Nizamülmülk kimdir? Nizamülmülk Hasan Sabbah ile nasıl mücadele etti?
TRT'nin sevilen ve ilgiyle takip edilen dizisi Uyanış Büyük Selçuklu dizisi oyuncuları ve tarihi konusu ile dikkat çekiyor. Uyanış Büyük Selçuklu dizisi ile yeniden gündeme gelen Mehmet Özgür'ün canlandırdığı Nizamülmülk, tarihte siyasi ve askeri yönü ile ön plana çıkan devlet adamlarındandır. Nizamülmülk Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun devlet yapısının oluşmasında başrol oynamış, devlet işlerinde aldığı kararlar ile döneminin en önemli şahsiyetlerinden biri olmuştur. Nizamülmülk, Sultan Alparslan'ın veziri Sultan Melikşah'ın Hace'si, büyük devlet adamıdır. Peki, Nizamülmülk kimdir? Nizamülmülk Hasan Sabbah ile nasıl mücadele etti? Nizamülmülk'ün tarihteki önemi ne? İşte Nizamülmülk hakkında merak edilenler...
Selçuklu dönemini ekranlara taşıyan TRT 1'in ilgiyle takip edilen dizisi "Uyanış: Büyük Selçuklu" oyucuları kadar tarihe mal olan karakterlerle de ön plana çıkıyor. Büyük Selçuklu Devleti'nin vezirlerinden, siyaset bilimcisi ve "Siyasetname" kitabının yazarı "Nizamülmülk" karakteri de izleyenlerden en çok dikkatini çeken devlet adamlarından biri.
NİZAMÜLMÜLK NE DEMEK?
Nizamülmülk ismi devletin düzeni anlamına gelir.
NİZAMÜLMÜLK KİMDİR?
Nizamülmülk, 10 Nisan 1018’de Horasan’ın Tus şehrine bağlı Radkan köyünde dünyaya gelir. Çok küçük yaşlarda annesini kaybetmesi üzerine eğitimiyle babası Ali bin İshak ilgilenir. Türklerin İslam diniyle harmanlanmasına vesile olan en önemli ilim ve irfan merkezleri olarak kabul edilen Halep, İsfahan, Nişabur ve Bağdat Medreselerinde farlı ilimlerde eğitimler alır. Bununla birlikte dönemin önemli edip ve şairlerin sohbet
meclislerine katılarak düz yazı, şiir ve hitabet sanatlarında kendini geliştirir. Nizamülmülk’ün çocukluk ve gençlik yıllarında sıkı bir tedrisattan geçmesi, siyasi başarılarının yanında eğitim alanında da yaptığı yeniliklerin temellerini oluşturur
Selçuklu Horasan bölgesine tamamen hakim olduğu yıllarda babası ile birlikte Selçuklu himayesine girdi. Çağrı Bey, Nizamülmülk’ü Merv’de büyük bir hürmetle karşıladı ve oğlu Alparslan’a onu bir baba gibi görüp saygı göstermesini söyleyerek takdim etti. Selçuklu yönteminde söz sahibi olmaya başlayan Nizamülmülk, Çağrı Bey’in vefat etmesinin ardından Tuğrul Bey döneminde Horasan bölgesini yöneterek siyasi hayatında önemli bir tecrübe kazandı. Tuğrul Bey’in vefat etmesinden sonra Alparslan ve kardeşinin
giriştiği taht mücadelesinde Alparslan’ı destekledi. 1063 yılında Selçuklu hükümdarı olarak tahta geçen Alparslan vezirliğe Nizamülmülk’ü atadı. Bu tarihten vefatı 1092 yılına kadar Selçuklu Devletinin vezirliğini yapan Nizamü’lmülk, devletin içinde ve dışında gerçekleşen birçok sorunla baş ederek devletin güçlenmesini sağladı. Özellikle Melikşah döneminde tarihe Haşhaşiler olarak geçen Hasan Sabbah’ın müritleriyle mücadele etti.
