Savcılık incelemedi bile!
Polisler 3 metreyle kurtuldu
Polis, gaz fişeğiyle öldüğü öne sürülen Mazlum için "Menzilimizin dışındaydı" dedi, savcılık başka inceleme yapmadan takipsizlik kararı verdi.
Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, Adana ’da bir yıl önce mahallesindeki polis müdahalesi sırasında, evinin önünde oynarken başına isabet eden cisimle hayatını kaybeden 10 yaşındaki Mazlum Akay’ın ölümüyle ilgili takipsizlik kararı verildi. Savcılık, polis ifadesine dayanarak, gaz fişeğinin menzilinin 120 metre olduğunu, yine polis krokisine göre, gazın atıldığı nokta ile Mazlum’un yaralandığı yer arasında 123 metre olduğunu, dolayısıyla gaz fişeğiyle yaralanamayacağını savundu. Polislerse savunmalarında, ihlal edilen ‘45 derecelik açı’ uygulamasını bile geride bırakacak şekilde, “Gaz fişeği canlılara atılmaz” dedi.
29 Temmuz 2012’de, Yüreğir’in Çukurova Caddesi üzerinde BDP ’li bir grup toplanıp yola barikatlar kurdu. Adana Emniyeti de taş attıkları iddia edilen gruba müdahale etti. Grup ara sokaklara kaçarken, polis gaz bombaları ve tazyikli su kullandı. Polise göre, 10 civarında gaz el bombası ve 31 gaz fişeği atıldı. İddiaya göre gaz fişeklerinden biri, 853. Sokak’ta bulunan, 10 yaşındaki Mazlum Akay’ın başına isabet etti. Kafasından yaralanan Akay, kaldırıldığı hastanede 4 Ağustos’ta öldü. Akay’ın ölümünden sonra emniyet, çocuğun başına isabet eden cismi bulamazken, hazırladıkları fezlekede, bir başka gösterici tarafından atılan taşla yaralandığını iddia etti.
Adli Tıp : Fişek de olabilir
Savcılık ise ilkin, tanık Nedret Esmer ve Hüsamettin Şengil’in ifadesini aldı. Esmer, bulundukları sokağa gaz atıldığını kaydederek, “Evimin önünde oynamakta olan Mazlum yere düştü. Polis araçları ana cadde üzerindeydiler. Oradan gaz bombası atıldı. Ben polise taş ya da yanıcı madde atıldığını görmedim” dedi. Şengil de “Yakınımızda gaz oluştu. Mazlum yere düştü. Başına ne isabet etti, bilmiyorum. Olay yerinde bulunanlar ‘Gaz bombası değdi’ dediler” diye konuştu. Daha sonra Muzlum’un ailesi, çocuğun başına değdiğini iddia ettikleri, gaz fişeğine ait iki metali savcılığa sundu. Fakat savcılık, ‘metal parçalarının bulunuş, alınış ve koruma şekli, güvenirliliği sağlanmadan günler sonra ibraz edildiğinden’ parçalar üzerinde kan ve doku incelemesi yapmadı. Adli Tıp Kurumu , ‘ölüme neden olan kırık, kanama ve harabiyetin gaz fişeği kapsülü ile olabileceği gibi, kafaya isabet eden sert ve künt bir cismin havalesi ya da düşerek kafanın sert zemine çarpmasıyla da oluşabileceği’ yönünde rapor verdi.
Bu işlemlerden sonra savcılık, şüpheli polisler İlhami Mete, Mehmet Manas, Hürrem Akbıyık, Serdar Kökver ve Uğur Çakır’ın ifadelerini aldı. Polisler hem gaz el bombası hem de gaz fişeği kullandıklarını belirtirken, ‘gaz el bombasının yakın grubu dağıtmak amacıyla, gaz fişeğinin ise uzak mesafedeki grubu dağıtması için, duruma göre sağına, soluna, önüne, arkasına atıldığını, canlıya doğru gaz fişeği atılamayacağını’ söyledi. Polisler gaz fişeği menzilinin 120 metre olduğunu, gaz fişeği attıkları Çukurova Caddesi ile Mazlum’um yaralandığı 853. Sokak’ın menzil dışında kaldığını belirtti. Adana Emniyeti Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube’nin hazırladığı krokiye göre, iki mesafe arasının 123 metre olduğu belirlendi.
‘Menzil 200 metredir’
Hal böyle olunca savcılık, ‘Mazlum’un menzil dışında bulunduğunu’, ayrıca ‘kalabalık tarafından damlar üzerinden taş atıldığını’ ve dolayısıyla, ‘ölenin başına isabet eden cismin gaz fişeği olduğunun belirlenemediğini’ belirterek, 24 Haziran’da takipsizlik kararı verdi.
Emniyet-Sen Genel Başkanı İrfan Çelik ise biber gazı fişeği menzilinin 200 metre olduğunu belirterek, “45 derece eğimli atıldığı anda 200 metre alanı vardır. 50 metreden az bir mesafede vücutta kırıklar oluşturabilir. 50 metrenin üzerindeyse hassas bölgeye, göze ve buruna denk gelirse etkilidir” dedi.