‘Sanatçıların kendilerine has tavırları olabilir’
Ödüle layık görülen şair Sezai Karakoç, ödül törenine katılmadı
Gül, fikir ve dünya görüşünü şekillendirdiğini söylediği Karakoç için “Sanatçıların kendilerine has tavırları olabilir” dedi
Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri, Çankaya Köşkü’nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Gül çiftinin ev sahipliğini yaptığı Köşk’teki ödül törenine başbakan yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, bazı milletvekilleri, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, iş adamları, medya temsilcileri ve kültür sanat dünyasından davetliler katıldı. BDP’liler Hasip Kaplan ve Sırrı Süreyya Önder’in de törene katılmaları dikkat çekti.
Şükran nişanesi
Cumhurbaşkanı, törende yaptığı konuşmada, sanat, kültür ve fikir dünyasının çok ayrı bir alan olduğunu belirterek, birçok konuda başarılı olunabileceğini ancak bu alanların biraz daha ayrı bir kabiliyetle, Allah vergisi ile ilgili olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı olduğunda yaptığı ilk konuşmayı hatırlatan Gül, sanat, kültür, bilim alanındaki faaliyetleri daima koruyacağını ve himayesine alacağını söylediğini belirtti.
‘Bana katkı veren kişi’
Edebiyat dalında ödüle layık görülen şair Sezai Karakoç’un, büyük bir şair ve büyük bir düşünce insanı olduğunu söyleyen Gül, “Lisedeki öğrencilik yıllarımdan bu yana sadece ezberlediğim şiirleri değil, fikir ve dünya görüşümün oluşmasında da en büyük katkıları olan kişilerden birisidir” diye konuştu.
Hat sanatçısı Hasan Çelebi’nin, hat sanatını büyük kitlelere yaymaya önderlik ettiğini söyleyen Gül, Hasan Çelebi’nin, sadece Türkiye’den değil, ABD’den Çin’e, Afrika’dan Rusya’ya kadar her alanda öğrencilerinin bulunduğunu anlattı.
Ödül alan Doğan Hızlan’a da seslenen Gül, “Edebiyatın profesörü diyorlardı size. Ne kadar çok kültür faaliyetlerini detaylarına kadar takip ettiğinizi ve onları eleştirerek aslında onları güçlendirdiğinizi biliyorum. Dolayısıyla sizin eleştiriniz, sanat ve kültür hayatımızın daha da zenginleşmesini sağlıyor” diye konuştu.
Ödül töreninde konuşan Doğan Hızlan, eleştirinin üvey evlat olduğunu ifade ederek, “Üvey evlat devlet tarafından ödüllendirilince asli evlat oluyor. Devletin en üstünden ödül almak onur verici” dedi.
‘12 Eylül’de atıldım’
Sanat tarihi alanında ödül alan Semavi Eyice ise 12 Eylül’de hiçbir gerekçe gösterilmeden Tarih Kurumu’ndan atıldığını belirterek, “Çok ödüller gördüm ama acılar da gördüm. 12 Eylül’de hiçbir gerekçe gösterilmeden Tarih Kurumu’ndan atıldım. Atıldıktan 4 yıl sonra tekrar kuruma döndüm. Çenemi tutmam gerekiyormuş rahat durmadım ve tekrar atıldım. Niye atıldığımı sorduğumda ‘Seni tekrar aldık’ dediler. Tarih Kurumu’ndan iki defa atılmak şerefine nail oldum” diye konuştu.
‘İstanbul silueti yok oluyor’
Eyice, eski İstanbul’un kaybolduğunu da belirterek, “İstanbul malesef acıklı bir duruma geliyor. Artık eski İstanbul’un kaybolduğunu görüyorum. İstanbul silueti yok oluyor. Büyük eserleri Süleymaniye maket haline geliyor. 40 yıl Anıtlar Kurulu’nda çalışan birisi olarak bunun acısını duyuyoruz” dedi.
Sanat tarihi alalında ödül alan Prof. Semavi Eyice’nin de muhteşem bir bilim adamı ve sanat tarihçisi olduğunu belirten Gül, “Burada söyledikleri umut ediyorum ki uygulayıcılar tarafından da dikkate alınır. Özellikle İstanbul gibi bizim en büyük hazinemizin değerini daha da artıracak, onun değerini azaltmayacak şekilde hareket etme durumunda olan bütün uygulayıcılar, görevliler, herkes ümit ediyorum ki kendisinin sadece eserlerinden değil, fikirlerinden de faydalanırlar” dedi. Gül, konuşmasının ardından sanat tarihi dalında Prof. Dr. Semavi Eyice, eleştiri dalında Doğan Hızlan ve geleneksel sanatlar dalında hat sanatçısı Hasan Çelebi’ye ödüllerini verdi. Törenin sunuculuğunu yapan tiyatrocu Kenan Işık, edebiyat dalında ödüle layık görülen ancak mazereti nedeniyle törene katılamayan Sezai Karakoç’a ödülünün daha sonra verileceğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eşi Hayrünnisa Gül ile birlikte ödül alanlarla hatıra fotoğrafı çektirdi. Gül, yürümekte zorluk çektiği için baston kullanan Eyice’nin sahneden inmesine yardım etti. Gül’ün, Karakoç’un, ödül törenine katılmamasıyla ilgili olarak ise “Sanatçıların kendilerine has tavırları olabilir” değerlendirmesi yaptı.
