'O gece Ahmet'e siper oldu'
Gülten Kaya, Ahmet Kaya ve Savaş Ay'ın o anısını anlattı...
Gazeteci Savaş Ay'ın vefatının ardından Sabah gazetesinde başlayan yazı dizisinde bugün Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya konuştu. Gül Kireklo'nun haberinde Gülten Kaya, Magazin Gazetecileri Derneği Ödül Töreni'nde eşine yönelik saldırılar sırasında Ay'ın siper olduğunu söyledi.
Yazının ilgili bölümü şöyle:
Ahmet Kaya ile Savaş Ay çok iyi arkadaştı. Uzun yıllara dayanan dostluklarını Gülten Kaya anlatıyor: İkisi de sokağın adamıydı, birbirlerini çok severlerdi. Yaşarken olduğu gibi orada da şiir okuyorlardır.
Savaş Ay'ı uğurladık. Onunla ama onsuz başladık muhabirliğe. "Savaş'lı yılları" 3 güne sığdırmaya çalıştık. Milyonlarca fotoğraf arşivi, binlerce gündem yaratan haber nasıl sığardı Savaş'lı yılları anlatmaya. En özellerini, dostlarından aktardık onların anılarından ve Savaş Ay'ın kaleminden ama sensiz her haber gibi bu yazı dizisi de yavan kaldı seni anlatmaya... ' Hoşçakal Usta' deyip, veda etmek istemiyorum, istemiyoruz sana. Usta, muhabirlikte, gazetecilikte, habercilikte yaktığın ışık, ağabeylik yaptığın meslektaşlarınla kamuoyunu aydınlatmaya devam edecek. O ışık çok büyük. Sadece bizler değil, sokak çocukları, tinerciler, travestiler, çingeneler ve daha binlercesi yaktığın ışıkla yollarını aydınlatacak. Hep bizle birlikte her haberde yeşerecek, ektiğin tohumlar... Rahat uyu usta!..
"O GECE AHMET'E SİPER OLDU"
Ve son yazımızda, Ahmet Kaya ile yıllar öncesine dayanan dostluklarına yer verdik. 1999'daki Magazin Gazetecileri Derneği ödül gecesinde Kürtçe şarkı söylediği için saldırıya uğrayan Ahmet Kaya'ya o sırada siper olmuştu Savaş Ay. Kaya'nın eşi Gülten Kaya ikisinin dostluğunu anlatıyor: "Savaş'a dair ne söylesem eksik kalır. Oldukça uzun bir ortak geçmiş var aramızda. Eşimle çok önceye dayalı bir arkadaşlıkları vardı onların. Benimle de aynı. Yani biz Ahmet'le birbirimizi tanımadan önce 12 Eylül mahkemelerinde fotoğraflarımı çekmiştir. Uzun yıllar ailemizin bir ferdi gibiydi. Ahmet'le bitmeyen bir çekişmeleri vardı. 'Oğlum kendini bana benzetmeye uğraşma, şapkandaki A bile adımın baş harfi' diye takılırdı ona. Nitekim Savaş bir ara A Takımı jeneriğine kendisine, 'Ahmet Abi' diye seslenen birini koymuştu. Onları sabahın 3'ünde Dolmabahçe'de çay içerken de, stüdyoda şiir okurken de, Bodrum'da birlikte bisiklet kullanırken de görmek mümkündü. Ahmet'ten sonra Cihangir'de ofisime sık gelir, teklifsiz arşive girer, ne var ne yok, ne yapıyorum, projem ne diye merak ederdi. Onların ikisi de sokağın insanıydı ve sokakla çok rahat ilişki kurarlardı. Hayatın her kesiminden insanla yanyana gelebilen, onlara dokunabilen, onları algılayabilen insanlardı. Belki yine şiire durmuşlardır 'Orada'... Mehmet Ali Birand'ın vefatından sonra kaleme aldığı, 'Ve şimdi sadece bir meslek büyüğümü değil de öz ağabeyimi kaybetmiş gibiyim' deyip, vefasını sunduğu yazıyı paylaşmak istedik. Birand'ın kendisini nasıl savaş muhabirin yaptığını da anlatıyordu o yazıda.