Türbanlı vekil konuştu!
'Arkamı döndüm ki...'
Meclis'e türbanla giren vekillerden biri olan Sevde Beyazıt Sabah gazetesinden Meryem Gayberi'ye konuştu.
İşte o röportaj...
Erken saatlerde bu anlara tanık olmak için Ankara yollarına düştüm. Genel Kurul'u izliyor ve TBMM izleyici balkonunda tarihe tanıklık ediyordum.
Merve Kavakçı'dan 14 yıl sonra başörtülü dört milletvekili Meclis'e geldi.
Ancak hayret, 1999'daki gibi gerilim yaşanmadı.
AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Sevde Beyazıt Kaçar, Konya Milletvekili Gülay Samancı, Denizli Milletvekili Nurcan Dalbudak ve Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey, TBMM Genel Kurul salonuna başörtülü olarak geldi.
Televizyonlarda, gazetelerde birçok yorum yapıldı.
CHP'nin taktiksel tutumu, MHP ve BDP'nin iyi duruşu, ilk kez dört partinin uzlaşmasıyla başörtüsü sorununun çözüldüğü söylendi.
Bence "başörtüsü sorunu" çözülmedi. Çünkü bu milletin vicdanında, gönlünde, aklında başörtüsü hiçbir zaman "sorun değildi çünkü. Sadece Türkiye normalleşiyor.
Anormal olan, kadınlarının yüzde 70 başörtülü olduğu bir ülkenin meclisine, üniversitesine, kamu dairesine, başörtülü kadınların girememesiydi!
Anormal olan, bir ülkede, milyonlarca insanın konuştuğu dilde TV yayınının yapılamamasıydı!
Anormal olan, devletin Mor Gabriel Manastırı'na el koymasıydı.
Çözüm dediğimiz şey, sadece bu ülkeye çok yıllar kaybettiren bir normalleşmeydi…
Yıllardır, kendi akıllarını dondurdukları gibi memleketin de önünü tıkayan, başörtüsünü "sorun" gören bir zihniyet, milletle inadından vazgeçti sadece. Hepsi bu!
Evet, başörtüsü bir simgeydi doğru.
Sokaktaki insanın, Anadolu islamının, geleneksel vatandaşın, kısaca sessiz çoğunluğun, yani milletin simgesiydi!
Ve bu simgeye karşı çıkanlar aslında "millet"e karşı çıkıyordu.
Seçim öncesi bir taktik, oy kaybını önlemek için bir manevra… Ne dersek diyelim. Dünkü durum gösterdi ki, birileri artık geçmişte yaptığı gibi millete düşmanlığı göze alamıyor.
Milletin değerlerini yansıtan bir sembolün, milletin emanetini taşıyan dört insan tarafından Meclis'e yansıtılmasının önünde duramıyor…
Başörtülü vekil ne hissetti?
Meclis'e başörtüleriyle gelen Sevde Bayazıt Kaçar ve diğer 3 başörtülü milletvekiline basının ilgisi çok yoğundu. Hatta öyle yoğundu ki Sevde Hanım, "Lavaboya gittim. Bir arkamı döndüm ki, kadın gazeteciler, görüş almak için lavaboda bekliyor!" dedi.
Meclis'te görüşemedik Sevde Bayazıt ile, akşam genel kurul bitince evine davet etti.
Kapıyı iki yakışıklı çocuk açtı. Sevde hanımın çocukları. Eşi de evdeydi. Sevde Hanım'ın yüzünde hem bir yorgunluk hem de bir huzur hissettim. Sordum "Ne oldu bugün neler yaşadınız, ne hissettiniz?" diye.
"Her şeyden önce o kadar huzurluyum ki. Eğer bir kaos çıksaydı kendimi çok kötü hissederdim. Bütün meclis arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Özellikle arkamızda dimdik duran partimize ve meclisi yöneten Meral Akşener hanıma teşekkür ediyorum, tutumundan dolayı. Ama herhangi bir olay çıkmayacağını hissediyordum. Her şey çok iyiydi. Türkiye artık normalleşiyor" dedi.
SIRRI SAKIK 'SEVDE BACIM ENDİŞELENMESİN' DEMİŞ
Sırrı Sakık ile kardeşlerinin aynı yerde yazlıkları olduğunu ifade eden Sevde Bayazıt şöyle devam etti: "Sırrı bey iki gün önce kardeşlerimi aramış. 'Sevde bacım sakın endişelenmesin. Kılına dahi zarar gelmez, korkmasın' demiş. Bu davranışı çok duygulandırdı beni."
Eşinin sürekli ve her daim kendisini desteklediğini, her kararına saygı duyduğunu belirten Kaçar, "Bir daha basına konuşmayı düşünmüyorum. Bu mesele kapansın artık" diyor.
Yüzünden bir huzur akıyordu Sevde hanımın. Bir anormalliğin son buluşunu aksettiren aydınlık bir huzur...
'YARIM SAAT KARŞILIKLI AĞLADIK'
İki gün önce başından geçen ilginç bir olayı da anlattı. Bir teyze sabahın 07.30'unda Sevde Bayazıt Kaçar'ı aramış. "Hiç tanımıyorum teyzeyi. Nasıl ağlıyor telefonda. 'Kızım çok mutlu oldum. Başörtülü Meclis'e girecekmişsin' dedi. Çok duygulandım ben de. Yarım saat karşılıklı ağladık" diyor.
"Beni en çok üzen şey ise… Bize samimi olarak kapanmadı diyorlar. Bu sözler incitiyor beni. Ama onu diyenler de zamanla anlayacak samimiyetimizi.
Sevde Bayazıt Kaçar'ın evinde bir saate yakın kaldım. En az 100 tane tebrik telefonu geldi.
Bir milletin özlemini, mutluluğunu, normalleşmesini yansıtan daha güzel bir kare olabilir mi?