PYD-PKK ilişkisinin belgelerini verdik!
ABD’nin Cenevre görüşmelerinde PYD’nin muhalefet masasında olmayacağı konusunda söz verdiğini vurgulayan Çavuşoğlu, “Biden’a PYD ile ilgili şeyleri söyledik. Yönetim şeklinde, şemasında PKK’lıların olduğunu gösterdik, belgelerini de verdik” dedi...
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Genel Kurulu’na katılmak için çıktığı Strasburg seyahatine eşlik eden gazetecilerden biri de bendim. Pazartesi akşamı 9’da İstanbul’dan havalandık. Cenevre görüşmelerinin ertelendiği, uzun ve çok yobir günün ardından bindiği uçakta Bakan yorgundu ama keyfi yerindeydi.
Üstelik bu seyahatin bir özelliği vardı. Türkiye Ocak 2016 itibarıyla Avrupa Konseyi bütçesine en fazla katkı yapan ülkeler arasına girdi, yani ‘Grand Payeur’ oldu.Aynı zamanda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ile Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde üye sayımız 12’den 18’e yükseldi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun ziyaret edeceği oturumda Türkiye ilk kez bu şekilde temsil edilecek. ‘Grand Payeur’lönemli. İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Rusya’dan sonra 6. Grand Payeur oldu Türkiye. 1992’de de bunun için başvurmuş, ancak başvuru reddedilmişti.
Uçak havalandıktan kısa bir süre sonra Bakan yanımıza geldi. Rusya ile son durumdan bölgemizde yaşanan kritik gelişmelerin arka planını ve Türkiye’nin pozisyonunu sorduk… Soru cevaplardan çıkan başlıklar şöyle:
‘Diyalog kanalı açılsın’
Rusya: Moskova eski açıklamalarından vazgeçti. Biz korktuğumuzdan ya da suçluluk psikolojisi duyduğumuzdan değil Rusya’ya verdiğimiz önemden dolayı diyalog kanallarının açılmasını istiyoruz. Artık retorik bitti bundan sonra ilişkileri normalleştirmeye hazırız. Moskova diğer aldığı kararlarla bize verdiğinden çok kendisine zarar veriyor. Bakın, yaş sebze meyve konusunda fiyatlar arttı. Şunu da söyleyeyim, mesela turizm konusunda Ruslar bu fiyata bu kadar kaliteli bir destinasyon bulamazlar.
Mısır’la ilişkiler: Suudi Arabistan bize de Mısır’a da ilişkilerin iyi olması yönünde telkinlerde bulunuyor. Önemli olan Mısır yüzünden Suudi Arabistan ve diğer ülkelerle ilişkilerimizin kötü olmaması. Biz daima Mısır’ı parantez içine alalım, diğer alanlarda ilişkilerimizi geliştirelim dedik. Körfez’deki ülkelerle ilişkilerimizin gelişmesinin Mısır ile ilişkilere de olumlu etkisi olacağını düşündük. Şimdi Birleşik Arap Emirlikleri ile de ilişkilerimiz normalleşmeye başladı. Birleşik Arap Emirlikleri de büyükelçi atadı. Biraz sabırlı olmak gerekir. Ortada siyasi meseleler var. Şu andaki politikalar Mısır’ın ve dolayısıyla bölgenin istikrarını hatta Filistin’i bile olumsuz etkiliyor. Bu konularda adım atılması lazım. Mısır’ın içişlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok Mısır halkının dostu bir ülke olarak dostane tavsiyelerimiz bunlar.
‘PYD rejim tarafında otursun’
Cenevre’deki masa: PYD’nin rejim tarafında masaya oturmasında bir mahsur yok. Fakat herhalde rejim de onları kabul etmiyor. Dışişleri Bakanı John Kerry ile de görüştüm. Fransız bakanla da temas ettim. Hepsinin kesinlikle söylediği, müzakere iki taraf arasında olacak. Bu taraflar, rejim ve muhalefet. PYD ve daha önce tarif edilen insanlar şu andaki muhalefetin içinde olmayacak. Ancak gerektiğinde bunlarla da yeri geldiği zaman istişare edilebilecek. Herkes istediğiyle görüşüyor zaten, bizim buna itirazımız yok. Ancak müzakere sürecinde PYD- YPG olamaz. Zaten Suriye muhalefeti de net bir şekilde bu grupları kabul edemeyeceklerini söylediler. Bize Amerikalıların da diğerlerinin de verdiği söz, PYD- YPG’nin muhalefetin içinde müzakere tarafı olmayacağı yönünde. (Verilen sözler tutulmazsa, sorusu üzerine) Riyad’daki muhalefet zaten biz bunu kabul edemeyiz, gitmeyiz diyor. Biz değil muhalefet o zaman orada olmayacak.
