Numan Kurtulmuş'tan flaş açıklama
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Tuğrul Türkeş'in Başbakan'ın bakanlık teklifini kabul etmesine değinen Kurtulmuş, "Türkeş veya diğerlerine teklifi kabul ettiler diye ne vatan haini ne de milli kahraman olarak görmek gerekir" dedi.
Kurtulmuş, teklifin kabul edilmesinin Türkeşin kişisel kararı olduğunu ifade etti.
TÜRKEŞ AK PARTİ'YE KATILACAK MI?
Kurtulmuş, Türkeş'in AK Parti'ye katılıp katılmayacağına ilişkin soruya da yanıt verdi.
"Siyaset silah zoruyla yapılan bir iş değil" diyen Başbakan Yardımcısı, "Siyasetin muhatabı öncelikle o siyasette olma kararı veren şahsın kendi fikriyatıyla kendi içinde bulunduğu şartlarla ilgilidir. Sayın Türkeş nasıl hareket edecek siyasette, Milliyetçi Hareket Partisi ile ilişkisini sürdürecek mi bunları konuşmak bizim hakkımız değildir" diye konuştu.
"DOĞRUDAN HALK HEDEF ALINIYOR"
Terör ve dün Şırnak'ta 3 sivilin hayatını kaybettiği olaylara değinen Kurtulmuş, "doğrudan halkı hedef alan bir terör mekanizması" olduğunu söyledi.
Sokağa çıkma yasaklarının halkın çatışmalardan zarar görmemesi için alındığını ifade eden Kurtulmuş, "Öncelikli hedefimiz sivillerle teröristleri ayırt ederek mücadele etmekdir. Örgüt iki yüzlü davrandı. 20 Temmuz'dan sonra ne oldu da böyle bir döneme girildi?" ifadelerini kullandı.
Numan Kurtulmuş, canlı yayında kendisine yöneltilen sorulara şu yanıtları verdi:
Tuğrul Türkeş’in bakanlığı kabul etmesi ve Levent tüzel’in reddetmesi çok tartışılıyor.
Sürecin son derece açık ve şeffaf yürütüldüğünü tüm Türkiye görüyor. Bir anayasal zorunluluk bu ayrıca bireysel bir sorumluluk. Sayın Başbakanımıza bağımsız olarak geçici hükümeti kurma görevi Cumhurbaşkanımız tarafından verilmiş, atanmış bir başbakan. Sayın Başbakan tek bu isimlere çağrılarda bulundu ve mektup yazdı. Bu teklif edilenlerden 11 kişiden 3’ü kabul etti diğerleri kabul etmedi. Kabul etmeyenin fikrine nasıl saygı duyarsak kabul etmeyenin de fikrine saygı duyarız. Sayın Türkeş bireysel olarak bu cevaba olumlu yanıt vermekle Türkiye'nin normalleşmesi sürecine katkıda bulunmuştur. Burada bir koalisyon olmuyor. Geçici bir hükümet kuruluyor. Bunun üzerinden sayın Türkeş veya diğerlerine teklifi kabul ettiler diye ne vatan haini ne de milli kahraman olarak görmek gerekir. Evet demek bir sorumluluğa paydaş olmaktır.
Türkeş’le daha önce bir temas olmuş muydu siz biliyor muydunuz kabul edeceğini?
Kime nasıl teklif götürüleceği sayın başbakanın bireysel tercihidir. Her partide isimler özenle seçimli isimler, bu isimler veya baka isimler olabilirdi. Ama tamamlanması gereken prosedür için çalışıyoruz. Dolayısıyla Türkiye belki ilk sefer böyle bir süreçle karşılaştığımız için yadırgıyoruz ama anayasaya göre son derece açık bir süreçtir. Sayın Başbakanımız ısrarla tekrarladı hep birlikte bir erken seçim kararı alalım, parlamento içinde çözmelim işi dedi. Ama ne yazık ki hayır cevabı aldı. Sonuçta geçici bir süre bu hükümetin görevi Türkiye'yi salimen seçime götürmek olacaktır.
Alparslan Türkeş’in oğlu olması açısından da sembol bir isim. HDP’nin de olacağı bir kabine de Tuğrul Türkeş’in de olması AK Parti’nin seçmene kendisini anlatmasını kolaylaştırır mı?
Diğer arkadaşlara da teklif edildi Milliyetçi Hareket Partisi’nden onlar da kabul edebilirdi. HDP’nin ya da Milliyetçi Hareket Partisi’nin ya da Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu geçici seçim hükümetine girmesi AK Parti’nin tercihi değildir, anayasal bir zorunluluktur. HDP parlamentonun içinde olan bir parti ve oradan da bakan alınması anayasanın hükmü. HDP’nin katılması AK Parti’nin tercisi ya da yapılmış bir koalisyon değil.
