Pala bıyıklı tanıtıma son!
'Kızlarımız dansöz değil başımızda da fes yok!'
Türkiye’nin turizmdeki imajı değişiyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Avrupa’da Türk kültürüyle ilgili yanlış bir imaj olduğunu, bu nedenle de lokumlu, fesli, uçan halılı reklamlara son vereceklerini söyledi: “Türkiye’nin ne damak tadı Turkish lokumdan ibaret, ne biz pala bıyıklı erkekleriz, ne kızlarımız dansöz kıyafetinde!”
Türk lokumu ve göbek dansı gibi yıllardır yurt dışındaki turizm tanıtımlarımıza damga vuran objeler artık kullanılmayacak. Önceki akşam bir televizyon programına katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, tanıtım reklamlarında Türkiye imajının tamamen değişeceğini açıkladı. Avrupa’da Türk kültürüyle ilgili “Turkish lokum, kafada kırmızı fes ve dansöz, bıyıklı, şalvarlı ve palalı erkekler” gibi yanlış bir imajın olduğunu ve bunun bir dönem reklam filmlerinde bile kullanıldığını belirterek, yeni reklamlarda bunu değiştirmeye çalıştıklarını söyledi. 2010 reklam ihalesine çıkmaya hazırlandıklarını söyleyen Bakan Günay, Türkiye’nin turizmde atılıma geçtiği 2000’li yıllardaki uçan halılar, gemiler, şalvarlı kızların dansı, atlı şehzadeler ve fesli adamların olduğu tanıtım filmlerini de ciddi biçimde eleştirdi. İşte Günay’ın kızdığı Türkiye imajı:
Bu doğu mu, İran mı, Hindistan mı belli değil?
“Türk kültürüyle ilgili Osmanlı’nın son döneminden kalan ve sonraki yıllarda bilerek ve bilmeyerek bizim de katkı yaptığımız bir yanılsama var. Yani Turkish lokum, kafada kırmızı fes ve dansöz, bıyıklı, şalvarlı ve palalı erkekler! Türkiye’nin ne damak tadı Turkish lokumdan ibaret ne biz pala bıyıklı erkekleriz ne kızlarımız dansöz kıyafetinde, başımızda da fes yok. Çok uzun zamandan bu yana yok ama böyle bir yanılma var. Bu bir garip Doğulu karikatürü Türkiye’nin üzerine oturmuş. Bazı dönemlerde biz hatta neredeyse reklamlarımızda tekrar etmişiz. Tanıtım reklamlarımızda, şalvarlı kızlar, uçan halılar, pala bıyıklı, ata binmiş bir takım şehzadeler! Böyle bir Türkiye yok. Ben böyle bir Türkiye görmedim, yaşamıyorum. Bu doğu mu, Hindistan mı, Pakistan mı, İran mı ne olduğu belli olmayan bir şey var”
Uçan halılar bizim masallarımızda yok
“Osmanlı böyle anlatılmaz. Osmanlı Selimiye, Sultan Ahmet, Fatih’le anlatılır ama böyle anlatılmaz. Uçan halı diye bir şey bizim masallarımızda bile yok. Biz oryantalist bakış açısıyla kendimizi tanıtmaya çalışmışız. Bu da tabii Batı’daki yanlış Türk figürünü ve imajını destekleyen bir kendi gayretimiz olmuş. Şimdi bundan vazgeçmeye çalışıyoruz.”
Peki yeni reklamlarda nelere yer verilecek?
Bakan Günay, Türkiye’nin dünyanın başka yerlerinde olmayan birçok tarihi değere sahip olduğuna dikkat çekti ve yeni reklamlarda ağırlık verilecek imajı şöyle anlattı: “Ben göreve başladığımda, sanal bir Türkiye, uçan halılarla gezilen, insanların şalvarla ve peçeyle dolaştığı bir Türkiye değil, köklü bir geleneği olan 10 binlerce yıl eskiye kadar arkeolojik, tarih zenginliğe uzanan ama aynı zamanda çağdaş yüzü olan ve çağdaşlığa yönelmiş bir Türkiye olduğumuzu anlatmamız gerektiğini işaret etmiştim. Çok eskiye kadar giden çok köklü bir tarihimiz var ama biz modern yaşam tarzını benimsemiş olan çağdaş bir ülkeyiz, güvenli ve esenlikli bir ülkeyiz, damak tadımız, müziğimiz, doğamız, hepsi çok fazla. Bunları birlikte sunan bir konsepti giderek geliştirmeye çalışıyoruz. Bizim Efes, Ani, Sümela , Sultan Ahmet, Mevlana, Harran, Kapadokya, Likya, Frigya, Karya, Divriği’miz var. Tüm bu tarihin üzerinde yepyeni, modern bir devletiz. Bütün bu tarihin farkındayız ama Avrupa’nın günlük yaşamında neyse bizde de o. Bunu bizim yeniden tanıtmamız lazım.”
Azra Akın’ın filmlerinde uçan halılar, atlı şehzadeler vardı
TÜRKİYE’NİN turizmde reklamlarıyla atağa geçtiği 2000’li yıllarda dünya güzeli Azra Akın’ın da yer aldığı tanıtım filmlerinde, Boğaz’ın üzerini kaplayan uçan halılar, içinde şehzadelerin oturduğu uçan gemiler, uçarak dans eden şalvarlı kızlar, İstanbul Boğazı’nı atlayan, metrodan geçen atlı şehzadeler yer almıştı. İstanbul’a yönelik “Kıtaların Aşkı” tanıtım filminde de tarih ve aşk birleştirilmişti. Gökyüzü ve bir kadının gözleriyle başlayan filmde, genç bir kadın Dolmabahçe Sarayından, erkek ise Ortaköy Camisinden Boğaza doğru koşmaya başlıyor. Birbirine kavuşmak için Saltanat kayığı, Efes, Nemrut, Truva atı, Hitit Güneşi boğazın suları arasından geçen gençlere, Bizans döneminden bir din adamı ve yeniçeri yardım ediyor. Filmde, iki sevgili en son sema eden iki Mevlevi’nin kolları üzerinden gökyüzünde, boğazın tam ortasında kavuşuyor. O dönem çok ilgi gören reklamlar, tanıtımlarda bir süre kullanılmıştı. Ancak, 2007 yılının yurt dışı tanıtım reklamında Efes ve Mevlana gibi tarihi değerler vurgulandı. Sonraki iki yılda da genel Türkiye tanıtımı yanında, Akdeniz, Kapadokya, Güney ve Doğu Anadolu ile SPA gibi turizm bölgeleri ve çeşitlerine yönelik ayrı filmler yapıldı. Filmlerde, tarihi ve kültürel değerler ile deniz kum güneş ve turizm çeşitleri işlendi. Bu filmlerde genellikle modern insan, tatilinden zevk alan turist figürü kullanıldı.