÜYE OLMASI ŞART'
Milletvekili Ann Clwyd da yaptığı konuşmada, Türkiye’nin eski bir dostu olduğunu ifade ederek, Türkiye’de gazetecilerin yaşadığı sorunlara çok yakından tanık olduğunu, basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye’nin Kongo Cumhuriyeti’nden önce geldiğini ve Afganistan’la arasında sadece 2 sıra kaldığını ifade etti. Clwyd, "Türkiye’nin AB’ye üye olmasının önünde basın özgürlüğü çok büyük bir engel. Türkiye’nin bu sorunları en kısa zamanda aşmasını yürekten diliyorum" dedi.
Milletvekili ayrıca, tutuklu bulunan gazetecileri ziyaret etmek için resmi girişimlerde bulunduklarını ancak Türkiye hükümeti tarafından 5 aydır cevap alamadıklarını ifade etti. KCK Davası kapsamında tutuklanarak 8 ay hapis yatan Prof. Dr Büşra Ersanlı da yaptığı konuşmada, Türkiye’deki problemlerin çok karmaşık olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de basında sansürün inanılamayacak seviyelere geldiğini ifade eden Ersanlı, "Hapishanedeyken hakkımda çıkan haberlerde beni destekleyen gazeteciler bile ’Terörün Kraliçesi’ diye başlık attı. Terörle Kraliçeyi nasıl bir araya getirdiklerini, bu başlığı hangi amaca hizmet etmek için attıklarını bir türlü anlayamadım. Türkiye’de sansürün derecesi belli değil. Mevcut hükümet sansürü çok efektif biçimde kendi çıkarları için çok iyi kullanıyor. Medya’nın durumu çok kötü durumda" dedi.
Avrupa ve Orta Asya İnsan Hakları Gözlemcisi Benjamin Ward da, çoğu gazetecinin terör örgütü üyesi oldukları iddiasıyla hapis yattıklarına dikkati çekerek, bu gazetecilerin tutuklanması için ise yeterli delil olmadığını söyledi. Ward ayrıca Adalet Bakanı’nın yeni Anayasa değişikliği ve kamuoyunda ‘4. Yargı Paketi’ olarak bilinen kanun tasarısının onaylanmasının bu gazetecileri etkilemeyeceğini söylediğini de belirtti.
Haberin Devamı