Sahte ilaca para cezası yetmez
Türk Tabipleri Birliği, TBMM’de önceki gün kabul edilen Sağlık Torba Yasası’nın ‘sağlıksız’ olduğunu savunarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yasayı onaylamaması çağrısı yaptı.
TTB’nin internet sitesinde, yeni uygulama ile getirilen düzenlemeler ve bu düzenlemelere TTB’nin itirazları şöyle sıralandı:
Hekimlik yapmak suç, insan sağlığını ticari unsur haline dönüştürmek suç değil.
* AKP milletvekillerinin verdiği önerge ile tasarının 46. Maddesinde bulunan “İnsan sağlığının, ticari unsur haline dönüştürülmesinin engellenmesi ve kamu yararının korunması amacıyla reklam yasağına aykırı hareket eden sağlık kuruluşları ve yayıncılara” idari para cezası verilmesine ilişkin madde bütünüyle tasarıdan çıkarıldı.
* Sağlık kuruluşlarında yoksul acil hastaya bakmayan, acil hastalardan para alan, yeterli personel çalıştırmayan, tıbbi cihaz ve donanım, bina ve hizmet birimleri, malzeme ile ilaç standartlarına uymadığı bir yıl içinde üç kez saptanan sağlık kuruluşlarına üç aya kadar faaliyet durdurma cezası çok bulundu ve on güne düşürüldü.
* Ruhsata aykırı ilaç imal edip halk sağlığını tehdit edilmesine yalnızca para cezası verilmesi uygun görüldü.
* Hekimlere yönelik “ruhsatsız sağlık hizmeti verme” adı altında bir suç kabul edildi. Genel Kurul’da maddeye küçük bir ek yapıldı. Madde; “Olağanüstü durumlarda mesleğini icraya yetkili kişilerce acil sağlık hizmeti ulaşana ve sağlık hizmeti devamlılık arz edene kadar verilecek olan sağlık hizmeti haric, ruhsatsız olarak sağlık hizmeti sunan veya yetkisiz kişilerce sağlık hizmeti verdirenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır” şeklinde kabul edildi.
* Acile gelen hastadan para istemek, yoksul insanları tedavi etmemek ve bunu sürekli yapmak suç değil, diplomasıyla ücretsiz sağlık hizmeti vermek suçtur öyle mi? Böyle bir suç ve ceza yaratma yaklaşımının evrensel hekimlik ve hukuk ilkelerinde yeri yoktur. Bütün bunlar başta hekimler olmak üzere toplumun vicdanında meşru bir yasama faaliyeti olarak kabul görmeyecektir.
Hastaların mahrem bilgilerini bildirin yoksa “suçlu” olursunuz dendi.
* Hastaların hekimlere verdikleri mahrem bilgileri Sağlık Bakanlığına bildirmeyenler iki kez uyarılacak, üçüncüsünde ise aylık gelirinin yüzde biri oranında para cezası verilecektir.
* Bakanlığın hasta bilgilerinin bildirimi için kuracağı sistemin parası hekimlere ve sağlık kuruluşlarına ödetilecektir.
* Sağlık Bakanlığının denetimi sırasında hastalara ait kişisel bilgiler de dahil olmak üzere her türlü bilgi, belge ve kaydı gösterilecektir.
* Hastanım bilgilerinin mahremiyetine, özel hayatın gizliliğine, hekimlerin hastalarının sırlarını ölümlerinden sonra bile saklamalarına ilişkin hekimlik, hukuk ilkeleri, Anayasa kuralları kimin için? Bu ilke ve kurallar TBMM’nin tasarıya olumlu oy kullanan milletvekillerini bağlamıyor mu? Görünen odur ki bağlamıyor.
Hekimlerin bağımsız çalışması yasak, işverenleri tarafından ‘kiralanması’, zorla çalıştırılması serbest.
* Memur olan hekimler, mesai dışında muayene açamayacaklar, serbest meslek icra edemeyeceklerdir.
* Yükseköğretim kurumlarında çalışan doçent ve profesörler, mesai bitiminde serbest çalışamayacaklar, bunlardan ancak izin verilecek kişiler özel hastane ve vakıf hastanelerinde çalışabileceklerdir. Bu şekilde çalışacakların alacakları paranın yarısına üniversiteleri el koyacaktır.
* Üniversitelerde dışarıdan sözleşmeli öğretim üyesi çalıştırılacaktır.
* Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerindeki doçent ve profesörler ile eğitim sorumlularının Bakanlar Kurulu kararı ile üniversitelerdeki gibi kiralama sistemi ile mesai saatleri bitiminde özel hastaneler ve vakıf hastanelerinde çalışabileceklerdir. Elbette alacakları paranın yarısını kurumlarına vererek.
* Hali hazırda mesai saatleri dışında mesleğini serbest olarak icra eden öğretim üyelerinden bu çalışmalarına üç ay içinde son vermeyenlerin öğretim üyeliği ile ilişkileri kesilecektir.
* Sağlık personelinin mesai saatleri dışında kuruma çağrılması adı altında, ikamet zorunluluğu gibi kölelik uygulamalarına kapı aralanmaktadır.
