OHAL referanduma daha rahat bir zemin hazırlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, referandumda OHAL’in süreceği sinyalini verdi. Partinin başına dönüp dönmemeye çıkacak sonuca göre karar vereceğini ifade eden Erdoğan, meydanlara inme sorusuna “Arkadaşlarımla istişare eder ona göre karar veririm” diye yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu hafta Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar’ı ziyaret etti. Doğu Afrika’nın kaynak zengini ancak fakir ülkelerine yapılan üst düzey ziyaret, ön planda ekonomik ilişkileri geliştirme amacı taşısa da, en az onun kadar önemli bir gündeme daha sahipti: FETÖ... Cumhurbaşkanı, dönüş yolunda geziyi değerlendirirken bu noktanın altını çizdi. ABD’de Trump’la başlayan yeni dönemden beklentilerini sıraladı, referanduma ilişkin görüşlerini anlattı.
-Referandumdan evet çıkarsa, 2019’u beklemeden genel başkanlığa dönecek misiniz?
“Öncelikle onu bağlayıcı bir şey aslında yok. Seçim noktasında konu 2019. Hükümette ya da parlementoda seçimi erkene almak söz konusu mu? Şu anda öyle bir şey söz konusu değil. Aslolan şey şu: Milletimizin buradaki kararlılığı. Bence milletimizin kararını görmemizde çok büyük fayda var. Bunu gördükten sonra, bunların değerlendirmesi de yapılabilir. Şu anda görünen o ki, millet kararlı. 7 Şubat itibariyle herhalde kampanyalar başlayacak, meydanlar hareketlenecek diye düşünüyorum. Meydanların dili her zaman farklı olmuştur. Burada da yine meydanlara saygı duymak, meydanların dilini hep birlikte takip etmekte fayda var.
‘Pet şişe metodu!’
-CHP, Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor. Evet demek, İslam’a aykırı dediler...
“Bir defa anamuhalefet partisinin tek müracaat kapısı Anayasa Mahkemesi. Millete gitmeyi hiçbir zaman tercih etmiş değil. Parlementoda hodri meydan dedi. Hodri meydan dediysen, niye Anayasa Mahkemesi’ne koşuyorsun? Demokraside yol, halktır, milli iradedir. Bunlar parlamentoda milli iradeyi bile tartışmaya kalktılar ya. Daha da ileri gittiler: ‘Her zaman milli iradenin dediği olmaz. Çoğunluğun kararına saygı duyulur diye bir şey yoktur’ dediler. Onlar ne derse desin, biz biliyoruz ki demokrasi, milli iradenin hakimiyetidir. Önümüzdeki süreçte inanıyorum ki milletimiz, bu 18 maddeyi her geçen gün daha iyi şekilde anlayacaktır. Halkımıza iyi anlatılması, halkımızın bilinçlendirilmesi önem arz ediyor. Sayın Kılıçdaroğlu ‘İslami değildir’ diyor. Acaba neyin İslami olduğundan haberi var mı, sormak lazım. Diyor ki, ‘Bu işler istişare ile yapılır’. Tamam da sen zaten teklifin karşısında olan bir partisin. Teklifi hazırlayanlar, gerekli istişareyi enine boyuna yaptılar; akademisyenler, siyasiler dahil farklı kesimlerle yaptılar. MHP bir isim, AK Parti bir isim tespit etti, onlar çalıştı, sonunda da parlamentoya, önce Anayasa Komisyonu’na geldi. Orada da tartışıldı, ama istişare metodu ile değil, pet şişe atma metodu ile tartışıldı! Bunların istişareden anladıkları da maalesef bu.”
Seçim OHAL’de yapılmıştı
-Nisan’da referanduma, OHAL ile mi gidilecek?
“OHAL ile gidilmesi noktasında sorun yok. OHAL ile gidilmesi çok daha rahat bir zemin de hazırlayabilir. OHAL ile seçim olmaz diye bir şey yok. Hatırlayın biz iktidara gelmeden önce de Türkiye’de OHAL vardı; seçim de OHAL ortamında yapılmıştı. OHAL’i o dönemde biz iktidara geldikten sonra kaldırdık.”
‘Söyleyeceklerimiz olabilir’
-Referandum sürecinde meydanlarda olacak mısınız?