Nizamülmülk, uzun süren vezirlik dönemi boyunca siyasi, askeri, ekonomi ve eğitim alanlarında yaptığı yenilikler ve başarılar devlet yönetiminde söz sahibi olmasını sağladı. Bu durumdan rahatsız olan diğer devlet adamları Nizamü’lmülk’ün kendi çocuklarını ve kölelerini devletin önemli yerlerine getirdiği gerekçesiyle Sultan Melikşah’a şikayet etti. Sultan Melikşah, dinlediği şikayetlerde Nizamülmülk’ü haklı görerek şikayetçilerin ummadığı şekilde Nizamülmülk'ün devlet yetkilerini arttırdı. Bu durumdan rahatsız olan Sultan Melikşah’ın eşi Terken Hatun, Nizamülmülk’e ‘yetkilerini aştığını ve vezirlikten azledileceğini’ bildiren bir haber gönderdi. Bu olayların üzerine Nizamülmülk, sultana, vezirlik görevinden azledilmesi halinde tacını kaybederek devletin parçalanacağını söyledi ve görevine devam etti.
Çağrı Bey zamanında Selçuklu yöntemine dahil olan Nizamülmülk, Tuğrul Bey zamanında Horasan valiliği yapmış, Alparslan’ın tahta geçmesini desteklemiş, Alparslan’ın tahta geçmesiyle birlikte Selçuklu veziri olarak görevine başlamıştır. Alparslan’ın Malazgirt savaşı hariç tüm savaşlarına katılmış, devletin içinde ve dışından çıkan her türlü karışıklığı siyasi zekası sayesinde geri püskürtmüştür. Alparslan’ın vefat etmesinin ardından Melikşah zamanında devletin siyasi, askeri ve ekonomik olarak en üst noktaya çıkarmıştır. Haşhaşi denilen Batini tarikatına karşı ciddi mücadelelere girişse de 1092 yılında batini fedaisi Ebu Tahir-i Errani tarafından öldürülmüştür. Nizamülmülk'ün vefat etmesi, devletin çöküşünü başlatan en önemli olaylardan biri olarak tarihe geçmiştir.
NİZAMÜLMÜLK'ÜN TARİHTEKİ ÖNEMİ NEDİR?
Siyasi hayatında elde ettiği başarılar sayesinde Selçuklu Devletini ihtişamlı dönemini kazandıran Nizamülmülk, sadece siyasi anlamda değil, devletin her alanında yenikler yaparak güçlenmesini sağladı. İslam eğitim ve kültürüne ayrı bir ehemmiyet veren Nizamülmülk, ülkenin farklı şehirlerinde açtığı Nizamiye Medreseleri, devletin ilk resmi eğitim kurumları olarak kabul edilir. Bununla birlikte Nizamü’lmülk, batini düşüncesinin tehlikesinin farkında olarak Sünni eğitimin devam etmesi için medreselere akar olacak araziler vakfetti. İslam Devletlerinin İslam kültürüyle doğru ve adaletli şekilde yönetilmesi için Siyasetname isimli kitabını kaleme aldı.
Hadis ilmine de ehemmiyet veren Nizamülmülk, farklı İslam şehirlerinde hadis toplantılarını düzenledi. Bağdat’ta Nizamiye Medresesi ve Mehdi Camii’nde yazdırdığı hadisler günümüze kadar ulaşmıştır. Dini ve eğitim alanında gerçekleştirdiği reformların yanında bilim alanında oldukça önemli adımlar attı. 1074 yılında yeni kurduğu rasathanede astronomi alimlerini toplayarak çalışma imkanları sunmuş, İran takviminde değişiklikler yapmasını istemiş ve Celali adı verilen yeni bir takvim kabul edilerek kullanılmaya başlandı.
