Taksicilerden kabinli araç talebi! Panik butonu yeterli değil
İzmir’de taksici Oğuz Erge’nin canice öldürülmesi, Konya’da Ali Osman Gezginç’in yolcusu tarafından bıçaklanması sonrası bu işi senelerdir yapan insanlarla konuştuk. Taksi şoförlerinin güvenliğinin sağlanması için sadece kamera sistemi ve panik butonunun yeterli olmayacağının altını çizen sürücüler, tek bir ağızdan aynı şeyi söyledi.
Ben bir taksici kızıyım. Babam çocukluğumda birkaç farklı sektörde şansını denese de dönüp dolaşıp yine taksi şoförlüğünde buldu kendini. Tam 32 senedir direksiyon başında para kazanmaya çalışıyor. Küçükken hayattaki en büyük korkum babamın bir gün eve dönememesiydi. Gece şoförü olduğu için de eve hep çok geç saatlerde hatta bazen sabahın ilk ışıklarında gelirdi. Ablam, annem ve ben bazen babam eve gelmeden uyuyamaz, onun anahtarının sesini kapının kilidinde duyduğumuz zaman derin bir nefes alarak uykuya dalabilirdik.
Hürriyet'ten Selin Irmak Kaçmaz'ın haberine göre; Seneler geçti ama babamın mesleğiyle ilgili yaşadığım korkular asla bitmedi. Bazen gecenin bir vakti uyanır, babama “Eve gittin mi?” diye mesaj atarım. Ondan cevap gelirse uyumaya devam edebilirim. Cevap gelmezse hemen arar sesini duymak isterim. Bu sebeptendir ki taksicilere yönelik saldırı ve şiddet haberlerini çok içselleştiriyorum.
İzmir’de arabasına aldığı şahıs tarafından arkadan vurularak hayatını kaybeden iki çocuk babası Oğuz Erge’nin haberini gördüğümde hemen babamı aradım, “Nasıl çözülecek bu mesele?” diye sordum, “Kabin sistemli arabalarla kızım” cevabını aldım.
Dün de Konya’da yolcusu tarafından bıçaklanan 28 yaşındaki Ali Osman Gezginç haberi gündeme düşünce uzun yıllardır bu mesleği icra edenlerle konuştum, hepsinden “Kabinli araçlar ile kurtulacağız” cevabını aldım.
İşte senelerini direksiyon başında geçiren ve hâlâ mesleğe devam eden taksicilerin çözüm önerileri…
KAMERA VE PANİK BUTONU ÇÖZÜM OLUR SANDILAR AMA OLMADI
Birleşik Taksi Şoförleri Derneği Başkanı Hüseyin Duman
Ben yıllardan beri kabinli araçlar için mücadele ediyorum ama maalesef bu konuda bir türlü sesimizi duyuramıyoruz. Eskiden herkes taksilerde kamera ve panik butonu olmasının, yaşanan bu üzücü olayların önüne geçebileceğine inanıyordu. İçişleri Bakanlığı genelgesi ile taksilere kamera zorunluluğu getirildi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yönergesi ile de panik butonları da eklendi. Tüm bunlara rağmen meslektaşlarımız Nihat Elçi ve Nihat Genç tek kurşunla öldürüldü, yine Basri Yalçın adlı taksici tek kurşunla canından oldu… Daha adı aklıma gelmeyen yüzlerce meslektaşımız son yıllarda çalışırken katledildi. Açıkça görülüyor ki ne kameralar ne de panik butonları öldürülmemize, tacize uğramamıza, gasp edilmemize çare oluyor. "Acaba bu yolcum bana zarar verir mi?" diye tedirgin olarak, korkarak çalışmak çok zor. Açıkça söyleyeyim; günde en az iki üç yolcuyu da duruşu, görünüşü güven vermediği için pas geçiyoruz.
