Necip Hablemitoğlu kimdir? Necip Hablemitoğlu suikasti nasıl oldu?
Necip Hablemitoğlu suikasti ile ilgili, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığının operasyonuyla yakalanarak Türkiye'ye getirilen şüphelilerinden Nuri Gökhan Bozkır, adliyeye sevk edildi. Bu gelişmenin ardından Necip Hablemitoğlu suikastinin detayları merak ediliyor. Peki, Necip Hablemitoğlu kimdir? Necip Hablemitoğlu neden öldürüldü? Necip Hablemitoğlu nasıl öldü? Hablemitoğlu suikastinin detayları!
Necip Hablemitoğlu suikasti ile ilgili önemli gelişme! Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığının operasyonuyla yakalanarak Türkiye'ye getirilen şüphelilerinden Nuri Gökhan Bozkır’ın sorgusuna başlandı. Bu gelişmenin ardından Necip Hablemitoğlu’nun suikasti detayları araştırılıyor. Peki, Necip Hablemitoğlu kimdir? Necip Hablemitoğlu neden öldürüldü? Necip Hablemitoğlu nasıl öldü? İşte detaylar…
NECİP HABLEMİTOĞLU NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
Gazetelerin manşetlerine "derin suikast", "derin cinayet" ve "Başkentte kanlı pusu" ifadeleriyle yansıyan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun silahlı saldırı sonucu öldürülmesinin üzerinden 20 yıl geçti. Hablemitoğlu, kamuoyunun en çok dikkatini çektiği kitabı olan ve ölümünden sonra yayımlanan kitabı "Köstebek"te, yıllar sonra "Fetullahçı Terör Örgütü-FETÖ" olarak tanımlanacak yapıyla ilgili dikkat çekici tespitlerde bulunmuştu. Kitabında bu yapıyı "Fetullahçılar" olarak ifade eden Hablemitoğlu, "Fetullahçıların" devlette nasıl kadrolaştığını, özellikle Emniyet İstihabarat Dairesi Başkanlığını nasıl ele geçirdiklerini ve kendilerine karşı hareket edenleri nasıl pasivize ettiklerini anlattı. Hablemitoğlu kitabında, "Fetullahçılar, Türkiye'de Mevleviler, Bektaşiler, Cerrahiler gibi salt dinsel inancını yaşamaya çalışan bir cemaat değildir. Uluslararası alanda at koşturan, son derece tehlikeli bağlantılarıyla, ekonomik kaynakları ve eğitim kurumlarıyla, Türkiye'nin yüz yüze olduğu en tehlikeli tehdit odağıdır." tespitinde bulunmuştu.
NECİP HABLEMİTOĞLU KİMDİR?
28 Kasım 1954'de Ankara'da dünyaya gelen Hablemitoğlu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulundan mezun oldu.
"Dilde, Fikirde, İşte Birlik" isimli aylık dergiyi yayımlayan Hablemitoğlu, uzun yıllar basın danışmanlığı yaptıktan sonra doktorasını tamamladığı Ankara Üniversitesine öğretim üyesi olarak atandı.
Orta Avrupa ve Balkanlar'da Türk eserleri, Türk azınlıkları ve Türk şehitlikleri konularında eserleri olan Hablemitoğlu, çalışma hayatına ilişkin çok sayıda kitap ve makaleye imza attı.
Dönemin Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) tarafından Alman Vakıflarının faaliyetlerinin durdurulması için açılan davada, Hablemitoğlu'nun kaleme aldığı "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası" çalışması, dosyanın delilleri arasında yer aldı.
Bu araştırmasında Hablemitoğlu, Alman vakıfların Türkiye'de yasal olmayan çalışmalar yaptığını, etnik-mezhepsel ayrılıkları körüklediğini ve İzmir'deki altın madeni karşıtlarını finanse ettiğini yazdı.
Hablemitoğlu, öldürüldüğü 18 Aralık 2002'ye kadar Ankara Üniversitesinde Atatürk ilkeleri ve devrim tarihi dersleri vermeyi sürdürdü.
