Teravih sünnet mi değil mi?
‘Teravih namazı’nın farz ya da sünnetle ilgisinin olmadığını iddia ederek yeni bir tartışma yarattı
Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır, Ramazan Ayının bir parçası olarak kabul edilen ‘teravih namazı’nın farz ya da sünnetle ilgisinin olmadığını iddia ederek, “Peygamberimiz ve Hz.Ebubekir döneminde teravih namazı kılınmıyordu” dedi. Bayındır’ın görüşleri tartışma yarattı.
İSTANBUL Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Süleymaniye Vakfı Başkanı Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır, tartışma yaratacak ilginç bir konuyu daha gündeme getirdi. 3 aylar, kandiller ve teravih namazının geleneksel ibadetler olduğunu, farz ve sünnetle ilgisi olmadığını dile getiren Bayındır; “Peygamberimiz ve Hz.Ebubekir döneminde teravih namazı kılınmıyordu” açıklamasında bulundu. Bayındır, Müslümanlar’ın istedikleri kadar namaz kılmakta serbest olduklarını, ancak bir takım çevrelerin sünnet olmayan teravih namazını ‘sünnet’ diyerek halkı kandırdığını söyledi.
- HZ. PEYGAMBER TERAVİH KILMADI: Prof Bayındır, şu görüşleri savundu: “İslamiyet’in doğduğu ilk yıllarda üç aylar, kandiller ve teravih namazı adı verilen ibadetler yoktu. Peygamberimiz ve kendisinden sonra gelen Hz.Ebubekir döneminde teravih namazı kılınmıyordu. Bu uygulama Hz.Ömer döneminde bir adet haline gelerek bugüne kadar ulaştı. Hz.Ömer, Ramazan akşamlarında namaz kılanları görünce ‘Madem bu şekilde namaz kılıyorsunuz, birinizi imam yapayım onun arkasında kılın’ dedi. BuharÓ’de geçen bir rivayette Aişe Validemiz, Peygamberimizin Ramazan ayında olsun ya da başka vakitte olsun geceleri on bir rekâttan fazla nafile namaz kılmadığını söylüyor. Peygamberimiz’in sağlığında, Hz.Ebu Bekir’in halifelik döneminde ve Hz.Ömer’in ilk yıllarında cemaatle teravih namazı kılınmadı.”
- TERAVİH SÜNNET DEĞİL: “Yanlış olan teravih namazının Peygamber sünneti olarak söylemek. İnsanlar Allah rızası için dilekledikleri kadar namaz kılıp, ibadet edebilir. Hz.Peygamber’in kılmadığı namaz için sünnet demek doğru değil. Halkı kandırıyorlar. İsteyen Müslüman 24 saat namaz kılabilir. 3 aylar, kandiller, Türkiye dışındaki İslam ülkelerinde idrak edilmiyor. Bazı cemaatlerin önde gelenleri veya hoca olarak takdim edilen kişiler çıkıyor ve günde şu kadar tesbih çekin, şu sayı kadar dua edin gibi matematiksel denklemler söylüyorlar. Bu insanlar kendini Allah yerine koyan kişiler. Dinimizi kendi mefaatlerine çevirmişlerdir. Türbe ziyaretlerinde çaput bağlamak, yakarışlar, ölüleri vesile kılmalar dinimizce şirktir.”
UZMANLAR NE DEDİ?
- Prof. Dr. İlyas Çelebi (Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi): “Teravih namazı, farz değildir. Farz olması için Kur’an tarafından buyrulması gerekir. Dinimizce farz olan 5 vakit ve cuma namazıdır. Hanefi mezhebine göre bayram namazı bile vaciptir. Hz. Peygamber, teravih namazını kimi zaman evinde, kimi zaman cemaatle birlikte kılardı. Teravih namazı sünnettir. Tartışma konusu olan kaç rekat olduğu konusudur. Efendimiz kimi zaman 8 rekat, kimi zaman 20 rekat kılmıştır. Teravih namazını camide cemaatle kılmak şart değildir. Kandillerle ilgili Kur’an da sadece Kadir Suresi vardır. Kadir Gecesi için ‘bin aydan daha hayırlıdır’ buyruluyor. Miraç veya Hz.Peygamber’in doğumu gibi kandiller başlangıçta yoktu. Sonradan ortaya çıktı. Müslümanlar, o günleri peygamber efendimizi bir kez daha anmak ve Allah’a ibadet etmek için vesile kılmışlardır.”
- Prof. Dr. Beyza Bilgin (Ankara Üniveritesi İlahiyat Fakültesi): “Peygaberimiz teravih namazını birkaç kez kıldırmış sonrasında farz olacağını düşünerek cemaate bu namazı kıldırmamıştır. Efendimiz teravih için ‘herkes evinde kılsın’ demiştir. Teravih, 5 vakit namaz gibi farz olan ibadetlerden değil. Sünnet de değildir. Ancak sünnet kadar kuvvetli bir ibadet. Bizler teravih namazını en fazlası olan 20 rekat olarak kılıyoruz. Peygamberimiz 8 rekattan fazla teravih kıldırmamıştı. Bir Müslüman evinde niyet edip 8 rekat teravih namazı kılabilir. İsteyen de camide cemaatle 20 rekat kılabilir. Kandiller ve üç aylar Hz.Peygamber döneminde kutlanmıyordu. Sonraki dönemde ortaya çıkan ibadetler. Müslümanlar tarafından mübarek kabul edilmiş ve Peygamberimizin miracı olarak kutlanmaya başlamıştır. İslam’da önemli olan günleri anmak, ibadet etmek, kutlamak yanlış içermez.”