Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "Bakanlar Kurulumuz, yaklaşan 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Kurban Bayramı, vatandaşlarımızın bu bayramlar vesilesiyle aile ziyaretleri, turizm sektörünün canlanması ve ticari hayatın olumlu etkilenmesi ihtimallerini değerlendirerek, vatandaşlarımızın rahat bir şekilde bayramlarını idrak etmeleri maksadıyla 30 Ağustos Zafer Bayramı'na tekaddüm eden günleri ve ara gün olan yarım günü idari izinli olunmasına karar vermiştir. Buna göre, 28 Ağustos Pazartesi, 29 Ağustos Salı günleri tam gün, 31 Ağustos Perşembe günü yarım gün idari izinli sayılmasına karar vermiştir." dedi.
Bozdağ, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu Toplantısı sürerken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Bakanlar Kurulunda gündemdeki konuların değerlendirildiğini ve karara bağlandığını dile getiren Bozdağ, "Bakanlar Kurulumuz yaklaşan 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Kurban Bayramı, vatandaşlarımızın bu bayramlar vesilesiyle aile ziyaretleri, turizm sektörünün canlanması ve ticari hayatın olumlu etkilenmesi ihtimallerini değerlendirerek, vatandaşlarımızın rahat bir şekilde bayramlarını idrak etmeleri maksadıyla 30 Ağustos Zafer Bayramı'na tekaddüm eden günleri ve ara gün olan yarım günü idari izinli olunmasına karar vermiştir. Buna göre, 28 Ağustos Pazartesi, 29 Ağustos Salı günleri tam gün, 31 Ağustos Perşembe günü yarım gün idari izinli sayılmasına karar vermiştir." diye konuştu.
Tüm vatandaşların Zafer Bayramı ve Kurban Bayramı'nı tebrik eden Bozdağ, bayramların huzur, barış, güvenlik ve esenlik içinde geçmesini diledi.
Bozdağ, bayramlar vesilesiyle ilave bazı kararlar daha alındığını belirterek, şunları söyledi:
"Sosyal Güvenlik Kurumumuzdan aylık almakta olan emeklilerimize, SSK kapsamındaki emekliler için her ayın 17 ve 26'sı, BAĞKUR kapsamındaki emekliler için ise her ayın 25-28'i arası, Emekli Sandığı kapsamındaki emekliler için ise her ayın 1'i ve 5'i arası ödemeler yapılmaktadır. Alınan bu kararlar çerçevesinde, Emekli Sandığı kapsamında emekli, dul ve yetim aylığı alanlar, şehitlerimizin yakınları ve gazilerimiz dahil olmak üzere, aylık ödeme günleri 1-5 Eylül tarihleri arasına denk gelmesi nedeniyle emekli maaşlarının ödenmesinin bayram öncesine çekilmesi de kararlaştırılmıştır.
Bu çerçevede 1-2 ve 3 Eylül tarihlerinde maaşlarını alacak olan Emekli Sandığı emekli, dul ve yetimler ile şehit yakınları ve gazilerimiz 28 Ağustos 2017 tarihinde, 4 ve 5 Eylül 2017 tarihinde maaşlarını alacak olanlar da 29 Ağustos 2017 tarihinde maaşlarını alabilecektir. Bu çerçevede yaklaşık 2 milyon 23 bin 871 emeklimiz erken, bayramdan önce maaşlarını alma imkanı bulacaktır."
İşsizlik ödeneği, kısa çalışma ödeneği, ücret garanti fonu, yarım çalışma ödeneği ve iş kaybı tazminatı ödemelerinin de her ayın son günü itibarıyla yapıldığını ifade eden Bozdağ, bu ödemelerin de 25 Ağustos 2017 Cuma gününden itibaren yapılacağını, vatandaşların PTT şubelerine başvurarak ödemelerini alabileceklerini bildirdi.
Köprü ve otoyollardan geçiş ücretsiz
Bozdağ, "Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından işletilen köprü ve otoyollarda 30 Ağustos 2017 Çarşamba gününden başlamak üzere 5 Eylül 2017 Salı günü saat 07.00'ye kadar ücret alınmayacaktır." dedi.
"Türkiye Cumhurbaşkanı ifadesi hem anayasamıza hem de süregelen uygulamaya uygun"
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "(Türkiye Cumhurbaşkanı) kavramı üzerinden bir tartışma devam ediyor. Bunu nasıl değerlendireceksiniz?" şeklindeki soru üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Twitter'da kullandığı bilgiler içinde yer alan 'Türkiye Cumhurbaşkanı' ifadesinin bazı çevreler tarafından eleştiri konusu yapıldığını söyledi.
