Türkiye’de bir ilk!
Bilgi'ye giden Real Madrid’ten de mezun olacak
Günümüzde ara eleman ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak var olan meslek yüksek okulları, gün geçtikçe daha fazla önem kazanıyor. Türkiye’de var olan ve sayıları 515’i bulan bu okullar, AB ülkeleri ve ABD’deki önemi kadar görülmese de, eğitim sisteminde olmazsa olmazlığı bir dizi çalışmalarla gün yüzüne çıkarılıyor. Her yıl binlerce lisans mezunu iş bulma sıkıntısı yaşarken, devasa bir ara eleman açığı ortaya çıkıyor. Ülkemizdeki bu ciddi sorunu gören ve meslek yüksek okullarının daha fazla etkin hale gelmesi gerektiğini savunan Bilgi Üniversitesi de, bu yıl birbirinden iddialı 15 bölümle öğrencilerin karşısına çıkıyor. Bu bölümlerden en dikkat çekici olanı da Spor Yönetimi bölümü. Madrid Avrupa Üniversitesi (UEM) ve dünyaca ünlü spor kulübü Real Madrid ile yapılan işbirliği sonucunda, 2009-2010 akademik yılında başlayacak bölüm Türkiye’de bir ilk.
SPORDA PROFESYONELLEŞME
Açılışını Real Madrid Spor Okulu Müdürü olan İspanyol ekibinin eski ünlü futbolcusu Emilio Butragueno’nun yaptığı Spor Yönetimi Bölümü, ülkemizde spor alanındaki eğitim eksikliğini gidermek için açıldı. İngilizce eğitim verecek bölümün en önemli özelliği aynı anda Real Madrid Spor Okulu’ndan da mezun olunması. Programla ilgili bilgi veren Bilgi Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu (MYO) Direktörü Uğur Başer, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiklerini kaydederek şunları söyledi, “Bu bölüm sporu kendisine bir iş alanı olarak seçmek isteyen öğrencilere, yönetim ve işletmecilik alanlarına eğitim verecek. Dersler Real Madrid Professional School (Universidad Europea de Madrid) ile birlikte yürütülecek. Öğrenciler isterlerse öğrenim süreleri içerisinde, isterlerse de mezuniyet sonrasında İspanya’da Real Madrid Professional School’da eğitimlerine devam edebilecekler. Spor Yönetimi Programı, öğrencilerine mezuniyet sonrasında çeşitli federasyonlardan spor medyasına kadar sporun farklı alanlarında kariyer edinme imkânı sunacak.
400 MİLYAR DOLARLIK SEKTÖR
MSO Direktörü Uğur Başer, bu uygulamanın daha önce Türkiye’de gerçekleşmediğine dikkat çekiyor: ” Uygulayacağımız bu program sadece futbol değil, spora hizmet eden tüm kategorileri içine alıyor. Belirli zamanlarda Real Madrid Spor Okulu’ndan akademisyenler gelecek ve orada verdikleri derslerin aynısını burada verecekler. Derslerde Madrid ile sürekli iletişim halinde olunacak. Oradaki okulla konferans bağlantılar düzenlenecek. Ülkemizdeki bu açığı bu bölümle gidermeyi hedefliyoruz. Çünkü Türkiye’nin yüzde 40’nı 25 yaş altı oluşturuyor. Ama ne yazık ki sporcu sayısının fazlalığına rağmen, lisanslı sporcu sayısı sadece 2.5 milyon. Almaya’da bu sayı 27 milyon. Yani spor konusunda çok geriyiz. Spor sektörü dünyada 400 milyar dolarlık bir sektör. Biz bu pastadan pay alabilmek için neredeyse emekleme sahfasındayız”
MYO’LAR İŞ GARANTİSİ VERİYOR
Bilgi Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Direktörü Uğur Başer, ülkemizde meslek yüksek okulunun öneminin çok fazla anlaşılamadığını kaydederek de şunları söyledi: “Ülkemizde yanlış bir algı söz konusu. Yüksek okullar, lisans programlarına göre ikinci planda kalıyor. Bu okullara gitmek isteyenlerin sayıları daha az. Genellikle meslek liseleri mezunları tercih ediyordu bugüne kadar. Ancak yapılan katsayı değişikliğinin ardından herkes tercih edebilecek duruma geldi. Meslek yüksek okullarının sınavsız geçiş durumu da sona erdi. Son 4 yıl ÖSS’de başarı elde eden meslek lisesi mezunlarının yüzde 89.5’i yüksek okul programlarına, yüzde 10.5’i de lisans programlarına yerleşti. Bu oran 1998 yılında yarı yarıyaydı. Katsayı değişikliğinden sonra da böyle olmasını umuyorum. Tabi sadece meslek lisesi mezunlarının değil, aynı zamanda normal liselerin de meslek yüksek okullarını tercih etmesini bekliyorum.”