“Meydanlara inip inmeyeceğim konusunu arkadaşlarımla istişare eder ona göre karar veririm. İstişare benim zaten her zaman prensibim olmuştur. İstişare neticesinde gerekli olduğuna inanırsak, meydanlara çıkarız. Zira bizim de bu konuyla ilgili olarak, ta belediye başkanlığımızdan bu yana söylediklerimiz var. Bundan sonra da söyleyeceklerimiz olabilir. Mesai arkadaşlarımızla değerlendirmesini yapar, kararımızı veririz.”
‘Samimi itirafçılar olabilir ama...’
-15 Temmuz’dan bu yana yoğun mücadele sürüyor. Şu anda hangi noktadayız, içimiz rahat uyuyabilir miyiz, büyük ölçüde temizlendi mi? Geçen itirafçılarla ilgili değerlendirmenizde itiraflarına dikkat edilmeli dediniz, açar mısınız?
“Bizim güzel sözümüz var: Su uyur düşman uyumaz! Bunlar bu milletin, bu vatanın düşmanları. Burada şu kadar kişi alınsın sonra duralım, asla böyle bir şey sözkonusu değil. Aynı şekilde OHAL ile ilgili olarak da, şurada keselim diye bir şey yok. Netice alana kadar devam edeceğiz. Ekonomik tahribat boyutu da var... Adamlar ülkemizdeki ekonomik tahribata ilaveten, dünyanın değişik yerlerinde özel kampanyalar da yapıyor. Tüm bu ortamda, Avrupa Konseyi’nin, Avrupa Parlamentosu’nun, ‘Şunu şöyle yapsanız, yoksa sizinle ilgili bir gözlemci süreci başlatacağız’ şeklindeki yaklaşımları da hoş değil. Neticede bu millet kendi göbeğini kendi keser. Benim şehitlerimin hesabını onlar mı verecek? Şu anda askerimiz de polisimiz de operasyonlarda gayet başarılı bir şekilde süreci işletiyorlar. Demek ki kararlı olunca, isteyince, evvel Allah her şey mümkün. Ama öte yandan mesela Yunanistan oraya sığınan 8 alçağı hala vermiyor. Ben kendilerini daha ilk akşam aradım, bana verdiği söz ‘15-20 gün içinde çözeriz’di. Bunlar, Türkiye’de terör eylemi yapmışlar, burada yargılanmaları gerekir. Oraya sığınıp orada yargılanmaları diye bir şey olabilir mi? İade işlemindeki gecikme, tabii ki güvenin de sarsılmasına neden olur.”
-FETÖ’cü itirafçılarla ilgili değerlendirmenizi biraz açmanızı istemiştik...
“İtirafçılar içerisinde elbette samimi olanlar çıkabilir. Ama geneli itibariyle hepsinin samimi oldukları da söylenemez. Aralarında ‘Buradan bir şey çıkar mı ya da ben buradan yırtar mıyım’ düşüncesiyle itirafçı olmaya kalkmış olanlar da bulunabilir. Bazılarının çok değişik bir şey anlatmaması, bildiğimiz duyduğumuz şeyleri tekrarlamakla yetinmesi bunu düşündürüyor. Mesela yargı mensubu arkadaşlar, itirafçıların anlattıklarından, önümüzü açacak bazı şeyleri de yakaladıklarını söylüyorlar. Dolayısıyla onların bakışı çok daha farklı. Hakikaten itiraflar sayesinde ön açıcı ve yararlı bazı bilgilere de ulaşmış olabilirler.”
ABD’yle ‘stratejik ilişki’ yeniden değerlendirilmeli
-ABD Başkanı Trump’la göreve başladıktan sonra görüştünüz mü, yüz yüze görüşmek için girişimde bulunduğunuzu biliyoruz, takvim var mı, Türkiye olarak ne mesaj verilecek?