"Bilinmesini isteriz ki 'Türkiye Cumhurbaşkanı' ifadesi, hem anayasamıza hem de bugüne kadar süregelen uygulamaya uygun bir ifadedir." diyen Bozdağ, şöyle konuştu:
"Bundan önce görev yapmış, rahmete kavuşmuş cumhurbaşkanlarımız dahil, hayatta bulunan cumhurbaşkanlarımız da 30 Ağustos Zafer Bayramı davetiyelerinde 'Türkiye Cumhurbaşkanı' ifadelerini kullanmışlardır. Konuya ilişkin örnekleri yanımda getirdim. Burada Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer ve Sayın Abdullah Gül döneminde gönderilen davetiyeler var, bu davetiyelerin hepsinde 'Türkiye Cumhurbaşkanı' ifadesinin kullanıldığını görüyoruz. Ayrıca 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan cumhurbaşkanı seçimi sonucu Yüksek Seçim Kurulu Sayın Cumhurbaşkanımız adına düzenlediği mazbatada aynen şu ifadeleri kullanmıştır; '10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan cumhurbaşkanı seçiminde Sayın Recep Tayyip Erdoğan 12. Türkiye Cumhurbaşkanı seçilmiştir.' Yüksek Seçim Kurulunun düzenlediği mazbatada geçen ifade de aynen budur."
Bozdağ, önceki cumhurbaşkanları döneminde tartışma konusu yapılmamış bir hususun Cumhurbaşkanı Erdoğan söz konusu olunca tartışma konusu yapılmasının büyük bir yanlış olduğunu belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanımız Türk tarihinde Türk halkı tarafından doğrudan seçilmiş ilk cumhurbaşkanıdır. Türk halkı ile Sayın Cumhurbaşkanımız arasına duvar örmek isteyen çevreler hep oldu, bundan sonra da olacaktır ama herkesin şunu bilmesi lazımdır ki bugüne kadar yalan, iftira ve çarpıtma birtakım haber, yorum ve değerlendirmelerle yapılmak istenen hiçbir çalışma netice vermemiştir." dedi.
"Bizim suni gündemlerle işimiz yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başında olduğu AK Parti'nin her defasında milletten en büyük desteği alarak, tek başına iktidar olduğunu söyleyen Bozdağ, Erdoğan'ın, vatandaşların büyük çoğunluğunun desteğini alarak halk oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olduğunu vurguladı.
Bozdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üç halk oylamasında vatandaşlardan "evet" yönünde oy kullanmalarını istediğini, vatandaşların da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile "evet" dediğini anımsatan Bozdağ, şunları kaydetti:
"Bütün bunlar bu çalışmaların hiçbir başarıya ulaşmadığını göstermektedir. Mahalli seçimler de bunun en güzel göstergesidir. O nedenle Cumhurbaşkanımızla Türk halkı arasına duvar örmek isteyenler ve bu konuda çalışanlar kendilerini boşa yormaktadırlar çünkü Cumhurbaşkanımızla halkımız arasındaki ilişki kalpten kalbe giden samimi bir muhabbet ilişkisidir. Bu ilişkiyi ne Türkiye'nin düşmanları ne Sayın Cumhurbaşkanımızın karşıtları ne AK Parti karşıtları bugüne kadar yıkabildi. Bundan sonra da yıkmayı başaramayacaklardır. Bu da böylesi bir çarpıtma ve Cumhurbaşkanımızla halkımız arasındaki muhabbet bağını kopartmak için oluşturulmuş suni bir gündemdir.Bizim suni gündemlerle işimiz yok, gerçek gündemlerle yolumuza devam etmemiz lazım."
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "Tek tip kıyafet konusunda bir yasa değişikliği ihtiyacı var. Bunun da KHK'ya konulabileceğini ifade etmiştik. Bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu ancak kanun hükmünde kararname çıkarabilir, anayasamıza göre. Daha önce kabine değişikliği yapıldı ve Sayın Cumhurbaşkanı başkanlığında Bakanlar Kurulu toplantısı yapılamadığı için kanun hükmünde kararname çıkarılamamıştı. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında, Bakanlar Kurulu toplantısını yaptı ve bundan sonra çıkacak kanun hükmünde kararnamelerde bu konu yer alabilir." dedi.
Bozdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) 25 Eylül 2017'de yapacağını duyurduğu referandum ve Irak'ın kuzeyinde yaşanan gelişmelere ilişkin soru üzerine Bozdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, Türkiye'nin, Irak'ın kuzeyinde alınan referandum süreciyle ilgili görüşlerini kamuoyuyla paylaştığını hatırlattı.
Bozdağ, Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğüne, siyasi birliğine, birlikteliğine, bölgenin istikrarına, bölgede insanların huzur, barış ve güven içinde yaşamasına büyük önem verdiğini belirtti.
IKBY'nin aldığı referandum kararının, bölgenin istikrarsızlaştırılmasına hizmet edeceğini, kararın, Irak'ın anayasasına da aykırı olduğunu vurgulayan Bozdağ, şöyle konuştu:
"Irak Merkezi Hükümeti de bu konuda yaklaşımını ortaya koymuştur; toprak bütünlüğü, siyasi birlik, anayasaya aykırılık dile getirilmiş ve bu yönde alınacak kararın sonuçlarını tanımayacağını da Irak Başbakanı Haydar el-İbadi açıklamıştır. Tabi bu bölgede, Irak'ın kuzeyinde sadece Irak Kürt Bölgesel Yönetimi yaşamıyor, yaşayan başka gruplar da var ve bu bölgede ihtilaflı da pek çok sorun, pek çok yer var. Bütün bu ihtilaflar varken böyle bir sürece kalkışılması da bölgeye hayır getirmeyecektir, fayda sağlamayacaktır. Bölgenin daha da istikrarsızlaşmasına, daha da güvensiz bir alan haline gelmesine yol açacaktır. Türkiye, bu konudaki gelişmeleri çok yakından takip etmektedir." ifadelerini kullandı.
"Umarız, süreç içinde yeniden değerlendirme yapılır"
Türkiye'nin yanı sıra Irak, İran ve ABD başta olmak üzere pek çok ülkenin, bağımsızlık referandumunun doğru olmadığını ve kararın gözden geçirilmesi gerektiğini ifade ettiğini hatırlatan Bozdağ, "25 Eylül'e kadar bu kararın gözden geçirilerek değerlendirilmesinde Türkiye olarak biz de büyük bir fayda gördüğümüzü buradan ifade etmek isteriz. Umarız ki bu süreç içinde bu konuda yeniden bir değerlendirme yapılır, aksi takdirde ortaya çıkacak sonuçlar, bu bölgede istikrarsızlığa yol açacak ve güvenlik kaygılarını daha da artıracaktır." dedi.
"İyi ki varsın Eren"
Trabzon'un Maçka ilçesi kırsalında bölücü terör örgütü mensuplarıyla sağlanan sıcak temas sırasında şehit olan Eren Bülbül'ün annesi Ayşe Bülbül'ün, "Eren'in, teröristlerin bulunduğu bölgeye götürülmesinde bir ihmal olabileceği"ne ilişkin sözleri hatırlatılarak, olaya ilişkin soruşturma başlatılıp başlatılmadığının sorulması üzerine Bozdağ, şehit edilen Eren Bülbül ile Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik'e Allah'tan rahmet diledi.
Ülkenin birliği, bütünlüğü ve bağımsızlığı için şehit olan bütün şehitleri şükran ve duayla yad eden Bozdağ, şunları söyledi:
"Mekanları cennet olsun. 'İyi ki varsın Eren', ben de diyorum. Bu ülkenin toprakları üzerinde, bu milletin arasında Eren'ler bitmez. Terör örgütleri PKK, DEAŞ, FETÖ, DHKP-C ve adlarının hepsini sayamayacağım ne kadar terör örgütü varsa hepsine buradan ifade etmek isterim ki Eren Bülbül'leri şehit ederek hedefinize asla ulaşamazsınız. Çünkü bu ülkede bir tane Eren Bülbül değil 80 milyon Eren Bülbül vardır ve Eren Bülbül'ler bitmeyecektir. PKK terör örgütü ve bu örgütle beraber hareket eden örgütler ve bunlara destek verenler, arkasını terör örgütlerine yaslayanlar, bunların hesabını verecektir."
Hükümetin, güvenlik güçlerinin olaydan sonra Bülbül ve Gedik'i şehit eden teröristlerin yanı sıra olaya ilişkin geniş kapsamlı çalışma başlattığını vurgulayan Bozdağ, "Eminim ki neticesi alınacaktır. Terör örgütlerine, onların teröristlerine ve onları kullanan herkese bu ülkede terörle netice alınamayacağını öğreteceğiz ve onlara sorulması gereken hesapları güvenlik güçlerimiz, onların layık olduğu şekilde soracaktır. Terörle anladığı dilden konuşularak onların hesabı da sorulacaktır." diye konuştu.
