Öksüz'le toplantı yaptığı iddia edilen Avıalan kendini savundu
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'nda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, avukatları ve müştekiler katıldı.
Duruşmada, darbe faaliyetlerini Akıncı Üssü'nden yürüttüğü iddia edilen eski Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığında Şube Müdürü Kurmay Albay Mustafa Barış Avıalan savunma yaptı.
Yurtta Sulh Konseyi üyeleri arasında bulunduğu belirtilen Avıalan, Konutkent'teki 3 katlı villada Adil Öksüz ile darbeye hazırlık toplantılarına katılan isimler arasında sayılıyor.
Avıalan, 25 yıldır içinde bulunduğu bu mesleğin mahiyetinin bazen siviller için açıklanması zor şeyler içerdiğini ifade ederek, askerin, amir "yap" derse yapacağını, "öl" derse öleceğini söyledi. Avıalan, bu bağı illegal bir örgüt niteliğiyle delil saymanın da büyük haksızlık olacağını iddia etti.
Akademinin sonunda hukuk fakültesini kazandığını, sonrasında da kurmay subay olduğunu anlatan Avıalan, askerliği boyunca tüm yaptıklarını amirlerinden aldığı emirlerle yaptığını söyledi.
Avıalan, darbe planının en önemli delili olarak kabul edilen, 27 Mayıs 1960 darbesiyle ilgili "İhtilal çıkmazı" adlı kitabın, çalıştığı şubenin faaliyetlerinde kullanılmak üzere verdiği emirle şube adına Genelkurmay kütüphanesinden alındığını söyledi. Kitabın bazı sayfalarının fotokopisinin tahminince 2-3 yıldır şubedeki bir panoda asılı durduğunu anlatan Avıalan, 2015'te geldiğinde panodaki bu sayfaların dikkatini çektiğini ve uzun yıllardır yürütülmekte olan üst rütbeli personel birikim sorunu ve bu sorunun çözülmesine yönelik proje kapsamında, bu kitapta da bilgiler bulunduğu için alınmasını emrettiğini bildirdi.
Bir brifingde de bunu kullandığını anlatan Avıalan, kitabın "konsey üyesi" olarak gösterilmesinde delil olarak kullanılmasını "komik" olarak nitelendirdi.
"Olmayan bir konseyin olmayan üyelerinden birisi olduğum iddia edilmektedir." diyen Avıalan, konsey üyeliği iddiasının en önemli dayanağının 6-7-8-9 Temmuz 2016'da Ankara Konutkent'teki bir villada darbe organizasyonlarına katılma eylemi olarak gösterildiğini belirtti.
Avıalan, bununla ilgili tek delilin toplantılara katıldığını söyleyen gizli tanık "Şapka"nın ifadeleri olduğunu dile getirerek, "Hakkımda gizli tanık 'Şapka'nın verdiği ifade ve buna bağlı geliştirilen iddia doğru değildir. Ben, gizli tanığın belirttiği yerlerde herhangi bir toplantıya katılmadım." dedi.
15 Temmuz'da izinliyken ders kitabını almak için karargaha gitmiş
15 Temmuz'da yaşadıklarını da anlatan Avıalan, hatırladığı kadarıyla 14 veya 15 Temmuz'da sağlık nedenleri bahanesiyle izin aldığını söyledi. İzin almasının asıl sebebinin doktora yapmak istediği "İdare hukuku" sınavlarına çalışmak olduğunu savunan Avıalan, 15 Temmuz'da saat 13.30 sıralarında oturduğu lojmana 5 dakika gibi bir mesafedeki karargaha, ofisindeki ders kitabını almak için sivil kıyafetiyle gittiğini anlattı.
Avıalan, buraya geldiğinde emrindeki bazı askerlerin, akşam YAŞ provası olduğunu anlattığını dile getirerek, bir süre sonra odasına girdiği eski Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün kendisine, "Hayırdır. Niye geldin?" diye sorduğunu bildirdi.
