Sorularla Balyoz kararı!
Yargıtay'ın mahkeme kararını bozması tartışma yarattı
Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Balyoz davasında 237 sanığa verilen mahkumiyet ve 36 beraat kararını onarken 25 sanık hakkında beraat, 63 sanık hakkında da “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararını bozması tartışma yarattı. Balyoz kararına ilişkin merak edilen 10 sorunun gerekçedeki yanıtları şöyle:
- Dijital verilerin içeriğinin sahte olduğu, sonradan oluşturulduğu, 2003 yılında olmayan bazı yer isimlerinin belgelerde yer aldığı iddialarına Yargıtay hangi görüşü savundu?
Dijital delillerin yapısı gereği manipülasyona açık olduğunu kabul eden Daire, buna karşın dijital delillerin hükme esas alınamayacağının ileri sürülemeyeceğini belirterek bu konuda Hizbullah ile ilgili davalarda delillerin pek çoğu örgüt kurucusunun (Hüseyin Velioğlu) evinde ele geçen dijital delillerden oluştuğunu hatırlattı. Daire ayrıca kendisinin karara bağladığı MLKP ve PKK davalarında dijital verilerin delil kabul edildiğine dikkat çekti. Daire, içeriklerin sahte olduğu iddialarına ilişkin teknik detaylara girmedi. Bunun yerine “Yaklaşık 20 bin kişi ve kurumu ilgilendiren 2003 yılına ait bilgi ve değerlendirmeleri içeren çalışmaların tamamen kurgulanmış, asılsız ve sahte olduğu iddialarının dosya kapsamına ve hayatın olağan akışına uygun olmadığını” belirten Daire belge içerikleri ile sanıkların görev, unvan ve çalışma alanlarının uyumlu olduğu, yapılan tüm çalışmaların suç tarihine ilişkin siyasi konjonktüre uygun olduğuna dikkat çekti.
- Balyoz seminerine katılan herkese ceza verildi mi?
Gerekçede, suçlamaların dayanağını oluşturan 5-7 Mart 2003 tarihinde 1. Ordu Komutanlığı bünyesinde icra edilen plan seminerine, yasal bir görevin ifası kapsamında katılmanın hukuki sorumluluk doğurmayacağında kuşku olmadığı vurgulandı. Savcılığın da plan seminerine katılan pek çok kişi hakkında dava açmadığına işaret eden Daire, karar verirken sanıkların plan seminerinin ‘örtülü gündemini bilerek katılıp katılmadıklarının belirlenmesini’ aradığına işaret etti. Daire bu belirlemeyi yaparken de “sanıkların konumu, amaç suça matuf hazırlanan hangi liste ya da listeler içinde yer aldıkları, plan seminerinde yaptıkları sunum ya da konuşmalarının içeriğinin” dikkate alındığını belirtti.
- Askeri hiyerarşi içinde verilen emirleri yerine getiren askerlere nasıl ceza verildi?
Yargıtay kararında bazı sanıkların askeri hizmetlerin görülmesi ile ilgili aldıkları emirleri uyguladıklarını ve bundan ötürü suçlanamayacakları şeklindeki savunmalarına karşılık suç teşkil eden emrin hiçbir suretle yerine getirenin sorumluluktan kurtulamayacağına dair anayasal düzenleme hatırlatıldı. Askeri mevzuatta da “askeri hizmetlerin görülmesinin” bu kuralın istisnası olmadığına işaret eden Daire, ayrıca yasadışı bir oluşumdan gelen emirlerin “askeri hizmetlerin görülmesi” sayılamayacağını belirtti. Daire burada tek ölçüt olarak “sanıkların verilen emirlerin askeri hizmetlerin görülmesi bağlamında olduğuna dair bir yanılgıya düşmüş olup olamayacaklarının da göz önüne alındığını” belirtti. Buna göre verilen emri askeri hizmet kapsamında sanarak yerine getiren sanıklara beraat verilmesine hükmedildi.
- Daire, sanıkların suçlu olup olmadıklarına hangi kriterlere göre karar verdi?
Gerekçeli kararda Daire’nin her bir delili, “gizlilik içerisinde hareket eden yasadışı oluşumun faaliyetleri kapsamında” ele aldığı belirtildi. Sanıkların faaliyetlerinin suç olup olmadığına “görevlendirme yazıları, üst yazılar, asıl ve bağlantılı belge içerikleri ayrıntılı bir incelemeye tabi tutularak” karar verildi. Daire bu belirlemeyi yaparken şu kriterleri esas aldı:
- Sanıkların faaliyetlerinin harekat planları ve diğer belgelerle bağlantısı.