"Bu konudaki yaklaşımlarını eleştiriyorum"
Olaya ilişkin CHP ve HDP'li yöneticilerin açıklamaları olduğuna değinen Bozdağ, şöyle devam etti:
"Keşke bu açıklamalarında hem CHP hem de HDP adına konuşanlar, 'Eren Bülbül şehittir, onu şehit eden PKK terör örgütüdür. PKK terör örgütü çirkin yüzünü bir kez daha göstermiştir. PKK'yı, PKK terör örgütünü, onlara destek verenleri ve bu örgüt adına eylem yapan herkesi şiddetle kınıyoruz.' diye yüksek sesle konuşabilmiş olsalardı. Genel bir terör tanımının arkasında bir değerlendirmeyi doğru görmüyoruz, çünkü şehidimizin ismi belli, şehitlerimizin ismi belli. Onları şehit eden alçağın da ismi belli, PKK terör örgütüdür. Bu kadar net olan bir konuda Türkiye'de siyaset yapanların, parlamentoda temsil edilenlerin aynı şekilde net olması lazım. Ben bu nedenle bu konudaki yaklaşımlarını da buradan eleştiriyorum ve doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.
Tabi bu konuyla alakalı şehidimizin annesinin yaptığı açıklama var, bununla ilgili Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı zaten bu konuyla alakalı bir adli tahkikat başlattı ve tahkikat sürüyor. Ne çıkacak hep beraber göreceğiz. Öte yandan İçişleri Bakanlığımız da konuyu araştırmak üzere bir mülkiye müfettişini görevlendirdi. Mülkiye müfettişi incelemeleri yaptıktan sonra o da konunun esasına dair bir rapor hazırlayacaktır. Bu da Türkiye kamuoyuyla paylaşılacaktır. Bu konunun üzerinde hükümetimiz, ilgili bakanlıklarımız ve yargı hassasiyetle duruyor, durmaya devam edecektir."
Tek tip kıyafet
Terör kapsamında yargılananlara ilişkin "tek tip kıyafet uygulaması"nın hangi aşamada olduğunun sorulması üzerine Bozdağ, "Tek tip kıyafet konusunda bir yasa değişikliği ihtiyacı var. Bunun da KHK'ya konulabileceğini ifade etmiştik. Bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu ancak kanun hükmünde kararname çıkarabilir, anayasamıza göre. Daha önce kabine değişikliği yapıldı ve Sayın Cumhurbaşkanı başkanlığında Bakanlar Kurulu toplantısı yapılamadığı için kanun hükmünde kararname çıkarılamamıştı. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında, Bakanlar Kurulu toplantısını yaptı ve bundan sonra çıkacak kanun hükmünde kararnamelerde bu konu yer alabilir." dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "Türkiye'nin ulusal bütünlüğüne karşı bir tehdit olması halinde, tehdidin niteliğine göre Türkiye her türlü senaryoya hazırlıklıdır." dedi.
Bozdağ, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı sürerken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Bekir Bozdağ, bir gazetecinin "Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez emekli oldu. Bakanlar Kurulunda Diyanet İşleri Başkanlığına yeni bir isim önerildi mi? Bu konuda bir atama yapılacak mı?" şeklindeki sorusu üzerine, Görmez'in emekliye ayrıldığını, yeni Diyanet İşleri Başkanının yakında görevine başlayacağını söyledi. Bozdağ, Bakanlar Kurulunda bu konuyla ilgili bir değerlendirmenin yapılmadığını, yakında atamanın duyurulacağını ifade etti.
"Irak ordusu, Telafer'de terör örgütü DEAŞ'a yönelik bir operasyona başladı. Türkiye bu konuda Irak ordusuna destek verecek mi?" sorusuna da Bozdağ, "Burada DEAŞ terör örgütünün bir hakimiyeti var. Türkiye olarak biz bu konuda bölgenin DEAŞ terör örgütünden temizlenmesini ve oranın sahiplerine bırakılmasını hep önceledik. Bütün muhataplarla yapılan görüşmelerde biz bunu en üst düzeyde dile getirdik ve şu anda orada bir hava harekatı başlamış durumda. Türkiye de burada olup biten her şeyi çok yakından takip ediyor. İnşallah kısa bir süre sonra bu bölge DEAŞ terör örgütünden tamamen arındırılmış olacak. Sünni ve Şii Türkmenler daha önce olduğu gibi kendi ata yurtlarında özgürce yaşama imkanına kavuşacaklardır." yanıtını verdi.
