Şoke eden ifadeler: Dövüldüğünü görmedim!
ESKİŞEHİR’de 2 Haziran 2013 tarihindeki Gezi Parkı protestoları sırasında saldırıya uğrayıp 38 gün komada kaldıktan sonra yaşamını yitiren 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın ölümü ile ilgili olarak Eskişehir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 14 tanıktan 12’sinin talimatla ifadesi alındı.
Dava güvenlik gerekçesiyle Kayseri 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne alınmıştı. Davada polis memuru Mevlüt Saldoğan (41), fırın sahibi İsmail Koyuncu (35), akrabaları Ramazan Koyuncu (27) ve Muhammet Vatansever (32) ile pidecide çalışan Ebubekir Harlar (20) olmak üzere 5 kişi tutuklu, polis memurları Şaban Gökpunar (36), Hüseyin Engin (43) ve Yalçın Akbulut da (36) tutuksuz yargılanıyor. Davanın ilk duruşması 3 Şubat 2014 tarihinde Kayseri’de yapılmıştı.
Kayseri 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin isteği üzerine Ali İsmail Korkmaz Davası ile ilgili olarak Eskişehir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün 14 tanıktan 12’si talimatla ifade verdi, 2 tanık ise duruşmaya gelmedi. Korkmaz ailesine destek için gelen yaklaşık 80 avukat duruşmaya katılırken, 3 sanık avukatı hazır bulundu. Duruşmayı Hatay’dan gelen öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın avukat olan ağabeyi Gürkan Korkmaz da izledi.
Duruşma öncesinde Adalet Sarayı önünde toplanan yaklaşık 50 kişi sık sık ’Ali İsmail Korkmaz ölümsüz’ diye slogan attı. Kalabalıktakilerden bir-kaç kişi de Adalet Sarayı karşısındaki yaya üst geçit köprüsüne de pankartlar astı.
12 TANIK GELDİ
Duruşmada tanık olarak Sezer Zehir (39), Mehmet Aslan (35), İbrahim Arslan (30), Doğukan Bilir (24), Volkan Ferlidilek (38), Mustafa Ayaş (30), Mustafa Arslan (25), Erdoğan Gözseçen (53), Mehmet Beyazıt Mallı (49), Mehmet Avcı (56), Seyitcan Göl (19) ve Habil Duru (51) katıldı. Yılmaz Balkan ve Koray Demirel ise duruşmaya gelmedi.
ESOGÜ Beyin Cerrahisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi uzman doktor Sezer Zehir, olay akşamı nöbetçi olduğunu başka bir hastaneden sevkle gelen Ali İsmail Korkmaz’ı muayene ettiğini ve beyin cerrahisi yoğun bakım servisine yatış işlemini gerçekleştirdiğini söyledi.
GÖRÜNTÜLERDEKİ PATRONUMU TESPİT ETTİM
Fırın işçisi Mehmet Aslan da olaylardan bir hafta önce başladığını belirterek "Her gece olaylar oluyordu. Ben hamurhanede çalıştığım için dışarıdaki olayları görmüyordum ve bu konuda bilgim yok. Ancak olay gecesi bir gürültü duydum. Dışarı çıktığımda çöplerin yanında polis mi sivil mi birileri kim olduklarını bilemiyorum, birilerini dövüyordu. Görüntülerini izledim jandarmada ifade verdim. Görüntülerdeki patronum İsmail Koyuncu’yu tespit ettim. Dövenleri de dövülenlerin de kim olduğunu bilmiyorum. Olay anında patronum İsmail Koyuncu’nun elinde sopa görmedim" diye konuştu.
İbrahim Arslan da kendisinin esnaf olduğunu belirterek, "Olay gecesi dükkanımın alarmı çaldı. İşyerine gittiğimizde sokağa gaz bombası atılmıştı. Polisler kardeşimi dövüyordu. Kardeşimin esnaf olduğunu söyleyip polislerin ellerinden aldık. Ali İsmail Korkmaz’ın dövüldüğünü görmedim" dedi.
