Gazete Vatan Logo

'Paşa beni kurşuna dizdirirdi!'

Uğur Dündar'dan ilginç açıklamalar...

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, gazeteci yazar Uğur Dündar'ı dinledi.

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu dün gazeteci Uğur Dündar’ı dinledi. Dündar özetle şunları söyledi:

- Yarım asra yaklaşan ve genellikle televizyonda sürdürdüğüm gazetecilik hayatımda, 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 Darbesi, 28 Şubat Süreci ve “27 Nisan e- Muhtırası”na tanıklık ettim.

- Ülkemizde basın özgürlüğü bugün itibariyle, bırakın çağdaş demokratik hukuk devletleriyle aynı çizgide olmayı, bir zamanlar ironiyle söz ettiğimiz kabile devletleri ve muz cumhuriyetlerinin bile gerisine düşmüş durumdadır.

- Kimi zaman işsiz kaldım, kimi zaman cinayet çetelerinin “öldürülecekler” listesinde yer aldım. Çiller döneminde yaşadıklarımın bir benzerine ancak korku romanlarında rastlanılabilir. Bunları Sayın Çiller’i suçlamak için söylemiyorum. Yaşadıklarımdan belki kendisinin hiç haberi olmamıştır.

- Andıç, hazırlayanlar açısından, sahte belge düzenleyenler açısından gerçekten utanılması gereken, yüz kızartıcı bir durumdur.

- Şemdin Sakık’la röportaj başvurusunda bulundum. Mehmet Ali Şahin Adalet Bakanı olduğu dönemde, Şemdin Sakık’la röportaj izni verdi. Ancak daha sonra ‘Genelkurmay Başkanı Sayın Yaşar Büyükanıt şimdilik bu röportajı uygun görmüyor’ dedi.

- Komisyonda, “Genekurmay’ın verdiği irtica brifinglerine katıldınız mı?” sorusunu yönelten AKP’li Feyzullah Kıyıklık’a Dündar “Niçin katılmayayım? Gittiğim yer Yunan Genekurmay’ı değil ki TSK karargahı” ortam gerildi.

- Fethullah Gülen’den kendisine gelen bir mektubu da okuyan Dündar ‘Gülen o dönemin 1 numaralı mağdurudur’ dedi.

Evrensel meslek ilkelerine sıkı sıkıya bağlanmanın bedelinin ağır olduğunu savunan Dündar, en özgür gazeteciliği Bülent Ecevit'in başbakanlığı döneminde yaptığını söyledi.

ÇİLLER DÖNEMİ KORKU FİLMİ GİBİ

Tansu Çiller'in devlet bakanlığı, dışişleri bakanlığı, başbakan ve başbakan yardımcılığı yaptığı dönemde yaşadıklarına ancak korku filmlerinde rastlanabileceğini savunan Dündar, "Yaşadıklarımdan belki kendisinin hiç haberi olmamıştır ama birileri bana ve ailemi o korkunç yılları onun adına yaşattı" ifadesini kullandı.

"TEK SUÇUM GERÇEKLERİ ANLATMAK"

"Refahyol hükümetinin ardından işbaşına gelen hükümetin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ve kardeşi Turgut Yılmaz'ın da hışmına uğramaktan kurtulamadığını" ileri süren Dündar, tek suçunun halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmet etmek olduğunu söyledi.

28 Şubat süreci olarak bilinen dönemde sadece yolsuzluk haberlerinin peşinden koşmadığını aktaran Dündar, "Mütedeyyin ve muhafazakar insanlarımızın dini duygularını sömüren, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'dinden beslenenler' deyimiyle tanımladığı din bezirganlarıyla ilgili haberler de yaptım" dedi.

"ERDOĞAN'LA EN ÇOK RÖPORTAJ YAPAN GAZETECİYİM"

2002 seçimlerinden önce Başbakan Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasındaki açık oturumu da tam bir tarafsızlık duygusuyla yönettiğini ifade eden Dündar, Erdoğan'la Başbakan olmasından sonra en çok röportaj yapan gazetecinin de kendisi olduğunu söyledi.

Mehmet Bican'ın, "28 Şubat'ta devrilmek" adlı kitabında Tansu Çiller'in kendisine yapılan muhalefete karşılık, "dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ile darbe yapacağım, bunları devireceğim" dediğinin yer aldığını anlatan Dündar, Güreş döneminde ağır cezada yargılandığını söyledi.

"AĞIR CEZADA YARGILANAN TEK GAZETECİYİM"

Dündar, "Belkide genelkurmay başkanının ağır cezada yargılattığı tek gazeteciyim" dedi.

"KURŞUNA DİZDİRİRDİ"

Uğur Dündar, 1993 yılında bir hudut karakolunun PKK'nın saldırısına uğradığını, kendisinin de kaçakçılıkla mücadele için çukura yapılan karakolların yerlerinin değiştirilmesi gerektiğini söylediğini, tek suçunun bu olduğunu belirtti.