"PYD ve YPG eşittir PKK'dır, hepsi terör örgütüdür"
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "Suriye'de Afrin'e yönelik Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir operasyon yapacağı haberleri var. Bu
haberler doğru mudur?" sorusu üzerine, Suriye'de olup biten her şeyin doğrudan Türkiye'nin ulusal güvenliğini ilgilendirdiğini söyledi.
Bir terör örgütünün, başka bir terör örgütü kullanılarak ortadan kaldırılmasının doğru bir yöntem olmadığını belirten Bozdağ, şöyle konuştu:
"Türkiye'ye göre PYD ve YPG eşittir PKK'dır, hepsi terör örgütüdür. Onlarla bölgede bir istikrar, huzur sağlanması, güven ortamının oluşturulması söz konusu olamaz. Olmayacağını da hepimiz göreceğiz. Türkiye bu konuda uyarılarını dostane bir şekilde yapmıştır. Türkiye bu bölgede bir terör koridoru oluşturulmasına asla izin vermeyecektir. Bölgede oldu bittilere göz yummayacaktır. Türkiye'nin ulusal bütünlüğüne karşı bir tehdit olması halinde, tehdidin niteliğine göre Türkiye her türlü senaryoya hazırlıklıdır. Afrin'de PYD ve YPG terör örgütünün bir varlığı söz konusu ve oradan Türkiye'ye zaman zaman taciz atışları yapıldığını biliyoruz. Türkiye bütün bunların hepsine misliyle bugüne kadar mukabele etmiştir, bundan sonra da mukabele edecektir."
Bozdağ, "İdlib ve Afrin'de Türkiye'nin aleyhine gelişmelerin olmaması için hükümetimiz ve diğer birimlerimiz teyakkuz halindedir. Türkiye'ye rağmen bu bölgelerde bir oldu bittiye izin vermeyeceğimizi ifade etmek isterim." dedi.
"İtirazlar üzerine konu incelenirken yanlışlık ortaya çıkmıştır"
Bozdağ, bir gazetecinin, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezince (ÖSYM) yapılan yerleştirme işlemindeki hataya ilişkin sorusuna yanıt verirken de şunları söyledi:
"ÖSYM'nin yaptığı büyük bir hatadır. Çünkü üniversite sınavına giren gençlerimizin tamamı hayallerini gerçekleştirmek için ter döküyorlar, emek veriyorlar ve oranın işlemlerini doğru, objektif, güvenilir bir şekilde yapacağına inanıyorlar. Onun için de ÖSYM, bir güven adresidir, hep böyle olmuştur ama zaman zaman böyle olaylar olduğunda da ÖSYM elbette yıpranmaktadır. Bu hadisede de gördüğümüz kadarıyla çok açık, net bir hata vardır. 'Bu hata bir kasta müstenit bir hatadır.' demiyoruz. Çünkü ÖSYM yetkilileriyle yaptığımız görüşmede onlar da kasta dayalı bir hata olmadığını ifade ettiler ve bir ihmalden bahsettiler ama bu ihmal de olsa buna dair elbette ÖSYM gereken değerlendirmeleri yapacaktır."
Konuya ilişkin rakamlar veren Bozdağ, ÖSYS'ye göre 64 ayrı alanda ek puan verildiğini dile getirdi. Meslek liseleriyle ilgili bu alanın kılavuzun Tablo-6C'nin ekinde yer alan alanları ilgilendirdiğini ifade eden Bozdağ, şunları kaydetti:
"8 Ağustos 2017 tarihinde açıklanan 2017 ÖSYS yerleştirme sonuçlarında aday yerleştirmelerinde kullanılacak puanlar belirlenirken, bu 64 alanın ikisinde, imam hatip liseleri ve sağlık astsubay hazırlama okulu mezunlarıyla ilgili dört yıllık değil önlisans yani iki yıllıklara ilişkin yerleştirmelerde bu okullardan mezun olanlara ek puan konularak puanlarının hesaplanması gerekirken ek puan yapılmadan hesaplama yapılmıştır. İtirazlar üzerine konu incelenirken bu yanlışlık ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine güncelleme yapılmış, yeni sonuçlar da ilan edilmiştir. Bin 110 adayın ilan edilen yerleştirmesi değişmiştir, bin 628 aday ek puanı nedeniyle daha önce bir programa yerleşmemişken yerleşir duruma gelmiştir. Ek puanı dikkate alındığı için yerleşen bin 628 aday nedeniyle daha önce bu programa yerleştiği ilan edilen bin 499 aday ise yeni durumda herhangi bir programa puanı yetmediğinden yerleştirilememiştir."
