Sinema sektöründeki kriz daha da derinleşiyor
Yapımcılar ve en büyük sinema işletmecisi Mars arasındaki kriz derinleşiyor. Geri adım bir yana, dili daha da sertleşiyor. İşte tarafların son görüşleri...
Hürriyet'ten Sefer Levent kaleme aldı: Mars CEO’su Dong Won Kwak ise “Bizim modelin sektöre faydalı olacağını düşünüyoruz” dese de bir açık kapı bırakıyor: “Bir çözüm bulunmaması olasılığının düşük olduğuna inanıyoruz.”
'FİLMLERİN VİZYONA GİRMEME OLASILIĞI DÜŞÜK'
- Son dönemlerde sinema işletmecileri ve yapımcılar arasındaki tartışmanın yanlış taraflara çekildiğini dile getiren CGV Mars Entertainment Group CEO’su Dong Won Kwak, “Şu anda yapımcılarla görüşmeler sürüyor. Bu şekilde devam edilirse bir çözüm olmaması ve de filmlerin vizyona girmemesi olasılığının düşük olduğuna inanıyoruz” dedi.
TÜRKİYE 2019 yılına 2018 yılının son günlerinde ortaya çıkan yapımcı-sinemacı kriziyle girdi. Hürriyet gazetesinde Cengiz Semercioğlu’nun taraflarla ayrı ayrı görüşmelerini aktardığı yayınlar beyazperdenin arkasında yaşanan sorunları kamuoyunun gündemine taşıdı. Türk sinema işletmeciliğinin en büyük oyuncusu olan CGV Mars Entertainment Group CEO’su Dong Won Kwak tartışmaları ekonomi perspektifi ile değerlendirmek için görüşme talebinde bulundu. Kwak, Hürriyet’i ziyaretinde ekonomi servisinden Ceyhun Kuburlu ile sorularımızı yanıtladı. Kwak’ın cevaplarına geçmeden önce belirtmem gerekir ki bir taraftan kamuoyu önünde tartışmalar sürerken bir taraftan da sinema işletmecileri ile yapımcılar arasındaki görüşmelerin sürdüğü anlaşılıyor. Yani ipler tamamen kopmuş değil. Zaten Kwak’ın açıklamalarından da anlaşılacağı üzere Mars tarafı daha önceki ‘olmazsa olmaz’ tavrından daha yapıcı bir aşamaya gelmiş durumda.
2018’de kesilen bilet sayısı 68 milyonda kaldı. Bu rakam 2017’de 71 milyon adetti. Ancak gelire baktığınızda ciro 870 milyon TL’den 874 milyon TL’ye yükseldi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gelir ve izleyici de çok büyük fark yok. Gelirin artmasının nedeni ortalama bilet fiyatının yükselmesi. Bir önceki yıla göre ortalama bilet fiyatı 50 kuruş artmış.
Son 5 yılda enflasyon yüzde 82 artmış. Ortalama bilet fiyatları ise 2013’te 10.03 TL iken 2018’de 12.73 TL olmuş. Yüzde 25’lik artış var diyebiliriz. Yapımcıların aldığı pay ise yerinde saymış. Bu sürdürülebilir mi?
Burada sadece enflasyon rakamına ve yapımcının kazandığı paya bakmamalı. Bilet fiyatı ortalama. Enflasyon oranı her zaman bilet fiyatına uygulanmıyor. Döviz kurlarındaki hareketliliğe de bakınca zam yapmadığımız görülüyor.
Bugün 20 liralık bir biletin dağılımı nasıl? Kim ne kadar pay alıyor?
Aslında bunun hesabı çok basit. Yapımcı ve salon işletmecisi yüzde 50 pay alır. Ancak bundan önce KDV, dağıtımcı komisyonu ve Türk Hava Kurumu payı vardır.