Partigöç'e ders kitabını almak için geldiğini söylediğini, bunun üzerine onun da YAŞ toplantısı için hazırlık yapması gerektiğine yönelik "iğneleyici" olduğunu düşündüğü bir konuşma gerçekleştirdiğini savunan Avıalan, bunun üzerine prova için hazırlık yapmaya başladığını öne sürdü.
Avıalan, Partigöç çıktıktan bir süre sonra, şubelerinin birlikte çalıştığı, Genelkurmay Başkanlığı General-Amiral Şube Müdürü Albay Cemil Turhan'ın odasına geldiğini ve bir ara Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler tarafından yapılan terörle mücadele toplantısıyla ilgili konuştuklarını söyledi.
Turhan ayrıldıktan sonra toplantıyla ilgili çalışmaları incelediğini ve akşamki provaya gelme kararı verdiğini belirten Avıalan, yaklaşık 2 saat kaldığı karargahtan, yakındaki lojmanına akşama hazırlık yapmak gittiğini savundu.
Avıalan, Partigöç ve Turhan ile yaptığı bu görüşmelerin "darbeye kalkışma eylemiyle" ilişkilendirilmesinin, "mesnetsiz bir kuşku oluşturmak için" yapıldığını düşündüğünü iddia ederek, "Asıl, hayatın olağan akışına uygun olmayan, askeri ve mesleki nitelikleri haiz olan benim, çok teknik ve ayrıntılı planlamalar gerektiren böyle bir faaliyette planlayıcı ve yönetici olarak vazifeli bir şekilde 2-3 gündür evinde yatıyor iken, Genelkurmay'daki faaliyetleri koordine etmek için son gün öğleden sonra kalkıp iki saatliğine Genelkurmaya gitmesi, bir general ve bir albayı ayağına çağırıp onlarla yarım saatlik bir sürede koskoca bir faaliyeti planlaması, sonra da Genelkurmay Karargahında işin niteliğine uygun mesleki kariyerli o kadar insan varken onların yerine ve adına tek başına darbenin yürütüldüğü iddia edilen bir yerde, yani Akıncı Üssü'nde, elinde şarj cihazı bile olmayan bir cep telefonuyla darbe yönetme senaryosudur." diye konuştu.
"Telefon görüşmelerim sevk ve idareye yönelik değil"
Cep telefonu kayıtlarıyla ilgili bilgilerin tamamına ulaşamadığını savunan Avıalan, amirleriyle görüştüğünü öne sürdü. Avıalan, 15 Temmuz saat 20.00'den ertesi gün Merkez Komutanlığınca alınana kadar HTS kayıtlarında görülen görüşme sayıları kadar bire bir görüşmeler yapılmadığını iddia etti. Mustafa Barış Avıalan, Mehmet Partigöç ile 89 defa görüşme kaydı görünürken, fiilen konuşmalarının belki 5-6 kez olduğunu öne sürdü.
Avıalan'ın, bunun, Akıncı Üssün'ndeyken, tanımadığı eli silahlı sivil giyimli birinin, emniyet tedbirleri nedeniyle cep telefonlarının filo gazinosundan çıkarılmayacağını belirterek telefonlarını almasından kaynaklandığını iddia etmesi üzerine Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, "Demedin mi, sen kimsin, ben kurmay albayım diye" sorusunu yöneltti.
Sanık Avıalan ise "Kimin kim olduğu belli değil. Eli silahlı biriyle konuşuyorsunuz ve ortam gergin bir ortam." diyerek karşılık verdi.
Telefonunun çoğunlukla yanında olmadığını belirten Avıalan, telefon yanında olmadığında aramalara cevap verildiğini düşündüğünü kaydetti.