Toprağın sürekli işlenmesi, üretimin devam etmesi için kurulan İkta sistemini geliştirerek devleti sürekli gelir kazandırmasını sağladı. İkta topraklarını farklı sınıflara ayırarak gelirlerini askerlere ayırması, ülkenin ekonomik olarak büyük bir yükten kurtulmasına olanak sağlarken askeri sınıfı güçlendirdi. Ordunun güçlenmesi için oldukça önemli adımlar atan Nizamü’lmülk, Büyük Selçuklu ordusunu Ortaçağ’ın en önemli ve güçlü ordusu haline getirdi. Dönemin en güçlü devletlerini baz alarak daha güçlü ordu ve teşkilatlanma kuran Nizamülmülk, Selçuklu Devletini zirveye ulaştırdı.
NİZAMÜLMÜLK HASAN SABBAH İLE NASIL MÜCADELE ETTİ?
Selçuklu Devleti, devrin siyasi, askeri ve ekonomik yönden devrin en güçlü devleti idi. Orta Doğu’da Bizans ve Fatîmi Devletlerine karşı da kendi üstünlüğünü kabul ettirmişti. Asya, Avrupa ve Afrika’da Selçuklu Devleti’ni tehdit edecek bir güç kalmamıştı. Bununla beraberbu devletin bir takım zaafları ve tehdit bölgeleri olmuştu. Bu tehditlerden en başta geleni Hasan Sabbah’ın liderlik yaptığı Bâtınî hareketi idi. Dinî, Siyasî ve ideolojik özellikli bir hareketti. Selçuklu devlet idaresini meşru kabul etmiyordu. Bu yüzden devletin çıkardığı kanunlara ve vergiye karşı çıkıyordu. İslam dininin kurulu düzeni ve esaslarına karşı çıkıyordu. Kur’ân-ı Kerîm ayetlerine gizli ve farklı mana verme en önemli metotlarıydı. İslâm akidelerinde de farklı esasları benimsiyorlardı. Bu doğrultuda yepyeni bir din ve devlet algısı oluşturup yayıyorlardı.
Vezirliğinin sonlarına doğru ortaya çıkan Bâtınî hareketinin temsilcilerini din ve devlet düşmanı olarak niteleyen Nizâmülmülk, hem bu taife hakkında sultanı aydınlatmak hem de bunların tarihsel uzantılarını ve melanetlerini ortaya koymak ve böylece devlet tarafından bunlara karşı takip edilecek olan siyasete yön vermek istemiştir. Sultan Melikşah, Büyük Selçuklu Devleti için çok büyük bir tehlike oluşturan Hasan Sabbah ve adamlarıyla mücadeleyi bir devlet politikası haline getirmiştir. Bâtınîilere karşı geliştirilen politikada hem itikadi, hem siyasi hem de eğitim açısından tam teşekküllü bir mücadelenin imkanlarını Nizâmülmülk’ün tesis ettiği söylenebilir. Nizâmülmülk, Nizâmiye Medreseleri ile Bâtınî tehlikeye karşı halkın bilinçlendirilmesi için adeta bir “eğitim seferberliği” başlatmak istemiştir. Kurulan medreseler hem Bâtınî tehlikeye karşı bir kalkan rolü oynarken, o medreselerde sonraki dönemlerin ilmi geleneklerine güç kazandıracak alimler de yetişmiştir.
NİZAMÜLMÜLK NASIL ÖLDÜ?
Nizamülmülk bir rivayete göre, 16 Ekim 1092 yılında (Hicri 10 Ramazan 485) bir dilekçe vereceğini söyleyerek kendisini El-Gazzali'nin öğrencisiyim diyen biri tarafından öldürülmüştür.Nizamülmülk, İsfahan'dan Bağdad'a gitmekte iken kendisini El-Gazzali'nin öğrencisi olarak tanıtan ve dilekçe vereceğini söyleyen İbn-i Tahir tarafından öldürülmüştür. Bir Alamut fedaisi Haşhaşi tarafından, ucunda zehir olan bir hançer ile zehirlenerek öldürülmüştür. İbni Tahir adlı suikastçinin dedesi, İsmail'in soyundan gelen ve Selçuklu Devleti'nce öldürülen, cemaat içinde önemli bir şahsiyettir.
HASAN SABBAH KİMDİR?
