Süresiz nafakada ‘kriter’ çıkmazı! Aile fonu oluşturulsun
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, süresiz nafaka uygulamasının kabul edilebilir olmadığını belirterek uygulama üzerinde çalıştıklarını söyledi. Göktaş’ın uygulamayı adil bulmadığına ilişkin açıklamasını uzun süredir gündemde bulunan süresiz nafakayı yeniden tartışmaya açtı.
Kadın hakları alanında çalışan hukukçular, nafakanın uygulamada zaten süresiz olmadığını, gerçekten yoksulluğa düşecek, çocuk bakımı üstüne kalan ve evlilik nedeniyle çalıştırılmamış kadınlar için nafakanın hak niteliğinde olduğunu vurguluyor. Süresiz nafakanın kaldırılması için faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşu temsilcileri ise bu uygulamanın erkekleri mağdur ettiğini ve aile içi şiddeti tetiklediğini savunuyor.
‘KABUL EDİLEMEZ’
Milliyet'ten Çiğdem Yılmaz'ın haberine göre; Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu Kurucu Başkanı İlhan Ergincan, bir kadınla bir gün bile evli kalsa ve çocuğu da olmamasına rağmen, ömür boyu nafaka ödeyenlerin olduğunu belirterek, “Bu durum insan haklarına aykırı. Ödenen nafakada belli kriterlerin olması gerekiyor. Erkek aldatıysa ya da şiddet uyguladıysa maddi ve manevi tazminat ödüyor. Bunun dışında ömür boyu nafaka ödenmesi kabul edilir değil. Ayrıca her iki tarafın eşit kusuru ya da geçimsizlik nedeniyle ayrıldığında, herhangi bir kusur olmamasına rağmen neden bir kadına ömür boyu nafaka ödesin” diye de sordu. Evlilik öncesi işi olmayan, evlendikten sonra da çalışmak istemeyen kadınlara işaret eden Ergincan, eleştiri ve önerilerini paylaştı:
“Kadının evlendiği için işi bırakması gibi bir durum söz konusu değil ki. Boşandıktan sonra çalışmıyorsa ve kendisi tercih ediyorsa, bu tercihinin bedelini neden erkek ödesin. Eğer ciddi anlamda bu kadınların ayakta durmasını, mağdur olmaması istiyorsak boşanan kadınlara İSMEK’lerde eğitimler verilsin ve iş hayatına kazandırılsın. Kadın bu kadar düşünülüyorsa, istihdam sağlayacaksın. Kadın ve adam şiddetli geçimsizlikten ayrılmış, neden nafaka nedeniyle bu insanların sürekli yüz yüze gelsin, bu şiddeti de doğurur. Biz de diyoruz ki, ortadan kaldırın bu bağı. Kendi öz çocuğunuza 18 yaşına kadar verdiğiniz nafakayı, kan bağınız olmayan bir kadına ömür boyu veriyorsunuz. Bunun nasıl bir mantığı var.
AİLE FONU OLUŞTURULSUN
Biz nafakanın belli bir süre ödenmesine zaten karşı değiliz. Ancak bu sürenin de kadının mağduriyetine göre belirlenmesi gerekiyor. Kadınların mağduriyeti varsa da belli bir süreden sonra fonlardan karşılanmalı. Aile fonları oluşturulsun ve kadına ödenecek para, oluşturulan bu fonlardan karşılansın. Türkiye’de ciddi anlamda mağduriyet yaşayan kadınların oranı sadece yüzde 3. Bu oran da rahatlıkla fonlanabilir. Türkiye’de 3 milyon yakın nafaka mağduru var. Şöyle de bir şey var, kadın ve erkeğin arasında bağ kopmadığı müddetçe aradaki husumet ömür boyu devam eder. Bu da şiddeti tetikler.”
‘ERKEKTEN İYİ KONUMDAYSA ZATEN VERİLMİYOR’
Kadın hakları alanında çalışan Avukat Süreyya Kardelen Yarli “bir kadınla bir gün evli kaldı diye bir ömür boyu nafaka ödenmesi” diye bir durumun olmadığını belirtip, şöyle konuştu: “Böyle bir zorunluluk ve bir düzenleme yok. Ben hayatımda hiç böyle bir dosya görmedim. Kadına nafaka veriyor olma mantığı ise kadının evlilikle gerçekten yoksulluğa düşüyor olması. Genelde çocuk bakımı kadının üstüne kalıyor olması, evlilik nedeniyle kariyerini bırakmış, çalışmıyor veya çalıştırılmamış olması nedeniyle nafaka söz konusu. Eğer kadın ayrıldığında erkekten daha iyi bir konumdaysa, ekonomik olarak işine devam ediyorsa, asgari ücretin üstünde bir maaş kazanıyorsa, adına kayıtlı mal, mülk, emekli maaşı, miras gibi geliri varsa, o zaman zaten hâkim kadına yoksulluk nafakası vermiyor. Yapılan en büyük manipülasyonlardan biri de ‘3 milyon nafaka mağduru var’ ifadesi. Elimizde hiçbir veri yok, statistik yok, analiz yok.
Nafaka maddesini düzenlemek, kaldırmak, değiştirmek çözüm değil. Yasada ‘her kadına mutlaka süresiz nafaka verilir’ gibi bir düzenleme de yok. Yoksulluk nafakasını erkekler de isterse kanuna göre talep edebilir. Ama aynı erkekler bundan hiç bahsetmiyorlar. Madde diyor ki ‘Evlilikte kusuru daha az olan ya da hiç kusuru olmayan, boşanmayla yoksulluğa düşecek olan eş alabilir. Sorgulamamız gereken, neden bu kadınlar nafaka alma ihtiyacı hissediyor? Demek ki yoksulluğa en çok sahip olan grup kadınlar. Aile fonunu mantıklı ve makul bulmuyorum. Bu ülkede fona devredilen hiçbir şeyin gerçekten hak sahiplerine ulaştığını görmüyoruz. İkincisi biz devletle evlenmiyoruz. Bizim birbirimizle evlenmemizin sonuçlarını devlet yüklenmek zorunda değil. Nafaka nedeniyle eşlerle muhatap olduklarını söylüyorlar bu da yanlış bir söylem. Mahkeme kararıyla bir banka hesabı paylaşılıyor. Hiç karşı tarafla yüz yüze gelmeden yatırıyorsunuz. Bu söylemlerin temel amacı kadının nafaka hakkını sona erdirmek. Kadınların istihdamını önemsiyorlarmış gibi davranıp gizli bir kadın düşmanlığı yapılıyor. ‘Evliliğin bitmesine benim hiçbir kusurum yok ama hakim, tak diye nafaka bağladı’ diye bir şey yok.”