‘Mutlu ve huzurlu veda etti’
40 yılı aşkın siyasi hayatında kendi deyimiyle “altı kez gittiği başbakanlığa yedi kez gelen” parti lideri, Devlet Su İşleri’nin “barajlar kralı” lakaplı inşaat mühendisi genel müdürü, Türk siyasetinin fötr şapkalı “baba”sı Süleyman Demirel, 91 yaşında hayatını kaybetti
Türkiye’ye damga vuran siyasilerden biri olan ve ‘baba’, ‘çoban Sülü’ lakaplarıyla anılan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel önceki gece saat 02.05’te hayatını kaybetti. Doktoru Aylin Cesur, Demirel’in ölümünü duyururken, “Son dakikaya kadar bilinci açık olan Sayın Demirel vakur, mutlu ve huzurlu bir şekilde hayata veda etti” ifadesini kullandı.
Çoban Sülü’nün çıkışı
Süleyman Demirel, solunum yolu enfeksiyonu ve kalp yetmezliği nedeniyle, tedavi olduğu Özel Ankara Güven Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Isparta’nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy’de “Paşa Dayı” Yahya Bey ile Ümmühan Hanım’ın ikinci çocuğu olarak 1 Kasım 1924 yılında hayata gözlerini açan Demirel, ilkokul, ortaokul ve lise yıllarını Isparta ve Afyon’da bitirdi.
Demirel, 1941 yılında daha sonraki yıllarda İstanbul Teknik Üniversitesi adını alan Mühendis Mektebi’ni kazanarak, bir süre çobanlık da yaptığı Anadolu’dan devletin en üst kademesine kadar varacak olan yolculuğuna başlamış oldu.
‘Barajlar kralı’
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden 1949’da mezun olan Demirel, aynı yıl Elektrik İşleri Etüd İdaresinde göreve başladı. Sulama ve elektrik konularında araştırma yapmak üzere gittiği ABD’den döndükten sonra Devlet Su İşleri’ne atandı. Buradaki görevi ona ‘barajlar kralı’ unvanını getirecekti. 1955’te Genel Müdürü olduğu DSİ’de çok sayıda baraj ve sulama projesini hayata geçirdi. Eisenhower Vakfı’nın bursiyerini alarak bir kez daha ABD’ye giden Demirel, askerlik görevi için 1960’ta genel müdürlükten ayrıldı.
‘Morrison Süleyman’
SÜLEYMAN Demirel, 27 Mayıs’tan sonra bir süre serbest mühendislik ve müteahhitlik yaptı. ODTÜ’de öğretim görevlisi olarak çalıştı. Boğaz Köprüsü’nün ilk projesini hazırlayan ABD’nin uluslararası mühendislik ve müteahhitlik firması Morrison Knudsen Inc.’in Türkiye temsilciliğini üstlendiği için, bir dönem “Morrison Süleyman” olarak da anıldı.
Suçlanan iki Yahya Demirel
Süleyman Demirel, siyasi icraatları dışında yakın çevresinin adının karıştığı yolsuzluk iddiaları nedeniyle de tartışılan isim oldu.
“Suntacı” lakabıyla anılan yeğeni Yahya Demirel, 1970’li yıllarda hayali mobilya ihracatıyla gündeme geldi. Yurt dışına mobilya yerine sunta gönderdiği, devletten haksız vergi iadesi aldığı konuşuldu. Yıllar sonra aynı ismi taşıyan kuzeni Yahya Murat Demirel ise Egebank’ın içini boş altmakla suçlandı ve cezaevine girdi. 1993’te Demirel’in Başbakanlığı döneminde ayrıca İlkokul Öğretmenleri Yardımlaşma Sandığı (İLKSAN) yolsuzluğu patladı. Olay, Tercüman Gazetesi’nin patronu Kemal Ilıcak’ın İstanbul’daki bir arsasının İLKSAN’a satışıydı. Demirel eleştirileri, “Parayı verdimse, ben verdim, ne olmuş” diyerek kestirip attı.