ALTYAPI YETERLİ DEĞİL
Başer, Türkiye’deki meslek yüksek okullarının eğitim düzeyiyle ilgili çarpıcı rakamlar veriyor, “Türkiye’de 64 meslek yüksek okulu öğrencisine 1 akademisyen düşüyor. Oysa Almanya’da 5 öğrenciye bir akademisyen, ABD’de 21, Japonya’da 9, Belçika’da 10 akademisyen düşüyor. Ancak bu okulların ülkemizde ihmal edilmesi, kesinlike önemsiz olduğu anlamına gelmiyor. Aksine son derece önemli. Bu yüzden gelişmiş ülkelerdeki durum bizden çok farklı. Bu okulların çoğu iş garantisi veriyor. Bilgi Üniversitesi olarak da mesleki eğitime çok fazla önem veriyoruz. Okulumuza gelen meslek yüksek okulu öğrencileri yeterli donanımla yetinmiyor, dünya ünivsersiteleriyle ortak projelerimizden de yararlanıyorlar. Mezun olduklarında birçok lisans mezununa göre daha şanslı oluyorlar.”
DÜNYA ÜNİVERSİTELER AĞINDA
Uğur Başer, Bilgi Üniversitesi MYO olarak tüm proramlarıyla iddialı olduklarını belirterek şunları söyledi: “ Meslek Yüksek Okulumuzda bütün programlar son derece iddialı. İlk yıl hazırlık olmak üzere, 3 yıl öğrenim süresi var. Öğrenciler üniversitede dilerse lisans bölümlerindeki derslerden de alabiliyor. Örneğin İşletme Yönetimi okuyan bir öğrenci, aldığı dersi dilerse ülkemizin en ünlü ekonomistlerinden olan Asaf Savaş Akat’tan da alabilir. Bu konuda çok rahatlar. Üniversitemizin de üye olduğu ve 43 üniversite ve 550 bin öğrenciyi kapsayan Laureate Interntaional Üniversitesi Network’ünden yararlanabilirler. ”
EN İYİ 2 TURİZM OKULU ORTAK
Başer, Bilgi Üniversitesi MYO’daki iddialı bölümlerden olan Ağırlama Hizmetleri’ne de değinerek şunları söyledi, “Turizm ve taşımacılık sektörüne yönelik olarak öğrencilere sunduğumuz bu program, İsviçre’de bulunan Glion Yüksek Eğitim Enstitüsü ve Les Roches Uluslararası Otel Yönetim Okulu işbirliği çerçevesinde yürüyor. Bu iki okul dünyada turizm konusunda en iyi okullar. Öğrenciler mezun olduklarında 2 diploma alacaklar. Müfredatlarımız tamamen aynı. Program, temsil gücü yüksek, yabancı dile ve alanına hâkim uluslararası yöneticiler yetiştirmeyi hedefliyor. Bunu dünyanın bu alandaki en iyi 2 okuluyla beraber gerçekleştiriyoruz.”
