TSK’daki son 30 yıl inceleniyor
Genelkurmay Personel Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç’ün cunta içerisinde yer almasından sonra en kapsamlı soruşturma başlatıldı. Son 30 yıldan bu yana Türk Silahlı Kuvvetleri'ne giren personel mercek altında alındı. Partigöç’ün imzası bulunan kararlar ise inceleniyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanan FETÖ/PDY mensubu teröristlerin 15 Temmuz akşamı kalkıştığı darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine yargı, emniyet ve silahlı kuvvetlerde büyük kapsamlı bir tasfiye harekatı başladı. En kritik tasfiye ise TSK içinde yaşanacak.
SUBAYLARIN YARISI CUNTACI
YAŞ toplantısı öncesi Milli İstihbarat Teşkilatı, TSK içindeki Fetullahçı yapılanma ile ilgili bir rapor hazırladı. Raporun ayrıntılarında ilginç bilgiler bulunuyor. Terör örgütünün TSK içinde en güçlü olduğu birimler Askeri Yargı, Disiplin Subaylıkları, Harp Akademileri ve Personel Dairesi. 1985 ve sonrasında Harp Okullarına giren tüm personelin hayatı didik didik inceleniyor. Yurtdışı gezi ve eğitimleri, kıdem ve terfileri mercek altında. İlk bulgulara göre, TSK'da subayların yarısına yakınının bu örgütle doğrudan veya dolaylı olarak bağlantısı var. Ön raporlara göre örgütün öncelikli olarak ele geçirmeye çalıştığı alanlar Personel Dairesi ile askeri yargı birimleri.
ÖRGÜTTEN OLMAYANA TASFİYE
Bu alanlar vasıtasıyla Fetullahçı olmayan personelin tasfiye edilmesi ve uydurma suçlamalarla cezalandırılmalı sağlandı. 15 Temmuz günü TSK mesaj sistemi üzerinden darbe yanlısı birliklere gönderilen Sıkıyönetim Talimatı'nda imzası olan ve gece saat 03.00'da yönetime el konulacağını söyleyen Tuğgeneral Mehmet Partigöç, darbe girişinden önce Genelkurmay Personel Daire Başkanı'ydı.
B PLANI'NA KARŞI HUMMALI ÇALIŞMA
Partigöç'ün kurumlara atadığı kritik personelin bu örgütle bağlantılı olup olmadığına yönelik hummalı bir çalışma da bulunuyor. Darbecilerin, ilk kalkışmanın başarısızlıkla sonuçlanması üzerine B planı yapma ihtimaline karşı Partigöç'ün daha önce verdiği tüm kararlar ve imzaladığı tüm belgeler tek tek inceleniyor. Öte yandan 2000'li yıllarla birlikte Jandarma'ya da el atan FETÖ, kolluk gücü olan Jandarmanın kriminal birimlerine sızdığını ve operasyonel olarak aktif kullanıldığı vurgulanıyor.
ADLİ MÜŞAVİRLİK İŞGAL EDİLDİ
Askeri yargının üst birimlerinin ise Fetullahçı yapılanmanın en güçlü olduğu alanların başında olduğu ifade ediliyor. Disiplin subaylıkları ve adli müşavirliğin de örgüt tarafından ele geçirildiği bildiriliyor. Bu makam, o dönem Genelkurmay Adli Müşaviri olan Tümgeneral Hıfzı Çubuklu'nun 2011 yılında İnternet Andıcı Kumpası'ndan tutuklanmasının ardından tümden ele geçirildi. 17 Aralık'tan sonra sivil savılıkların başlattığı FETÖ soruşturmalarının TSK'ya sıçramaması için en önemli görevi ise bu makam icra etti. İstanbul, Ankara ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılıklarının Genelkurmay'a gönderdiği yüzlerce müzekkereye cevap verilmedi, evraklar sümen altı edildi. Adli müşavirliğin dışında Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ile Adli Teftiş Kurulu'nun da örgüt hakimiyetinde olduğu ifade ediliyor. (Yeni Şafak)