Siyer dersi Hz. Adem ile başlamalı
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, ”İslam kardeşliği çok iyi anlaşılsa, tatbik edilse, retorik ve söylem olmaktan çıkarılıp, ahlak ve hukuka dönüştürülürse bütün ayrılık ve gayrılıkların ortadan kalkacağına inanıyorum” dedi.
Görmez, ”Hz. Peygamber Kardeşlik Ahlakı ve Kardeşlik Hukuku” temalı Kutlu Doğum Haftası etkinliklerini Emirgan’daki Beyaz Köşk’te düzenlediği basın toplantısında paylaştı.
Toplantıda bir gazetecinin ”Türk-Kürt kardeşliği konusunda bir mesajınız olacak mı?” sorusu üzerine Görmez, bütün Müslümanlar’ın farklı aidiyetleri olduğunu, bir dile, ırka, kültüre, coğrafyaya mensubiyetin aidiyet olduğunu anlattı.
Görmez, şöyle konuştu:
”Bunlar büyük aidiyetimize göre küçük aidiyetlerdir. Çünkü hiçbirimiz dilimizi, rengimizi, ırkımızı belirleyerek dünyaya gelmedik. Bütün İslam dünyasındaki en büyük sorunlardan bir tanesi, tarih boyunca böyle olmuştur. Belki Emevi hanedanından itibaren, Hz. Peygamber’in kabrinin üzerindeki topraklar kurumadan başlayan bir yanlışlıktır bu. Küçük aidiyetlerimizi, bir kimliğe dönüştürerek o kimliğin en büyük aidiyetimiz olan bizi insan kılan kardeşliğin önüne, bizi Müslüman kılan aidiyetin ve mensubiyetin önüne geçirmemizden kaynaklanıyor. Bu küçük aidiyetlerin büyük aidiyetlere göre, Yaratıcı’ya, İslam’a
olan aidiyetimize göre arızidir, yoksa her biri muhterem, kıymetlidir.
Her insanda Yaratıcı’nın bir nefhası olduğuna inanıyoruz. Her insanın yeryüzünde Allah’ın ayeti olduğuna, Allah’ın en güzel eseri olduğuna inanan bir inancın mensuplarıyız. İslam kardeşliği çok iyi anlaşılsa, tatbik edilse, retorik
ve söylem olmaktan çıkarılıp, ahlak ve hukuka dönüştürülürse bütün ayrılık ve gayrılıkların ortadan kalkacağına inanıyorum. İslam ve insan kardeşliğimizde zayıflama olduğunda herkes sahip olduğu bir aidiyeti, hatta küçük bir cemaate mensubiyeti, küçük bir gruba mensubiyeti dahi en üst kimlik haline getirebiliyor ve İslam’a olan aidiyetinin önüne geçirebiliyor. Bizim bütün çabamız bu yönde. Belki bu programın da en büyük amacı budur.”
-”Hadis Külliyatı tamamlandı”-
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, bir gazetecinin ”Cemaatler arasında dahi kardeşlik sağlanamıyor. Cemaatlerin kanaat önderlerinin bir araya gelmesi çok zor görülüyor. Diyanet, cemaat önderlerini bir araya getirip, bazı şeyler ifade
edilebilir mi?” sorusunu, ”Diyanet İşleri Başkanlığı’nı, ’bir millet kurumu’ olarak tanımlamak. Göreve başlarken bütün sivil toplum örgütleriyle görüşerek,
her türlü farklılığı dikkate alarak çalışmaya başladık. Özellikle Avrupa’da bu yönde ortaya çıkan farklıkları ortadan kaldırma yönünde önemli çabamız oldu” diye cevaplandırdı.
Görmez, 100 hadis hocasının hazırladığı ve 7 ciltten oluşan Hadis Külliyatı’nın matbaada olduğunu belirtti.
Bir soru üzerine Görmez, ”Kutuplaşmalarda uçlar öne çıktığı için ana yol gölgede kalıyor. Aslında ana yol her yerde çok daha büyük, büyük çoğunlukların tabi olduğu bir yol” dedi.
