Gazete Vatan Logo

Son dakika!.. Siyasi partilerden ilk tepki!

CHP, AK Parti, MHP ve Saadet Partisi'nden kararlara ilk yorum

SİLİVRİ Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde 5 yılı aşkın süredir devam eden Ergenekon davasında mahkeme heyetinin bugün kararını açıklaması bekleniyor. Duruşmayı izlemek için Silivri’ye gelen CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, "Türkiyede anayasal seyahat özgürlüğünün kullanılmadığını artık anayasının işlevini yitirdiğini, seyahat özgürlüğü diye bir şey olmadığını bu topraklarda herkes görüyor. Sevindirci olan milletimiz uyanmıştır. Milletimiz ne bu Ergenekon’a inanıyor ne AKP’ye ne de Silivri’deki mahkemelere inanıyor" dedi.

CHP MİLLETVEKİLLERİ DURUŞMAYİ İZLEMEK İÇİN SİLİVRİ’DE

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün de aralarında bulunduğu 66’si tutuklu 275 sanığın yargılandığı ve 5 yılı aşkın süredir devam eden Ergenekon Davası’nda kararın bugün açıklanması bekleniyor. Öte yandan CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Genel Sekreter Bihlun Tamayligil, CHP Grup Başkan vekilleri Muharrem İnce, Akif Hamzaçebi, Milletvekilleri Ali Özgündüz ve Bülent Tezcan, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal da duruşmayı izlemek için Silivri’ye geldiller.

İNSANLAR BURADA ADALET DAĞITILMADIĞINA, ADALET OLMADIĞINA İNANMIŞ

İçeri girişte açıklamalarda bulunan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, "Türkiyede anayasal seyahat özgürlüğünün kullanılmadığını artık anayasının işlevini yitirdiğini, seyahat özgürlüğü diye bir şey olmadığını bu topraklarda herkes görüyor. Türkiye’nin çeşitli vilayetinden insanlar bugün Silivri’ye gelmek istediler. Yok zincir sordular, yok ceset torbası sordular. Olur olmaz şeyler sorup otobüslerin gelmesini engellediler. Gelirken yollarda utandım. Türkiyenin her yeri sıkı yönetim olmuş. İnsanlar burada adalet dağıtılmadığına, adalet olmadığına inanmış. ’Tayyip istifa’ diye slogan atmanın darbeye teşebbüs olarak algılandığı bir ülkede yaşıyoruz. " dedi.

MİLLETİMİZ NE BU ERGENEKON’A İNANIYOR NE AKP’YE NE DE SİLİVRİ’DEKİ MAHKEMELERE

Konuşmasında, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun açıklamalarına da değinen İnce, "AKP’nin Başbakan yardımcısı açıklama yapıyor, genel başkan yardımcısı ‘ Vali’nin haddine mi?’ diyor. İstanbul Valisi mahkeme başkanı gibi konuştu. Böyle bir mahkemeden adalet beklenebilir mi? İçler acısı bir durumu var Türkiye’nin. Sevindirici bir şey daha var. Bu kadar baskı zulüm bile bu milleti yıldıramıyor. Buğday tarlaları insan dolu, önlerinde polis ve jandarma. Sevindirci olan milletimiz uyanmıştır. Milletimiz ne bu Ergenekon’a inanıyor ne AKP’ye ne de Silivri’deki mahkemelere inanıyor. Çünkü mahkemesi özel, tanığı gizli, delilleri düzmece bir mahkeme burası. Bir mahkeme düşünün ki savcısı Başbakan, tanığı Şemdin Şakık, jandarması da Avni Mutlu olmuş. Burada adalet dağıtılmadığı için verilecek sonuç da beni pek ilgilendirmiyor" dedi.

ÇÜRÜMEYE TERK EDİLMİŞ OLAN MAZLUMLARI BURADA SİZLERLE BİRLİKTE KARŞILAYACAĞIZ

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, şunları söyledi:

