PYD'nin "SDG oyunu"
Terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısıPYD tarafından kurulan SDG'nin, ABD tarafından da destek gören "PKK ile ilişkimiz yok" iddiasının gerçeği yansıtmadığını, uluslararası raporlar ve terörist ifadeleri ortaya koyuyor
PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG), "PKK ile ilişkimiz yok" iddiası, ABD tarafından da desteklenmesine karşın, bugüne kadar elde edilen bulgular ve uluslararası araştırmalar PYD ile PKK'nın aynı örgüt olduğunu ortaya koyuyor.
Geçtiğimiz günlerde SDG imzası taşıyan ve büyük bölümünü PYD/YPG'nin oluşturduğu yapının "PKK ile ilişkisinin olmadığını" iddia eden açıklaması ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığının (CENTCOM), sosyal medya hesabından paylaşıldı.
ABD'nin PKK ile bağlantılı örgütlere verdiği destek ve son olarak CENCOM'un paylaşımı tepki çekmeye devam ediyor. PKK ile PYD'nin ayrı örgütler olarak değerlendirilmesinin "abesle iştigal" diye nitelendirildiği süreçte, sivil toplum örgütü temsilcileri de PKK ve PYD'nin ABD tarafından desteklenmesine bağlı gelişmelerin Türk ve Kürt halkları tarafından kabul göremeyeceğine işaret ediyor. Bilim adamları ABD'deki bazı raporlarda da PKK PYD ilişkisiyle ilgili bilgilerin yer aldığına dikkati çekiyor.
PKK saldırılarına PYD desteği
Son dönemlerde Türkiye'de yakalanan teröristlerin ifadeleri de SDG'nin "PKK ile ilişkimiz yok" iddialarının doğru olmadığını gösteriyor.
PKK'nın, örgüt mensuplarını PYD saflarında savaşması için Suriye'ye yolladığı, PYD kamplarında eğitim alan teröristlerin PKK'ya destek amacıyla Türkiye'ye geçtikleri, daha önce yakalanan örgüt mensuplarının ifadeleriyle ortaya çıkmıştı.
Şanlıurfa'da geçen yıl 3 Mart'ta sınırı geçmeye çalışırken yakalanan PYD/YPG'li keskin nişancılar, ifadelerinde PKK ile PYD arasındaki ilişkiyi anlattı.
Teröristlerden Mesut C, ifadesinde terör örgütü PKK'ya 2005'te katıldığını, önce İran, ardından da Irak'taki Hakurk, Metina ve Gare kamplarında bulunduğunu söyledi.
Kandil'de 2013'te keskin nişancı eğitimi aldıktan sonra örgüt yönetiminin isteğiyle 2014'te Kobani'ye gittiğini ve burada çatışmalara katıldığını ifade eden terörist Mesut C, "PYD yönetiminin kararıyla PKK'ya destek için Diyarbakır'ın Sur ilçesine keskin nişancı olarak gönderildim. Ayrıca, PYD yönetimi PKK'ya destek için özellikle keskin nişancı eğitimi almış kişileri Türkiye'ye gönderiyor." ifadelerini kullandı.
"Tirej" kod adlı terörist Abdurrahman P. de 2014'te terör örgütüne katıldığını, ardından keskin nişancı eğitimi için Kandil'e gittiğini ve PYD/YPG saflarında savaşmak amacıyla Kobani'ye geçtiğini söyledi.
Çatışmalara katılmak için cesaret hapı, bazen de uyuşturucu hap kullandıklarını anlatan terörist Abdurrahman P, "PKK, Sur ve Nusaybin'de çatışmak için PYD/YPG'den keskin nişancı talebinde bulunuyor. Bu yüzden Diyarbakır'a gönderilecek bazı kişilerle ilgili hazırlıklara şahit olmuştum." dedi.
PKK'nın Sur, Cizre ve Silopi'de büyük kayıplar verdiğini aktaran terörist, bu nedenle de örgütün çatışmalarda daha çok keskin nişancıları kullandığını belirtti.
Ceylanpınar'da 10 Ocak 2016'da sınırı geçmeye çalışırken yakalanan PKK/PYD'li Andok Agir kod adlı Mehmet Ali B. (21) ve Dijvar kod adlı Gıyasettin K. (19), jandarmaya verdiği ifadede Nusaybin'e PKK'ya destek için gittiklerini kaydetti.