41 yaşında başbakan koltuğunda
Siyasete 1962 yılında Adalet Partisi (AP) İdare Kurulu üyesi olarak başladı. İki yıl içinde, 28 Kasım 1964’te genel başkanlığa seçildi. Kurulmasını sağladığı ve Şubat-Ekim 1965 aylarında görev yapan koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olarak görev alan Demirel, 10 Ekim 1965’te gerçekleştirilen seçimlerde ilk kez milletvekili oldu. Seçimlerden birinci çıkan partinin lideri, Isparta milletvekili Süleyman Demirel, 40 yaşındayken Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Başbakanı olarak hükümeti oluşturdu. Demirel, 1969, 1970, 1975, 1977 ve 1979 yıllarında beş kez daha hükümet kurdu.
‘Elmanın iki yarısıyız’
Süleyman Demirel’in her daim yanında yer alan eşi Nazmiye Demirel de Türk siyasi hayatının önemli simaları arasında yer aldı. Demirel çifti, 12 Mart 1948 evlendi ve Nazmiye Demirel’in 27 Mayıs 2013’teki vefatına kadar hiç ayrılmadı. Nazmiye Demirel’in geçirdiği ateşli hastalığın yanlış tedavisi sonucu çocuk sahibi olamayan Demirel çifti, hayatı paylaşarak 65 yıl geçirdi. Demirel, Nazmiye Hanım’ın vefatının ardından, “Biz aslında bir elmanın iki yarısıyız. Kalan yarısı benim, giden yarısı Nazmiye Hanım’dır” demişti.
Hafızalara kazınan sözleri
Devlet bazen rutinin dışına çıkabilir. (Susurluk skandalı sonrası)
Demokrasilerde çareler tükenmez.
Dün dündür, bugün bugündür.
Benzin vardı şeker vardı, şerbet yapıp biz mi içtik?
Bu fiyatları öpüp başımıza koyalım.
Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz “iyidir” derim. İki kelimeyle anlatın derseniz “iyi değildir” derim.
Bana kimse sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz.
Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz.
“Bir takım yürüyüşler oluyor diye asabınız bozulmasın, yürümekle sokaklar eskimez.”
Kürt realitesi vardır, sorunu yoktur.
Çocuklarınız cebimde mi ki çıkarıp vereyim? (Kayıp yakınlarının talebine yanıt)
Deniz’lerin idamına evet
Gazeteci -Yazar ve eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen 1976’da Süleyman Demirel’in Deniz’lerin idam edilmesiyle ilgili yaptıklarını şu satırlarla anlattı: “Süleyman Demirel, Mobilya Yolsuzluğu’ndan yargılanan yeğeni Yahya Demirel’le ilgili olarak ‘25 yaşında çocukla uğraşıyorlar’ diyor. 6 Mayıs 1972’de ise idam edilen Deniz, Yusuf, Hüseyin’in idam kararları oylanıyordu. Süleyman Bey ise AP Grubu’nun en önünde oturuyordu. Elini ‘İdama evet’ için kaldırdığında arkasına dönüp baktı, herkesin kaldırıp kaldırmadığını kontrol ediyordu. Sonra vakur bir ifadeyle önüne döndü. Deniz ve Yusuf da 25 yaşındaydı.”
Ve yine darbeli dönem: 28 Şubat
Demirel’in cumhurbaşkanlığı dönemi de Türkiye’de çalkantılı bir dönem oldu. 28 Şubat 1997 yılında Demirel’in başkanlık ettiği Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan ararlar, tarihe 28 Şubat süreci olarak geçti ve ‘post modern darbe’ diye anıldı. Demirel ise, “Hükümet alaşağı mı edilmiş? Siyasi partiler mi kapatılmış? Hükümet bir süre sonra istifa etmiş. Anayasaya göre yenisi kurulmuş. Buna darbe denilmez” dedi. Demirel, o yıllarda yaşanan türban sorunuyla ilgili ise “Üniversiteye başı kapalı giremezsiniz. Anayasa Mahkemesi koymuş, Danıştay koymuş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi koymuş. Başı bağlı olarak okutulan yerlere git. Arabistan’da filan vardır, oralara git” sözleriyle tepki çekmişti.