Sedat Peker'den bomba iddia! Yatak odama...
2002 yılında Paralel yapı polisleri tarafından gözaltına alındığını belirten Sedat Peker, nezarette tutulduğu süre içinde evine de kamera yerleştirildiğini iddia etti.
İŞTE O AÇIKLAMA:
Kıymetli dostlarım,
Geçtiğimiz günlerde yapmış olduğum bir paylaşımımda, Rahmetli Komando Mustafa Ok tarafından cemaatin Mossad’la ilişkisini öğrendikten sonra 2002 yılında akıl almaz kalitesizlikteki bir komployla nasıl tutuklandığımı yazmıştım.
O tarihteki yaşanan olayları tam olarak anlayabilmeniz için çok önemli bir detayı eksik olarak anlattığımı fark ettim. bugünkü paylaşımımda bu önemli detayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
2002 yılının Ekim ayında cezaevine girmeden bir kaç ay önce evime polisler geldi. Gelen polisler geçtiğimiz aylarda yapılanan paralel yapı soruşturmalarında pasifize edilen isimlerdi. Hakkımda ihbar olduğunu söyleyerek beni ve evde bulunan arkadaşlarımı organize şubeye getirdiler. Ancak o kadar saçma bir sebeple getirmişlerdi ki kanundan bir parça anlayan insan bile bizim serbest bırakılacağımızı zaten öngörebilirdi.
Tahmin ettiğimiz gibi de oldu. 2-3 gün nezarette kaldıktan sonra serbest bırakıldık. O zamanki gazeteleri hatırlıyorum da devamlı gözaltına alınmam ile ilgili artık makara haberler yapmaya başlamışlardı. ‘’Sedat PEKER gözaltında değil, el altında tutuluyor.’’ şeklinde karikatürler çiziyorlardı.
Arkadaşlarla beraber eve döndüğümüzde hepimizin aklında; ‘’Bu işte bir şey var, organize şube böyle bir sebeple insanı gözaltına almaz.’’ soruları vardı. Bu konuyu kendi aramızda tartışırken teknolojik cihazlardan yetkili olan arkadaşımız koşarak yanıma gelip; ‘’Reis evde gizli kamera buldum.’’ dedi. Bende kameranın nerede olduğunu sorduğumda toplantı yaptığımız odadaki televizyonun içine gizlendiğini söyledi.
Kendisinden evin diğer noktalarını da aramasını varsa onlarıda bulmasını rica ettim. Bu arkadaşımız elindeki teknik cihazların yardımıyla bir başka gizli kamerayı da benim yatak odamda ki klimanın içine yerleştirilmiş şekilde buldu. Kameranın objektifi direk olarak yatağıma yönelik vaziyetteydi. O anda çok sinirlenip bağırıp çağırmaya başladığımda avukat arkadaşlarımızdan bir tanesi kameraları sökerken kayıt yapalım, bu kayıtları ileride delil olarak kullanabiliriz dedi.
Gizli kameraların sökülmesi kayda alındıktan sonra cihazlar avukatlar vasıtasıyla organize şubeye gönderildi. Teslim edilmesi karşılığında da tutanak istendi. Daha sonra dönemin yetkili savcısına giderek konu anlatıldı. Ancak sayın savcı bırakın bize şikayetçi olun demeyi, konuyu kapatmamızın daha doğru olacağı yönünde telkinlerde bulundu.
Tabi ki ben bu durumu kabullenmedim. Hemen akabinde bir basın açıklaması yaptım. Basın açıklamamda ‘’Acaba polisler yatak odamda, yani yattığım yatakta nasıl bir delil bulmayı umuyorlardı ki benim yatak odama gizli kamera koydular.’’ dedim.
Kişisel kinlerini devlet görevlerinin önüne alan insanların bu ülkeye hiç bir şey katamayacaklarını taa o tarihlerde söyledim. Geçmiş zaman olduğu için yanlış hatırlamıyorsam bir tek televizyon kanalı açıklamamı ana haberlerde yayınlamıştı. O kanal ya Show TV ya da TGRT’ydi.
Yetkililer kendi aralarında sohbet ederken birbirlerine; ‘’Böyle iş mi olur, bu nasıl bir saçmalık.’’ diyorlardı. Fakat bu alçaklık Sedat PEKER’e yapıldığı için olayı normal bir durummuş gibi karşılıyorlardı. Benim o zamanki haklı isyanıma destek olmayanlar, paralel yapı tarafından yatak odalarında en mahrem noktalarına kadar kameraya çekilince ise insan hakları diye bağırmaya başladılar.