Operasyon eski vekillere sıçrıyor
BM’nin ambargo uyguladığı İran’dan Türkiye’ye sokulan 20 milyar dolar için, dokunulmazlığı olan kırmızı pasaportlu eski milletvekilleri ve bürokratların kullanıldığı iddia edildi.
Türkiye’yi sarsan 17 Aralık tarihli rüşvet ve yolsuzluk operasyonun karapara ile ilgili boyutundan Susurluk benzeri bir yapılanma çıktı. Operasyon kapsamında yapılan teknik takiplerde, karapara transferlerinde sadece bakanların değil, güvenlik güçleri ile bazı milletvekillerinin de rolü olduğu belirlendi. Kuryelik yapan bazı eski milletvekillerin, kırmızı pasaportlarla milyonlarca dolarlık kaynağı yurda soktukları tespit edildi. Konuyla ilgili savcılığın incelemeleri devam ediyor. İncelemelerin ardından, operasyonun eski milletvekilleri ile bazı bürokratlara da sıçrayabileceği kaydedildi.
KARAPARA TRANSFERİ NASIL YAPILDI?
Taraf gazetesinin haberine göre; Reza Zarrab’ın başını çektiği rüşvet ve yolsuzluk operasyonu bugüne kadar daha çok bakanların çocuklarına verilen rüşvet iddiaları ve Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evinde bulunan 4.5 milyon dolar ile gündeme geldi. Operasyona neden olan, karapara transferinin nasıl yapıldığı konusu ise aydınlanmamıştı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın karapara transferi ile ilgili incelemeleri devam ediyor. Bu kapsamda elde edilen delillerin değerlendirilmesi sonucunda, karapara transferi konusunda ilginç bilgilere ulaşıldı. Buna göre, karapara transferleri, Birleşmiş Milletleri’nin İran’a ambargo kararı alması ile başladı. İran’a altın ambargosunu ABD senatosu Aralık 2012’de almıştı. Ambargolu ülke olan İran ile, Türkiye üzerinden iki ayrı ticaret yapıldı.
RESMİ TİCARET DE YAPILDI
Bunlardan ilkini, resmi yani kayıtlara giren ticaret oluşturdu. Örneğin, gıda maddesi statüsünde kabul edilen şeker için Türkiye’den tanınmış bir şirket seçildi. Bu şirket, Dubai merkezli bir başka şirket ile şeker satış sözleşmesi imzaladı. Şekerler, Dubai’ye ihraç edildi. Ancak aynı şirket, şekeri İran’a gönderdi. Bunun bedeli ise Halkbank’ta bulunan İran’ın gaz bedellerinden karşılandı. Bu kapsamda son iki yıllık dönemde 5 milyar dolarlık bir resmi ticaret yapıldı.
KARAPARA TRANSFERLERİ
Türkiye ile İran arasında resmi ticaretin dışında gayri resmi ticaret de yapıldı. Ticaretin bir kısmını ise, “para transferi” oluşturdu. Yani ambargolu ülke olan İran, paralarını, kurye ve Halkbank aracılığı ile önce Türkiye’ye ardından da Avrupa ve diğer ülkelere soktu. Bu uygulama, Türk ve İran devletlerinin bilgisi dahilinde yapıldı. Para transferlerinde, devlet görevlileri de doğrudan veya dolaylı olarak görev aldı. Türkiye’de ise, bu işlemler için daha çok eski milletvekilleri görev aldı. Özellikle kurye ile para transferlerinde, kırmızı pasaportu olan dokunulmazlığı olan bürokratlar kullanıldı.
“MİLLİ MENFAATLER İÇİN”
Operasyona adı karışan bakanların rahat tavırları dikkat çekmişti. Bakanların rahat tavırlarında, işlemlerin devletin bilgisi dahilinde gerçekleşmesinin etkisi olduğu kaydedildi. Para transferlerinin milli menfaatler için yapılan çalışmalar olarak değerlendirildiği belirtildi.
20 MİLYARLIK KAYNAK GİRİŞİ
Operasyonun ardından yapılan açıklamalarda, 87 milyar euro’luk bir işlemin karapara kapsamında değerlendirildiği ifade edilmişti. Kuryeler ve diğer yöntemlerle, Türkiye’ye giren ve kayıtdışındaki paranın tutarının da 20 milyar dolar düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. Söz konusu paranın bir kısmının kayıtlara girdiği bir kısmının da halen kayıt dışında bulunduğu belirlendi.
KARA PARA TRANSFERİ
» Reza Zarrab’ın da koordine ettiği kara para transferi, BM’nin İran’a yönelik ambargosu ile başladı.
» Türkiye, İran, Rusya, Çin ve Dubai bankaları kullanılarak Avrupa bankaları kullanıldı.
» “Milli menfaat” olduğu gerekçesiyle, transferde devlet görevlileri de aktif rol oynadı.
» Bu kapsamda, bazı transferlerde kırmızı pasaportu olan “eski milletvekilleri ile bürokratlar” da yer aldı.
» Kaynağı belirsiz olarak bu kapsamda 20 milyar dolarlık kaynak girişi oldu.
» Söz konusu kaynağın bir kısmı sisteme dahil edilirken bir kısmı ise halen değişik yerlerde saklanıyor.
» ABD, para transferi konusunda bir çok kez Türkiye’yi ve diğer ülkeleri uyarıda bulundu.