Necip Hablemitoğlu, "Sovyet Rusya'da Ölüm Kampları", "Türksüz Kırım: Yüz Binlerin Sürgünü", "Çarlık Rusyası'nda Türk Kongreleri (1905-1917)", "Şefika Gaspıralı ve Rusya'da Türk Kadın Hareketi (1893-1920)", "Şeriatçı Terörün ve Batının Kıskacındaki Ülke: Türkiye", "Milli Mücadelede Yeşil Ordu Cemiyeti", "Gaspıralı İsmail", "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası", "Kırım'da Türk Soykırımı" ve "Köstebek" isimli kitapları yazdı.
Dönemin Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, "Alman vakıfları soruşturması" sonunda 2002'de açtığı davanın iddianamesinde, Hablemitoğlu'nun "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası" adlı kitabından alıntılara yer verdi.
Hablemitoğlu bu kitapta, Alman vakıflarının Türkiye'de yasal olmayan çalışmalar yaptığını, etnik ve mezhepsel ayrılıkları körüklediğini ve altın madeni karşıtlarını finanse ettiğini savunuyordu.
FETÖ'YÜ O YILLARDA TARİF ETTİ
Hablemitoğlu'nun dikkatleri üzerine çekmesine neden olan çıkış ise FETÖ'nün sözde "cemaat" olarak bilindiği yıllarda bu yapıya yönelik eleştiri ve tespitleriydi.Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'in, elebaşı Gülen'in yargılandığı Ankara 2 Nolu DGM'ye sunduğu deliller arasında Gülen'in CIA ile bağlantısını ortaya koyan Hablemitoğlu'nun "Etki ajanları, nüfuz casusları ve Fethullahçılar" başlıklı raporu da yer alıyordu.Bu raporda, Gülen cemaatinin devlet içine sızarak kritik kadroları tuttuğunu vurgulayan Hablemitoğlu, 24 Haziran 1999'da Mehmet Ali Birand'ın sunduğu 32. Gün programında ise Gülen'in örgüt lideri olduğunun, uzun yıllar önce yetiştirmeye başladığı örgüt mensuplarıyla bu amaç uğrunda çalıştığının altını çizdi.Ölümünün ardından basılan "Köstebek" isimli kitabında, Gülen cemaatinin silahlı örgüt halini almaya başladığı tespitini daha o yıllarda yapan Hablemitoğlu, elebaşı Gülen'in iktidarı ele geçirdikten sonra Türkiye'ye Humeyni gibi dönmeyi planladığını yazdı.Hablemitoğlu'nun kitabı, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından hazırlanan iddianamelerin "FETÖ/PDY'nin yapısı" başlığı altında anlatılan bölümün referansı oldu.
NECİP HABLEMİTOĞLU SUİKASTİ NASIL OLDU?
Necip Hablemitoğlu, Çankaya Portakal Çiçeği Sokağı'ndaki evinin önünde 18 Aralık 2002 akşamı uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.
Cinayetin ardından gazetelerde "derin suikast-devletin hassas olduğu konularda araştırmalarıyla tanınan Hablemitoğlu vurularak öldürüldü", "derin cinayet-DGM'deki Gülen davası ve Alman Vakıflarıyla ilgili çalışmalarıyla tanınan ve 'çok şey bilen' Hablemitoğlu'nu Ankara'da vuranlar kaçtı", "Başkentte kanlı pusu-İslamcı terör ve Fethullahçı yapılanmalara ilişkin çalışmalarıyla tanınan Hablemitoğlu öldürüldü" manşetleri vardı.
Soruşturma, dönemin Ankara DGM Savcısı Cengiz Köksal tarafından yürütüldü. İstanbul'da 5 kişiyi para için öldürmekten yargılanan bir sanık, 2003'teki bir duruşmada suikastı kendisinin gerçekleştirdiğini öne sürdü. İddia üzerine bazı kişilerin ifadesine başvuruldu, bazı yerler arandı ancak iddiayı doğrulayacak delillere ulaşılamadı.