GÖRÜŞMELER SÜRÜYOR
Bugün sizin sinemalarınızın geliri büyüyor. Ancak yapımcıların gelirlerinin yerinde sayması söz konusu bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sinema seyircisinin artması gerekiyor. Paket olarak sinema biletlerinin satışı bu sektördeki trafiği büyütmek adına şu anda en verimli seçenek durumunda. Bunun sinema alanlarında ekstra fayda yaratacak ve deneyimi bütünleyecek bir adım olarak görüyoruz. Paket olarak sinema biletlerinin satışı sinema sektörünü büyütmeye yönelik en güçlü seçenek. Özellikle alternatif gelir yaratma konusundaki en önemli kanal. Başarılı filmlerle alternatif kanal gelirleri birlikte olduğu zaman bu sektör büyüyecek. Bu çözümü beğenmek zorunda değilsiniz. Ancak şu anda en verimli model bu. Tabii ki, tartışılması gerekiyor.
Mars’ın yapımcılara karşı geri adım atmayacağına yönelik bir mesajınız vardı. Şu an hangi noktadasınız?
Şu anda yapımcılarla görüşmeler sürüyor. Son birkaç gün içinde gözlemlediğimiz artık tartışmanın endüstri tartışması seviyesine taşındığını görüyoruz. Bu şekilde devam edilirse bir çözüm olmaması ve de filmlerin vizyona girmemesi olasılığının düşük olduğuna inanıyoruz.
Cem Yılmaz’ın sosyal medya üzerinden bir talebi oldu. “Bilet fiyatını 15 TL yapalım, var mısınız?” dedi. Bu teklifi nasıl değerlendiriyorsunuz
Bilet fiyatlarını yükseltmeyelim demiyoruz. Eğer biz ortalama bilet fiyatlarını yükseltirsek, endüstri büyür. Ancak sinema zorunlu bir harcama değildir, isteğe bağlı bir şeydir. Eğer tüketicilerin iki seçeneği olursa, sinema giderini kısacaklardır.
Son olarak vermek istediğiniz mesaj nedir?
- Öncelikle bu tartışma ekonomik gelişmeyle alakalı bir mevzu, dolayısıyla bireysel düzlemdeki argümanların dışında değerlendirilmeli. Sosyal medyada yanlış yönlendirme yaratabilecek yanlış bilgiler dolanıyor. Sektörel seviyede bakarsak da paydaşlarla birlikte ortak çalışma biçimleri ve yöntemlerini nasıl geliştirmeye devam edebiliriz bunu tartışmalıyız.
REKLAM SÜRELERİ YATIRIMLARI DURDURABİLİR
KÂRLARININ önemli bir bölümünü sinema reklamlarından elde ettiklerini söyleyen Dong Won Kwak, “Öncelikle sinema sektörünün baş gelir kaynaklarından biri perde reklamlarıdır. Biz CGV Mars Entertainment Group olarak elde ettiğimiz kârı, yeni ve de yüksek kalite standartlarında sinemalar açmak sureti ile ülkemize ve de film endüstrisine yatırım yaparak geri döndürmekteyiz. Reklam sürelerinin 10 dakika ile sınırlandırılması ise sektöre zarar verebilir. Reklam sürelerinin bu şekilde kısaltılması, daha küçük çaplı sinema operatörlerinin piyasadan çıkmasına, firmamızın ise önümüzdeki 5 yıl için planladığı 200 milyon dolar değerindeki yatırımları durdurmasına sebebiyet verecektir” dedi.
KAYIP KAÇAKLARI ÖNLEMEK GEREKİYOR
MARS Sinema olarak Türkiye’deki toplam sinema seyircisinin yüzde 44’üne sahip olduklarının altını çizen Dong Won Kwak, şöyle konuştu: “Prodüksiyon bölümü için iyi destek sağlamanın yanı sıra, bazı sinemalarda gişelerdeki kayıp ve kaçakları önlemek için dağıtım sektörünün güçlendirilmesi, hem yapımcıların ilgisini korumak hem de normalde daha yüksek kalitede salon çalıştırmak için önemlidir."