"Kötü bir manzaranın içinden geldik. Bir tarafta devletin polisi jandarması, bütün tarlalar tutulmuş, yurttaşa yollar kapatılmış. Ellerinde Türk bayrakları ile yurttaşlar yollarda. Karşısında Türk jandarması, Türk polisi. Mahkeme 5-6 yıldır büyük bir heyecanla hazırlandığı hükmü, milletten çekinerek, bir mahcubiyet içerisinde gizli gizli fısıldayarak okumaya kararlı. Dünden beri yaşananları görüyorsunuz. Yurdun 4 bir yanından buraya ulaşmaya gayret eden yurttaşlar, daha yola çıkmadan durduruluyor. Polisler otobüslerde kışlık zincir, ceset torbası,sözleşme aslı gibi görevi kötüye kullanmaya sebebiyet verecek şekilde, seyahat özgürlüğünü engelleme amaçlı sözde denetim yapıyor. Amaç yurttaşın buraya ulaşmasını engellemek. Bütün bu tedbirler verilecek hükmün de müjdecisi. Yapılan hukuksuzluklar yapılacakların teminatı gibi. Size söz veriyorum çok sayıda baro burada. Bu dönem geçecek ve bizler zalimin zulmü ile zindanlarda çürümeye terk edilmiş olan mazlumları burada sizlerle birlikte karşılayacağız. Onları sizlerle birlikte kucaklayacağız. İşte buna söz. Çok da uzak olmayan bir zamanda. Çünkü yarın bugünden daha yakın dostlar."

BUGÜN VİCDANLARI RAHATLATACAK BİR HÜKMÜ BEN BEKLEMİYORUM

Feyzioğlu, "Adil yargılanma hakkı ısrarla ihlal edilerek bu günlere getirilmiş bir yargılamada her ne kadar millet adına hüküm verilse de milletin vicdanına sığacak bir hükmü beklemek hayalperestlik olur. Bugün vicdanları rahatlatacak bir hükmü ben beklemiyorum. Umarım yanılırım" dedi.

ADİL OLMAYAN BİR SÜREÇTEN ADİL BİR SONUÇ ÇIKABİLİR Mİ.

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ise, " Böyle bir yargılamamaya da ancak böyle bir son yakışırdı. Bu kadar hukuksuzlukla dolu bir yargılama sonunda da herhalde final bu şekilde olurdu. Az sonra mahkeme kendisi ile ilgili hükmünü açıklayacak. Bir mahkeme düşünün ki sanıklarla polemiğe girer, gizli tanıkları kendi kadrolu elemanı gibi görür avukatları susturur. Adil olmayan bir süreçten adil bir sonuç çıkabilir mi? Böyle bir şey mümkün mü. Kimden neyi kaçırıyorsunuz. Duruşmalar aleni değil midir. Ceza Muhakemesi Kanununda kapalılıkla ilgili kararın ancak açık celsede verlebileceği söyleniyor. Açık açık çiğnendi bu hüküm. Bütün celseleri kapalı yapsanız dahi hüküm mutlaka açık celsede açıklanır, diyor. Bir mahkeme kanunu açık açık çiğneme cesaretini kimden alır" diye konuştu.

HAMZAÇEBİ’DEN SOKRATES’Lİ CEVAP

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi de, mahkemenin önceden verilmiş olan bir kararın bugün şeklen alınacağı bir oturumu gerçekleştirecek şeklinde bize bir izlenim verdiğini belirtti. Hamzaçebi şöyle konuştu:

"Bugüne kadar evrensel hukukun temel ilkeleri silindi ayaklar altına alındı. Adil yargılanma ilkesi çiğnendi. Masumiyet ilkesi çiğnendi. Hukuka göre, anayasamıza göre ve insan hakları evrensel beyannamesine göre herkes suçluluğu ispat edilinceye kadar masumdur. Bu evrensel bir hukuk kuralıdır. Ama Silivri mahkemelerinde bu tersine çevrildi. Yargılananlar kendi masumiyetlerini ispat edinceye kadar suçlu bulundu. Savcılık makamı iddia makamı iddiasını ispatla hükümlüdür. Bu da ayaklar altına alındı. Sanıklar masum olduklarını ispat edebilmek için bugüne kadar savunma yaptılar. Bu kabul edilebilir, değildir. Tarihte bunun örnekleri çok olmuştur. 2500 sene önce Sokrates’i yargılayan halk yargıçları, bugün bilinmiyor, hepsi tarihe gömüldü. Ama haklı olan Sokrates hala hafızalarda. Bugün de böyle olacak ne karar verilirse verilsin. Ne karar verilirse verilsin. Dileriz gönlümüzden geçen, arzu ettiğimiz hakka hukuka uygun bir karar olsun. Hukuksuz,delilsiz bir şekilde yargılanan sanıklar beraat etsin. Bugün Türkiye’de görülmemiş derecede mahkemelerin bağımsız olmadığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu dönem tersine bir dönemde kapanacaktır. Bugünler yakındır. Bu sivil dikta dönemi sona erecektir. Bu günler yakındır. Hiç kimse umutsuz olmasın."

SANIĞIN EŞİ ÇOCUĞU AİLESİ BURAYA ALINMIYOR. BUNU İNSANLIK KABUL EDEBİLİR Mİ?