- Eylemlerini yüklenen suç kapsamında gösterip göstermedikleri.
- Belgelerin oluşturulma ve kaydedilme tarih ve süreçleri, bu süreçlerde yer alan sanıkların yüklenen suçun icrası bakımından üstlendikleri roller.
- Sanıkların uzmanlık alanları ve görevleri ile faaliyet alanlarının karşılaştırılması.
- Yer aldıkları belgelerin sayısı ile önem ve değeri.
- Hükümeti devirmek için gizli ittifak içinde yer aldığı belirtilen ancak haklarında “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilmesi istenen sanıkların diğer sanıklardan farkı neydi?
Daire bu konuda Balyoz Güvenlik Harekat Planı kapsamında kendilerine görev verilen askeri personelle ilgili bazı ölçütleri dikkate alarak karar verdi. Buna göre, “kişiye özel” olarak görev tevdi edilen ve “bu onurlu görevi kabul eden” personel olarak nitelendirilen ‘görevlendirmede yetkili personel’ başlıklı EK-A listesi ile Suga Harekat Planı kapsamında hazırlanan “görev bölümü” başlıklı EK-A listesinde yer alanların durumu incelendi. Yasadışı oluşumun amacı istikametinde faaliyetlerin içinde bulundukları kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanan sanıklara ceza verilmesine karar verildi. Ancak bu tür faaliyetleri olduğu net şekilde saptanamayan, yani suç işleyip işlemedikleri konusunda kuşku bulananlara ise ‘ceza verilmesine yer olmadığı’ kararı verilmesi benimsendi.
- Listelerde yer alan ve doğrudan beraat kararı verilen sanıkların diğerlerinden farkı neydi?
Balyoz ve Suga planlarının ekindeki “görevlendirmede yetkili personel” başlıklı EK-A listelerinin dışında kalan personelle ilgili de ayrı bir değerlendirme yapıldı. ‘Görevlendirme veya değerlendirme’ içeren diğer listelerde adları bulunan bu sanıklardan, kendilerine verilen görevleri yerine getirirken bunun “darbe hazırlığı” kapsamında olduğunu bildikleri kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmayanların beraat etmesi gerektiğine hükmedildi.
Dijital delillere AIHM vizesi!
Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin gerekçesinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, sanıklar Cem Aziz ve Çetin Doğan’ın başvurusu üzerine verdiği kararlarda da dijital delillerin geçersizliğine ilişkin itirazların isabetsizliğine işaret ettiğine dikkat çekildi. Gerekçede, “AİHM bu sonuca, bilirkişi raporları ve aksi yönde avukatların verdiği aksi yöndeki bilirkişi raporlarını inceleyerek ulaşmıştır. Dijital delillerin esasını korudukları, olayları temsil niteliklerinin ortadan kalkmadığı, ulaşılma, elde ediliş ve muhafaza şekillerinin usule uygun olduğu, hayatın olağan akışına, akla ve mantığa ve hukuka uygun deliller olarak hükme esas alınmalarının isabetli olduğu neticesine varılmıştır” denildi.
‘Yargıtay’ı bağlamaz’
Gerekçede ayrıca sanık avukatlarının Yargıtay duruşmaları devam ederken sundukları Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’nun dava devam ederken uzun tutuklukla ilgili aldığı karara ilişkin ise “Yargısal bir niteliği bulunmayan 1 Mayıs 2013 tarihli karar Yargıtay’ı bağlamaz” denildi.
‘Başkaları mı koydu?’
Dijital verilerin sahteliğine ilişkin iddiaları yerinde bulmayan Yargıtay, CD’lerin Gölcük Donanma Komutanlığı ile Eskişehir’de emekli hava istihbarat Albay Hakan Büyük’ün evinde ve Mehmet Baransu tarafından da Kara Kuvvetleri’ne bağlı 1. Ordu Komutanlığı’ndan temin edildiğinin anlaşıldığına dikkat çekerek, 3 yerden elde edilen belgelerin uyumlu olduğuna dikkat çekti. Delillerin Donanma Komutanlığı’na ve Hakan Büyük’ün evine başkaları tarafından yerleştirildiği iddialarını da inandırıcı bulmayan Yargıtay, “Delillerin sanıklar dışındaki kimseler tarafından bu mahallere konulmuş olduğuna dair savunmalar dosya kapsamına ve hayatın olağan akışına uygun görülmemiştir” ifadesine yer verdi.