Müze protestosu olmaz
Cumhurbaşkanı Gül, tören sonunda düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kültür ve sanat ödüllerinin verildiği bir günde farklı konular hakkında konuşmak istemediğini söyleyen Gül’e, bir gazeteci, “O halde kültür sanatla ilgili bir şey soralım. Soykırım iddiaları nedeniyle Fransa’daki ünlü Louvre Müzesi’nin protesto edilmesini ister misiniz?” diye sordu. Gül, “Bu bizi küçültür. Çocuksu bir şey olur” diyerek bu fikre sıcak bakmadığını söyledi.
En çok öğrenci yetiştiren hattat
-Hattat Hasan Çelebi
1937’de Erzurum’da dünyaya gelen Hasan Çelebi, bir çok camide müezzinlik ve imamlık yaptı. 1964’te Hamid Özyacı’yla hat yazmaya başlayan Çelebi, birçok ünlü hattat’ın talebeliğini yaptı. 1976’dan beri yurtiçi ve yurtdışında 50’den fazla talebe yetiştirdi. Halen en çok talebe yetiştiren hat hocası olarak bilinmektedir. Birçok uluslararası hat yarışmasının jürisi olan Çelebi’nin eserleri yurtiçinde ve yurtdışında açılan sergilerde yer aldı. Dubai ve Kuveyt hükümetleri tarafından kendisine hat sanatına yaptığı hizmetlerden dolayı onur ödülü verilmiş, 2008 yılında Kültür Bakanlığı tarafından da Sanata Hizmet ödülüne layık görüldü. 2009 yılında Tahran ’da bulunan Hoşnüvisân Encümeni ’nin yüksek şurasına onur üyesi seçildi.
Eleştirinin duayeni
-Doğan Hızlan
1937 yılında İstanbul’da doğdu. Pertevniyal Lisesi’ni bitirdi. İlk yazısı 1954 yılında yayımlanan Doğan Hızlan, çeşitli dergilerin sanat sayfalarını yönetti. Ayrıca gazete ve dergilerde eleştiriler yayımladı. 1980 yılında Bayram Gömleği adlı bir çocuk hikâyeleri güldestesi hazırladı. Ercümend Behzad Lav’ın Bütün Eserleri’ni yayıma hazırladı. Son olarak İhsan Yılmaz ile birlikte Celâl Sılay’ın Toplu Şiirleri’ni Hüsran Filizleri adıyla yayımladı.
Dirilişin şairi
-Sezai Karakoç
1933’te Diyarbakır’a bağlı Ergani’de doğdu. İlkokulu Ergani’de, ortaokulu Diyarbakır ve Maraş’ta, liseyi Gaziantep’te okudu. Lise yıllarında Necip Fazıl Kısakürek’le tanıştı. Burslu okuduğu Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni 1955’te bitirdi. 1967 yılında İslam’ın Dirilişi ve Yazılar adlı kitaplarından dolayı yargılandı. Büyük Doğu, Hisar, Akpınar, Dernek, Düşünen Adam, A dergilerinde deneme ve şiirler, Yeni İstanbul, Sabah ve Milli Gazete’de fıkra yazıları yayımlandı. Düşün ve edebiyat dünyasının en etkin dergilerinden Diriliş’i yayımladı. 1990 Diriliş Partisi’ni kuran Karakoç, 1997’de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılışına kadar da bu partinin genel başkanlığını yürüttü.
Yaşayan efsane
-Prof. Dr. Semavi Eyice
1923’de İstanbul’da doğan Semavi Eyice, Viyana ve Berlin üniversitelerinde okudu, 1948’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü’nü bitirdi ve Bizans kürsüsü açtı. 1964’de profesör oldu. İstanbul tarihi, Osmanlı tarihi, Bizans tarihi uzmanıdır. 30 bin kitaptan oluşan kütüphanesinde İstanbul ve Bizans üzerine değerli eserler bulunuyor. Yurtiçi ve yurtdışında birçok bilimsel dergi ve yayınlarda makaleleri yayımlandı. 2008’de Türkiye Bilimler Akademisi bilim ödülünü alan Eyice, uluslararası çevrelerde yaşayan en önemli Bizantologlardan biri ve yaşayan efsane olarak anılıyor.