Para karşılığında casusluk yapmışlar! Aralarında FETÖ'nün avukatı da var
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Türk vatandaşlarına ilişkin kişisel verileri ve bazı soruşturmalara yönelik bilgi ve belgeleri kanunlara aykırı olarak bazı Avrupa ülkelerinin büyükelçiliklerine verdikleri iddiasıyla haklarında dava açılan sanıklardan bazılarının casusluk yaptığını kabul ettikleri belirtildi.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet İlhan Kömürcügil tarafından açılan davanın iddianamesinde, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in avukatı Adnan Şeker, memuriyetten ihraç edilen kardeşi Yaşar Şeker, avukatlar Yılmaz Sunar ve Baki Demirhan ile memuriyetten ihraç edilen Nazif Gürkan Şen yer aldı.
İddianamede, "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek", "soruşturmanın gizliliğini ihlal" ve "açıklanması yasaklanan gizli bilgilericasusluk maksadıyla temin etmek" ile suçlanan sanıkların beyanlarına yer verildi.
Sanık Nazif Gürkan Şen, hakkında soruşturma başlamadan önce Malatya Doğanşehir Adliyesinde zabıt katibi olarak çalıştığını, aynı zamanda, personel eksikliği dolayısıyla Bilgi İşlem Müdürlüğü işlerini de takip ettiğini belirtti.
Birlikte görev yaptığı kişilerin kendisine çok güvendiğini anlatan Şen, bu nedenle kimi zaman bazı hakim ve savcıların e-imza ve bilgisayarını kullandığını belirtti.
Şen, kendisini Ankara'dan arayan bir avukatın, para karşılığında hakkında soruşturma olan kişilere ilişkin bilgi verip vermeyeceğini sorması üzerine teklifi kabul ettiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Ankara'dan ismini Murat diye tanıtan bir kişi telefonla arayıp, kendisinin Ankara'da avukat olduğunu, nişanlım Hilal Kamacı'yı tanıdığını ve benim UYAP sisteminde yakalama sorgulamasını yaptığımı öğrendiğini söyledi. Ben de doğruladım. Daha doğrusu nişanlımın çevresinden olduğu için kendisine güvendim. Bana, 'Benim ve çevremdeki avukat arkadaşlarımın müvekkilleri var. Bu kişilerin sorgulamalarını yaparsan sana para veririm.' dedi. Ben de kabul ettim. Bunlar bana peyderpey WhatsApp üzerinden T.C. gönderiyorlardı. Ben de sorgulama sonuçlarını WhatsApp'tan gönderiyordum. Bunun üzerine bana para yatırıyorlardı ya da Ankara'ya gelirsem elden veriyorlardı. Bana bu işi yaptıran avukat olarak bildiğim kişi Adnan Şeker'dir."
"Sunar'ın istediği kişiler hakkında araştırma yapardım"
Sanık Baki Demirhan da Diyarbakır Barosu'nda kayıtlı avukat olduğunu, büyükelçiliklere Türk vatandaşlarının bilgilerini para karşılığında verdiği iddia edilen sanık Yılmaz Sunar'ı üniversiteden tanıdığını söyledi.
Sunar'ın elçiliklere avukatlık yaptığını, yurt dışında birçok müvekkilinin bulunduğunu ve ceza davaları aldığını bildiğini anlatan Demirhan, "Yılmaz, son 5 aydan beri arada bir bana belirli kişilerle ilgili hukuki araştırmalar için ricada bulunurdu. Ben de işim düştükçe bu kişilerle ilgili araştırmaları yapar bilgi verirdim. Bu araştırmalar genelde mahkeme kalemleri, savcılıklar nezdinde olurdu. Daha çok mahkeme kalemlerinde olurdu. Bu kişi hakkındaki davayı sorardım, ardından bunları Yılmaz'a telefonla bildirirdim. Bazen de istisnai olarak savcılıklara sorardım." diye konuştu.
Bu faaliyetleri mesleki dayanışma kapsamında yaptığını iddia eden Demirhan, "Edindiğim bilgileri şifahen iletirdim. Herhangi bir raporla bildirmedim. Yılmaz'ın benden edindiği bilgileri konsolosluklara rapor olarak sunduğunu bilmiyordum. Karşılığında kesinlikle Yılmaz'dan para talep etmedim. Ancak Yılmaz masraflarım karşılığında bana para gönderdi. MASAK raporunda Yılmaz ile aramda geçen para trafikleri doğrudur, o bana ben ona yardımcı oluyordum." ifadelerini kullandı.
FETÖ'den ceza almış
Sanık Yaşar Şeker ise Haymana İcra Müdürlüğünde görev yaptığı sırada FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alındığını, 28 Ekim 2016'da KHK ile ihraç edildiğini, yargılama sonunda ise "silahlı terör örgütüne üyelik" suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası aldığını belirtti.
Tahliye edildikten sonra Ankara'da bir avukatlık bürosunda çalışmaya başladığını anlatan Şeker, ilerleyen süreçte sanıklardan zabıt katibi Nazif Gürkan Şen ile tanıştığını ifade etti.
Şen'in aracılığıyla UYAP bilgilerine ulaştığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını ileri süren Şeker, "Nazif'in Malatya Doğanşehir'de zabıt katibi olduğunu bilmiyordum, sonradan öğrendim. Bu kişi Ankara'ya avukatlık bürosuna geldiği zamanlarda görüşüyorduk. Kesinlikle Nazif Gürkan Şen'e ne telefonla ne yüz yüze ulaşarak ondan UYAP bilgilerini, yakalama sorgularını almış değilim. Bu iddiayı kabul etmiyorum." ifadelerini kullandı.
Sanık Adnan Şeker de Ankara'da avukatlık yaptığını, sanıklardan Yaşar Şeker'i ağabeyi olduğunu belirtti.
Dosyanın sanıklarından Nazif Gürkan Şen'i, meslektaşı Hilal Kamacı aracılığıyla tanıdığını anlatan Şeker, avukatlığını yaptığı kişiler hakkında sorgulama yapması için sanık Şen'i aramakla suçlandığını hatırlatan Şeker, "Ben kesinlikle Nazif Gürkan Şen'e telefon ederek 'Benim müvekkillerim var, tanıdık avukatlar var, sana isim göndersek sorgu yapsak karşılığında para verelim' şeklinde beyanda bulunmadım. Bu kişinin de yaptığı herhangi bir sorgu bana gelmedi." savunmasını yaptı.