* Aile hekimleri, kurum hekimleri ve kamu sağlık kuruluşlarında çalışan diğer hekimler, mesai bitiminde aylık 30 saati geçmemek üzere işyeri hekimliği yapabilecek, işyeri hekimliği sertifikası olmayan hekimler de 10’dan az işçi çalıştıran az tehlikeli işyerlerinde çalışabilecektir.
* Aile Hekimleri ve aile sağlığı elemanlarına ayda en az 8 saat Nöbet tutma zorunluluğu getirildi.
* Hekimlerin kendi adına bağımsız olarak ya da hekim meslektaşının açtığı işyerinde çalışması yasaklanırken işverenlerin işçisi olması, hatta köle gibi çalıştırılmasında mahsur görülmemiştir.
Hekimin hastaya ruhsatsız müdahalesi suç, polisin, özel hareketçinin müdahalesi uygun dendi.
* Türk Silahlı Kuvvetleri ile Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Dairesi başkanlığında görevli personel, görev yaptıkları esnada sağlık personeli yokluğunda veya sağlık personeli ulaşıncaya kadar acil tıbbi müdahaleleri yapabilecektir. Bu madde İnsan haklarına aykırı müdahalelere ve delil karartılmasına yol açacak niteliktedir.
“Hoca” farkını, özel hastanelerden sonra devlet üniversiteleri de alacak.
* 2547 sayılı YÖK yasasının Döner Sermayeye İlişkin hükümleri içinde bulunan öğretim üyeleri için vatandaştan ilave ücret alınmayacağına ilişkin hüküm kaldırıldı. Yalnızca Sağlık Bakanlığı Hastaneleri ile İşbirliği yapan Tıp Fakültelerinin öğretim üyeleri için öğretim üyesi farkı alınmayacaktır.
* Öğretim üyelerinin mesai saatleri dışında üniversitede sundukları sağlık hizmetlerinden 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73 üncü uyarınca ilave ücret alınacak ve bu ücretin en az 50’si kuruma, geriye kalanı hizmeti sunan öğretim üyesine, toplam performansı aşmamak kaydıyla ödenecektir.
Fırsatçılık, haksızlık, hukuksuzluk, bazı kişilere menfaat temini “yasa” adını alınca meşru mu oluyor?
* Üniversitede çalışmadan “Jet profesör” olan Bakanlık bürokratlarının Sağlık Bakanlığında çalıştıkları süreler üniversitede çalışmış gibi sayılacak, üniversiteye gitmeden üniversitenin akademik unvanlarını kullanacaklardır.
* Yurt dışında çalışan veya yurt dışında eğitimlerini tamamlayanlar, önümüzdeki altı ay içinde Türkiye’ye dönerlerse Devlet hizmeti yükümlüğünden muaf olacaklardır. Ama yurt içinde okuyan ve çalışan hekimlerimiz eşlerinden, çocuklarından yıllarca ayrı kalarak mecburi hizmete gitmeye devam edecektir.
* Aile hekimleri aile hekimliği uzmanlık eğitimine çalıştıkları yerde uzaktan eğitim yoluyla yapacaklar ve mecburi hizmetten muaf tutulacaklardır. Böyle bir eğitim ve eşitsizlik dünyanın hiç bir yerinde yoktur.
Diğer Düzenlemeler
* Acilde, yoğun bakımda ve 112’de çalışan hekimlerin nöbet ücreti yüzde 50 arttırıldı. Artışla uzman hekimlerin bir saatlik nöbet ücret 7,68 TL’den 11,52 TL’ye, hekimler ve asistanların ise 6,91 TL’den 10,37 TL’ye çıkarıldı.
* Tıpta uzmanlık eğitimi alan yabancı uyruklu asistanlara döner sermayesi bulunan kuruluşlardan döner sermayeden, döner sermayesi olmayan yerlerde kurum bütçesinden 998,28 TL maaş ödenecek.
* Tıp fakültelerinin altıncı yılındaki, diş hekimliği fakültelerinin beşinci yılındaki öğrencilere ilgili üniversite bütçesinden oniki ay süreyle 334,04 TL aylık ücret ödenecek.
* Beşinci ve altıncı grup ilçe merkezlerine bağlı yerleşim yerleri ile Bakanlar Kurulunca tespit edilecek il merkezi ve il merkezlerine bağlı yerleşim yerlerinde Devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine getiren hekimler, tekrar Devlet hizmeti yükümlüsü olduklarında istekleri dışında bu yerlere atanamayacaklar.
* Tıp fakültelerinde uzmanlık eğitimi gören hekimler, uzmanlık eğitimini tamamladıkları Sağlık Bakanlığı’na bildirildikten sonraki ilk devlet hizmeti yükümlülüğü kurasına kadar araştırma görevlisi olarak çalışmaya devam edebilecektir.
* Hekim ve diş hekimi dışında kalan sağlık personellerinin eğitim sürelerinin en az ön lisans düzeyine çıkartılması, sağlık meslek liselerinin sağlık hizmetinde bütünüyle bir kaosu getirecek olan “hemşire ve ebe yardımcısı” mezun etmesine yönelik maddelerin de içinde olduğu pek çok madde AKP milletvekilleri tarafından sorgulanmadan tartışılmadan kabul edilmiştir.