Görüşmelerinin içeriğinin başlangıçta ortada garip şeyler olduğu, Genelkurmaya saldırı olabileceği, çatışma çıkacağı, Akıncı Üssü'ne neden geldiği, televizyondaki haberler gibi durumlar olduğunu iddia eden Avıalan, bu konuşmaların 15 Temmuz'daki olayların sevk ve idaresine yönelik rapor verme, bilgi akışı sağlamaya yönelik olmadığını ileri sürdü.
Avıalan, görüşmelerde kimseye emir, talimat vermediğini, kimseden aldığı emirleri de iletmediğini savundu.
Akıncı Üssü'ne telefonla çağrılmış
Genelkurmay Başkanlığında iki saat geçirip evine geldiği sırada askeri hattan telefonla arandığını, bir santralden konuşan askerin "harekat yıldırım" emri verildiğini belirterek, ciddi bir istihbarat olduğu, terör saldırısı olabileceği ve yürütülecek faaliyetlere dair elindeki metni okuduğunu iddia etti. Bunun için Akıncı Üssü'ne çağrıldığını belirten Avıalan, askeri hattan Genelkurmay'daki amirini aradığını ancak ikinci aramasından sonra sivil bir kadın memurun telefonu açtığını söyledi.
Avıalan, bu memurun, daire başkanının komuta katında bir toplantıya katıldığını söylediğini, İlhan Talu'nun emir subayından da cevap almadığını bildirdi. Avıalan, "Saatime baktım ve 19.30'a yaklaştığını gördüm. Telefon emri uygulamasının TSK'da acil durumlar için uygulanan bir sistem olması, emri askeri hat üzerinden almam, konuştuğum kişinin ifadelerindeki kesinlik ve bütünlük gibi şeyleri göz önüne alarak bunun düzmece bir şey olma ihtimalinin çok düşük olduğunu düşündüm." dedi.
"Kurye olarak görevlendirilecektim"
Bir muhakeme yapıp, emrin askeri hattan gelmesini de değerlendirerek Akıncı Üssü'ne gitmeye karar verdiğini anlatan Avıalan, "Ama yine de kafamda şüphe bulunduğundan, ters bir şeyler olursa 'Bir arkadaşımı ziyarete gelmiştim' der, durumu kurtarırım diye düşündüm." dedi.
Çıkmadan önce Akıncı Üssü'nü aradığını ifade eden Avıalan, bunun askeri hattaki görüşme kayıtlarından teyit edilebileceğini aktardı. Bu kayıtların ifadelerini güçlendireceğini belirten Avıalan, Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'e, "Ben anlatıyorum ama sizin jest ve mimiklerinizden tam izah edemediğimi düşünüyorum" dedi. Bunun üzerine Dik, "Sen benim jest ve mimiklerimi ne yapacaksın. Sen kendi ifadene bak" karşılığını verdi.
Akıncı Üssü ile görüşüp, "sosyal bir faaliyet olacak" cevabı aldıktan sonra evden ayrılıp üsse geçtiğini belirten Avıalan, "Akıncı Üssüne gitmem için birileri tarafından hazırlanmış bir plan kapsamında özel olarak seçildiğimi düşünüyorum." diye konuştu.
Neden kendisinin seçildiği sorusuna verilecek iki cevabı bulunduğunu belirten Avıalan, Akıncı'da başından geçen bir olayı anlattı. Kamelyada oturduğu sırada yanına gelen sivil giyimli bir kişinin, üzeri mühürlü bir zarfı Genelkurmay Karargahına götürüp, adını hatırlamadığı bir kişiye vermesini istediğini belirten Avıalan, bu kişinin tavırlarından rahatsız olduğu için zarfı götürme teklifini geri çevirdiğini söyledi.
Avıalan, "Ben o gün büyük ihtimalle özel bir şey için kurye olarak görevlendirilecektim." dedi.
Avıalan, yaptığı görevden dolayı birileri tarafından vitrin olarak seçildiğini, Akıncı'da bulunmasının birçok kişide güven duygusu oluşturacağı düşünüldüğü için üsse özel olarak çağrıldığını öne sürdü.
