Operasyon hatası mı?
Saldırının bilgi olmasına rağmen önlenememiş olması bu polemiği ortaya çıkardı
Failleri istihbarat birimlerinin takibinde olmasına rağmen yetkililer operasyon için geç kalınca Reyhanlı’nın kana bulandığı ortaya çıktı.
ANKARA- Türkiye tarihinin en kanlı bombalı saldırısı olan Reyhanlı’daki patlamaları istihbarat birimlerinin bilgisi olmasına rağmen önlenmediği netlikle ortaya çıktı. MİT ve Emniyet İstihbaratın son ana kadar edindikleri ve giderek ciddileşen istihbari bilgilere rağmen, operasyon yapılmaması nedeniyle bombayı patlatan asli faillerin kaçtığı ve tutuklanan kişilerin bu kişilere kasıtlı veya bilmeden yardım eden kişilerden ibaret olması soru işaretlerini çoğalttı.
Cumhurbaşkanı Gül’ün dün Reyhanlı’da söyledikleri ve Başbakan Erdoğan’ın ABD’ye gitmeden önce “Emniyet teşkilatıyla MİT arasında bir kopukluk söz konusu olabilir” sözleri bombalı saldırıların göz göre göre geldiğini ve önlenemediğini gösterdi. Ne olmuştu da istihbaratın takip ettiği kişilerin karıştığı bir patlama meydana gelmişti?
Operasyon taktiğindeki hata mı?
Bu konuda “koordinasyonsuzluk” olasılığını dışlayan en çarpıcı iddiaya göre MİT’in patlamanın iki gün öncesinde araç plakalarını ve zanlıların kimliklerine varana kadar net bilgileri Emniyet’e gönderdiği ancak Savcılık ve Emniyet birimlerinin yaptığı toplantıda “hemen dar kapsamlı bir operasyon” yerine “olayın arkasındakilerin de yakalanabileceği geniş bir operasyonda” karar kılmaları nedeniyle zanlılara dokunulmadı. Trajik taktik hatasının bedelini ise Reyhanlılar 51 canla ödedi. İşte Reyhanlı’daki patlamanın gün gün kronolojisi:
- 12 Nisan: İskender Ş, Yayladığı sınır kapısından Ebu Cüneyt olarak tanınan Mohammad Dıb K., Temir D. Nasır E ve Yusuf N isimli şahısları alarak,Harbiye’deki Yaman Otel’e getirdi.
- 20 Nisan: Nasır E, kontör satıcısı Alaatin K’dan kendisine bir şoför ve kaçakçılık yapmak için de bir depo bulmasını istedi.
- 23 Nisan: MİT, bomba yüklü 3 aracın Türkiye’ye gireceği yönünde uyarıda bulundu.
- 28 Nisan: Zanlı Mehmet G. bir depo kiraladı.
- 29 - 30 Nisan: Ahmet M ile olayın asli faillerinden olduğu iddia edilen Yusuf B Ankara’ya gitti. Yusuf B’nin Kocatepe Camii civarında keşif yaptığı, fotoğraf çektiği anlaşıldı.
- 2 Mayıs: İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne Suriye’de bomba yüklenen 2 aracın Türkiye’ye gönderileceği istihbaratını iletti.
- 8 Mayıs: Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gönderiler yazıda, tüple desteklenmiş patlayıcı içeren bir aracın Ankara’da patlatılacağı bildirildi. Aynı gün Hatay Emniyeti’ne de bombalı araç istihbaratı gönderildi. Asli faillerden olduğu iddia edilen Nasır E., arkadaşı Ahmet K.’dan kendisine yurt dışında çalıştırmak üzere iki şoför bulmasını istedi. Nasır E., aynı gün Suriye’ye geçti.
- 9 Mayıs: Emniyet Genel Müdürlüğü, gelen istihbaratları MİT’le paylaştı. Suriye’den giren 2 yabancı, Suriye’den dönen Nasır E. tarafından iki minibüse gizli bölme yapması için Harbiye beldesindeki bir kaportacıya gitti. Aynı gün bir ton civarındaki C-3 patlayıcı Lazkiye’den gemiye yüklendi ve Samandağ’a getirildi. 30 kiloluk paketler halinde depoya götürüldü ve minibüslere yüklendi.
- 10 Mayıs: MİT, Emniyet’e gönderdiği yazıda saldırıya ilişkin net bilgiler verdi. Ancak iddiaya göre emniyet, geniş çaplı bir operasyonda karar kıldığı için düğmeye basmadı.
- 11 Mayıs: Patlatılan bombalar 51 can aldı.
‘Nasıl oldu da kaçtı soruşturuluyor’
Cumhurbaşkanı Gül dün Reyhanlı’ya giderek incelemelerde bulundu. Kaymakamlıkta yetkililerden bilgi alan Cumhurbaşkanı hastanedeki yaralıları ziyaret etti, saldırıda hayatını kaybeden vatandaşların ailelerine taziyede bulundu.
Gül Kaymakamlık çıkışında yaptığı açıklamada bombalı saldırılar konusunda istihbarat zaafı iddialarıyla ilgili sorular üzerine bu tarz durumlarda herhangi bir kötü olaya fırsat vermemek için emniyet ve istihbarat teşkilatları ile bütün güvenlik birimlerinin teyakkuzda olduğunu ve elinden gelen her şeyi yaptığını anlattı.
Bir tanesi kaçtı
Cumhurbaşkanı şöyle devam etti: “Bu çerçevede gerek Emniyet teşkilatımız gerek Milli İstihbarat Teşkilatımız hep koordineli çalışmıştır, çalışmaya da devam etmektedir. Tabii ki teşkilat, bugün zanlı olarak mahkemelere taşınan isimleri zaten takibe almışlardı. Bu tip bazı eylemlerin olabileceğinden kuşkulanıyorlardı. Her iki teşkilatın da bu yönde uyarıları ve çalışmaları var. Burada şunun düşünülmesini isterim; 100 tane olaydan 99’unu önlersiniz, bunları duyurmazsınız. Ama bir tanesi elden kaçınca bu acılar çekilir, durum budur. Şüphesiz hepimizin görevi yüzde 100 başarılı olmaktır. Nerede? nasıl oldu? Bu kadar takip altında olup, bu takipler onun bunun duyumu değil. Bunlar teknolojiyle ilgili konular. Deliller, teknik deliller böyleyken nasıl oldu da kaçtı ve gerçekleşti bununla ilgili de bütün çalışmalar, araştırmalar, incelemeler, soruşturmalar tabii ki yapılıyordur ki bir daha bu tip şeyler olmasın diye.”
Gül, ikinci patlamanın meydana geldiği belediye binası önünde de halka hitap etti.