Özür dilenecek bir olay yok!
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin Uludere ile ilgili 'vur' emrini kimin verdiğini açıkladı ve...
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, 34 kişinin yaşamını yitirdiği Uludere’de vur emrini Ankara’da Hava Kuvvetleri’nde görüntüleri analiz eden komutanın verdiğini söyledi ve şöyle dedi: “Özür dileyecek mahiyette bir olay değil. Sağ yakalansalardı, kaçakçılıktan yargılanacaklardı” dedi.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, dün NTV’de Uludere olayına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şahin, “Her kurumun, her işleyişin bir denetim mekanizması vardır. TSK, emniyet ve yargının belli bir mekanizması vardır. Terörist görünümlü bir gruba yönelik ateş açılması olayı soruşturulmaktadır. Bu olay, güvenlik güçlerimizin tecrübe hanesine kaydedilmiş bir olaydır. Daha dikkatli, daha doğru tespitler yapıp ona göre hareket etme durumundayız” ifadesini kullandı. Şahin, “vur” emrinin kimin verdiği yönündeki bir soru üzerine şöyle dedi:
“Olay ani gelişen bir olaydır. Görüntüler alınmış değerlendirme yapılmıştır. İlgili kademeler zamanla yarışmaktadır. Vur emrini Cumhurbaşkanı verecek değil. Gündelik yönetimi Başbakan, Genelkurmay Başkanı yapacak değil. İçişleri Bakanı olarak ben de 81 ildeki olayları anlık yönetecek durumda değilim. O zaman diğer yetkililere, görevlilere hiç ihtiyaç yok demektir. Bunu sorgulamak bile mantıki olarak yanlıştır. Mutlaka yönetim sorumludur. Aşağının yaptığı yanlıştan yukarısı da hukuken ve siyaset olarak sorumludur. Olayı anlık yönetecek, askeri ve emniyet yetkililerdir. O anda emri Ankara’da Hava Kuvvetleri’nde o görüntüleri analiz eden komutanlar vermiştir.”
Mekanizma nasıl işliyor? ‘Ölen 34 kişi sadece figüran’
Meclis, sürekli operasyon için yetkiyi hükümete veriyor. Hükümet de bunu doğrudan veya yetki devriyle kullanıyor. Yetki devrini alan TSK, İHA’ların tespit ettiği teröristleri Hava Kuvvetleri savaş uçaklarının vurması için “vur emri” mekanizması devreye sokuyor. Mekanizmaya göre havada dolaşan İHA, yerde bir hedef görüyor. İzleme merkezi hedefin terörist olduğuna karar veriyor, 2. Ordu (Malatya) Karargahı’na bildiriyor. 2. Ordu, 2. Hava Kuvveti’nden (Diyarbakır) uçak isteğinde bulunuyor. 2. Hava Kuvveti, Hava Kuvvetleri Karargahı’na durumu bildiriyor. Karargah görevlisi, acil kaydıyla aldığı bilgiyi Hava Kuvvetleri Komutanı’na arz ediyor. Komutan uçağın kalkmasını uygun görürse, Genelkurmay Başkanlığı’na bildirimde bulunuyor. Genelkurmay Başkanı’nın onayının ardından ise savaş uçakları havalanıp, terörist unsurlar vuruluyor. Son dönemde, bu mekanizmanın uzun vakit aldığı ve çok sayıda şehidin verildiği Aktütün ve Gediktepe’de İHA’ların teröristleri görüntülediği ancak ‘vur emrinin’ zamanında gelmediği iddia edilmişti. Org. Necdet Özel tarafından bu sürecin kısaltılması talimatı verildiği öne sürülmüştü. İHA’nın tespit ettiği hedefin, 2. Ordu ve 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’nın ortaklaşa karar verip, vur emri verdiği iddia edildi. Bu mekanizmaya vali dahil edilmiyordu. Son aylarda sınır içinde kalan operasyonlarda valiler de bilgilendirilmeye başladı.