Hamas ile ilişkiler kriter olamaz
İsrail: (İsrail ile normalleşme sürecinde Hamas engel mi teşkil ediyor? Bu konu masada mı olacak? sorusu üzerine) Türkiye’nin Hamas ile ilişkisi İsrail ile normalleşme sürecinde kriter olamaz. Kaldı ki Ortadoğu barış sürecinde Hamas olmadan kalıcı sürdürülebilir çözüm olmadığını artık İsrail de Amerika da kabul ediyor. İsrail’in bize Hamas konusunda bir şart koşması ve bizim de bunu kabul etmemiz mümkün değil. İsrail’in sadece bizimle ilişkisini geliştirmesi yetmez. Şu anda biliyorsunuz İsrali’in Mescidi Aksa’ya saldırıları oluyor. Aynı şekilde illegal işgal devam ediyor. Bizim şartlarımızdan bir tanesi de ambargoların kalkması. Bu alanda adımların atılması gerekiyor.
Rus füzeleri: (Rusya’nın S300 ve S400’lerin s yakın bir yere konuşlandırılmasını bize düşmanca bir tavır olarak mı görüyoruz? sorusu üzerine) Doğrudan bize yönelik olarak görmüyoruz. Suriye’nin geleceğine dönük duruma bakıyoruz.
Türkmenler: Türkmen krinin Esad güçleri tarafından ele geçirildiği yönünde yapılan haberler abartılı. Bazı dağlık yerlerde köyler var. Bazen rejim güçlerinin eline geçiyor, bazen muhalefetin eline geçiyor. Rejim güçleri derken karadan İran destekli, havadan Rusya destekli. Cephede bu tip git geller oluyor.
Suriye ile sınır güvenliği: 90 kilometrelik bölgede Afrin ve Cerablus arasında sınırın öte tarafını DAEŞ kontrol ediyor. Biz bunu temizlemek istiyoruz. Şimdi ılımlı muhalefet buradan operasyon başlattı,. Onlara vereceğimiz desteği daha koordineli yapmak konusunda Biden’ın ziyaretinde hem fikir olduk. Bunun detaylarını çalışacak arkadaşlar.
Biden: Biden cumhurbaşkanımızla da başbakanımızla da görüştü. İki görüşme de çok pozitif oldu. PKK terör örgütü konusunda zaten verdiği mesajlar net. Biz de kendilerine PYD ile ilgili şeyleri söyledik. Nasıl iç içe olduklarını anlattık. Yönetim şeklinde, şemasında PKK’lıların olduğunu gösterdik, belgelerini de verdik.
‘Mezhepçi politikaya karşıyız’
İran: Biz Birleşmiş Milletler platformlarında İran’a yönelik ambargolara hep karşı olduk. İran’ın güçlü olmasından çekinmeyiz. Ancak yanlış politikalarını eleştiririz. Mezhepçi politikalarına karşıyız. İran’ın güçlü olmasından hiçbir zaman rahatsız olmayız ama Tahran’ın Suriye, Irak ve Yemen gibi Suudi Arabistan ve Bahreyn’de olduğu gibi mezhepçi politikalarını körüklemesine karşıyız. Bunu da çok açık bir şekilde Cumhurbaşkanımız Erdoğan gesene nisan ayında Hamaney ve Ruhani’nin yüzkarşı Tahran’ı ziyaret ettiğimizde söyledi. Ben de bunu açık şekilde İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif kardeşime söylüyorum. Mezhepçiliğe karşı İran ve Türkiye’nin ortak hareket etmesi gerektiğini vurguluyorum.
Başika: (Kampa uluslararası statü verilmesiyle bu mesele aşılıyor mu? Sorusu üzerine) Başika’da bizim dediğimiz noktaya geliniyor. Mevcut durum ve bazı ülkelerin kışkırtmasüzerine abartılı haberler fırsat yarattı. Bu hassasiyeti gidermek de bizim görevimizdi. Irak bizim önemli bir komşumuz. Cumhurbaşkanımızın açıklamalarına bakın hep sınır bütünlüğünden söz eder. Şimdi oturuluyor konuşuluyor. Orada farklı gruplar vardı. Bunları nasıl birleştiririz ve DAEŞ’e karşı ortak operasyon yapabiliriz anlayışı ortaya çıktı. Zaten bizim de istediğimiz buydu.
Şii milislerin saldırıları: Şii milisler sadece DAEŞ’e saldırmıyor. Sünnilere de saldırıyor. Bizim başından beri karşı olduğumuz buydu. Bu yöntemle insanların sığınacağı tek yer olarak diğer terör örgütleri kalıyor. İnsanları bu tercihten kurtarmak lazım.
Kaynak: NAGEHAN ALÇI Köşe Yazısı