ÖSYM Başkanı'ndan önemli açıklama!
ÖSYM Başkanı Demir, üniversiteye giriş sınavlarında ‘açık uçlu sınav’ yapmak için çalışma yaptıklarını ancak kısa sürede gerçekleşmeyeceğini söyledi.
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, “2015 YGS tarihi 22 Mart olacaktı, Nevruz’a denk geldiği için 15 Mart’ta yapmaya karar verdik. Seçimler 14 Haziran’da olacaktı, Yüksek Seçim Kurulu ile görüştük, o tarihte sınav olduğunu söyledik, 7 Haziran’a aldılar” dedi. Üniversiteye giriş sınavlarında da açık uçlu sınav yapmak için çalışma yaptıklarını ancak kısa sürede gerçekleşmeyeceğini belirten Demir, “Bunlar üzerinde çalıştığımız projeler” diye konuştu.
Öğrencilerin, ailelerin merak ettiği “Üniversiteye giriş sınavlarında bir değişiklik olacak mı, açık uçlu sorular ne zaman sınavlarda sorulacak?” gibi sorulara cevap veren ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, “Gelişmiş ülkeler artık öğrencilerini çoktan seçmeli sorulardan oluşan sınavlarla almıyor. Açık uçlu sınav dediğimiz yazılı sınavla alıyor. Biz de buna kendimizi hazırlamalıyız, ama bugünden yarına olacak bir şey değil” dedi. İstanbul Şehir Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Öğrenci Seçme ve Yerleştirme (ÖSYS) Özelinde ÖSYM’nin Sınav Sistemi’ konulu seminere katılan Demir, önce kurumun misyon ve vizyonunu anlattı. 4 yıllık başkanlık döneminde yaptıkları çalışmalardan örnekler veren Demir, sınav güvenliğini arttırdıklarını bunun için de eleştiri aldıklarını söyledi. ÖSYM OLMASA SURİYE GİBİ OLABİLİRDİK Konuşmasına, “2010 yılında kendimize çok özel bir misyon belirledik. Dört yılda bunun çoğunu tamamladık. 2015’te ise kendimize yeni bir misyon belirledik, yurtiçi ve yurtdışında hak ve adalet ölçüsünde sınav yapmayı kendimize hedef koyduk. Çünkü sosyal barış için hak ve adalet çok önemli. Türkiye bugün bir Irak, Mısır ya da Suriye değilse bunda ÖSYM’nin ciddi katkısı var” değerlendirmesini yapan Başkan Demir, daha sonra seminer katılımcılarının ve basın mensuplarının sorularını cevapladı.
ÖSYM Başkanı Demir’in açıklamaları özetle şöyle: • Aslında YGS’yi 22 Mart’ta yapacaktık ama Nevruz o tarihe denk geldiği için ne olacağı belli olmaz. O nedenle 15 Mart’ta yapmaya karar verdik. • Genel seçimler 14 Haziran’da olacaktı, biz de o tarihlerde LYS’leri yapıyoruz. Yüksek Seçim Kurulu ile konuştuk, “Sınavları biz 13-14 Haziran’da yapalım, siz seçimleri 7 Haziran’da yapın” dedik. Buna göre düzenleme yapıldı. Yani tüm Türkiye’yi etkileyen bir sistem var.
• YGS’nin 2016’da yılda birkaç kez uygulanması konusu söz konusu değil. Biz adaylarda stresi azaltmak için YGS’yi yılda birkaç kez yapmayı planlıyoruz ama bu bugünden yarına olacak bir şey değil. Bunların ötesinde özellikle ÖSYS, 2547 sayılı kanunla YÖK’e verilmiş bir yetki. Biz sadece seçenekleri sunuyoruz, karar YÖK’e aittir. Ben uygulamacı olarak böyle seçenekler var diyorum, YÖK ne zaman neyi takdir ederse.
• Bizden daha gelişmiş ülkeler yazılı ve açık uçlu sorularla sınavlar yapıyorlar. Bunun nasıl gerçekleştirildiğini öğrendik, pilot çalışmalar yaptık. Bunun uygulanabilir olduğunu gördük. Açık uçlu sorular derken, “Demokrasi nedir?” sorusunu cevaplamasından bahsetmiyoruz. Size bir soru soracağım, “Türkiye’de ilk en büyük devalüasyon hangi yılda yapılmıştır?” Cevap: 1946. Cevabı düşünürken zihniniz zorlandı değil mi? Hedefimiz bu. Cevabı kısa, tanımlı, herkesin cevap verebileceği sorular sormak.
