Özel bir mekanı olmalı!
Okula gitmek istemiyorsa ne yapmalı? Verimli çalışma için bunlara dikkat...
Çocuk okula gitmek istemiyorsa ne yapmalı? Okul başladıktan sonra etkili bir ders çalışma programı nasıl oluşturulabilir? Tatil sonu sendromuyla nasıl baş edilebilir. Dizimizin son bölümünde bu soruların yanıtları var...
İlköğretime yeni başlayacak olan minik öğrenciler için okula uyum ve alışma süreci kadar verimli ders çalışma yöntemlerini öğrenmek de büyük önem taşıyor. Bu noktada ailelere, öğretmene ve okul yönetimine önemli görevler düşüyor. Okulların açılması sadece yeni başlayanlar için değil, uzun tatil süresini gönlünce geçiren diğer öğrenciler de önemli sorunlar yaşıyor. Tatil sonu sendromunu kolay aşmak için neler yapılabilir. Dizimizin bugünkü son bölümünde bu ve diğer önemle soruların yanıtları yer alıyor.
‘Öğretmeni severse dersi de sever’
Pedagog Öznur Simav, eğitim sürecinde öğretmenlere de önemli görevler düştüğünü belirtiyor:
- Öğretmenler, çocukların seviyesine uygun ödevler vermeli, sık sık velileriyle görüşüp geri bildirimlere dikkat etmelidir.
- Öğretmenler, çocuklara mutlaka kendilerini sevdirmelidirler. Öğretmenini seven çocuk, derslerini de sever.
- Öğretmenler sınıf içinde disiplini sağlayabilmelidirler. Ancak disiplin sağlamak demek, bağırıp çağırmak ve korkutmak olarak algılanmamalıdır.
Verimli çalışma için bunlara dikkat
Uzman Pedagog Öznur Simav verimli çalışma konusunda şu hususlara dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor:
- Çocuğun kişilik özelliklerine, duygusal durumlarına, öğrenme hızına bakılarak verimli çalışma yöntemleri düzenlenmelidir.
- Problem çözerken aciliyet sırası önemlidir, iyi bir planlama yapılmalıdır. Öncelik sırasını acil olana vererek diğerlerini de küçük parçalar halinde sıraya koymalıyız.
- Dinlenme ve eğlenmeye ayrılan zamanın enerji toplamak için olduğunu unutmamak gerekir. Bu süreler uygun ölçülerde olmalı, derse ayrılan sürenin çok önüne çıkmamalıdır.
- Sinema, tiyatro. enstrüman çalma, öykü, şiir yazma gibi tekniklerle beden ve ruh dinlendirilebilir.
- Çocuklarımızın duygulardan yoksun olmadığını unutmamamız gerekir. Otomatik makine gibi hiç durmadan çalışılmasının mümkün olmadığı idrak edilmelidir.
- Ders çalışma isteğinin beslenme ile de ilişkisini unutmamak gerekir. Ağır bir beslenme ile çocuk ve gençlerde metabolizmanın çalışması da hızlanır. Sindirim sisteminin çalışması ile vücuda ağırlık duygusu gelir. Yorgunluk ve uyku isteğinin oluşması derse karşı isteksizlik meydana getirir. Yapılması gereken, normal beslenme koşullarını sağlayarak aşırıya gitmemektir.
- Oksijeni bol bir ortamda çalışılması, öğrenmeyi kolaylaştırır.
Evde kavga ve tartışmadan kaçının
Uzman Pedagog Öznur Simav okula yeni başlayan öğrencilerin performanslarının üst düzeyde tutulması için aileler ve öğretmenlere önemli görevlerin düştüğünün altını çiziyor:
- Çocukların derslerini yapabilecekleri uygun ortam sağlanmalı. Bir oda bu mümkün değilse bir masa kendine ait özel bir yeri olduğunu hissettirecek şekilde çocuğa ayrılmalı.
