Savcılık FETÖ'nün para trafiğini deşifre etti
ABD destekli darbe girişiminin maymuncuğu FETÖ, Ankara Başsavcılığı'nın hazırladığı 'çatı iddianame'de detaylarıyla anlatıldı. Savcılık, himmet adı altında toplanan 'cemaat vergisi'nin, 'kilise aşarı'nın kopyası olduğunu vurguladı
FETÖ'nün mali yapısına yönelik operasyonlar sürerken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 15 Temmuz kalkışmasından 2 gün önce tamamlanan FETÖ çatı iddianamesinde konuya ilişkin çarpıcı tespitler yeraldı. İddianamede, yardım paralarıyla başlayan soygunun daha sonra nasıl şantaj parasına vardığı ve milyar dolarlık bir servete dönüştüğü ortaya konuldu. İddianamede, 1960'larda eğitimle başlayan yapılanmanın holdingleşmeye varan 56 yıllık serüveninin fotoğrafı da çekildi.
YABANCI ÜLKE MENFAATİNE
İddianamede, FETÖ'nün fakir fukaranın, öğrencinin, yetimin hakkı olarak 'burs, himmet, bağış, zekat, yardım, kurban' gibi çeşitli adlarla topladığı, ancak ihtiyaç sahiplerine hayır için kullanmadığı bu para ve mallar ile devlete ve sisteme karşı örgütlü bir yapı kurduğu belirtildi. FETÖ'nün milyar dolarlara hükmeden şirketlere ve holdinglere sahip hale gelmesinin, mali kaynaklarla mümkün olduğu kaydedilen iddianamede, “Kişiler, Allah ve din ile aldatılarak ekonomik kaynak toplanmış, örgüt hiç hesap vermeden bu kaynakları yabancı ülke menfaatine kullanmıştır” denildi.
TOPLAMI 150 MİLYAR DOLAR
FETÖ'nün imamlar üzerinden bütün üyelerini 'himmet' adı altında bir tür cemaat vergisine bağladığına işaret edilen iddianamede, himmetin, cemaat üyelerinin gelirlerinin onda birini din adamlarına verdiği 'kilise aşarı'nın örgüt tarafından taklit edilmiş şekli olduğuna dikkat çekildi. Örgütün zaman içinde dev bir yapıya bürünerek 150 milyar dolara hükmettiği belirtildi. Milletten bedelsiz, zahmetsiz, karşılıksız, haksız, dilenerek, dinle aldatıp dolandırarak veya bir tür gasp yoluyla elde edilen bu ekonomik kaynağın, örgütün kurumlarına aktarıldığı, örgütün imamları ve mütevelli heyetleri üzerinden de şirketlere sermaye yapıldığı kaydedildi. Bu paraların perde arkasından örgüt tarafından yönetildiğine dikkat çekilirken, şirketlerin rasyonel piyasa oyuncusu gibi davranmak yerine örgüt abisinin emrine göre davrandığı vurgulandı.
Aidat kılıfı
İddianameye göre Fetullah Gülen'in talimatıyla örgüt mensubu işadamları biraraya gelerek 2005 yılında TUSKON'u kurdu. Kendisine bağlı 7 federasyon ve bunlara bağlı 211 üye dernekle faaliyet gösteren TUSKON'un üye işadamı sayısı, 2014 yılı itibarıyla 55 bine ulaştı. Bunların arasında FETÖ'ye finans desteği sağladığı gerekçesiyle yönetimine kayyum atanan Boydak Holding ile Koza-İpek Holding de bulunuyor. Bunun dışında AKFA ve Naksan Holding de FETÖ'ye kaynak aktaran şirketler arasında gösterildi. İşadamlarından kazançları oranında her yıl düzenli olarak himmet toplayan örgüt, bunu kılıfına da uydurdu. İşadamları bu paraları üye oldukları kuruluşlara 'üye aidatı' olarak yatırdı. Bu paralar, bulundukları illerin büyüklüğüne ve ekonomik potansiyeline göre oradaki ilçe veya il sorumlularına bağlı muhasipler tarafından toplandı.
Böyle büyüdü
İddianamede, 1960'larda eğitim amaçlı kurulan FETÖ'nün dev holdinglere dönüşen 56 yıllık mali serüveninin fotoğrafı çekildi. İşte o kronoloji: *Fetullahçı Terör Örgütlenmesi, işe eğitim sektörü ile başladı. Okullar ve yurtlarla teşkilatlanıp evler açtı.
*Eğitim işiyle uğraşan şirketler kurup okulları şirketler üzerinden yönetti.
*Bir süre sonra eğitim sektörüne basın işlerini yapacak matbaa kurdu. Matbaaya kağıt gerektiği için kağıt işletmesine girdi.
*Üretilen malzemelerin satışı için kitap satış büroları açtı. Matbaa, kağıt, basılı eserler ve kitabın ulaştırılabilmesi için kargo şirketi kuruldu.
*İhtiyaca göre dış alım yapmamak için hangi alanda gereklilik varsa o alanda şirketler kurularak genişledi.
*Banka ihtiyacı doğunca da kendi mensuplarının eğitim, basın, ticaret, sağlık, taşımacılık, tekstil, gıda gibi sektörlerini finanse edebilmek için Bank Asya kuruldu.
*Örgüt, üyelerinin başka yerlerden sağlık hizmeti almamaları ve ihtiyacını iç alım yoluyla karşılaması için sağlık sektörüne girdi.
*Tüm bu yatırımlar daha fazla finans kaynağı gerektirdi. Zamanla gelişen ve genişleyen FETÖ örgütlenmesi eğitim sektöründeki temel amaç ve hizmetini unutup basın-yayın kuruluşları, matbaa, gıda, tekstil, kargo, sigorta şirketleri, banka gibi birçok alana yayıldı.
*Başlangıçta bu genişleme planlı olmasa da 1990'lardan sistemli hale dönüştürüldü. Bu tarihten itibaren de en ince ayrıntısına kadar düşünülen önceden programlanan kişi ve bazı sektörler, hedef olarak seçilip bu alanlara örgüt gücü kaydırılarak büyüme devam etti.
*Artan finans ihtiyacıyla finans kaynakları da çeşitlendi. Kaynaklara, örgüte üye kamu görevlileri vasıtasıyla tehdit ve şantajla elde edilen gelirler de eklendi.
*Örgüt, büyük ihanet ortaya çıktığında holdingleşmiş dev bir organizasyona dönüşmüş durumdaydı.
PARA VERMEYEN CEZA YEDİ
Gücü nakde çevirdiler
Örgütün kamu kurumlarındaki kadrolaşmasını tamamladıktan sonra elinde bulundurduğu yaptırım gücünü nakde çevirmeye başladığı belirtilirken, FETÖ'ye himmet vermeyi reddeden işadamlarının olağandışı denetimler, gerçeğe aykırı raporlar, soruşturmalarla cezalandırıldığı kaydedildi. Ayrıca örgütün adliye ve emniyet içerisinde yeralan mensupları aracılığıyla haklarında soruşturma bulunan işadamlarından himmet talep ettiği, karşılığında ise soruşturmaların kapatılması vadedildiği vurgulandı. Gayrimeşru işlerden gelir elde eden kişilerin dahi 'himmet' adı altında adeta haraca bağlandığına işaret edildi. Himmet konusunda eli açık olan işadamlarının ise örgüt tarafından kamu ihaleleri ve başkaca imtiyazlarla mükafatlandırıldığı ifade edildi.
Yeni Şafak