İslam dünyasının eczacı yöntemiyle tedavi olmayı denediğini ifade eden Görmez, Diyarbakır’da İlahiyat fakültesi dekanlarıyla yaptıkları toplantıda alınan karar doğrultusunda, İslam dünyasının en büyük üniversitelerinin
rektörlerini İstanbul’da toplayacaklarını anlattı.
-Anayasa çalışmaları-
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, yeni anayasa çalışmalarında pek çok taslak hazırlandığını, hepsini takip ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:
”Türkiye’de aydın münevver olmanın zaman zaman bir alameti olarak ’Diyanet kaldırılsın’ demek çok kolay geliyor. Bunun sosyolojik gerçekliği üzerinde birlikte konuşmamız lazım. Tabii ki Diyanet’i tartışmak, dini tartışmak anlamına gelmez. Ruhbanlığı kabul etmeyen, dini kurumların otoritesini kabul etmeyen bir inancın mensuplarıyız. Varlığı ve yokluğu tartışılır, en doğru yol milletçe tercih edilir, bunda hiç kurumsal asabiyetimiz yoktur. Şunu ifade edeyim ki, bir toplumsal realite vardır, sadece Türkiye için de değil. Diyanet kaldırıldığında Rusya’daki 20 milyon Müslüman’ı da, Türk Cumhuriyetleri’ni de, Balkanlar’ı, Avrupa’daki 6 milyon milletin varlığını da etkileyecektir. Onun için çok yönlü düşünülmesi gerekiyor. Yeni anayasada olması gerekenlerle ilgili bizim de çalışmalarımız var, yakında kamuoyuna duyururuz.”
Görmez, cemevlerinin statüsünü, Aleviliğin otantik tarihi kaynakları ve bilgisinin çözebileceğini, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çözemeyeceğini belirterek, ”Çünkü Diyanet, bir kilise değildir. Herhangi bir yerin ibadethane olup olup olmadığına karar vermek herhangi bir kuruma, şahsa bırakılmamıştır. Dinin bilgi kaynaklarına bırakılmıştır. Cem ayininde 12 hizmet vardır. 12 hizmetin her birisini önünüze koyduğunuzda ve 12 hizmet içerisinde okunan Kur’an
ayetlerini dikkate aldığınızda dahi cemevini caminin dışında, camiye alternatif farklı bir dinin mabedi gibi değerlendirmek asla mümkün değildir” dedi.
-”Siyer dersi Hz. Adem ile başlamalı”-
Görmez, bir gazetecinin ”Seçmeli Kur’an-ı Kerim dersinin Arapça yapılacağı açıklandı. Yıllarca Kur’an’ın anlaşılmamasından şikayet edildi. Bu konuda bir çalışmanız olacak mı?” sorusu üzerine şunları söyledi:
”Bu, Talim Terbiye’nin bileceği iş. Kur’an-ı Kerim dersinin anlamıyla birlikte, hem de bütün pedagojik unsurlar dikkate alınarak, her yaştan, her çocuğun seviyesine uygun olarak, tıpkı batı dünyasında farklı yaş seviyelerine göre İncil öğretileri programı yapılmışsa, Kur’an’ın lafzı ile birlikte manasının da öğretilmesi gerektiğini ifade etmeye devam ederim. Siyer dersinin de sadece Hz. Peygamber’in doğumu ile değil, Hz. Adem ile başlamasını ve hepsini içine
almasını öneririm.”
Mehmet Görmez, bir başka soru üzerine, ”Din eğitimi tartışması üzerinden bir ayrılık ortaya çıkarmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Hele hele seçmeli derslerin tartışmasını Kur’an’a karşı olmak ve taraftar olmak gibi yorumlamak asla doğru değil. Bunlar, eğitim ile ilgili teknik bir tartışmadır, öyle kabul etmek lazım” dedi.