7-8 KİŞİ BANA VURDU
Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğrencisi olan Doğukan Bilir de, "Espark önünde başlayan Gezi Parkı protesto eylemlerine katıldım. Yunus Emre Caddesi’ne yürüdük. Eylemler sırasında tanıştığımız arkadaşlar yanımdaydı. Bunlar arasında Ali İsmail Korkmaz da vardı. 3 kişiydik. TOMA su ve gaz sıkmayınca kaçmaya başladık. Fırının olduğu sokağa girdik. Ali İsmail de yanımızdaydı. Otele doğru kaçıyorduk. Yüzleri gaz maskeli 4-5 kişi ellerinde sopa ve coplarla karşımıza çıktı. Bizi kovalıyorlardı. Sivil giyimli ancak yüzünde maske olan sivil polis olduğunu düşündüğüm bana vurmaya başladı. Daha sonra 7-8 kişi oldular. Onlar da vurmaya başladı. Bana hangi örgütten olduğumu sordular, kimliğimi aldılar ertesi gün emniyetten almamı söylediler. Aldığım darbeler sonucu yere yığıldım. Beni bıraktılar. Gitmek istedim ancak darbeler nedeniyle yürüyemedim. Babamı aradım gelip beni aldı ve hastaneye götürdü. Beni döven polislerden şikayetçiyim. O sırada Ali İsmail Korkmaz’ı görmedim. Ona kimin vurduğunu da bilmiyorum" diye konuştu.
BEN O TARİHTE ŞEHİR DIŞINDAYDIM
Eskişehir Ticaret Borsası’nda çalıştığını belirten Volkan Ferlidilek ise kendisinin isim benzerliği yüzünden tanık olarak çağrıldığını söyledi. Ferlidilek "Ben o tarihte şehir dışındaydım. Olayları da görmedim. Beni yanlışlıkla tanık olarak göstermişler" dedi.
Anadolu Üniversitesi’nde işçi olarak çalışan Mustafa Ayaş da, "Ben daha önceden Beşik Otel’in güvenlik kamerasının bakımlarını yapıyordum. Polisler beni aradı. Beşik Otel’deki güvenlik kamerası görüntülerini nasıl alabileceklerini sordu. Ben de işimin olduğunu söyleyerek gelemeyeceğimi belirttim. 2 gün sonra tekrar aradılar ve savcının talimatının olduğunu söyleyince otele geldim. Görüntülerin nasıl yedeklenebileceğini sordular. Onlara nasıl yedekleneceğini gösterdikten sonra otelden ayrıldım. Polislerin görüntülere el koyup koymadıkları bilmiyorum. Kamera görüntülerinde de dövülme olayını görmemiştim" diye konuştu.
DAYAK YERKEN AĞABEYİM GELİP ESNAF OLDUĞUMU SÖYLEDİ
Esnaflardan Mustafa Arslan da, "Fırın önünde polislerden dayak yerken ağabeyim geldi ve benim esnaf olduğumu söyledi. Bunun üzerine polisler beni bıraktı. Polisler beni eylemci sanıp dövmüş" dedi.
OTELİMDEKİ GÖRÜNTÜLERİN SİLİNMESİ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR
Beşik Otel’in sahibi olan Erdoğan Gözseçen ise "Olay gecesi oteldeydim. Gece 01.30 sıralarında Ercan Bilir’in oğlu Doğukan Bilir benim otelimin önünde dövülmüştü. Diğer olayları görmedim. Güvenlik kamerası görüntülerinin silindiği iddiasını basından öğrendim. Otelimdeki güvenlik kamerası görüntülerinin silinmesi söz konusu değildir. Olaylar sırasında eylemciler kaçarken otelime sığınmak istiyordu. Tuvaletleri kullanmak istiyordu. Bu nedenle kapıyı kapatıp şalteri indireceğim sırada polis kapıyı çalıp içeriyi girdi ve bana şalteri kapatmamı söyledi. Elektrikleri kesmiş olduk. Yaklaşık 10-15 dakika şalteri inik kaldı. Daha sonra şalteri kaldırdık. Bu 10-15 dakikalık sürede güvenlik kameraları görüntü kaydetmedi. Sabah saatlerinde Doğukan Bilir’in babası Ercan Bilir otele geldi. Oğlunun dövülme görüntülerini kendisine izlettim. Benden görüntüleri istedi. Kendisine Emniyet ya da savcılık aracılığıyla alabileceğini söyledim. Daha sonra polisler geldi görüntü aktarmayı bilmediğim için kendilerine hard diski verebileceğimi söyledim. Hard diski götürdüler ancak görüntüyü açamadıklarını belirterek geri getirdiler. Sonra Mustafa Ayaş görüntüleri açtı" diye konuştu.
Tanıklardan Mehmet Beyazıt Mallı ise "Olayın meydana geldiği sokakta dövülme olayı vardı. Ancak kimin dövdüğünü kimin dövüldüğünü bilmiyorum" dedi.
Olayın meydana geldiği sokakta esnaflık yapan Mehmet Avcı da "Ali İsmail Korkmaz dövüldüğü sırada ben lokalde alkol alıyordum. Olay anını görmedim. Bir süre sonra dükkanıma gittiğimde eli sopalı ve gaz maskeli kişiler bir başka kişiyi döverlerken gördüm" diye konuştu.