EL ELE VEREREK HEDEFLERE ULAŞABİLİRİZ
CGV Mars Entertainment Group CEO’su Dong Won Kwak, film endüstrisinde yaşanan gelişmeler üzerine dün de bir basın açıklaması yaptı. Kwak, şunlara dikkat çekti: “Sektörümüzün şu anda yaşadığı tartışma, küresel film endüstrisi açısından bakıldığında yeni bir olgu değildir. Film endüstrisinin ayakta kalabilmesi ve büyümeye devam edebilmesi için, sinemaya gitme eylemi basit bir içerik tüketimi değil, birçok etkeni barındıran kültürel bir deneyim olarak konumlandırılmalı. Özellikle, bugünlerde içerik çeşitliliğine alternatif kanallardan kolaylıkla çok daha ucuz fiyata ve daha hızlı bir şekilde erişilebiliyor. Yılda ortalama film seyretme oranı Güney Kore’de 4.2, Avrupa’da 2.5 iken Türkiye’de bu rakam 0.8’de kalmakta. Nüfusu ve coğrafi alanı Türkiye’nin neredeyse yarısı kadar olan Güney Kore, yılda 200 milyondan fazla biletle dünyadaki beşinci en büyük film endüstrisi olarak sıralanmakta. 82 milyon nüfusa sahip Türkiye’de, yılda kişi başına 2.5 ortalama ile film izlenme oranı yakalanırsa, Türkiye dünyanın en iyi 5 film endüstrisi listesinde yer alacaktır. Ayrıca sektörümüzün geleceği için yeni nesil liderlerin belirlenmesi ve geliştirilmesi için durmadan çaba sarf etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Türkiye, yaratıcı ve yetenekli insanlarla dolu bir ülke ki bu da ülkenin sahip olduğu en büyük değerdir. Sektörün tüm paydaşları ile el ele vererek Türkiye dünyanın en iyi 5 film endüstrisi listesinde yer alacağına inanıyoruz.”
Cengiz Semercioğlu yazdı: Görüştüğüm yapımcıların tamamı, “Artık iyi niyet yok” diyor ve Mars’ı haklarını çalmakla suçlayıp açıkça rest çekiyorlar. Görüşleri şu: “Tatlı kârlarından vazgeçmezlerse kendileri bilir...”
YAPIMCILAR KIZGIN
2018’in son haftasında patlak veren film yapımcısı-Mars krizinde başından beri her iki tarafla da konuşuyorum. Her iki tarafa da mikrofon uzattım, her iki tarafın da görüşlerini aktardım. Pazar günü Kelebek’te yayınlanan Mars Kurumsal İlişkiler Direktörü Aslı Irmak Acar’ın röportajıyla tartışma daha da alevlendi. O günden bu yana da taraflar arasında herhangi bir görüşme olmadı. Filmlerin ne zaman vizyona gireceği hâlâ belirsizliğini koruyor...
Sektörün önde gelen yapımcılarıyla bir kez daha konuştum. Bu kez sert çıkış onlardan geldi. Yapımcılar Mars tarafını ağır şekilde eleştirdiler. İyi niyetlerini bir kenara bıraktıklarını da açıkça söylediler...
HAKKIMIZI ÇALIYORLAR
TAFF PIctures Yönetim Kurulu Başkanı Timur Savcı: Söyledikleri hiçbir argümanın tutar tarafı yok. Biz, yapımcıların hakkını çalıyorsunuz diyoruz, konuyu değiştirmeyin kardeşim. Ben artık çok açık konuşuyorum; Bizim payımızdan çalıp en iyi modelin bu olduğunu söylüyorlar. Yapımcının payından direkt hırsızlık yaparak çalışıyor bu sistem. Bunların ‘paylaşılmayan gelir’ diye bir kalemleri var. Bilet dışında satılan her şey demek bu; reklam, mısır, meşrubat vs... Bunların bütün stratejileri orayı artırmak üzerine kurulu. ‘Hırsızlık yapma kardeşim, bizim payımızdan çalma’ diyoruz biz. Yapımcının payına tecavüz ederek, bizim payımızdan kıyak yaparak sinema endüstrisini büyütecekmiş, yapımcılar film yapamaz hale gelince mi endüstri büyüyecek? Kanyon’da 24 liradan 25 liradan ucuz bilet yok. Bize nasıl 5 lira kalıyor? Paylaşılmayan gelirleri sürekli büyütürken bize aynı payı veriyor, hilenin dört türlüsü de var
ama artık yakalandılar.