• 28 Mart’ta yapacağımız kaymakamlık sınavını 50 açık uçlu soruyla gerçekleştireceğiz. Saatte 18 bin kâğıdın okunduğu optik okuyucuda değerlendirilmeyecek. Adayın adı, soyadı kitapçık üstünde olacak. İçindeki kitabı alacağız, elektronik ortama taşıyacağız, konunun uzmanı arkadaşımız bunu değerlendirecek. Arka arkaya 10 bin aynı soruyu değerlendirecek. Bunu ikinci bir uzman daha değerlendirecek, ikisi aynı puanı vermeli. Farklı olursa üçüncü bir uzman daha değerlendirecek. Ama tabii ki bu üniversiteye giriş sisteminde, sabahtan akşama uygulanacak bir sistem değil. Fakat buna hazırlıklı olmak durumundayız, artık beynimizi geliştirmek, adaylarımızı çoktan seçmelinin robotlaştıran, sadece seçeneklerle hayata bakan insan tipinden çıkmak durumundayız.
• Biz bilgi edinme hakkına kesinlikle saygı duyuyoruz. Kabul ettiğimiz bir hak olarak gördüğümüz bir konu. Bu nedenle isteyen aday ÖSYM’ye gelir ve kendi kitapçığını görür. Dolayısıyla bilgi edinme konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Yaptığımız şey şu, soruları dershanelere ve kamuoyuna açmıyoruz. Çünkü dershaneler gerçek eğitim kurumları değil. Gazetelere ve televizyonlara da vermiyoruz çünkü bu bir telif hakkı gerektiriyor. Bunu da yaptık 2 yıl soruları yüksek ücretlerle sattık. Ama artık bunu yapmak istemiyoruz. Bir soru havuzu oluşturuyoruz, üniversitelerden akademisyenlere soru hazırlatıyoruz. Bugün ÖSYM’nin 40 bin soruluk bir soru havuzu var.
• “Soruları görmezsek, uzmanlar hatalı olup olmadığını nasıl inceleyecek” diye eliştiriliyoruz. Madde analizi yöntemiyle sorularda hata olup olmadığını anlayabiliyoruz. Tüm adayların sorulara verdiği istatistiksel cevaplara ve ÖSYM’nin verdiği cevaplara bakıyoruz. Fark varsa uzmana götürüp, değerlendiriyoruz ve ÖSYM yanlış yapmış diyoruz. Madde analizi ile bunları görüyoruz. Sizin “Uzmanlar inceleyip hatalı soruyu buluyor” dediğiniz uzman arkadaş, muhtemelen dershanenin artistidir. • Üniversiteye giriş sınavlarında TEOG benzeri bir sistem de konuşuluyor. TEOG bu yıl ikinci kez uygulanıyor. Biraz daha zaman geçmesi gerekiyor. Uygulanabilir olduğu görülürse tartışılır. Bütün bunların kamuoyunda tartışılması gerekiyor. Ama öğrenci liseye başlamış, 11’inci sınıfta ve kalkıp sen yeni bir sistemle üniversite sınavına gireceksin demek doğru değil.
• Sınav sonuçlarının açıklanmasının çok ilginç bir boyutu var. Kâğıtlar okunuyor, yönetim kurulu toplanıyor, karar alıyor ve daire başkanı diyor ki “Artık açıklayabiliriz”. O nedenle hiç beklemeden açıklamak durumundayız. Ama bu konuda da bir çalışmamız var. Önceden saat verip, o saatte açıklamayı planlıyoruz. • Özellikle yerleştirme sonuçlarını çok daha önce açıklayabiliriz. 2013-1014’te açıklayabilecek duruma geldik. Ama bir şeyi görmedik, Kredi Yurtlar Kurumu kayıtların olduğu hafta yurtları velilere açıyormuş. Kredi Yurtlar Kurumu kapısını açıp, velilere gösterecek durumda olmadığı için siyaset devreye girdi, sonuçları açıklamayın dedi. Tercih döneminin açıklanması da üniversitelerle ilgili. Üniversiteler kontenjanlarını vermekte biraz gecikiyorlar, o yüzden de şu anda takvim vermiyoruz. Ama her şey belli, bizim takvimimizde bir aksama yok.
• 2010 yılında KPSS’de yaşanan olaylardan sonra güvenlik önlemlerini en üst seviyeye çıkardık. 2010-KPSS’den sonra bütün sınavları inceleyecek bir metot arıyoruz. 1974 ve sonrası zamanlarda düzenlenen sınavlar bu analize tabi. Şu anda ben çok ciddi bir ekip çalıştırıyorum. Geçmişte girdiği sınavlarla adayın sonra girdiği sınavlar arasında bir uyumsuzluk var mı? diye bir metot arayışımız var. İhbarlar geliyor onları nasıl değerlendireceğimize, buna nasıl bir yol bulabileceğimize bakıyoruz. Hedefimiz sadece hak edene, hak ettiğini vermek. Şu anda bir inceleme söz konusu değil.