Hablemitoğlu, ölümünün ardından yayımlanan kitabı "Köstebek"in son bölümünde, çalışmasını sürdürürken telefonlarının dinlendiğinden, bilgisayarındaki elektronik posta ve dosyalarının kopyalandığından emin olduğunu belirterek, bu sebeple edindiği bir başka bilgisayarı, internete girmeden kullandığını yazıyordu.
Aldığı tehditlerin arttığını ama "anlaşılır nedenler"den koruma talebinde bulunmadığını belirten Hablemitoğlu, şunları aktarıyordu:
"Bu süreçte benim de tedbirsizlikten kaynaklanan kayda değer bazı kişisel hatalarım söz konusu oldu. Telefonda karşılıklı bilgi ve belge alışverişi taahhüdünde bulunarak randevulaştığım bir kişiye, buluşma yerini ve saatini bu görüşme sırasında alenen söyleme hatasında bulundum. Randevu öncesinde fakültenin otoparkına bıraktığım otomobilimin alarmının çalışmadığını fark ettim. Otomobili kontrol ettiğimde, bagajda duran 2 deri çanta ile maddi değer ifade eden alışveriş çantalarına dokunulmaksızın, içinde araştırma ile ilgili belgeler, ses ve görüntü kasetleri ve CD'lerin bulunduğu alelade 2 plastik poşetin gasbedildiğini fark ettim. Devlet içine sızmış 'köstebekleri' araştıran bir akademisyen olarak, semt karakoluna ya da hırsızlık bürosuna başvurmanın ne anlama geldiğini ve geleceğini en iyi algılayan dikkatli bir yurttaş olarak, 'Fetullahın Copları' kitabının yazarı, gazeteci Zübeyir Kındıra'nın yaptığını yapmadım. Onun otomobilinin -kitabının hazırlık evresinde- soyulması üzerinden geçen yıllar zarfında faillerinin yakalanamamış olmasına da zaten hiç şaşırmamıştım."
Hablemitoğlu'nun çalışmaları nedeniyle başka ülkelerin gizli servislerince öldürüldüğü yönünde iddialar ortaya atılırken, yıllar sonra FETÖ'nün kumpası olduğu ortaya çıkacak olan Ergenekon davasında da Hablemitoğlu cinayetinin arkasında "Ergenekon terör örgütünün bulunduğu" iddia edildi. Ancak Ergenekon savcısının davaya müdahillik önerisi, Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu tarafından kabul edilmedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 14 Temmuz 2016'da, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu 73 kişi hakkında silahlı terör örgütü kurarak, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalıştıkları gerekçesiyle dava açtı. İddianamede Hablemitoğlu cinayeti ile FETÖ ilişkilendirildi.
UKRAYNA'DA YAKALANAN ŞÜPHELİ
Suikastın faillerine ilişkin bilgiye sahip olduğu ortaya çıkan Ukrayna'da yaşayan Nuri Gökhan B. hakkında, "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" ve "tasarlayarak öldürme" suçlarından 14 Mayıs 2019'da Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğince yakalama kararı çıkartıldı.
Kırmızı bültenle aranması için Interpol'e başvurulmasının ardından şüpheli Nuri Gökhan B, Ukrayna makamlarınca yakalandı ve Türkiye'ye iadesinin değerlendirilmesi amacıyla 12 Temmuz 2019'da tutuklandı. İtiraz üzerine Nuri Gökhan B'nin elektronik kelepçeyle ev hapsine alınması kararlaştırıldı. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığının operasyonuyla yakalanarak Türkiye'ye getirilen şüphelilerinden Nuri Gökhan Bozkır, adliyeye sevk edildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesindeki işlemleri tamamlanan Bozkır, sağlık kontrolünün ardından Ankara adliyesine getirildi.
Nuri Gökhan Bozkır'ın, Hablemitoğlu soruşturması kapsamında, adliyedeki sorgusuna başlandığı öğrenildi.