“Telefon görüşmesini ilk akşam yapmıştık. Elbette resmi ziyaret de yapalım istiyoruz. Temennim fazla gecikmeden Sayın Trump’la görüşmeyi yapabilmektir. Görüştüğümüzde ele alacağımız konuların başında, Türkiye-ABD ilişkilerinin gerçekten stratejik anlamda yeniden bir değerlendirmesini yapmak yer alıyor. Şu an ibarıyla stratejik anlamda ilişkilerimiz çok sağlıklı yürüyor mu? Hayır. Bunu sağlıklı hale getirmemiz lazım. Bir diğer önemli konu, Ortadoğu. Ortadoğu’da Türkiye-ABD ilişkilerini sağlıklı konuma getirmemiz lazım. İki NATO ülkesiyiz ama, Ortadoğu meselesinde iki NATO ülkesine yakışır bir dayanışma içinde olduğumuz da söylenemez. Tabii burada Sayın Trump’ın NATO ile ilgili yaptığı bazı açıklamalar var, bunlar neyi kapsar neyi kapsamaz bunu ikili görüşmemizde çok daha yakından öğrenmiş olacağız. Yine koalisyon güçleri, ki başını ABD çekiyor, Suriye’de de Libya’da da şu ana kadar bizim istediğimiz, bizim beklediğimiz atılımı ortaya koyabilmiş değil. Tüm bunları başarmamız gerekir diye düşünüyorum. Son Astana zirvesiyle bir süreç başladı diyebiliriz. Türkiye, Rusya ve İran’ın katıldığı zirvede, ABD de oradaki büyükelçisiyle yer aldı. Orada alınan bir netice var, bu şimdi Cenevre’de de devam edecek. Bu olumlu adım, temennim odur ki kısa sürede meyvesini verir. Döndükten sonra, bu konuda Sayın Putin ile bir görüşme yapmayı düşünüyorum. Bu konuda Trump ile de yüz yüze görüşmeden önce belki bir telefon görüşmesi söz konusu olabilir. Zira Ortadoğu’daki gelişmeler bizim için önem arz ediyor. El Bab malum, Mümbiç ve Rakka olayı var. Eli bağlı durmamız mümkün değil, atılması gereken adımları bir an önce atmamız gerekiyor.”
Madagaskar’a TOKİ konutları
“Madagaskar Cumhurbaşkanı ile havalimanına geliş esnasında araçta uzun uzun sohbet imkanımız oldu. Madagaskar, doğal güzellikleri ile çok farklı bir ülke, ama kişi başına geliri henüz 450 dolar. Ülkenin yüzde 10 küsuru elektrik alabiliyor. Bunlarda fuel oil var, dizel var, gaz da var. Çok ciddi manada su var. Hidroelektrik santral kurulabilir. Kömür var. Termik santraller kurulabilir. Ada olduğu için rahatlıkla rüzgar enerji santralleri kurulabilir. Güneş enerjisi kurulabilir. Kentsel dönüşümü de konuştuk. Şehir ile havalimanı arasındaki yolun etrafından işe başlanabileceğinden bahsettik. ‘Sen buralarda oturan vatandaşları ikna eder misin’ dedim, ‘Ederim’ dedi. Bizim TOKİ’mizi, 14 senede 760 bin konut yaptığımızı, özel sektörümüzü anlattım. Dedim ki, ‘Buralarda konut yapımına girelim. Sen yer tahsisini yap, biz süratle bir artı salon, iki artı salon konutlar yapalım, dar gelirlere açalım. Bu bir can suyu olur, sonra da şehrin başka kesimlerine el atılır’... Bütün mesele devletin alım garantisi. ‘Sen yapılacak bu konutları, 40 dolar 50 dolar taksitle versen, buradaki insanlar alabilir mi’ diye sordum, ‘Alırlar’ dedi. ‘O zaman mesele yok dedim. 8 ay ile 12 ay arasında konut yapımını hızlandırırız, alt yapısı üst yapısı ile birkaç yıl içinde şehrin değiştiğini görürsünüz’ dedim.”
‘Sen pazar ben tüccar mantığı’
“Bir diğer önemli konu da ABD ile ilişkilerde olayın ekonomi boyutu. Bu da çok çok önem arz ediyor. Savunma sanayine yönelik bugüne kadar attığımız müşterek birçok adımlar vardı, bundan sonraki süreçte acaba müşterek yatırımlarla mı bir yola gideceğiz yoksa ‘sen pazar ben tüccar mantığı’ ile mi gidilecek? Bizim yaklaşımımız, müşterek yatırımlarla yola devam edilmesidir. Buralarda ortak yatırımlara, müşterek yatırımlara gireceğimiz alanlar var. Bunları her ülke ile bu şekilde yapmak istiyoruz. NATO’daki ortaklarımızla bu işleri birlikte yapmamız gerektiğine inanıyorum.”
El Bab kuşatıldı
-Fırat Kalkanı’nda son durum ne?