- Çocuğun odasında ısı ve ışık uygun şekilde düzenlenmelidir. Çok sıcak ya da çok soğuk olmamalıdır. Odada çocuğun dikkatini dağıtacak, poster, obje, oyuncak bulunmamalıdır.
- Veliler, çocuklarının o gün okulda neler öğrendiklerini, defter ve kitaplarından incelemeli ve öğretmenin hangi ödevleri verdiğini sormalıdır.
- Çocuk bir süre dinlendikten sonra o gün öğrenilen konuları gözden geçirip ödevlerini yaptıktan sonra ertesi gün öğrenilecek konulara hazırlık yapmalıdır.
- Çocuklarında öğrenme güçlüğü, motivasyonsuzluk, okula isteksizlik, ağlama, alt ıslatma, saç koparma, tırnak yeme, saldırganlık gibi olumsuzluklar gören veliler mutlaka uzmanlardan destek almalı.
- Çocuğun masa başında oturuyor olması onun verimli çalıştığını göstermez. Bu gözden kaçırılmamalı.
- Evde aile huzuru sağlanmalıdır, tartışma ve kavgalar çocuğun verimini düşürür.
ÇOCUĞUNUZ OKULA GİTMEK İSTEMİYORSA BUNLARI YAPIN
Fatih Eğitim Kurumları psikolojik danışmanı Hakan Metan okula uyum sağlayamayan öğrenciler için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
- Çocuğu okula götürmekten asla vazgeçilmemeli.
- Okuldan eve götürmek zorunda kalsanız bile bilgisayar ve TV başında iyi vakit geçirmesine izin vermeyin ki gitmemiş olmasının ödüllendirildiğini düşünmesin.
- Anne baba aşamalı olarak çocuktan uzaklaşmalı. Aile önce sınıf dışına sonra koridorun ucuna daha sonra da lobiye alınabilir. Çocuğa her adımda ‘ben burada olacağım’, ‘teneffüs olduğunda yanıma gelebilirsin’ denmelidir. Daha sonra da aile okulun dışına çıkmalıdır.
- Bu ve benzeri denemelerden de sonuç alınamıyorsa okulun psikolojik danışmanından yardım istenmelidir.
- Çocuğa okul öncesi okul ortamı ve öğretmen ilişkileri ile ilgili kendi yaşantılarınızdan örnekler verin. Başlangıçta sizin de yaşadığınız kaygıları onunla paylaşın.
- Okul ile ilgili negatif konuşmalardan kaçının.
- Mümkünse kendi okul resimlerinizi ona gösterin.
Dikkat bozukluğu oyunla çözülebilir
Öznür Simav, dikkat bozukluğu yaşayan çocuklara özel ilgi gösterilmesi gerektiğine vurgu yapıyor:
- Dikkat bozukluğu olarak nitelenen durum bazı eğitim yöntemleri ve programlama ile çözülebilir. Bu nedenle eğitimci ve pedagoglarla işbirliği gerekir.
- Dikkat oyunları ile dikkat artırılmaya çalışılmalı. Çocuk ders çalışırken dikkatini dağıtabilecek, ses, ışık, görsel vs. olmamalıdır.
- Öğrenmede görsel, işitsel, dokunsal özellikler azami kullanılabilmelidir.
‘Tatil bitti artık okul var’ demekten kaçının
Uzman Pedagog Öznur Simav tatil sonu sendromuyla nasıl başı çıkılabileceğini şöyle anlatıyor:
- Çocuklara asla “okul başladı artık dışarıda arkadaşlarınla oynamayı unut” denmemeli.
- Tatildeki etkinlikleri yapmasına fırsat vererek çocuğun okula alışması kolaylaştırılabilir.
- Evde yaşamın yeniden başlaması çocuğun okula daha kolay alışmasını sağlar.
- Okula gelen öğrenciler öğretmenler tarafından motive edilmeli.
BİTTİ!