Bunun üzerine Güreş'in, Ertuğrul Özkök'le "Eğer böyle haberleri yapmaya devam ederse, kendisini divanı harbe veririm" diye haber gönderdiğini ileten Dündar, "İyi ki o dönemde darbe olmamış yoksa herhalde Doğan Güreş paşa beni kurşuna dizdirirdi" değerlendirmesinde bulundu.

"Andıç olayı" ile ilgili bir soru üzerine Dündar, "Duvara yatak resmi yapar karşısına geçer mışıl mışıl uyurum. Cevabını veremeyeceğim hiç bir soru yok" dedi.

"ANDIÇ YÜZ KIZARTICI"

"Andıç, hazırlayanlar açısından, sahte belge düzenleyenler açısından gerçekten utanılması gereken, yüz kızartıcı bir durumdur" diyen Dündar, şöyle konuştu:

"Ama o günün görünen gerçeği andıç değildir. Görünen, Bingöl'de şehit edilen 33 asker başta olmak üzere, binlerce güvenlik görevlisi askerimizi, polisimizi, acımasızca katletmiş bir terör örgütünün sağ kolu yakalanıyor ve sorgulanıyor. Bir gün önce ilk duyuruyu bir gazete yaptı. Yani ilk duyuruyu televizyon yapmadı...Bunu doğrulatmak için Şemdin Sakık'a ulaşmak gerekir. İfade geliyor, 'şunlar şunlar söyleniyor' diyor. Nasıl gelirse öyle vermek durumundasınız. Yapacağınız meslektaşlarınıza cevap için ekranın açık olduğunu söylemektir, bunu yaptık mı yaptık."

7. KOLORDUNUN KOMUTANI BÜYÜKĞANIT'TI

Bütün iktidar dönemlerinde Şemdin Sakık'la bunların gerçek olup olmadığın ortaya koymak için röportaj başvurusunda bulunduğunu ifade eden Dündar, bu haber yapıldıktan sonra, haklarında hiç bir şekilde suç duyurusunda bulunulmadığını söyledi.

Mehmet Ali Şahin'in adalet bakanı olduğu dönemde, Şemdin Sakık'la röportaj izni verdiğini belirten Dündar, "Sayın Bakan, 'nelerin konuşulacağını bilmek istediklerini' söyledi, bende soruları hazırladım geçtim, bunun içinde andıç olayı da vardı. Ancak, daha sonra kendisine çok saygı duyarım, kendisinden gelen cevap bu, 'Genelkurmay Başkanı sayın Yaşar Büyükanıt şimdilik bu röportajı uygun görmüyor' diyor. Önce izin verildi ama sonradan uygun verilmediği söylendi, sonra düşündüm sorgunun yapıldığı tarihte 7. Kolordu'nun komutanı Yaşar Büyükanıt'tı. Yaşar Büyükanıt'ın emrindeki subaylar sorguluyor, oradan genelkurmaya geçiliyor. Genelkurmay'a geçildikten sonra karargahta böyle bir oynama yapıldıysa, yapanların suçudur. Eğer kolordu da 'Şemdin Sakık böyle konuştu' diye geçilmişse o kolordunun suçudur, onu takdir edecek makam ben değilim" diye konuştu.

AKIN BİRDAL'A SALDIRI

Akın Birdal'a silahlı saldırı sonrası cezaevine gittiğini ve azmettirici Cengiz Ersever'le röportaj yaptığını ancak Ersever'in konuşmadığını bildiren Dündar, "Ersever'in de arkasında Yeşil olduğu biliniyordu, Yeşil'in de o tarihte Ankara'da bir garnizonda saklandığına dair bilgiler geldi. Bunu ilgili yerlere ilettim, ancak bulunamadı" dedi.

Dündar, Genelkurmay Başkanlığı'ndan gelen bir ifade metninde tahribat yapılacağının aklının ucuna gelmediğini de söyledi.

Hayatında hiç kimseden talimat almadığını ve maniple edilmediğini ifade eden Dündar, en özgür gazeteciliği ise Bülent Ecevit'in başbakan olduğu dönemlerde yaptığını dile getirdi.

"Fadime Şahin'le ilgili yayınların" sorulması üzerine Dündar, orada iki toplumsal figürün yasalar karşısında suç teşkil eden görüntüleri olduğunu savundu.

BAYKAL'IN KASETİ KOMPLODUR

Komisyonda, "kişilerin özel hayatı ve Deniz Baykal'la ilgili kasetin gündeme gelmesi" üzerine ise "Sayın Baykal'ın kasetinin hazırlanması komplodur, ne amaçla yapıldığı ortadadır" yanıtını verdi.

Dündar, bir soru üzerine Necmettin Erbakan'la son televizyon programını da kendisinin yaptığını hatırlattı.

Dündar, komisyona Fethullah Gülen'in kendisine gönderdiği ve teşekkür içeren bir mektubu okudu.

Haberin Devamı