ŞU ANDA ÇALIŞTIĞIMIZ ARAÇLARA KABİN TAKILMASI MÜMKÜN DEĞİL, UYGUN ARAÇLAR GEREKLİ
Biz taksiciler olarak kabin istiyoruz, kabine göre de araç istiyoruz. Şu anda taksi olarak hizmet veren araçlara kabin takılması mümkün değil. Biz kabin istiyoruz ama kafese girmek istemiyoruz. Günde en az 12 saatimizin geçtiği araçta elbette rahat bir şekilde çalışmak istiyoruz.
DÖRT BUÇUK SAAT BOYUNCA ENSEMDE SİLAHLA DOLAŞTIM
Bizim yolcu aldığımız belli taksi duraklarımız vardır. Bir gece duraktan bir yolcu aldım. Yolcu ilginç söylemlerde bulunmaya başladı, “Şunu bıçakladım, onu eve hapsettim” gibi cümleler kuruyordu. Sonra bana elindeki bıçağı gösterdi. Araçtaki kamerayı görünce bıçağı sakladı ve ne yapmayı planladıysa vazgeçti. Ben o yolcuyu söylediği adrese götürene ve arabadan indirene kadar nasıl bir korku yaşadım tahmin edemezsiniz.
Size bir başka yaşadığım olayı da anlatayım. Ben dört buçuk saat boyunca ensemde silahla dolaştım. Gece 00.30’da üç kişi arabama bindi. Enseme silahı dayadılar, gezdiler, dolaştılar, bir yere uğrayıp bir şeyler aldılar. Sabaha karşı da “Sen temiz bir adamsın, sana karışmıyoruz bas git yoluna” dediler ve indiler. Beni sabaha kadar silah zoruyla özel şoför olarak kullanıp gittiler.
UYGULAMA ÜZERİNDEN YOLCU ALDIM, TACİZE UĞRADIM
Ben taksi uygulamalarına karşı değilim ama onun da bu sorunlara çözüm olacağına inanmıyorum. Yine kendi yaşadığım bir olaydan örnekle anlatayım; bir gün uygulama üzerinden bir çağrı aldım ve müşteri araba bindi. Şahıs beni taciz etti, hemen araçtan indirdim ve aplikasyondan yetkili birini arayarak şikâyet ettim. Bu konuda hiçbir şey yapamayacaklarını söylediler. Müşteri şikayetçi olsaydı benim o uygulamayı kullanmama anında son verilecekti ama şikâyet eden taksici olunca maalesef herhangi bir yaptırım söz konusu olmuyor. Zaten yaptırım da olsa o uygulamalarda sahte isimle hesap açmak mümkün. Öte yandan uygulama üzerinden taksi çağırmak elbette yolcu için daha güven verici bir durum. Fakat şoförler için herhangi bir koruyuculuğu yok.
KABİN ZORUNLU HALE GELMELİ, PANİK BUTONLARI EMNİYET'İN SİSTEMİNE BAĞLI OLMALI
İstanbul Taksi Şoförleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Dündar
Taksilerde can ve mal güvenliğimiz için, kurşun geçirmez kabin zorunlu olmalıdır. Son 4-5 yıldır özellikle İstanbul’da yolcular ile taksi şoförleri deyim yerindeyse birbirine düşmüş durumda. Hâlbuki, günlük ortalama 40 bin şoförün çalıştığı İstanbul'da mesleğe de insanlığa da yakıştıramadığımız 500-600 kişi bu mesleği yansıtmıyor. Maalesef her meslek grubunda olduğu kadar bizim içimizde de sıkıntılı insanlar mevcut. Hemen hemen her gün aracına aldığı yolcusu tarafından darp, gasp ve hakaret ile karşı karşıya kalan onlarca meslektaşımız var.
Geçen sene bir arkadaşımız aracına aldığı yolcularının husumetlileri tarafından taranarak öldürüldü. Bu olaydan birkaç ay önce Çapa’da bir abimiz yolcularının darp etmesi sonucu iç kanama geçirerek hayatını kaybetti. Geçen hafta İzmir'de Oğuz Erge adlı meslektaşımız katledildi. Bu ne ilk ne de son olacak. Bunun önüne geçmek için kabin zorunlu hale gelmeli ve araçlardaki panik butonları Emniyet Müdürlüğü'nün sistemine bağlı olmalı.
