İşte Bakan Selçuk'un açıklamalarından satır başları:
Dünyanın, milletin zor zamanında başka ülkeler neler yapıyor eğitimle ilgili önlemler bakımından ve biz neler yapıyoruz? Bunu hiç takip etmediğimiz kadar uluslararası bir düzeyde takip sürecine girdik ve öğretmen eğitimi bakımından çok önemli bir değişim yaşadık. Tüm öğretmenlerimiz dijital eğitim konusunda kendi becerilerini geliştirdi.
Pandemi bitince eskisi gibi olacak mı?
Değişimin en zor, en muhafazakar olduğu alanlardan birisi eğitim. Bu muhafazakarlığın salgın sürecinin getirdiği zorlamalarla geleceğin tasarlanmasını yeniden düşünmeyi gerektiriyor ve ben bu anlamda da bazı derslerin yine uzaktan olması gerektiği konusunda bir açılım olacağını düşünüyorum. Uzaktan eğitimi istisnai bir durum olarak değil, değişen eğitimin bir parçası olacağını düşünüyorum. Öğrencilerin, velilerin okulla etkileşimi değişecek. Okul aile birliklerinin hiç olmadığı kadar daha iyi hale geleceğini düşünüyorum.
İyi bir sınav verdiğinizi düşünüyor musunuz?
Hangi çocuk, kaç çocuk, hangi okuldaki, kaçıncı sınıfta... Bütün bunların verileri var bizde. Hangi çocuğun EBA'ya ulaşamadığını biliyoruz. Kanıta, veriye dayalı olarak Fransa'da öğrencilerin %8'inin hiç erişimi olmadığını biliyorum. Peki bu salgın dönemine bütün dünya hazırlandı da herkesin uzaktan erişimi vardı da Türkiye'nin mi yoktu? İnternet erişimi olmayan öğrencilerimiz olduğunu biz söyledik. Bir öğrenci için EBA TV'de ihtiyaç duyduğu tüm dersler var. İkinci boyut şu: YKS'ye, LGS'ye özel konu anlatımları var. Ağustostan beri destekleme yetiştirme kursları yüz yüze okulda açık. Ben 12. sınıftayım, okula gidip öğretmenimden yüz yüze ders alabilirim, ücretsiz. Biz 3-3.5 milyon canlı ders yapabilme kapasitesine sahip olarak neden ilk 3-5 sıradayız dünyada? EBA Destek Merkezi var, 14 bin 700 tane. Birisi dese ki 'Bizim evin karşısında okul var bizim okul karşı semtte, ben oraya gitmek istemiyorum' Evinin karşısındaki okula gidebilir. Geçen ay BBC günde 3 saat televizyon yayınına başladı. Okullar açıktı ama devamla ilgili bir sorun vardı.
Restoranlar açıkken okullar kapalıydı. Yanlış mı yaptık diye düşündünüz mü?
Biz okullardan sorumluyuz. Benim önüme günlük olarak dünyadaki tablolar geliyor. Ben dünyada hangi ülkedeki hangi okulların açık veya kapalı olduğunu biliyorum. Kimlerin tatilde olduğunu da biliyorum. Bütün bunları izlerken bizim risk tablomuzda, risk değerlendirmesi çıtamız diğer ülkelere göre daha düşük. Riske girme ihtimalimiz şu seviyeye geldiğinde kapatırız diyorum. Hekimlere, uzmanlara danışarak diyorum bunu. En çok kapatan ülkeler arasında yer alıyoruz ama hiç açmayın ya da hiç kapatmayın tartışması var Türkiye'de. Böyle baktığımda hiç pişman değilim. Türkiye'nin kendine özgü koşulları da var. Ben Türkiye'ye bakarak karar vermeliyim. Böyle yapılmalıydı ve iyi ki böyle yapmışız diyoruz ekip olarak. Küresel salgının ne getirdiği, götüreceği başlangıçta çok belli değildi ve bütün ülkeler hazırlıksız yakalandı. Baştan daha merkezi kararlar alındı o yüzden. En başta 4 senaryomuz var demiştik. Hangi ilacın verileceği bile tartışma konusuydu o aylarda. Bu kadar karmaşanın olduğu bir yerde başlangıçta dağınıklığa yol açabilecek bir karar yerine öncelikle merkezi... Daha önce de köy okullarını açtık sadece, meslek okullarının uygulama derslerini açtık sadece. Önümüzdeki süreçte yerinde kararın yaygınlaşma dönemine geldi. Önce il bazında bakılacak, ilçe bazında sayın valiler karar verecek.
Radikal kararlar alınmalı deniyor. Alışılmışın dışında kararlar almayı düşünüyor musunuz?
