‘Rahatsız oluyorlarsa beni takip etmesinler’
Suçlamaları kabul etmedi ve...
Attığı tweetler nedeniyle şikayet üzerine hakkında “dini değerleri alenen aşağılama” suçundan 1.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan ünlü piyanist Fazıl Say dün hakim karşısına çıktı. Suçlamaları reddeden Say, “Asıl bana yönelik baskı ve tehditler dini değerlere zarar vermekte, kamu barışını bozmaktadır” dedi.
Ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, yazdığı Twitter mesajı nedeniyle “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla 1.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle ilk kez hakim karşısına çıktı. İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya sanık Fazıl Say, müştekiler Ali Emre Bukağılı, Turan Gümüş, Orkun Şimşek ve taraf avukatları katıldı. Kimlik tespiti yapılan ünlü piyanist Fazıl Say müzisyen olduğunu ve gelirinin belirsiz olduğunu ifade etti. Fazıl Say savunmasında üzerine atılı suçlamaları reddettiğini belirterek 2 sayfadan ibaret savunmasını yazılı olarak sundu. Say savunmasında özetle şunlara yer verdi: “Tarafıma yöneltilen “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak” suçunu hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Twitter’da yazmış olduğum hiçbir yazı, kullandığım hiçbir ifade de hakaret, aşağılama amacım yoktur. Tam aksine yazılar iyice irdelendiğinde dini değerleri istismar eden, dini değerlerden rant sağlamaya çalışan kişilerden rahatsızlık duyduğumu ifade ettiğim, bunu eleştirdiğim görülmektedir. Sayfadaki yazılara, benim iradem dışında hiç kastetmediğim anlamlar yüklenmiş, kullanmadığım ifadeler çarptırılmıştır. Bu çarpıtma benim iradem dışında şahsım hedef gösterilerek meydana getirilmiştir. Benim durumdan sorumlu tutulmam mümkün ve doğru değildir.”
Defalarca paylaşılmış
“Yaklaşık 800 yıl önce yaşamış ozan Ömer Hayyam’a ait olduğu düşünülen, sosyal paylaşım sitelerinde birçok kişi tarafından defalarca paylaşılmış, üstelik başkasının paylaşımından aynen alıntı yaptığım bir dörtlük dahi suç duyurusu konusu yapılmıştır. Kaldı ki söz konusu tüm yazılar kendi hesabımda yer almakta ve bunlar sadece beni özel olarak takip etmek isteyip de sayfamı ziyaret eden kişiler tarafından görülmektedir. Başka bir deyişle hesabım kamuya açık değildir. Sadece özel olarak takip etmek isteyenler görebilmektedir. Öyleyse kapalı ortamda paylaştıklarımdan rahatsız olan var ise yapması gereken yazdıklarımı takip etmemekten ibarettir. Benim yaptığım bir sanatçı ve birey olarak düşüncelerimi Twitter’dan paylaşmak. Hiç kimseyi şiddete çağırmadığım, kamu barışını tehlikeye düşürmediğim açıktır. Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyet’ini dünyada en iyi şekilde temsil ederek bu ülkeye hizmet verdim. Hiçbir değer ve bu arada dini değerler özgür düşünceden korkularak, düşünce baskı altına alınarak korunamaz. Şu halde asıl bana yönelik baskı ve tehditler dini değerlere zarar vermekte kamu barışını bozmaktadır. Sayın mahkemenizden tüm bu savunmaların dikkate alınarak beraat kararı verilmesini talep ediyorum.”
Avukatlarına kızdı
Sanık avukatlarından Taylan Tanay ve Efkan Bolaç, müşteki ve avukatıyla tartışınca Fazıl Say sinirlendi ve ‘’Çok fazla atak yapıyorsunuz. Dışarı çıkarırım, size vekalet vermedim. Sadece avukat Meltem Hanım’a vekalet verdim’’ dedi. Say’ın avukatı Meltem Akyol müştekilerin Fazıl Say’ın takipçisi olup olmadığının sorulmasını isteyerek müvekkilinin beraatini talep etti.
İşte o tweet’ler
Şikayet edilen tweetlerden bazıları iddianamede şöyle sıralandı:
Ö“Rakı cennette varsa ve cehennemde yoksa ama chivasregal cehennemde var cennette yoksa? O zaman ne olacak? Asıl önemli soru bu!!”
Ö“Bilmem farkettiniz mi nerde yavşak, adi, magazinci, hırsız,şaklaban varsa hepsi Allahçı.”
Ö“Ateistim ve bunu bu kadar rahat söyleyebildiğim için gururluyum”
Ö“Irmaklardan şaraplar akacak diyorsun, cenneti ala meyhane midir? Her mümine iki huri vereceğim diyorsun cenneti ala ke..ane midir?”
‘Saçmaladı saysınlar’
Roma’da bulunan AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Fazıl Say davasına ilginç bir yorum yaptı: “Ben yargı mensubu olsaydım bunu, Fazıl Say’ın ’saçmalama özgürlüğü’ içerisinde değerlendiririrdim. Ancak, insanların değerlerine hakaret etmek, inançlarıyla dalga geçmek kimsenin hakkı olmamalı. Yine de böyle bir konuda yargının alacağı kararı, saygıyla karşılamamız, takip etmemiz gerektiğini düşünüyorum.”