Levent Tüzel’in reddetmesine ne diyorsunuz?
Bunlar tamamen bireysel tercihler. HDP’ye parti olarak koalisyon teklifi yapılmamıştır. HDP başka sol partileri bünyesinde barındırmış olan bir koalisyon aslında. HDP temsilci verme kararı almışken sayın Tüzel’in böyle bir karar almaması zannediyorum eski partisi olan ilişkisi ve o partinin aldığı karar doğrultusundadır. Burada oluşacak iç tartışma HDP’nin kendi iç tartışmasıdır orası bizi ilgilendirmez. Bu kişisel bir tercihtir. EMEP’in tercihleri doğrultusunda bu koalisyona katılmama kararı almış ve bunu da bir deklarasyonla kamuoyuna açıklamıştır. Kabul etmeyenler için bağımsız adaylara Başbakan teklif edecektir.
Ankara kulislerinde eğer 3 dönemlik değillerse mevcut bakanların görevlerine devam edeceği konuşuluyor.
Bu kabine bir anayasal prosedürün tamamlanması sürecidir. AK Parti ile ilgili kısmı açısından AK Parti’nin kendi teamüllerine göre hareket edeceğini düşünüyoruz. 3 dönem kuralını bir tarafa bırakarak şu anda var olan cari kurallar çerçevesinde bu uygulamanın devam edeceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla Başbakanımız kendi kabinesini Cumhurbaşkanımıza muhtemelen sunmuş olacak. En geçte yarın yasal olarak kabinenin kurulması gerekiyor.
Bu kararından sonra Türkeş AK Parti’ye davet edilmeli mi seçimlerden önce?
Siyaset silah zoruyla yapılan bir iş değil. Siyasetin muhatabı öncelikle o siyasette olma kararı veren şahsın kendi fikriyatıyla kendi içinde bulunduğu şartlarla ilgilidir. Sayın Türkeş nasıl hareket edecek siyasette, Milliyetçi Hareket Partisi ile ilişkisini sürdürecek mi bunları konuşmak bizim hakkımız değildir.
Bugüne kadar yaptığınız değerlendirmelerde 7 Haziran’da bunu yaptık 1 Kasım’da bunu yapmayalım dediğiniz durumlar var mı?
Yüzde 49’dan yüzde 41’e oyları düşmüş bir siyasi parti, kurulduğundan beri ilk defa tek başına iktidara gelememiş bir siyasi parti ama bütün bunlara rağmen Türkiye'de milletin birinci parti olarak seçtiği bir partiden bahsediyoruz. Milletimiz diyor ki; siz Türkiye'deki değişim, reform, dönüşüm iradesine yeniden sahip çıkın, AK Parti bu anlamda fabrika ayarlarına yeniden dönsün bu dalgayı yönetsin ve AK Parti’nin önünde o zaman tek başına iktidar olma imkanı duruyor. Bizim önümüzdeki süreçte yarım kalan reform sürecini mutlaka tamamlayacak bir iradeyi ortaya koymamız lazım. Siyasi ekonomik ve hukuki alandaki reformların tamamlanması gerekiyor.
Türkiye'de hangi sorunu tartışırsak tartışalım geliyoruz reform alanındaki eksik alanlar dolayısıyla sorunu tartışıyoruz. Baraj sistemini tartışıyoruz örneğin ama keşke geçtiğimiz dönemde siyasi partiler ve seçim yasasında gerekli değişiklikler yapılmış olsaydı baraj düşürülmüş olarak Türkiye seçime girmiş olsaydı. Başkanlık sistemini ya da yönetim sisteminin nasıl olması gerektiğini ya da devletin nasıl denetlenmesini gerektiğini tartışıyoruz. Keşke Türkiye anayasal reformlarını tamamlayabilmiş olsaydı ve bu süreçleri bugün daha sağlıklı yürütüyor olsaydık. Türkiye yeni Türkiye istikametinde yürüyecektir. Eski Türkiye'nin kalıpları milletimize dar geliyor. Türkiye'de bu adımların tamamlanmayan kısımlarının tamamlanması için milletimizin AK Parti’ye mühlet be bir imkan daha vermiştir. 1 Kasım seçimlerinin bu imkanın tazelenmesi olarak görüyorum. 12 Eylül’de yapacağımız kongre ile seçim kampanyası da başlamış olacak.