Türkiye'de salgınla ilgili çok kapsamlı ve derin çalışmalar yapılmadı. Biz büyük bir dergi çıkardık, salgın döneminde Türkiye'de eğitim temalı bir sayı yayımladık. Biz saha çalışmasını orada gördük. Bütün bunlara baktığımda 'kayıp kuşak' kelimesi edebi olarak güzel bir çağrışımı olan ifade. Ama kayıptan kasıt nedir? Çok yönlü analiz edilmesi lazım ki şu anda bunu yapıyoruz. Biz kayıp derken ilkokul çocuğuyla lise çocuğunun kaybını farklı görüyoruz. En çok kayıplarımızın köy okullarında olduğunu gördüğümüz için oralardan başladık. Kayıp kuşak endişesinde değilim. Ama yaz tatiliyle ilgili bir karar alınması gerektiğini düşünüyorum. Yaz aylarında kitlesel olarak herkes için değil ama özellikle kritik gruplar için matematik, bilim, oyun kampları, atölyeler, bütün bunları devam ettireceğiz. Karnenin tarihiyle ilgili bir değişiklik olabilir netleşmemekle beraber. Öğrencilerimizin tamamı yaz boyunca okulda olacaklar diye bir kararımız yok. Ama bunun biraz uzamasıyla ilgili çalışmalarımız var.
Aşılamada öğretmenler biraz daha öne alındı mı?
Köy okulları, ilkokullar gündeme geldiğinde, açılan sınıfların öğretmenlerinden başlanması yönünde bir karar çıktı. Tedarik planlamasına göre öğretmenlerin de aşı planlaması yapılıyor. Özel okullar, resmi okullar ve çalışanlar dahil olmak üzere, açılan sınıflardan başlamak üzere Sağlık Bakanlığı planlamayı yapıyor.
Psikolojik danışmanlar için ne düşünüyorsunuz?
Dünyadaki ilk 24 saat hizmette olan psikososyal destek merkezini açtık ve kamuda ilk kez sanal robotları hizmete soktuk. 24 saat rehberlik araştırma merkezlerinde görevli olan arkadaşlarımız velilerimizin her türlü sorusuna telefonda cevap veriyorlar. Biz okulu geçen eylülden beri açtığımızda ilk olarak temassız oyun oynuyoruz. Her yaş grubu için ayrı uyum programımız var. 1. gün matematik, fizik demiyoruz. Oyun temelli ve uyumu kolaylaştırabilecek, okulu tekrar hissettirecek birtakım etkinlikler yapıyoruz. Psikolojik danışmanlar burada kilit rolde.
Ek kadro
Bizim çabamız daha çok öğretmen alınması yönünde. Kamu maliyet politikasının da bir genel çerçevesi ve toplam kadro sayısı var. Bizim için önemli olan bu pastadaki en büyük payı almak. Şimdi de bir 20 bin atama ilan ettik, çabalarımız devam edecek.
Atanamayan öğretmenler
Dünyanın her yerinde farklı alanlarda mezunlar var. Milli Eğitim'in ihtiyacı tamamen karşılansa bile dışarıda birkaç yüz bin öğretmen adayı kalacak. Bizim yapmamız gereken şey, mevcut durumdaki açığımızı daha yüksek atamalar yaparak kapatmaya çalışmak. Yaklaşık 40 bin mezun var ortalama. Kamu politikaları çerçevesinde fakülteden her mezun olan istihdam edilir mi diye dünyanın her yerinde bir tartışma var.
Üniversiteler açılacak mı?
Bize bağlı olmadığı için karar vermiyoruz ama bildiğim kadarıyla Sağlık Bakanlığı'nın tavsiyesi uygulamalı derslerle açılması yönünde.
Karne puanlamasında farklılık olsun tartışması
Bir öğretmen bir öğrencisini tanıyor, çocuğun geçmiş yıllardaki notları var. Bir çizgisi var çocuğun. Öğretmenlerimiz zümre toplantılarında çocukları değerlendirirken çocuğu öz geçmişiyle beraber değerlendiriyor. Çocuk birdenbire o okula gelmediği için çocuğun hikayesi, öğrenme tarihi var. Bütün bunlara toplam olarak bakıldığında, öğretmenlerimiz vicdanlarını da zorlayarak bir çocuğa haksızlık yapmama konusunda son derece titizler. Biz de onlara ayrıntılı çizelgeler veriyoruz. Toplam olarak bir değerlendirme yaptılar.
Yüz yüze sınav olacak mı?
Sınav sadece liselerle ilgili söz konusu. Yeniden düşünür müsünüz şeklinde bir öneri olarak görüyoruz biz bu tartışmaları. Ama bizim eğitim bilimleriyle ilgili bir akademik kurulumuz var. Sonuçta bir karara varıyoruz. İlkokul ve ortaokulda sınavın olmaması yönünde ortak bir karar çıktı. Neden lisede olması gerekiyor da ilkokulda olmaması gerekiyor? Çünkü ilkokulun daha farklıdır, ilkokullarda karne notu vermiyoruz. Ama lisenin akademik hedefleri daha yüksek. Bizim destekleme yetiştirme kurslarımız ağustostan beri açık. Çocuklarımızın geleceğe dönük yapmaları gereken ödevler var. Eylülden 1 Kasım'a kadar olan döneme kadar bir karne notu vermek istiyoruz. Okullar kapanmadan önce %40'ı da sınava girdi. Şu ilde risk yüksek olduğu için okullar açılmayacak dendiğinde sınavlar zaten olmayacak. Sınavların yapılması için ortam müsait. Çok riskli şehirlerde sınav yapmayacağız. Konular zaten sınırlı. Eğer sınav varsa çocuklar hiç bırakmıyor, takip ediyor. Ama hiç sınav yok derseniz bu sefer düşüyor.