ÇAYCI: POLİSLER BANA DA VURMAYA BAŞLADI
Çaycılık yapan Seyitcan Göl, "Olay gecesi fırının önünde beklerken polisler gelip sopayla bana vurmaya başladı. Bu sırada fırın sahibi gelerek benim esnaf olduğumu söyledi. Beni döven polisleri de tanımıyorum" dedi.
KUAFÖR: EVİMİN PENCERESİNDEN UTANMIYORMUSUNUZ DİYE BAĞIRDIM
Erkek kuaförü olan Habil Kuru, "Geceleyin evimdeydim. Pencereden baktığımda sokakta polislerin ellerinde sopalar vardı. Dava konusunda tutuklu olan sivil bir kişiyi gördüm. 4-5 kişi bir kişiyi dövüyordu. Pencereden kendilerine doğru ’Utanmıyor musunuz?. 4-5 kişi bir kişiye saldırır mı?’ diye bağırdım. O sırada fırıncı da olay yerindeydi" diye konuştu.
11 NİSAN’A ERTELENDİ
Duruşmaya katılan Korkmaz ailesi ile sanıkların avukatları mahkeme heyetine tanık beyanlarına karşı Kayseri 3’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde beyanda bulanacakları belirttiler. Eskişehir 1’inci Ağır ceza Mahkemesi heyeti gelmeyen Yılmaz Balkan ve Koray Demirel adlı tanıkların dinlenmesi için duruşmayı 11 Nisan 2014 tarihine erteledi.
RASTLANTI DEĞİL PUSU
Duruşma sonrası Adalet Sarayı önünde Korkmaz ailesinden Avukat Ayhan Erdoğan konuşma yaptı. Duruşmada 12 tanığın dinlendiğini belirten Erdoğan şunları kaydetti:
"Gerek sanıkların beyanları gerekse tanıkların beyanları birleştirildiğinde, dosyadaki delillerle birlikte ele alındığında Ali İsmail Korkmaz’ın faillerinin delilleri karatmaya çalıştığı, özellikle sanık yönünden faillerin gizlenmeye çalışıp başkaca kişilerin sanık haline getirilmeye çalışıldığı, daha açığı Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne sebep olan o sokaktaki saldırının rastgele bir saldırı olmayıp özellikle bazı paramiliter güçlerle, sivil şahıslarla birlikte, devletin güvenlik gücü diye tanınan polislerin yani bugünkü aslında fail olan sanıkların birlikte hareket ederek o sokağa Haziran olayları içerisinde yer almış, gezi ile ilgili barışçıl protesto gösterilerini sunan insanların o sokağa girmesi için özel çaba sarf ettikleri ve o sokakta polisler tarafından pusuya düşürülerek öldüresiye dövüldükleri ve bunun bir rastlantı olarak değil, bir pusu olarak değerlendirebileceğimiz bir bilinçli davranışla yapıldığı bugün daha da açığa çıkmıştır. Hatta kameraların da kapatılması özel olarak polis tarafından talep edildiği de açığa çıkmıştır. Bu şunu gösteriyor Ali İsmail Korkmaz’ın failleri burada gizlenmeye çalışılmıştır. Kasten, bilerek o sokakta iktidara karşı gelen, iktidara protestoda bulunan herkesin ölümüne sebep olabilecek bir saldırı tezgahlanmış ve saldırı düzenlenmiştir. Bunun hesabını verecekler. Bu her gün daha çok açığa çıkmaktadır. Bugün adeta hüküm yerine geçebilecek şekilde tanık beyanları vardır. Sanıkların da Kayseri’deki ikrarları zaten yoldaydı. Dolayısıyla Ali İsmail Korkmaz’ın failleri mutlaka ve mutlaka cezalandırılacaktır. Hiç kimse onları korumaya kalkmasın. Korumaya kalkanlarla da ilgili ayrıca bizim peşlerinde olduğumuz ve onlar hakkında da dava açacağımızın ve takipçisi olacağımız bilinmelidir."
AĞABEY KORKMAZ’IN KONUŞMASI
Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi Avukat Gürkan Korkmaz da, "Annem burada değil ama yüreği burada. Burada yanımızda olan herkese teşekkürlerini, selamlarını iletmemi istedi. Bu süreç özellikle bir anne baba için, kardeşler için katlanması imkansız derecede zor olan bir süreç, acıdır. Bir nebze de olsun katlanılır kılan bir şey varsa o da insanların yanımızda olduğunu bilmektir, bu kalabalığı her seferinde görmektir. Davayı Erciyes’in eteklerine aldılar ama bu halk şunu gösterdi, bu dava Everest tepesine de gitse yanımızdalar. Bunu bilmemiz, bunu görmemiz bize güç veriyor. Teşekkür ediyoruz. Hak verilmez alınır. Biz hakkımızı alana kadar da savaşacağız" dedi.