Rıza Bey Apartmanı davasında tanık: Yönetici binanın çürük olduğunu biliyordu
İZMİR'in Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde 36 kişinin öldüğü, 17 kişinin de yaralandığı Rıza Bey Apartmanı davasında sanıkların yargılanmasına devam edildi. Apartmandaki diş hekimliği polikliniğine tadilat yapan ve duruşmada tanık olarak dinlenen K.Ö., "Mobilyaları apartmanın duvarına dayadığımızda depremde hayatını kaybeden o zamanki yönetici bana, 'Mobilyaları duvara dayama. Bina çürük' dedi. Yönetici bana inşaat mühendisi olduğunu söylemişti ve binanın çürük olduğunu biliyordu" ifadelerini kullandı.
Ege Denizi'nde Seferihisar açıklarında, 30 Ekim 2020'de meydana gelen, 115 kişinin hayatını kaybettiği, 6,6 büyüklüğündeki depremde Bayraklı ilçesindeki 8 katlı Rıza Bey Apartmanı'nda 36 kişi yaşamını yitirdi, 17 kişi de yaralandı. Depremin ardından başlatılan soruşturma kapsamında 4'ü tutuklu, 9 kişi hakkında İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' suçundan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Yargılama sırasında 2 sanık daha tahliye edildi. Yargılama sürerken sanık avukatlarının şikayetiyle açılan soruşturmanın ardından Rıza Bey Apartmanı'ndaki diş hekimi polikliniği sahipleri Arda Hacarlıoğlu ve Onur Yedikara ile daire sahipleri Selma Enseri ve Ender Ensari'nin davalarının da mevcut davayla birleştirildiğini açıkladı. Dosyanın birleşmesinin ardından Rıza Bey Apartmanı davasında sanık sayısı 13'e yükseldi.
Sanıkların yargılanmalarına bugün İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Tutuklu sanıklar mimar Ali Serdar Bayram ve yapı müteahhidi Hasan Hüseyin Özkan duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, bazı tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ve depremzedeler salonda hazır bulundu.
'SORUMLU MÜTEAHHİTTİR'
Duruşmada tanıklara söz verildi. İlk olarak tutuklu sanık Ali Serdar Bayram'ın imza attığı projede yer aldığı iddia edilen inşaat firmasının o dönemki yönetim kurulu başkanı İ.K.'ye söz verildi. İ.K., "Ali Serdar Bayram, bana göre Türkiye'nin sayılı mimarlarındandır. 1992 yılında bizim şirketten ayrıldı. Projenin statik betonarme işini yapan Tamer P. de aynı yıl ayrıldı. Rıza Bey Apartmanı'nın projesi ise 1993 yılında imzalanmış. O yıllarda proje müellifi aynı zamanda fenni mesul oluyordu. Esas sorumlu olan bir de müteahhit oluyordu. Bugün fenni mesul yerine denetim firmaları var. İnşaatla ilgili her türlü denetim o firmanın sorumluluğunda. Keşke o bina bugünlerde yapılsaydı. Hasan Hüseyin Özkan'ı tanımıyorum. Bu projenin benim ofisimde imzalandığı söyleniyor. Ancak benim ilgim yok. Sorumlu müteahhit kimse odur" dedi.
'YÖNETİCİ BENİ UYARDI'
İ.K.'nın ardından apartmandaki diş hekimi polikliniğine tadilat yapan K.Ö. tanık olarak dinlendi. Söz konusu dairede her dairede yapılan rutin işlemleri yaptıklarını söyleyen K.Ö., "Boya, mobilya, yer döşeme tadilatı yaptım. Mobilyaları apartmanın duvarına dayadığımızda depremde hayatını kaybeden o zamanki yönetici bana, 'Mobilyaları duvara dayama. Bina çürük' dedi. Yönetici bana inşaat mühendisi olduğunu söylemişti ve binanın çürük olduğunu biliyordu. Cenazesinde yeğenleri, 'Binanın çürük olduğunu biliyordun. Neden başka yere taşınmadın?' diye ağlıyordu" ifadelerini kullandı.
KISA SÜRELİ GERGİNLİK
Tanıkların ardından söz verilen tutuklu sanıklardan Hasan Hüseyin Özkan ise "Almanya'dan 25 yaşımda memleketimin hasretiyle döndüm. Çok insanı ev sahibi yaptık. Okul yaptık, sağlık ocakları ve camiler yaptık. Onlara neden bir şey olmadı? Beton atmayı ve demir döşemeyi çok iyi bilirim" dedi. Diğer tutuklu sanık Ali Serdar Bayram da "Attığım bir imza sebebiyle 16 aydır hapisteyim" dedi.
Duruşmada söz verilen Özkan'ın avukatının, "Müvekkilimin ciddi sağlık sorunları var. Tahliye edilmediği takdirde sonraki duruşmada göremeyebiliriz" demesi üzerine depremzedeler tepki gösterdi, salonda kısa süreli gerginlik yaşandı. Konuşmaların ardından heyet ara kararını açıkladı. Mahkemeye heyeti sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verirken, savunması alınmayan sanıkların haklarında yakalama kararı çıkarılmasına hükmedip, duruşmayı 30 Eylül tarihine erteledi. (DHA)