Bu hatanın pek çok kişiyi etkilediğine işaret eden Bozdağ, ÖSYM Başkanlığının bunlarla ilgili gerekli idari tahkikatı yapacağını, sonuca göre değerlendirmenin yapılacağını söyledi.
"Haberi yapanlar yalan olduğunu biliyorlar"
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bozdağ, "Atatürk Orman Çiftliği arazisinin belli bölümünün Amerikan Büyükelçiliğine satıldığı yönünde bazı iddialar var. Bu iddialar doğru mudur?" şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:
"Atatürk Orman Çiftliği ile ilgili haber bayat bir haberdir. Bu konu, 2013 yılından beri ara ara Türkiye'nin gündemine getiriliyor. Daha önce bazı milletvekilleri tarafından yazılı soru önergesine konu edilmiş, tarım bakanlarımız ve ilgili bakanlarımız o yazılı soru önergelerine de cevap vermişlerdir. İhtiyaç duydukça hassasiyetleri kaşımak için bazı basın yayın organları ve bazı çevreler, bunları sürekli gündeme taşımaktadır. İşin aslı şudur; bu arsanın hukuken veya konum itibarıyla fiilen Atatürk Orman Çiftliği ile herhangi bir irtibatı yoktur. Atatürk Orman Çiftliğine veya Cumhurbaşkanlığı Külliyesine bitişik veya sınır bir yer de değildir. Burası Ankara ili Çankaya ilçesi Karakusunlar Mahallesinde özel mülkiyete konu taşınmazlar arasında bir yerdir. Halk arasında Çukurambar semti olarak bilinen semttedir. Eskişehir-Ankara yolunun biraz arkasında. Tam da yerini tarif etmeyeyim. Atatürk Orman Çiftliğinin sanki içinde, kenarında, ortasında bir yer Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği yapılsın diye onlara şimdi satılmış gibi haber yapılıyor, yalan haber. Haberi yapanlar yalan olduğunu biliyorlar ve bilerek yalan haber yapıyorlar. Tabi bu ahlaki değildir. Basın meslek etik ilkelerine de uygun değildir."
Bu arsanın 24 Mayıs 1983'te çıkarılan bir kanunla Gazi Üniversitesine verildiğini, üniversitenin de burayı kendi ihtiyacı için başka yerler yapılması karşılığında protokolle TOKİ'ye devrettiğini anlatan Bozdağ, "TOKİ de burayı Dışişleri Bakanlığımız ile ABD yetkilileri görüşerek mütekabiliyet ilkeleri de dikkate alınmak suretiyle ABD Büyükelçiliğine satışı yapılmıştır. Bu satış, 11 Nisan 2014'te yapılıyor, yeni değil. 5 Kasım 2016 tarihinde ise buranın satışına ilişkin protokollerin sureti, Mimarlar Odası Ankara Şubesine de gönderiliyor. Onların elinde de bu var, nerede olduğu belli." dedi.
Bozdağ, yerin 1983'te kanunla Gazi Üniversitesine verildiğini yineledi ve o zaman AK Parti'nin olmadığına dikkati çekti.
"Gerçek ortaya çıktı, balon patladı"
Çarpıtma, yalan ve iftira olan haberin, kirli bir algı operasyonuna su taşımak için yapıldığını belirten Bozdağ, şunları kaydetti:
"(Atatürk Orman Çiftliği'ni hükümet parselliyor, satıyor şöyle böyle yapıyor) şeklinde bir algı operasyonu için yapılmış bir haberdir. Daha önce de bununla ilgili Ankara Büyükşehir Belediyesi ile alakalı bir ay olmadı zannedersem, bir başka haberi daha benzer şekilde yaptılar. Şunu ifade etmek isterim; vatandaşlarımızın, hükümetimizin karşısında tavır geliştirmeleri için yalanlarınızla, iftiralarınızla ve çarpıtma haber ve yorumlarla mesafe alınacağını düşünüyorsa herhangi bir kişi, çevre, oluşum veya grup yanılır. Çünkü gerçeklerin, bütün yalanları, iftiraları ve çarpıtmaları yok etme gibi bir gücü vardır. İşte gerçek ortaya çıktı, balon patladı. Bu da böyle bir balon."