Murat Bardakçı'nın yazısında Hasan Sabbah ile ilgili şu bilgiler veriliyor:
"Hasan Sabbah, Yemen taraflarından İran'a göçetmiş Şiî bir aileye mensuptu. Genç yaşta Şiiliğin uç inançlarından olan ve Hazreti Muhammed'in torunu İmam Caferu's-Sadık'ın oğlu İsmail'i ‘‘imam’’ kabul eden İsmailiye mezhebine girdi. Sıkı bir eğitim gördü ve uzun seyahatlerle dolu bir gençlik yaşadı. İsmailî inançlarını yaymak için Şam'dan Horasan'a kadar defalarca gidip geldi. Sonra 1091'de Batı İran'da ve Hazar Denizi yakınlarındaki Alamut Kalesi'ni ele geçirdi ve ölümüne kadar 33 yıl boyunca buranın hákimi oldu. Alamut'tan idare edilen hareketin hedefi hem mezhebin inançlarını yaymak, hem de bölgenin idari ve ekonomik merkezlerini ele geçirmekti. Hasan Sabbah, hedefi için tek bir metod uyguladı: Terör... Bizzat kurduğu ve uyuşturucu bağımlısı gençlerin oluşturduğu müridler ordusu, tarihlere İslám tarihinin en büyük terorist hareketi olarak geçti. Başta Selçuklu İmparatorluğu'nun meşhur veziri Nizamülmülk olmak üzere, zamanın önde gelen birçok devlet adamının hayatı, Hasan Sabbah'ın gönderdiği fedailerin hançerleriyle noktalandı. İsmailî terörü, Hasan Sabbah'ın ölümünden sonra da senelerce devam etti. Sabbah'ın yerine geçenler de binlerce kişinin canını aldılar ve bu terör fırtınası Moğollar'ın Alamut Kalesi'ni 1256'da yıkmasına kadar devam etti.
HASAN SABBAH NASIL ÖLDÜ?
Mayıs 1124'te hastalanıp yatağa düşen Hasan Sabbah, ölümünün yaklaştığını düşünerek halefi olması için Lemeser Kalesi komutanı Kiya Buzrug Ummid'i seçti. Ebu Ali'yi sağına oturttu ve kendisini misyonerlik faaliyetlerinin başına getirdi. Kasranlı Adem'in Oğlu Hasan'ı sağına ve ordularının komutanı Kiya Ebu Cafer'i de önüne oturttu ve onlara imamın gelip devletin başına geçeceği güne dek Kiya Buzrug Ummid'in liderliğinde uyum içinde çalışmalarını salık verdi ve 23 Mayıs 1124 Cuma günü öldü.
Bu aynı zamanda göz alıcı bir liderliğin de sonuydu. Sünni ve Şiî İsmaili birçok vakanüvis onu keskin zekalı, yetkin, aritmetik, astronomi, büyü ve daha pek çok alanda bilgi sahibi biri olarak tarif eder. İsmailileri sevmeyen bir Arap biyografi yazarına göre Alamut'ta ikamet ettiği otuz beş yıl boyunca, ne bir kimse ortalık bir yerde şarap içebilmiş ne de testilere şarap doldurulabilmişti. Oğlu Muhammedi şarap içtiği için idam etmiş diğer oğlu Hüseyini ise asılsızlığı kanıtlanmış olan Dai Hüseyin Kaini'nin katlini azmettirmek suçundan idam ettirmişti.
Hasan Sabbah aynı zamanda bir yazardı. Sünni yazarlar eserlerinden iki parçayı, bir otobiyografik metni olan ve bir ilahiyat risalesini muhafaza etmişlerdi. Hasan Sabbah asla imam olduğunu iddia etmemiştir. Yalnızca imamın bir temsilcisi olduğunu söylemiştir. Hayatını anlattığı kitabın adı Sergi'ızeşt-i Seyyidinâ'dır. Tarihçi Ata Melik Cüveyni Moğollar Alamut kütüphanesini yakmadan önce kitabı kütüphaneden almıştır.