Atatürkçü, milliyetçi bir vatandaşım"
Hakkındaki suçlamaların somut verilere dayanmadığını öne süren Avıalan, şöyle devam etti:
"Yargılandığım davada toptancı bir yaklaşımla ve 'olsa olsa' metoduyla ortaya konmuş soyut delilerle şahsıma yapılmış suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Ben hiçbir zaman Fetullahçı olmadım. İllegal veya legal görünümlü illegal hiçbir yapılanmanın veya herhangi bir terör örgütünün üyesi ya da yöneticisi değilim. Bu konuda tahmin ve zanna dayalı isnatlar haricinde elle tutulur hiçbir delil yoktur. Ben Atatürkçü, milliyetçi, değerlerine ve kültürüne bağlı bir vatandaşım ve bundan önce de hep öyleydim. Bunun haricindeki isnatlar, birileri tarafından konjonktürel olarak ortaya atılmış iddialardır. Hiçbir konseyin veya darbe girişimine yönelik bir yapılanmanın içinde bulunmadım. Toplantılarına katılmadım. Planlama veya organizasyonuna yönelik hiçbir eylemde bulunmadım. Bu kapsamda kimseye emir ve talimat vermedim, almadım.
Yaptığım telefon görüşmelerinde olayların ne olduğu, nasıl olduğu ve nasıl düzeltebiliriz konuları haricinde hiçbir şey konuşmuş değilim. Suç işlemek maksadıyla veya bana verilmiş kanunsuz bir emri yerine getirmek maksadıyla Akıncı Üssüne gitmedim. Bir aldatmaca karşısında basiretli bir asker davranışı sergileyememek haricinde bir suç işlemek, hele hele bir darbe girişimine iştirak etmek niyet ve kastım yoktur. Üste hiçbir hazırlık toplantısına katılmadım, suç teşkil edecek herhangi bir davranış veya eylemde bulunmadım. Olaylardan uzak mahallerde vakit geçirmeye çalıştım."
Avıalan'ın, "Atatürkçü ve milliyetçi bir vatandaşım" savunması, duruşmayı takip eden şehit yakınlarının tepkisini çekti.
"Üst akıl ortaya çıkarılsın"
Avıalan, darbe planının başarı üzerine değil, başarısızlık üzerine kurulduğunu savunarak, "Başarısız olması ve ortaya bugünkü gibi bir tablo çıkması için aylarca belki de senelerce çalışılmış, ama hayatın olağan akışına veya askeri gereklere uygun olarak icra edilmesi için sadece birkaç gün adeta çalakalem çalışılmış ve kesinlikle iddia edilen sözde yurtta sulh konseyi üyelerinin elinden çıkamayacak kadar da amatörce bir askeri planlama. Yani aslında bir oyun, bir aldatmaca. Bizatihi kendisi ve yapılış şekli hayatın olağan akışına uygun olmayan bu girişimin üst aklını ortaya çıkarmadan verilecek kararlar adaleti engelleyecektir." diye konuştu.
Savunmasının sonunda darbeyi kimin gerçekleştirdiği yönündeki sorulara cevap vermek istediğini ifade eden Avıalan, "Benim bu konuda somut bir bilgim yok. Elimde veri de yok. Dolayısıyla kimin icraya koyduğunu, sahne gerisinde kimlerin bulunduğunu bilemiyorum. Arkamdakilerden bir çoğunun sahne önündekiler, yani bu girişime bulaştırılmış, veya farklı saiklerle kendisini bulaştırmış ya da sonradan monte edilmiş kişiler olduğunu düşünüyorum. Adaletin tecellisine yardımcı olmak adına şunu söyleyebilirim, eski bir Roma içtihadında şöyle dendiğini okumuştum, kimin işine yarıyorsa o yapmıştır" iddiasında bulundu.
Savunmasının ardından Avıalan'ın çapraz sorgusuna geçildi.