BİLETİ UCUZLAT SEYİRCİ ARTSIN
BKM CEO'su Zümrüt Arol Bekçe: Mars her yıl bilet ve mısır, kola ve reklam dahil her şeye enflasyon nispetinde veya daha fazla zam yapıyor. Ancak bu zam yapımcıya yansımıyor maalesef. Toplu bilet satışı ve promosyon kampanyaları her geçen yıl katlanarak artıyor ama maalesef bu da yapımcıya ya minimum bir bedelden göstermelik paylaşılıyor ya da hiç yansıtılmıyor. Ne yazık ki toplu bilet satış rakamları binlerle başlayıp şu an milyonlarla ifade edilir duruma geldi. Gelirimizin ana kaynağı sinema bilet satışı olduğu göz önüne alındığında maliyetler enflasyonun da üzerinde arttığı bu sektörde gelir enflasyon kadar bile artmıyorsa aradaki açığı kapamak hiçbir koşulda mümkün değildir. BKM olarak büyük bütçeli bir tarih filmi, bir aksiyon filmi nasıl çekeceğiz? Bu hangi gelir ile finanse edilecek? Biz reklamdan da mısırdan da pay istemiyoruz. Biz kendi payımızın devletin açıkladığı enflasyon oranı nispetinde artmış bedelini istiyoruz sadece. Sinema seyircisinin artmasına yönelik yapımcıların planları var. Ama bu konuda Mars grubu hâlâ bir araya gelmiş değiliz…
YAPIMCILAR CESUR OLSUN
Avşar Film Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Avşar: Avşar Film olarak 180 salonumuz var yeni açılacaklarla 230 olacak. Mars’tan sonra en büyük salon işletmecisiyiz. Her sene 2-3 film yapıyorum, şu ana kadar Türkiye’de 112 film yaptım. Olayın iki tarafında olan biriyim, iş giderek çirkinleşiyor. Ben kendi salonlarımda mısır kampanyaları yapmıyorum çünkü ben yapımcının ne zorluklarla film yaptığını biliyorum. Nereden bakarsan sıkıntı var. Korelilere Türkiye pazarının maliyeti çok yüksek ayakta durabilmeleri için bir şeyler yapmaları şart. Şu an uyguladıkları yöntem filmciye yansıyor. Filmciye yansımadan bu işi kârlı hale getirmeleri lazım. Ama bunun formülü mısır promosyonu değil. Filmcinin korkmaması, cesaretli olması gerekiyor. 80’lerde dik durduk, cesaretli olduk sonunda bir uzlaşma oldu. Yanlış bilinen bir şey var: Türk filmlerinin en iyi lokasyonu Kanyon, İstinye Park, Zorlu değildir...
KANUN TANIMAMAK NE DEMEK?
Madd EntertaInment Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Aksoy: Türkiye’de sinema biletinin fiyatı yok şu anda... Kaç lira olduğu belli değil. Biz biletin kaç lira olduğunu bilmiyoruz. O bileti gidiyor birine 3 liraya, birine 8 liraya satıyor, bulduğuna 40 liraya satıyor. Ben senin ortağınım ama ben bilmiyorum bileti kaça sattığını. Sonra kalkıp sana 5 lira düştü diyorlar... Allah razı olsun ya... Ben bir bilete 42 lira para ödedim geçen gün. Bunun neresi mısır, neresi meşrubat, neresi bilet onu bir Allah biliyor bir de bu Koreli arkadaşlar. ‘Mısır istemiyorum’ diyorum yok mısır da alacaksın diyorlar... Geçekten hırsızlık yapılıyor artık... Sen içeride meşrubat, mısır ne istiyorsan sat, istersen bedava ver... Ama biletin belli bir fiyatı olsun. Bizim söylediğimiz bu. Desin ki 10 lira 20 lira bilet sen bu parayı verip sinemaya girebilirsin. Üstüne bir şey daha koy koyma bizi ilgilendirmez... İçeri girmeden insanlar senin mısırına niye para ödüyor kardeşim. Bundan daha iyi bir formül yokmuş, bak sen... Ben çalmaya devam edeceğim, benim çalmamı kabul edenlerle film yapacağım diyorsan buna bir şey demem... “Ben kanun çıksa da bunu yaparım” demek açıkçası ben kanun tanımıyorum demek... Röportaj için bütün sektörün teşekkür etmesi lazım sana... O kadar açığa çıkardın ki meseleyi... Bir ülkeye gelip kanunu tanımamak ne demek... Düşün biz Meksika’ya, İspanya’ya dizi satmaya gidiyoruz kanun tanımayız diyoruz, nerede görülmüş böyle şey?