ÖNCELİK İŞ GARANTİSİ
Mezunların en büyük sıkıntısının iş bulmak olduğunu kaydeden Uğur Başer, öğrencilerin okula daha ilk geldiklerinde bunu çözdüklerini ifade etti, “Adaylara mezun olduktan sonra iş bulmaları için üniversitemizde bir Kariyer Merkezi oluşturduk. Öncelikle staj yapacakları bir yer ayarlıyoruz. Mezun olduğunda tekrar iş bulabilmesi için destek oluyoruz. Öğrenci dilerse Dikey Geçiş Sınavı’na (DGS) girerek, bizde veya başka bir yerde lisans öğrenimi görüyor. Ama zaten yurtdışı destekli eğitim vermemizden dolayı, öğrenciler genelde bunu dünyanın sayılı üniversitelerinde yapıyorlar. Biz Kariyer Merkezi olarak öğrenci ne zaman mezun olursa ona iş imkanları sağlıyoruz. Bizden mezun olanlar, birçok üniversitenin lisans programlarından mezun olanlardan daha çabuk iş buluyor. Bu da Bilgi Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu’nun en büyük farkı.”
İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ
İstanbul Bilgi Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu ne zaman kuruldu ve kaç mezun verdi?
Bilgi Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu 1996 Yılında 7 bölüm ile eğitime başladı. Günümüzde ise toplam 15 bölüm ile öğrenim vermekte. Okulumuzdan şu ana kadar 898 öğrenci mezun oldu.
Hangi bölümler var?
Yüksek Okulda şu an, Ağırlama Hizmetleri , Bankacılık ve Sigortacılık ,Basım ve Yayın Teknolojileri , Bilgisayar Programcılığı , Dış Ticaret , Fotoğrafçılık ve Kameramanlık , Halkla İlişkiler ve Tanıtım , İnsan Kaynakları Yönetimi , İşletme Yönetimi , İşletme Yönetimi (Uzaktan Eğitim) , Lojistik , Menkul Kıymetler ve Sermaye Piyasası , Radyo ve Televizyon Programcılığı , Sağlık Kurumları İşletmeciliği ve Spor Yönetimi adlı 15 program bulunuyor.
Ders dışı etkinlikler nelerdir?
Öğrenciler Bilgi Üniversitesi’nin Kariyer Merkezi’nin düzenlediği birçok etkinliğe katılabiliyor. Diğer yandan üniversite kapsamında birçok seminer, konferans, söyleşi ve farklı etkinliklere katılabiliyorlar.
Yüksek Okul’da kaç öğretim görevlisi bulunuyor?
Bilgi Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu’nun Kadrolu 20 öğretim elemanı bulunuyor. Öğrenciler aynı zamanda benzer derslerini farklı fakültelerin öğretim elemanlarından da alabilirler.
Mezunların başarı ve okul sonrası iş bulma oranı nedir?
Meslek Yüksek Okulu’ndan mezun olanlar, Kariyer Merkezi’mizin de desteğiyle alanlarında kısa sürede iş bulabiliyorlar. Öğrenciler dilerse Dikey Geçiş Sınavı’na (DGS) girip, lisans bölümlerine geçiş yapabilirler.
Burslu öğrenci kontenjanı nedir?
Bilgi Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu’nu ilk 3 tercihi içerisinde yazan öğrenciler, yüzde 50 burslu okuyacak. Okulun tam burslu öğrenci kontenjanı 96 ve yüzde 50 burslu öğrenci kontenjanı ise 240.
Bilimi besleyen kaynak; BİLGİ Üniversitesi Yayınları
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Genel Yayın Yönetmeni Fahri Aral, 3G teknolojisiyle kitapların cep telefonlarına indirilebileceğini belirtirken bir noktanın da altını çiziyor: “Teknolojik gelişmelere rağmen, insanoğlunun kağıtla olan ilişkisi bir kalemde silinmez.”
2000 yılında TÜYAP Kitap Fuarı’nda 3 kitap ile başlayan yolculuk şimdi internet sitesi Amazon’da bile satılan yüzlerce kitap ile devam ediyor. Bu yolculuğu ise İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları Genel Yayın Yönetmen Fahri Aral anlatıyor.
YENİ BİR ANLAYIŞ
Fahri Aral, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’nın kuruluşunda kendilerine oldukça yüksek bir hedef ve amaç koyduklarını söyleyerek söze başlıyor, “Amaçladığımız akademik yayıncılık, batıda kökleşmiş üniversitelerin kurumları tarafından yapılıyor. Bu kurumlar ders, referans gibi klasik yayın türlerinin yanı sıra gelişen teknolojinin getirdiği yayın çeşitlerini de geçmişten gelen deneyim ve birikimlerine dayanarak her alanda rahatlıkla kullanıyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’nın yayın ilkelerinden biri de, kendi bilimsel ölçütlerini koruyarak dışarıya açılabilmek, toplumun her kesiminden oluşan okur kitlesine yönelik popüler, elektronik, görsel yayın türlerini gerçekleştirmek.”
