PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın avukatlığını yapan 7 kişiye dava açıldı
Silahlı terör örgütü PKK'nın elebaşı hükümlü Abdullah Öcalan'ın avukatlığını yapan 7 kişi hakkında, "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan 7 yıl 6 aydan onbeşer yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları istemiyle dava açıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, silahlı terör örgütü PKK ile ilgili genel bir açıklama yapılırken, sanık avukatlarla ilgili suça konu eylemlere yer verildi.
Sanık avukatların PKK/KCK silahlı terör örgütünün "önderlik komitesi" içerisinde yer alan ve 12 Eylül ile 28 Kasım 2007 tarihlerinde Abdullah Öcalan ile İmralı Adası'nda görüşme yaptıklarının anlaşıldığı kaydedilen iddianamede, Öcalan'ın bu görüşmelerde talimat verdiğinin görüldüğü ifade edildi.
Örgüt ile örgüt elebaşı arasında kuryelik yaptıklarına yönelik suçlama
Talimatlar sonrasında terör örgütünün Türkiye sınırları içerinde demokratik özerlik ilanında bulunduğu, demokratik özerlik temel alınarak kurumlar kurulmasıyla terör örgütünün adeta sözde alternatif devlet idaresi oluşturduğu, KCK Türkiye yapılanmasıyla ilgili sözde sözleşme hazırlandığı, hazırlanan sözleşmenin Demokratik Toplum Konfereralizmi (DTK) sözleşmesi olarak adlandırıldığı, bu sözleşmeyle yasama, yürütme ve yargı erklerinden oluşan yapılanma oluşturduğunun bilindiği aktarılan iddianamede, şu değerlendirme yapıldı:
"PKK'nın faaliyetlerinin deşifre edilmesine yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturması kapsamında yapılan çalışmalarda; KCK içerisinde 'alan merkezleri' adı altında KCK yürütme konseyi başkanlığına bağlı olarak 'KCK önderlik komitesi'nin oluşturulduğu, terörist başıyla görüşme öncesi ve sonrasında yürütme içerisinde sorumlu düzeyde faaliyet gösteren örgüt mensuplarıyla üyelerin, terör örgütünün amaçları doğrultusunda oluşturulan komite bünyesinde kurulan Asrın Hukuk Bürosu'nda toplantı yaptıkları, PKK 'önderlik komitesi yürütmesi'nde faaliyet gösteren avukatların, terörist başı Öcalan ile yakalanan diğer örgüt mensuplarının vekilliklerini yaptıkları, terörist başı ve cezaevinde kalan diğer hükümlülerle yaptıkları görüşmeler sonrasında gündeme ilişkin siyasi gelişme, haber, örgütsel faaliyet ve açıklamaları Öcalan'a ilettikleri, aldıkları talimatları ise PKK'nın sözde üst düzey yöneticilerine aktararak terör örgütüyle terörist başı arasında 'kuryelik' yapmak suretiyle terör örgütünün varlığını devam ettirebilmesi için alınan talimatlar doğrultusunda örgüt mensuplarının yönlendirilmesi ve örgütün stratejisini belirlemesinde görev aldıkları yönünde bilgiler elde edilmiştir."
"Sözde avukat ve sözde hukuk bürosu" ifadeleri kullanıldı
Sanıklarla ilgili telefon görüşmelerine de yer verilen iddianamede, bu kişilerin savunmalarında, "suçlamaları kabul etmedikleri, PKK terör örgütünün sözde 'önderlik komitesi' içerisinde yer almadıkları, telefon görüşmelerinin avukatlık göreviyle ilgili olduğu, İmralı'da bulunan örgüt elebaşıyla görüşmelerinin de avukat-müvekkil ilişkisi kapsamında bulunduğu ve Öcalan'ın örgütsel talimatlarını, notlar alarak örgütün açık alan yapılanmasına iletme gibi bir durum olmadığı" yönünde beyanda bulundukları dile getirildi.
Sanıklardan Cengiz Yürekli'nin ise sorulara cevap vermediği ve susma hakkını kullandığı kaydedildi.
"Avukatların PKK'nın sözde 'önderlik komitesi' içerisinde yer aldıkları, İmralı'daki Öcalan'ın sözde avukatlığını üstlendikleri, sözde avukat-müvekkil ilişkisi adı altında örgüt elebaşının örgütün dışarıdaki açık alan yapılanmasına iletmek istediği örgütsel talimatları-mesajları örgütün dışarıdaki mensuplarına ilettikleri" öne sürülen iddianamede, şu ifadeler kullanıldı:
"Sanıkların örgüt elebaşının savunmasını yapmak adına bir çok örgüt mensubu avukat ile birlikte İstanbul Beyoğlu'nda bulunan, örgüt faaliyetlerine özgülenmiş Asrın Hukuk Bürosu isimli sözde hukuk bürosunda bir araya geldikleri, bu büro üzerinden hukuksal faaliyet adı altında örgütsel faaliyetlerine devam ettikleri, yine İstanbul'da sözde dernek adı altında faaliyet gösteren TUAD (Tutuklu Aileleri ile Dayanışma Derneği) isimli dernek üzerinden tutuklanan örgüt mensuplarına hukuki yardım sağladıkları, tutuklu örgüt mensuplarının ailelerine örgütün talimatları doğrultusunda ulaşarak herhangi bir ihtiyaçları olup olmadığını sordukları, yani bu sözde derneği de örgütsel amaçla kullandıkları, örgütün talimatları doğrultusunda cezaevlerinde süresiz açlık grevine giren örgüt mensuplarına destek için toplantılar organize ettikleri, örgüte müzahir basın-yayın organlarına demeçler verdikleri, yine o dönem örgütsel faaliyetlerin odağı haline gelen DTP (Demokratik Toplum Partisi) bünyesinde illegal yapılanma olarak sözde hukuk komisyonları kurulduğu anlaşılmıştır."
Onbeşer yıla kadar hapis cezası talebi
Sanıkların, "Öcalan'a Tecrit uygulanıyor" ve "Avukatları 300 gündür görüştürülmüyor" gibi söylemleri örgüte müzahir basın-yayın organlarında yayımlattırarak kamuoyunda ve uluslararası alanda negatif algı oluşturdukları, kendi örgüt üyelerini konsolide ettikleri ve Türkiye'yi de 'bir tutukluya-mahkuma kötü davranıyor' şeklinde gösterdikleri savunulan iddianamede, bu kişilerin Türkiye'yi uluslararası alanda da zor duruma sokmaya çalıştıklarının ve sanıkların bazı telefon görüşmelerinde örgütsel ideoloji doğrultusunda söylemlerde bulunarak devlet için 'katil, şerefsiz' gibi ifadeler kullandıklarının anlaşıldığı bilgisi verildi.
Avukat sanıklar Ali Maden, Baran Doğan, Cengiz Yürekli, İnan Akmeşe, Mahmut Taşçı, Mehmet Selim Okçuoğlu ve Rezan Sarıca'nın, "silahlı terör örgütünü üye olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan onbeşer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianame, gönderildiği İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Sanıklar önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.