O savunmada dikkat çeken satırlar!
'AK Parti döneminde de...'
28 Şubat sürecinde “darbeye teşebbüs ettikleri” iddiasıyla 36’sı tutuklu 103 sanığın yargılandığı davada sanıklar ve sanık avukatları tahliye talebinde bulunuyor. Batı Çalışma Gurubu’nun yasal bir oluşum olduğunu belirten Çetin Doğan, AKP hükümetleri 2004 ve 2006 yıllarında irtica ile mücadele kapsamında genelge yayınlanmıştır. AKP hükümeti görevdeyken de Başbakanlıkta toplantılar yapılmıştır. Ve bu toplantılar 2009 yılına kadar sürmüştür” değerlendirmesinde bulundu.
28 Şubat sürecinde “darbeye teşebbüs ettikleri” iddiasıyla 36’si tutuklu 103 sanığın yargılanmasına Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediliyor. Aralarında Çevik Bir, Çetin Doğan, Engin Alan ve Kemal Gürüz’ün de bulunduğu sanıklar ile avukatlarının yer aldığı duruşmaya, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı sağlık sorunları nedeniyle katılmadı. Yoklamanın yapılmasının ardından duruşmanın 4. gününde tahliye talepleri alınmaya başlandı. Avukatların Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal’a “sesiniz az geliyor” uyarısında bulunması üzerine “mikrofona konuşmaya alışkın değiliz” karşılığını veren Köksal, tahliye taleplerinin değerlendirilmesinde sürenin ekonomik kullanılmasını isteyerek, avukatlara ve sanıklara 5 dakikalık talep süresi verileceğini ifade etti. Sanık Kenan Deniz’in Avukat Mustafa Bir, Anayasa’da yer ayan ‘kanunsuz emir’ hükmüne atıfta bulunan Bir, askerliğin anında emir verilip anında yerine getirmeye esasına dayalı olduğunu anlattı. İç Hizmet Kanunun 13. maddesinde disiplinin tanımlarken mutlak itaat hükmüne bağlandığını ifade eden Bir, “İcradan doğacak mesuliyetler emri verene aittir. Askerlikte yazılı emir diye bir müessese yoktur, bir bakış bir hareket vardır bir mimik bile emir yerine geçer. Kanuna aykırı dahi olsa emir ast bunu yerine getirmekle hükümlüdür” dedi. BÇG’nin MGK kararlarıyla oluşturulduğunu, tamamen anayasal düzene ve kanunlara uygun olduğunu ifade eden Bir, “Burada bir çok kişi emirleri yerine getirmiştir. Emrin hukuka uygunluğunun müvekkil tarafından değerlendirilmesi mümkün değildir” dedi.
-FAALİYETLER REFAH-YOL’A DEĞİL İRTİCAYA YÖNELİKTİ-
Çevik Bir’in Avukatı Vefa Toklu, gerek iddianamede gerek tutukluğun devamına ilişkin karalara bakıldığında Genelkurmayın elinde hiç bir belgenin kalmadığını ifade ederek, "Tutuklulukta delillerin toplanması gibi bir gerekçenin ortadan kalktığı açıktır. Tutukluğun devamlılığı kararlarında kişi ve toplum için yaratacağı tehlikeden söz edilmekte. Bu gerekçenin mesnetsiz olduğu zaman içinde ortaya çıkmıştır. 13 yıldır emeklilik yaşamıştır ve toplum için de bir tehlike arzetmemektedir. Adli kontrol tedbirleriyle serbest bırakılan bütün sanıklar şu anda karşınızdadır” dedi.
Bütün faaliyetlerin hükümetin talimatları doğrultusunda MGK Genel Sekreterliği koordinesinde karargah çalışmalarının usulleri çerçevesinde ve kanun ile yönetmeliklere uygun hazırlandığını ifade eden Toklu, tüm eylemlerin Genelkurmay Başkanın bilgisi ve talimatları doğrultusunda Cumhurbaşkanın ve diğer bakanlıklarla MİT ve Emniyet ile paylaşımlar yapılmak suretiyle yürütüldüğünü ifade etti. Toklu, faliyetlerin Refah-Yol hükümetine yönelik olmadığını MGK tarafından belirtilen iç tehdide ve irticaya yönelik olarak yapıldığını anlattı.
-AKP DÖNEMİNDE DE TOPLANTILAR YAPILDI-
Batı Çalışma Gurubu’nun yasal bir oluşum olduğunu belirten Sanık Çetin Doğan ise “Batı Çalışma Gurubu’na yönelik 28 Şubat iddianamesiyle açılan bu dava daha önce bütün kamuoyuna mal olmuş bir şeydir. Buna fırsat verenler kesintisiz güç kaynağının sağlayanlar siyasi merkezdir. Bu davayla esas itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin yetkili organlarınca kabul edilen değerlendirmelere göre yayınlanan resmi dokümanlar çerçevesinde anayasanın laiklik ilkesini korumak için kurumların üzerine düşen yaptığı işlemler, maalesef irtica ile mücadeleyi yargılanma durumuna getirilmiştir. Başkanlıktan sırf irtica ile mücadele için 61 genelge yayımlanmıştır” dedi. İrtica ile mücadele için dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın da katıldığı toplantılar yapıldığını anlatan Doğan, “406 sayılı MGK kararından sonra 13 Mart’ta bir toplantı yapılmıştır, bu toplantı maalesef belgelerde yok. Burada irticayla ilgili alınan kararların uygulanmasına yönelik hararetli tartışmalar yapılmıştır. Tansu Çiller’den sonra söz alan Erbakan, ‘sayın Çiller benim sözlerime tercüman oldu irtica bir hastalıktır’ demiştir. Bunlar daha sonra basın organlarında da çıkmıştır” dedi. TSK’nın Türk ulusunun birlik ve beraberliğini teminatı olduğunu belirten Doğan, AKP hükümetleri 2004 ve 2006 yıllarında irtica ile mücadele kapsamında genelge yayınlanmıştır. AKP hükümeti görevdeyken de Başbakanlıkta toplantılar yapılmıştır. Ve bu toplantılar 2009 yılına kadar sürmüştür” değerlendirmesinde bulundu.
-SANIK LEHİNE BELGELER TOPLANMAMIŞTIR-
Çetin Doğan’ın Avukatı Celal Ülgen tahliye talebine ilişkin verdiği dilekçede, “Cumhuriyet savcının hazırladıkları iddianamenin temel yanlışlığı olmayan bir suçun yaratılması gayreti taşımasıdır. Oysa maddi gerçeğin ortaya konmasında yaratılacak bütün belgelerin cumhuriyet savcılarının elinin altındadır soruşturma savcıları iddianameye giden yolda sanık lehine toplanması gereken yada sanık lehine ellerinde bulunan belgeleri hiç değerlendirememiştir. Ve iddianameyi salt peşin hükümle ya da bugün siyasi iktidarın düşüncesine uygun bir gözle hazırlıklarını tamamlamışlardır” değerlendirmesinde bulundu. Sanıkların ve avukatların tahliye taleplerine ilişkin değerlendirmeleri devam ediyor.