Bakan Şahin’in isim vermeden yaptığı açıklamada gözler emri veren komutana çevrildi. Şahin’in “Hava Kuvvetleri’nde” demesine rağmen, bazı köşe yazarları “Genelkurmay”daki birim yöneticisi generali işaret ederek, Genelkurmay 2’nci Analiz ve Değerlendirme Daire Başkanlığı’nın sorumlusu Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu’nun ismini ortaya attı. AKP’li Şamil Tayyar, Star gazetesindeki köşesinde bu iddiayı şöyle yazdı:
‘Şifre bu paşa...’
“Kritik 3 soru var: 1- İlk görüntü Heron’dan olsa bile bombalama kararı Predatör’den alınan istihbaratla mı verildi? 2- Bombalama kararı Predatör’den önce Heron kayıtlarına göre alındıysa, bombalamadan 36 dakika öncesine (saat 21.01) kadar süren Predatör kayıtları neden dikkate alınmadı? 3- Sınırda 37-40 dakika bekleyen ve aralıksız görüntüleri kaydedilen kalabalık için ‘terörist’ kararı verilmeden önce yerel güvenlik birimleri neden devre dışı bırakıldı? Kanımca, bu 3 sorunun cevabını en iyi bilen Genelkurmay’da birim yöneticisi Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu’dur. Meclis’teki Uludere Komisyonu’na mutlaka davet edilmelidir. Şifre, bu paşadır.”
‘Olay komutana yıkılacak’
Taraf yazarı Emre Uslu da dün köşesinde şöyle yazdı: “Yanıtını aramamız gereken ilk soru şu: O Heron o noktaya doğrudan mı gönderildi yoksa havada tarama yaparken tesadüfen mi gördü? Eğer medyada yazıldığı gibi Heron o köylüleri köyden çıkışışından itibaren gözetlemeye başladıysa, o Heron daha önce bir bilgiye dayanarak doğrudan o noktaya gönderildi ve kayıtlara başladı. Bu durumda sorulacak kritik soru şu: O Heron’u o noktaya gönderen o bilgiyi kim verdi? İşte Türk medyası muhtemelen o bilgiyi veren kurumun yönlendirmesiyle bu basit sorunun üstünü örtme telaşında. Bu telaş sayesinde hem yeni bilgiler öğreniyoruz hem de bazı yanlış bilgilerle olay karartılmaya çalışılıyor.(...)
Şu soru en hayati soru olmaya devam ediyor: ilk istihbaratı kim verdi? Göründüğü kadarıyla Uludere olayı o birimin başındaki komutana yıkılacak ve General Ali Rıza Kuğu önümüzdeki YAŞ kararıyla emekli edilip konu kapatılacak. Bu durumda General Kuğu elindeki bilgileri kamuoyuyla paylaşırsa belki günah keçisi olmaktan da kurtulur, olayı da aydınlatmaya yardımcı olur.”
Yaşamını yitirenlerin kaçakçılık yaparak geçimlerini sağladıklarının gözden kaçırılmaması gerektiğini söyleyen İçişleri Bakanı Şahin, şöyle konuştu:
“Yanlıştan doğru sonuç çıkmaz. Bu hayatını kaybeden vatandaşlarımız kaçakçılık yaparken hayatlarını kaybettiler. Sağ yakalansalar kaçakçılıktan yargılanacaklardı. Daha ağır bir sonuç olunca yargılanamaz duruma gelip hayatlarını kaybedince kaçakçılık olayı gölgede kaldı. O bölge Kandil’e doğru bölücü terör örgütü KCK’nın kontrolünde olan bir bölgedir. Gelir kaynakları var. Bölücü terör örgütünün sıktığı kurşun, attığı bomba yediği ekmek, giydiği ayakkabı parayla alınıyor. Baronların da parada payı var. Para hareketinin bir bölümü kaçakçılıktır. 34 insanımız, çoğu yaşı küçük gençlerimiz bu olayın sadece figüranlardır. Filmin büyüğüne bakmak lazım. Filmin senaristi, baş oyuncusu vardır. Figüranlara takılıp kalıyoruz. O insanlara kaçak malı veren PKK terör örgütüdür. Kaçakçılığın rantını elde eden KCK terör örgütüdür. CHP ve BDP bu olayı istismar ediyor. BDP bu olayın parçası durumundadır. BDP’nin cenazelerde yaptığı iğrenç davranış, 34 kişinin cenazesinin üzerine örttüğü iğrenç bez parçasını hesabını vermek durumundadır. BDP’nin bayrağı mıdır, neyin işaretidir. Bunları sorgulamamız lazım.”
