'Tek suçlu JİTEM değil'
Abdülkadir Aygan: Her askeri birliğin kendi istihbaratı vardı ve onlar da çok cinayet işledi. Ama..
PKK itirafçısı ve eski JİTEM’ci Abdülkadir Aygan, Arif Doğan ve gazeteci Uğur Balık’ın kitaplarıyla yeniden gündeme gelen JİTEM’in bilinçli bir kampanyayla günah keçisi ilan edildiğini savundu ve “Güneydoğu’da işlenen bütün suçlar JİTEM’e yıkılmaya çalışılıyor” dedi. Aygan, Radikal’e yaptığı açıklamada “Her askeri birlik kendi istihbarat elemanlarına sahipti. Bu birimler de pek çok cinayet işledi. Türkiye, ortaya çıkacak yeni mezarlara hazır olsun” diye konuştu ve 1980’li yıllardan başlayarak duyduğu ve tanık olduğu dört cinayet ve bir faili meçhulü anlattı.
1994’te Erenkaya Jandarma Karakolu Komutanı olarak tanıdığı Ali isimli bir yüzbaşının daha sonra mayına basarak şehit olmasının şüphe uyandırdığını da iddia eden Aygan, “Bu subay faili meçhullere karşıydı. bence öldürülmüş olabilir” dedi. Aygan ayrıca 1996’da gözaltına alındıktan sonra faili meçhule kurban giden ve AİHM’nin Türkiye’yi 105 bin Euro tazminat ödemeye mahkûm etmesine yol açan Atilla Osmanoğlu cinayetiyle ilgili ortaya yeni bir iddia attı. Daha önce bu cinayetle ilgili olarak cesedin bulunduğu yere dair beyanlarda bulunan Aygan, bu kez de Osmanoğlu’nu gözaltına alan kişileri tanıdığını iddia etti. Aygan, “Osmanoğlu’nu gözaltına alanların tarifini okudum. Biri uzun boylu, sarışın, Amerikan tıraşlı; diğeri orta boylu, dolgun, bıyıklı, buğday tenli iki kişiyi tanıdığımı anladım. Biri, Oğuz kod adlı Nuri Ateş, diğeri Levent adlı iki astsubaydır. Bunların başında Zahit Engin diye bir yüzbaşı vardı. “2000’de Burdur’da memurken Antalya’ya gitmiştik. Astsubaylardan biri Antalya jandarmada yine çalışıyordu sivil olarak” dedi.
Konsept faili meçhuldü
“90’lı yıllarda işlenmiş daha çok cinayete hazır olmalıyız. O yıllarda tepeden alınan kararla bir konsept uygulandı. Herkes kendi bölgesinde savaştı. Benim de çekmem gereken cezam varsa razıyım. Ama adalet, o emirleri verenlerin de ortaya çıkmasıyla sağlanacak. Suçlamaya gelince alttan başlıyor. JİTEM muhbirlerinden, korucudan başlıyor, subaydan yukarı çıkamıyorlar. Bu mümkün olmadıkça Türkiye’de 1990’lı yılların anlaşılması mümkün olmayacak.
Son dönemde Arif Doğan’ı medyatik yaptılar, piyasaya sürdüler. Ağzına yüzüne bulaştırdı her şeyi. Arif Doğan’la olan polemikten sonra Uğur Balık’ın kitabı çıktı. İçinde birçok yalan var. Avukatımla görüştükten sonra dava açmayı planlıyorum.
Diyarbakır MHP’ye destek
“Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığı içindeki istihbarat biriminin bir de sivillerden oluşan yanı vardı. Silvanlı Zahir Karadeniz adlı MHP’li bir ev kiraladı ve buraya batılı gençleri yerleştirdi. Kendilerince örgütlenme yaptılar. Belki amaçları mafyavari örgütlenmeydi. Ama bir ideolojileri de vardı; bölge halkını toptan terörist görüyorlardı. Bunları askerin veya MİT’in içinden bazı noktalarla temasa geçmeden yapmış olmaları mümkün değildi. Bu desteğe JİTEM de dahil oldu. JİTEM Grup Komutanı Abdülkerim Kırca, MHP’nin kuruluşu için iki itirafçıyı koruma olarak verdi. İbrahim diye bir parti başkanı vardı. Emniyetin 100-150 metre yakınında MHP binası yaptılar. Kemal adında bir başçavuş da destekliyordu.”
Aygan’ın iddiaları
Abdülkadir Aygan’ın, 1980’li yılların ortalarından itibaren tanık olduğunu ya da duyduğunu iddia ettiği ve “JİTEM dışındaki askeri birimlerin işlediği cinayetler” olarak gündeme getirdiği olaylar şöyle:
Cesetler çöpe
Haziran 1985’te Siirt’te sorgulanıyordum. 5 terörist cesedini tugay komutanlığı meydanına getirdiler. Teşhis için halktan insanlar çağrıldı. Gözaltındaki beni ve birkaç kişiyi daha getirdiler. Biz oradayken çöp arabası gelip cesetleri aldı. Nereye gittiklerini sordum. Yakup astsubay “Kasaplar Deresi, çöplüğe. Bir de mezar mı yaptıracağız” dedi.
17 kişinin ölümü
1998-1999’da Diyarbakır JİTEM’den Kulplu Mehmet isminde bir elemanın Abdülhakim Güven’e anlattığına göre, Kulp’ta askerler, dağ kadrosuna katılmak üzere yola çıkan 17 kişiyi bir binada sıkıştırıyor. Teslim oluyorlar. Ama orada kurşuna diziliyorlar.
‘Sivil’ askerler
Jandarma Alay Komutanlığı bünyesinde bir birim kuruldu. Hatipoğlu soyadlı albay (Eşref Hatipoğlu) alay komutanıydı. Astsubay ve uzman çavuşlar sivil giydirilmişlerdi; JİTEM’deki gibi sivil arabaları vardı. Bir gün Abdülhakim Güven’i çağırdılar. Beraber gittik. Bir genci bölge komutanlığının sorgusundan aldılar. Biz de bindik arabaya. Silvan yolunda bir karakola gittik. Komutanla görüştüler. Gence sonradan gerilla elbisesi giydirdiler, 100-150 metre ötede taradılar.