“El Bab şu anda dört bir yanından kuşatılmış vaziyette. Orada TSK’nıı sivil halka zarar vermeme hassasiyeti var. DEAŞ, orada ciddi kan kaybında. Biz çalışmalarımızı koalisyon güçleri ile beraber yürütüyoruz. Zaman zaman Rusya’nın da desteği oluyor. Sivillere zarar vermeme hassasiyetimiz nedeniyle bir zaman kaybımız var. Dönünce Başbakan ve TSK ile bu konuları yine değerlendireceğiz.”
FETÖ için Güney Afrika’ya ziyaret
“Tanzanya, gerek Mozambik, gerek Madagaskar’da yaptığımız görüşmelerin ülkelerimiz arasında bir dayanışmaya vesile olmasını temenni ediyorum. Bu ülkelere yaptığımız ziyaretler, ilişkileri geliştirmenin yanı sıra FETÖ ile mücadele açısından önemli. Zira buralar, FETÖ’nün Afrika’daki önemli yapılanma merkezleri. Bu yerlerden biri de Güney Afrika, inşallah oraya da gideceğiz. Bu tür ziyaretlerdeki temel arzumuz, Afrika’yla ilişkilerimizi geliştirmek, güçlendirmek; göreve geldiğimizde kıtada 12 olan büyükelçilik sayımızı, süratle kıtadaki 54 ülkenin tamamına yayabilmek. Kıtada şu an 39 büyükelçiliğimiz var.”
‘Yerli paraya geçmek şarttır’
-Merkez Bankası, faiz koridorunun üst bandında yüzde 0.75 puanlık bir artışa gitmesine rağmen dolar yükselişini sürdürdü. Bu konuda bir değerlendirme alabilir miyiz?
“Ben aynı noktadayım. Bu konuda görüşümü öteden beri söylüyorum: Faizi artırmak, kuru da enflasyonu da olumsuz istikamette etkiler. Hatta ben özellikle faizde, taban tavan meselesinin dahi kaldırılmasını, sadece politika faizinin kalmasını savunan birisiyim. Faizle işsizliği azaltamazsınız. Niye? Çünkü girişimci yatırım yapamayacaktır. Bankalar kalkıp da, faizler yükseldi diye girişimciye kredi mi verecek? Hayır. Girişimci, müteşebbis, yüksek faizle zaten kalkıp yatırım yapamaz ki; yatırımını artıramaz, sıfırdan yeni bir yatırıma da giremez. Hep söylüyorum, faizle enflasyon doğru orantılıdır. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Başka yerlerde şey aramayın; yok domates yok biber, hepsi hikaye. Bu işin ana sebebi faizdir. Kur baskısından kurtulmak için yerli paraya geçmek şarttır. Bakın Rusya ile bu konuda anlaştık, Çin keza, İran keza öyle. Avrupa’daki ülkelerde de yerli paraya geçme düşüncesi başladı. İngiltere’nin bu noktaya gelmesi zaten bundandır. Biz Rusya ile ilişkilerde yerli paraya girer de bunu yaparsak, kur baskısından parayı kurtarmış olacağız.”
‘Daha derinliğine gitmemek lazım’
-Suriye’de El Bab’da rejimle de karşı karşıya gelme ihtimalimiz olabilir mi?
“Rejimle zaten karşı karşıyayız. Cerablus’ta da karşı karşıya kaldık, El Rai’de de, Dabık’ta da kaldık. Görünen değildi, maşa kullandı. Mesela Afrin uzantısında PYD devredeydi, YPG devredeydi. ABD’nin verdiği silahlar nereye gitti? PYD, YPG hatta DEAŞ’a gitti. Ama benim temennim odur ki Cenevre süreci, Astana’da başlatılan süreç, inşallah rejimi olumlu bir noktaya çeker ve El Bab hallolmuş olur. El Bab’da bundan sonraki süreçte süratle mesafe almak suretiyle oradaki işi bitirmek, daha derinliğine gitmemek lazım. Yapılan çalışma bu istikamettedir.”
Başkan Trump’a FETÖ sorusu
-FETÖ’nün terörist başıyla ilgili konu, ABD görüşmelerinde nasıl ele alınacak?
“Yüz yüze yapacağımız görüşmelerimizde elbette bu konu da gündeme gelecek. Arzumuz, bu işin bir an önce neticelendirilmesi. Verdiğimiz dosyaların, klasörlerin -85 koli verdik- akıbetini soracağız, şu anda soruşturulmakta olan dosyaları da göndermeye devam edeceğiz.”