Hamzaçebi, bir basın mensubunun "Olağanüstü güvenlik önlemleri alınmış, tarlalarda jandarmalar var, avukatların üstleri aranacak içeri alınıyor" şeklindeki soruya ise, şu yanıtı verdi:

"Ben TEM yolundan geldim. Kınalı çıkışından orada büyük bir barikat vardı. Gazeteci ordusu bekletiliyor, içeri alınmıyor. Ben kendi aracımla gelemedim. Milletvekili olduğum için oradaki görevli arkadaşlar ‘Sizi biz kendi aracımızla götürelim’ dediler. Kendi aracımı orada bıraktım. Hadi ben buraya ulaştım. Anayasamız duruşmaların, mahkemelerin herkese açık olduğunu söyler. Bırakalım vatandaşları, sanıkların yakınları buraya alınmıyor. Sanığın eşi, çocuğu, ailesi buraya alınmıyor. Bunu nasıl kabul edebiliriz? Bunu insanlık kabul edebilir mi? Bu kararı alan yargıçlar bunu kendi ailesine, kendi anne babasına sorsa kendilerine ne der? Bunu hiç hesap ettiler mi? Ama bu tutum milletin vicdanından dönecektir. Buna eminim."

ŞU AN 12 EYLÜL DÖNEMİNDEN DAHA VAHİM BİR DURUM VAR

Ergenekon soruşturmasında tutukluyken yaşamını yitiren Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır’ı arama noktasından alarak duruşma salonu önüne getiren CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, " Hanımefendiyi aldık zor yetiştirdik. Orası rezalet. Şuan 12 eylül döneminden daha vahim bir durum var. E-5 ‘den Silivri’ye cezavine gelen yolu görün. Binlerce araç yollarda. İnsanlar sokaklarda. Artık tarlaları kesmişler. Polis bir taraftan jandarma bir taraftan. Bu ülkede sıkıyönetim mi var. Sayın Recep Tayyip Erdoğan? Olağanüstü hali kaldırdım diye övünüyorsun Güneydoğu’dan? Avrupa yakasına İstanbul’a sıkıyönetim mi getirdin? Bunu izah edin. Böyle bir şey olmaz arkadaşlar. Vali diyor ki ‘ Mahkeme emir verdi’ diyor. Mahkeme başkanı asayiş hizmetine karışamaz. Bu eğer şahsı olarak vermişse suç işlemiştir. Ama mahkeme başkanının böyle bir talimatı yoksa , Vali, İçişleri Bakanı, Başbakan alıyorsa ‘insanların seyahat özgürlüğü engellemek’ ‘kişiyi hürriyetinten yoksun bırakmak’ suçunu işlemişlerdir. Bunların hesabı mutlaka sorular. Bunu unutmasınlar. " dedi.

YA ONU MEZARDAN ÇIKARIP GETİRİP KOYSUNLAR ORAYA YAHUT BENİ ALSINLAR

Ergenekon soruşturmasında tutukluyken yaşamını yitiren Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır da, şunları söyledi:

"Evet gelirken çok zorlandım. Biliyorsunuz Kuddusi Okkır bu dava yüzünden vefat etti. Daha doğrusu öldürüldü. Bakılmadığı için hastalandığı için öldürüldü. Devlet daha bunun hesabını bana vermedi. Buna rağmen. Sanıklar arasında Kuddusi Okkır olmadığına göre dinleyiciler arasında benim olma hakkım var. Ya onu mezardan çıkarıp getirip koysunlar oraya yahut beni alsınlar. Ben de bileyim bu adam ne için öldürüldü? Neydi suçu? Kimlerle ne yapmıştı? Bunu bilmek benim, herkesten çok hakkım. Tam 2 saattir mahkeme görevlisiyle, jandarma komutanıyla aşağıda mücadele veriyorum. Sağolsun milletvekilimiz beni buraya kadar getirdi. Kendilerine teşekkür ediyorum."

Öte yandan jandarmanın sabah lojmanların karşısındaki boş alanda kurulu olan çadırlarda arama yaparak bir kişiyi gözaltına alması 20 kişik grup tarafından protesto edildi. Aralarında kadınların da bulunduğu grubun sloganlar atarak bariyerleri tekmelemesi üzerine jandarma geniş güvenlik önlemi aldı.

