Mustafa Ergüvenoğlu kimdir? Ergüvenoğlu inşaatın yaptığı evler hangileri?
Maraş merkezli depremler Hatay'ın Antakya ilçesinde de yüzlerce binanın yerle bir olmasına neden oldu. Ergüvenoğlu ailesinin yaptığı 3 kamu binası, 12 apartman ise depremden hiç hasar almadı, sapasağlam ayakta kaldı. Peki, Mustafa Ergüvenoğlu kimdir? Ergüvenoğlu inşaatın yaptığı evler hangileri?
Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan 7.7 ile 7.6 ve Defne merkezli 6.4 büyüklüğündeki son depremin vurduğu Hatay’ın Antakya, İskenderun, Samandağ ve Kırıkhan ilçelerinde binlerce bina yerle bir olurken, Ergüvenoğlu İnşaat tarafından yapılan binalar hiç hasar almadı. İnşaat mühendisi Mustafa Ergüvenoğlu, ''Kullandığımız demirleri bile kendim tek tek saydım. Betonlarım bozuksa o betonu gönderdim. Sonuçta ben bunu parayla satın alıyordum.'' dedi.
Mustafa Ergüvenoğlu kimdir, Ergüvenoğlu inşaatın yaptığı evler hangileri?
Hatay’da meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki depremde de bu binalar başarılı bir sınav verirken sadece 75. Yıl Bulvarı’ndaki Yüksel Apartmanı ağır hasar gördü. Ergüvenoğlu, Yüksel Apartmanı’nın yıkılacağını belirtti.
1- Kerem Apt
2- Selim Apt
3- Sultan Apt
4- Tonton Apt
5- Mehmet Zehra Apt
6- Sema Blokları 3 bina
7- Sema Apt
8- Yüksel 2 Apt
9- Yüksel Apt (6.4’te hasar gördü)
10- Nurşat Apt
11- Yıldız Apt
12- İrem Apt
13- Sosyal Hizmetler Binası
14- Odabaşı Ortaokulu
15- Defne Cengiz Topel İlkokulu
İnşaat Mühendisi Mustafa Ergüvenoğlu yaptığı açıklamada “Antakya’nın birçok mahallesinde yaptırdığımız toplamda 12 binamız var ama hepsi şu an sağlam ve etrafındaki birçok bina yıkıldı. Adını sanını bildiğim ve işini temiz yaptığına inandığım müteahhitler var. Hepsi inşaat mühendisiydi ve göçük altında kalıp hayatını kaybettiler.
Bilime inanan babam en büyük rehberimdi. Yaptığımız tüm inşaatların başında eksik bir şey olmasın diye bekledik. Belki çok klasik olacak ama babam hep bize ‘Okumak zorunda değilsiniz, bir belediyenin temizlik işçisi de olabilirsiniz ancak bir sokağı temizlediğinizde tek bir çöp bırakmayacak şekilde yapın.
Mühendislik yapacaksanız ona göre yapın’ derdi. Hangi işi yaparsanız yapın en iyisini yapın bilinciyle büyütüldük. Hiçbir canlının başına bizden kaynaklı bir zarar gelmemesi için çalıştık. Yaptırdığımız her binanın başında kendim durmaya özen gösterdim.
Eğer ben yoksam bile mutlaka bir teknik personelim başlarında bulundu. Kullandığımız demirleri bile kendim tek tek saydım. Betonlarım bozuksa o betonu gönderdim. Sonuçta ben bunu parayla satın alıyordum.
Bundan dolayı, ilk başta beni tanımayan ustalarım ve taşeronlarım bana ‘Biz dışardan sizin için uyuz bir insan olduğunuzu duyduk’ diyorlardı. Bunun yanı sıra üniversite hocalarımızdan da çok şey öğrendim. Can kaybının olmamasında hepsinin payı var.
Hapis denen şeyden korkmam, yatılır çıkılır. Ancak birinin ölümüne sebep olmak işte buna vicdanen dayanmazdım. Yaptığımız binaların hiçbirinde tek bir can kaybının olmaması bizim için tek teselli.
Bu binalarda oturup bize ulaşanlar arayıp dua ediyor. Biyoloji öğretmenim de yaptığımız apartmanlardan birinde otuyordu ve onun da arayıp teşekkür etmesi beni çok duygulandırdı. Antakya’da çok insanımızı kaybettik, aralarında yakınlarım da var. Çok üzgünüz ve mutlu olduğumuz, vicdanımızın rahat olduğu nokta ise yaptığımız binaların yıkılmaması.” ifadelerini kullandı.