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları ekonomiden siyasete, hukuktan siyaset bilimine, tarihten sosyolojiye, antropolojiden medyaya kadar pek çok alanda yayıncılık yapıyor. Fahri Aral sadece dar bir çerçevede yayıncılık yapmadıklarını ise şu sözlerle vurguluyor: “Devlet üniversitelerinde yayıncılık yıllardır dar bir alana seslenir. Her üniversite sadece kendi öğretim üyelerinin kitaplarını basar. Dağıtım ise hiç yapılmaz, kitapları ’ayniyat’ tan bulabilirseniz, alabilirsiniz. Yoksa kitapçılarda olmaz. Bunun yanı sıra nasıl olsa belli bir ’pazar’var diye, tasarımdan, baskıya ve kağıda kadar her türlü özensizlik ve resmiyet ağır basar. Biz tüm bunları aştık, sadece kendi öğretim üyelerinin kitapları ile sınırlı kalma gibi dar bir görüşü temel almadık. Dışa açıldık. Gerek telif gerekse çeviri olarak yayın alanımızı geliştirdik, büyüttük. Şu anda Türkiye’de araştırma ve inceleme yayıncılığında düzenli yayın yapan tek yayıneviyiz.”
DÜNYAYA AÇILDIK
Türkiye akademik yayıncılığının kitap basımı sayısında ortalamanın üzerinde olduklarını belirten Aral, sayısal verileri şu şekilde veriyor, “İnternet üzerinden kitap talebi çok fazla. İngilizce kitaplarımız hem Türkiye’de hem de dünyanın akademik çevrelerinde umduğumuzdan fazla ilgi görüyor. İngilizce yayınlarımız Amazon’da da satılıyor. Şimdiye kadar bu site aracılığıyla yüzlerce kitabımızı dünyanın dört bir yanına gönderdik. Kitaplarımızı genellikle 1000 ile 1500 arasında basıyoruz. Birçok kitabın üçüncü, dördüncü baskılarını yaptık. Çok satacağını tahmin ettiğimiz kitapları iki bin ve üzerinde basıyoruz.”
KİTAP BASMAKLA YETİNMİYOR
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları yayıncılık faaliyeti sadece kitap basmakla sınırlamıyor. Sergiler, sempozyumar, konferanslar ve öğrenci aktiviteleri ile Türkiye’de bir ilke imza atıyor, “Bu konuda hareketli bir yayıneviyiz. Daha ilk yıllarımızda düzenlediğimiz ’Dar-ül Fünun’dan Günümüze Üniversite Yayıncılığı’sergisi İstanbul ve Ankara’da ilgiyle karşılandı. O sergide ilk kez Darülfünun yayınları, döneme ait orijinal belgeler, diplomalar, kimlikler vb. sergilendi. Bu sergiyi yeniden hazırlayıp, gezici hale getirerek Türkiye’deki tüm üniversitelerde tekrar sergilemeyi düşünüyoruz. Unutmadan ekleyeyim, yeni yayın döneminde beş ciltlik Türkiye Üniversite Tarihi adlı büyük bir çalışmayı da akademik dünyamıza kazandıracağız. Ayrıca Türkiye Yayıncılar Birliği ile birlikte Kültür Bakanlığı’nın da katılımıyla iki yılda bir sorunların tartışıldığı Türkiye Yayıncılık Kurultayı düzenliyoruz. Dördüncüsünü de 2010 Mayıs ayında yapacağız.”
Fahri Aral, üniversite yayıncılığındaki farklılıklarını şu sözlerle belirtiyor, “Türkiye’de yayıncılığın özgür ve eleştirel anlayışa ihtiyacı var. İşte bu biz bu anlayışı benimseyerek yayın yapıyoruz. Bu ilke bir anlamda üniversitelerin özgürlük anlayışına da bağlıdır. Bunun yerleştiği bir Türkiye elbette ki daha demokratik olacaktır.”
BİTTİ