AK PARTİLİ TAYYAR: HABERAL KARARI TAM BİR KURTARMA OPERASYONUDUR

AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, “Çok açık söylüyorum; Haberal kararı tam bir kurtarma operasyonudur. Gizli tanık değilse mutlaka başka bir nedeni olmalı” dedi.
AK Parti’li Tayyar, Ergenekon Davası kararlarını Twitter hesabından değerlendirdi. Mahkemenin Ergenekon’un varlığını kabul ettiğini ifade eden Tayyar, “Nerde bulursam üye olacağım diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu Silivri’de üyelik kaydına bekliyoruz. Davanın seyrine ve iddianameye baktığımızda karardaki en büyük sürpriz, 12 yıl 6 ay ceza alan Haberal’dır. Müebbetten nasıl döndü, ilginç. Çok açık söylüyorum; Haberal kararı tam bir kurtarma operasyonudur. Gizli tanık değilse mutlaka başka bir nedeni olmalı” dedi

OKTAY VURAL: BİZİM ARADIĞIMIZ NEDİR?

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Ergenekon davası ile ilgili, "Bizim aradığımız nedir? Yargının siyasallaşmadan hak ve hakikati, gerçeği bulması, adaletin tecelli etmesidir. Bu süreç içinde bu kararları milletin de vicdanına sığmalı, adaletin de vicdanına sığmalı" dedi.

Oktay Vural, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında karar duruşması yapılan Ergenekon davası ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Vural, kararları henüz görmediğini belirterek, "Tam sonucu alarak ona göre değerlendirme yapmak lazım" dedi.

MHP olarak hukuka aykırı hiçbir faaliyeti meşru kabul etmediklerini belirten Vural, "Bizim aradığımız nedir? Yargının siyasallaşmadan hak ve hakikati, gerçeği bulması, adaletin tecelli etmesidir. Bu süreç içinde bu kararları milletin de vicdanına sığmalı, adaletin de vicdanına sığmalı. Aradığımız bu. Hakkı, hakikati arıyoruz. Ancak geldiğimiz bu noktada bu süreçler Ak Parti döneminde bir siyasal pazarlama aracı olarak kullanıldı, toplumsal muhalefeti sindirme aracı olarak da kullanıldı" diye konuştu.

"KURUNUN YANINDA YAŞIN DA YANMAMASI GEREKİR"

Kurunun arasında yaşın da yanmaması gerektiğini ifade eden Vural, şöyle devam etti:

"Bu bakımdan toptancı bir anlayış ile yargının hareket etmesini doğru bulmuyoruz. Ama geldiğimiz bu noktada şu tablo acınacak bir tablodur. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Genelkurmay Başkanı'nın terörist başı sıfatı ile yargılandığı ama terörist başının, Başbakan'ın yol arkadaşı olduğu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şu ya da bu sebeple bu süreç içerisinde sorgulandığı, tutuklandığı ama teröristlerin elinde silah belinde bomba ile dolaştığı bir Türkiye. MHP olarak devletin içindeki hiçbir illegal yapılanmayı meşru görmemiz mümkün değildir. Ama bugünkü Türkiye’de illegal yapılanmalar hükümet eli ile meşrulaştırıldığı bir dönemi yaşıyoruz."

Millet egemenliğine karşı yapılan darbenin meşru sayılamayacağını dile getiren Vural, çözüm sürecinin millet egemenliğine yönelik bir darbe olduğunu dile getirdi. Bağımsız ve tarafsız yargının önemine dikkat çeken Vural, “Hepimizin vicdanına sığacak bir adalet istiyoruz. Adalet vicdanlara sığmazsa hepimiz sıkıntıya gireriz." ifadesini kullandı.

KAMALAK: HER ŞEYE RAĞMEN ÇOK ÖNEMLİDİR

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak ise "Ergenekon Davası" kararlarıyla ilgili, "Elbette bu kararlar, demokrasi yönünde olumlu gelişmelere yol açar diye düşünüyorum. Ama tek başına demokrasiyi korur, darbeleri önler diye ümit etmek de doğru değildir. Ama o yönde de yine her şeye rağmen çok önemlidir" dedi

Kamalak, AA muhabirine, "Ergenekon Davası"nın karara bağlanmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Kararların Türkiye bakımından üzücü ve düşündürücü olduğunu söyleyen Kamalak, aydın kesimin normalde demokrasi mücadelesi vermesi gerekirken demokrasiye karşı darbe planları içerisinde yürüdüğünü ifade etti.

Davayla ilgili kararı veren hakimlerin Türkiye'nin okullarında okuduğunu hatırlatan Kamalak, Anayasa'nın 138. maddesi gereğince de hakimlerin kararlarını anayasaya, kanunlara ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre verdiklerini söyledi. Kamalak, "Şimdi çıkıp da hiç kimse 'hakimler keyfi davranmıştır, Anayasayı çiğnemiştir, kanunlara uymamıştır, hukuku es geçmiştir, vicdanlarını da çiğnemişlerdir diyemezler'. Ben diyemiyorum en azından" ifadesini kullandı.

Haberin Devamı