Sınırı geçmeye çalışırken 9 Şubat 2016'da yakalanan ve sevk edildiği mahkemece tutuklanan PYD'li Serfiraz kod adlı Ramazan T. (27) ile 24 Şubat 2016'da yakalanan PYD'li Cahit O, jandarmaya verdikleri ifadelerde PKK'ya destek için Nusaybin ve Sur'a gittiklerini belirtti.
Terör örgütü üyesinin verdiği ifade doğrultusunda Akçakale merkezde yakalanan Acec kod adlı Muhammed H. ise PKK/PYD'nin bölge kuryeliğini yaptığını itiraf etti.
29 Şubat'ta Suruç Alanyurt mevkisinde teslim olan PYD'li "Helin" kod adlı Semra T'nin ise jandarmada verdiği ifadede, geçen yıl Temmuz'da Mersin'in merkez Akdeniz ilçesi Çay Mahallesi'nde silahlı 3 kişi tarafından kaçırıldığını ve ilk olarak Derik kampına götürüldüğünü anlatması dikkati çekti.
"Birliktelik ABD'li raporlarda bile var"
Hasan Kalyoncu Üniversitesi İktisadi İdari Sosyal Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Serdar Erdurmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, CENTCOM'un paylaştığı açıklamanın aldatıcı, yalan ve itibar edilemez olduğunu söyledi.
ABD menşeli "Crysis Group"un hazırladığı raporda da PKK ve PYD ilişkisine dikkat çekildiğini belirten Erdurmaz, "Bu raporda PKK'nın 2003 yılında PYD'yi siyasi bir şemsiye olarak kurduğu ve 2011 yılında askeri bölümlerini oluşturdukları ifade edilmekte. Yani aslında birliktelik ABD'li raporlarda bile var." dedi.
Hiç kimsenin PYD ile PKK'yı ayrı olarak düşünemeyeceğini ifade eden Erdurmaz, şöyle konuştu:
"PKK ve PYD ile 'alakamız yok' denmesi abesle iştigaldir. ABD, 'Askeri destek veriyoruz, silah vermiyoruz' diyor ama terörist faaliyetlere girişenlerin ellerindeki silahların neredeyse hepsi Avrupa ve ABD'den gelen ekipmanlardır. Bizim istihbarat birimlerimizin de bu açıklamalara itibar ettiğini düşünmüyorum. Sadece batının gözünü boyamaya çalışıyorlar ama biz biliyoruz ki açık ve net, PYD'nin PKK ile iş birliği vardır. Hatta bu iş birliğinde FETÖ de yer almaktadır. Öte yandan DEAŞ ile de müşterek hareket ettikleri açık ve nettir." diye konuştu.
"Halk kim dost kim düşman görmektedir"
Bülbülzade Vakfı Başkanı Turgay Aldemir de Suriye ve Türkiye'deki herkesin PYD, PKK veya SDG'nin birbiriyle iç içe girmiş yapılar olduğunu görebildiğini vurguladı.
Türkiye'deki PKK ve HDP'lilerin her fırsatta terör örgütleriyle bağlantılarına yönelik ayrıntılara ulaşılabildiğini aktaran Aldemir, şöyle konuştu:
"PKK ve HDP'lilerin 'Biz sırtımızı PYD veya PKK'ya dayadık' demelerinden tutun da her eylemlerinde Apo'nun ve PKK'nın sözde bayraklarını ABD bayraklarıyla beraber sallamalarına kadar her şeyi halkımız görüyor. ABD, her türlü silah, mühimmat, istihbarat sağlayarak bunların yanında yer alması artık tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Bu coğrafyanın halkı ve tarih, bu ihaneti affetmeyecek ve cezasız bırakmayacak. Bu durum her şeyden çok tarihin her döneminde bu coğrafyanın kurucu unsurlarından olan Kürt halkını rahatsız etmektedir. Ne PKK ne PYD ne de SDG, bu bölgedeki halkın iradesini temsil etmektedir. Bu bölgedeki halkın hayrına asla hiç bir eylemlilik içerisinde olmayan bu örgütleri, millet bağrından söküp atmıştır. Ancak millete rağmen ABD terör örgütlerini himaye etmektedir. Bu da gösteriyor ki bir yerde ABD varsa orada darbe vardır, fitne vardır, terör vardır. Artık bu kirli leke, ABD'nin boynunda ve alnında olarak duracaktır."