‘Özür dilenecek olay değil’
Şahin, özür talebiyle ilgili olarak ise “Özür dilenecek mahiyette bir olay değildir. Özür dilenecek bir olay yoktur. Hantepe olayı vardır. Katırlar sırtında gelen silahlarla askerlerimiz şehit edilmiştir. Olayı suçluluk psikolojisiyle görmüyoruz. O gençlerimiz orada olmamalıydı” dedi. Başbakan Erdoğan’ın BDP’yle görüşebileceği açıklamasını da değerlendiren Şahin, “Müzakere ön şartı terör örgütünün silah bırakmasıdır. Başbakan çağrı yapmıştır. BDP’nin buna yeteneği, iradesi var mıdır? Ben hiçbir zaman umudumu kaybetmedim. BDP, KCK’nın güdümlü bir uzantısı görünümündedir. Öcalan’la müzakere mümkün değil. Terör suçundan ömür boyu mahkum olmuş, ‘terörist başlığı’ tescil edilmiş birisiyle görüşülmesi mümkün değildir. Parlamentodaki siyasi partiyle görüşülebileceği ifade ediliyor.”
HÜSEYİN ÇELİK DE AYNI KONUŞTU
Talimatı ilgili komutanlar vermiştir
ANKARA - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Uludere’de 34 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayla ilgili talimatı ilgili komutanların verdiğini belirterek, şöyle dedi:
ÖRTBAS ETMEYECEĞİZ:
“Uludere’de operasyon yapılsın diye Başbakan talimat verdi” şeklinde de iddialar ortaya atıldı. TSK’ne sınır ötesi operasyon için Başbakanlık tezkeresi yoluyla belli süre için yetki verildi. Siz bu yetkiyi verdikten sonra, her seferinde ’Efendim şurada 3 kişi var operasyon yapalım mı?’ diye Başbakana sorulmaz. Buradaki talimatı ilgili komutanlar vermiştir ve bu komutanlar doğru mu yanlış mı vermiştir bu, inceleme ve soruşturma sonucunda belli olacaktır. Hata, kusur, ihmal veya kasıt varsa kiminle ilgili tespit edilirse edilsin kesinlikle bunu örtbas etmeyeceğiz.
İNCELEME SONUCU
(“Talimatı komutanlar verdi dediniz. Bu bilgi nereden geliyor?” sorusu üzerine) İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin de bu yönde açıklama yaptı. Böyle bir tespiti, İçişleri Bakanı veya bir başkası, AK Parti Genel Merkezi’nin tepesine çıkıp dürbünle bakmış olamazlar herhalde. Bir inceleme ve araştırmanın sonucunda bu tespit yapılıyor. Diyarbakır Özel yetkili Cumhuriyet Savcısının yaptığı inceleme ve soruşturmanın bu meseleyi yönlendireceğini düşünüyoruz.
‘Vur emrini hangi hayvan verdi?’
TBMM Genel Kurulu’nda uluslararası bir anlaşmanın görüşmeleri sırasında Uludere konusu açılınca “hayvan” tartışması çıktı. BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Uludere’yle ilgili açıklamalarını hatırlatarak Mehdi Eker’e soru yöneltti. “Burada Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanı var. Belki o doğru cevabı verir” esprisini yaptıktan sonra, “Hangi hayvan verdi bu emri? Çünkü bunu yapan insan olamaz” dedi. Meclis Başkanvekili Yakut, “Tenkit, soru hakkınız var. Terör örgütü için de aynı şeyi söylerseniz...” diye uyarınca Kaplan “Hayvan olmasa o emri vermezdi” dedi. Yakut ise “Burada elbette konuşulacak tartışılacak ama o kelimeleri kullanma hakkınız yok” diye konuştu. Kaplan, “Katilleri koruyorsun” diyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine Yakut, “Katilleri korumuyorum. Soru soracaksanız, adabıyla usulüyle soracaksınız” dedi. Diyalog sırasında BDP’li Sırrı Sakık da ayağa kalkıp Yakut’a tepki gösterdi. MHP’li Oktay Vural da BDP’lilere tepki gösterdi.