EN ÖNEMLİ KONU İNSANCA YAŞAMA OLGUSUNA ULAŞMAK
İstanbul Taksiciler Odası Başkan Vekili Veli Yurt
Para kazanmak için direksiyon başına geçen şoför esnafı maalesef yıllardır her türlü öfkeyle, şiddetle, hakaretle, ölüm tehdidi ile hatta ne yazık ki ölümle karşılaşıyor. Öncelikle araçlarda şoför ile müşteri arasında teması kesmek için kurşun geçirmez kabinler olmalı. Bu kabin nasıl olur? Maliyeti ne olur? Esnaf bu konuda nasıl bir duruş ortaya koyar? Sektör temsilcileri olarak bunların alt çalışmasını yapıyoruz. Şu da bir gerçek ki kötü niyet varsa ne kadar önlem alınırsa alınsın yüzde 100 çözüm olmaz. En önemli konu insanca yaşama olgusuna ulaşacak seviyeye gelmek olmalı.
Yıllar önce taksi şoförlüğü yaparken benim başıma da tatsız bir olay geldi. Araca bir aile bindi. Erkek öne, kadın ve çocuk ise arka koltuğa oturdu. Erkek yolcunun alkollü olduğu her halinden belliydi. Taksiyi satın almış gibi emirler yağdırıyordu. Ben de “Sakin ol kardeşim bırak da gideceğimiz yere götüreyim sizi” dedim. Yok adam laftan anlamıyor. Kadın da arkadan “Sen ona bakma kardeş gidelim” dedi. Adam bana “Yürü lan” gibi şeyler söylemeye başladı. Ben de haliyle sinirlendim, “Seni götürmeyeceğim” deyince adam bana yumruk attı. O an hemen onun oturduğu koltuğun kapısına uzandım ve aşağı indirmeye çalıştım. Sen misin adamı indirmeye çalışan? Daha önce bana kusura bakmayın diyen kadın arkadan bir tokat attı ki anlatamam. Eğer o gün kabinli bir araçta çalışıyor olsaydım bunları yaşamayacaktım. Ben yine de şanslıydım, ya silahları olsaydı?
BAŞIMIZA BİR ŞEY GELDİĞİNDE 'KESİN HAK ETMİŞTİR' DENİYOR
Taksi şoförü Serhat Demirtürk
Öncelikle meslek şehidimiz Oğuz abi başta olmak üzere tüm ekmeği uğruna canından olmuş emekçi kardeşlerime, abilerime Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum. Şu noktada söylenecek bir şey yok. Mesleğimiz basit gibi görünen ama deyim yerindeyse ‘kelle koltukta’ gezdiğimiz bir meslek. İçimizde illa ki çürükler var ama hepimizi de aynı kefeye koymak doğru değil. Taksiciler arasında işini doğru yapmayan insanlar yüzünden, artık başımıza bir şey geldiğinde “Kesin hak etmiştir” deniyor.
KAFAMA SİLAH DAYAYIP GASP ETMEYE ÇALIŞTILAR
Benim başıma 2020 yazında korkunç bir olay geldi. Aracıma müşteri gibi binen iki şahıs silah çekip beni gasp etmeye çalıştı. Kafama silahı dayadılar, hatta kafamda tetik bile düşürdüler. Aklım uçtu gitti. Yaşadığım korkuyu asla tahmin edemezsiniz. Kendimden çok bana bir şey olursa iki çocuğum ve eşim ne yaparlar diye korktum. Hemen panik butonuna bastım ve taksici arkadaşlarıma da canlı konum attım. Canlı konum sayesinde polisler yer tespiti yapıp şahısları etkisiz hale getirdi. Ben ise hâlâ o korkuyu üzerimden atabilmiş değilim.
Bu olayların son bulması için akla birtakım önlemler geliyor. Uzun senelerdir taksicilik yapan biri olarak bana göre bu önlemlerin başında kabin sistemi yer alıyor. Kabin sistemi sadece şoförü değil yolcuyu da koruyan bir şey. Yolculuk esnasında iki taraflı güvenlik için ülkemizde kabin sistemi bir seçenek değil zorunluluk.