Gazete Vatan Logo

MELEK OLDULAR

Okul gezisine giderken kazada ölen 33 kişiden 18’i için Konak Meydanı’nda tören yapıldı. Müftü kayıplarımızı, “Onlar gezilerini sürdürüyor, fani dünyada değil cennetin bahçelerinde” diye uğurladı

İzmir’in düşman işgalinden kurtulmasından beri Türk halkının özgürlük sevincine tanıklık eden Konak Meydanı dün ikinci kez yasa boğuldu. İlk olarak 2004’te ansızın hayata veda eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’nın cenazesi kaldırılmıştı. Alanı dolduran İzmirliler, “Buraya ölüm değil, yaşamak; acı değil, mutluluk yakışır. Allah bir daha bu meydana musalla taşı koyduracak acılar yaşatmasın” diyorlardı.

Masalar musalla taşı
Burası sadece halkın sevincine tanıklık etsin diye tasarlanmış bir meydandı. Öyle ki meydanın kalbine kurulan Yalı Camii’nde musalla taşı bile yapılmamıştı. Özel izinle cenaze törenine açılan caminin önüne yerleştirilen beyaz örtülü masalar musalla görevi yaptı. Törene Devlet Bakanları Mehmet Ali Şahin ile Mehmet Aydın, İzmir Valisi Cahit Kıraç, Ege Ordu Komutanı Tümgeneral Gürbüz Kaya, Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Aziz Kocaoğlu, milletvekilleri ve binlerce İzmirli katıldı. Başbakan Erdoğan, CHP Lideri Baykal çelenk gönderdi.

Ateş düştü yüreğimize
İzmir Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan, ağlamaklı bir ses tonuyla, “Ateş düştüğü yeri, yüreğimizi yakmaktadır. Söz yerini hüzne bırakmıştır” dedi. Ardından Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Cahit Sıktı Tarancı’nın ’Yaş 35’ şiirinden, “Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak. Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında. Bir namazlık saltanatın olacak, taht misali o musalla taşında” dizelerini okurken Konak Meydanı bir anda, derin bir sessizliğe gömüldü. Müftü Vekili İlyas Öztürk’ün konuşması ise gözyaşlarını sel yaptı: “Şehit olmalarını temenni ediyor, inanıyor ve niyaz ediyoruz ki onlar bu gezilerini sürdürüyor. Ama bu fani dünyada değil cennetin bahçelerinde...”

Uçak hayalleriydim tabutları binebildi
Kazada kızıyıla birlikte yaşamını yitiren öğretmen Yeşim Aygün, okulda sürekli öğrenciler arasında anket düzenliyor, yapmak istedikleri şeyleri öğrenmeye çalışıyordu. Geçen hafta da 2/A sınıfında düzenlediği son ankette öğrencilerine “Hayatta en çok ne yapmak istersiniz” diye bir soru sordu. Öğrencilerin büyük bir kısmı soruya ’Uçağa binmek istiyoruz’ diye yanıt verdi. 2/A sınıfındaki çocuklar hayattayken uçağa binemediler ama yeryüzündeki son yolculukları uçakla gerçekleşti. Aksaray’dan cenazeleri uçakla İzmir’e getirildi.

’Cennet şarkısı’
Kazadan yaklaşık 5 saat önce otobüste cep telefonuyla çekilen görüntülerde ise fonda Ferhat Göçer’in ‘Cenneti değişmem saçının tenine’ şarkısı duyuluyordu. Ferhat Göçer, İzmir Konak’taki cenaze törenine bir çelenk yolladı.

‘Bizde de suç var paraya kıyamadık’
Kazada eşi Elif Çalmandağ ile 8 yaşındaki kızı Fatma’yı kaybeden Halil İbrahim Çalmandağ, boğazı ağrıdığı için geziye katılmayan 13 yaşındaki kızı Başak’la tabutları teslim alırken güçlükle ayakta duruyordu. Acılı baba gözyaşlarına boğulurken, kazada kendi ihmallerinin de olduğunu itiraf etti: “Hata bizde de var. 40 kişilik otobüse 62 kişi binerse, 32 kişi ölür tabii. 8 yaşındaki çocuğa bilet almak istemedik. Hanımlarımız ’Çocuklar küçük kucağımızda gideriz’ dediler. Eğlenmeye gidiyorlardı, biz de bir şey demedik.”

FACİA KAZA YÜREKLERİ DAĞLADI

‘Ben eşime kızım öldü nasıl derim’
2/A öğrencilerinden kazada yaşamını yitiren 8 yaşındaki Büşra Güven’in babası Salih Güven Mezarlıklar Müdürlüğü’ndeki morga geldiğinde perişan bir haldeydi. Ayakta durmakta zorluk çeken acılı baba, “Kızım ve eşim Emre Güven aynı mahalleden komşularımızla birlikte geziye katıldılar. Kızım Büşra olay yerinde vefat etmiş eşim de ağır yaralı. Hemen atlayıp kaza yerine gittim. Kiminin kafası kopmuştu, kiminin bacağı. Perişan bir durumdu. Eşim kendinde değil. Gözlerini açıp bana Büşra’yı sorduğunda ne diyeceğim. Kızım öldü nasıl derim” diye gözyaşı döktü.

Anne-kız kurtuldu babayla oğlu öldü
Halil ve Gülbin Adıgüzel çifti, geziye 2/A sınıfında okuyan kızları Açelya ve 5.5 yaşındaki oğulları Çağan’la birlikte katılmıştı. Gülbin Adıgüzel kızı Açelya ile baba Halil Adıgüzel ise oğlu Çağan’la yan yana oturmuşlardı. Kazada, baba ile Çağan yaşamlarını yitirirken, anne ve kızı kurtuldu.

Şoför çılgın gibiydi
Gülbin Adıgüzel, yaşadıklarını anlatırken hala şoktaydı: “Gezi çok eğlenceli başlamıştı. Bütün aile yan yana iki koltukta oturmuştuk. Aksaray’a yaklaştığımızda 15 dakika önce şoför değişimi yapıldı. Direksiyona geçen şoför çılgınlar gibi zikzak çizerek ilerliyordu. Arabada eskiydi gıcırdıyordu. Bir şeyler olabileceğini hissetmiştim. Tam o anda hatalı sollama yapıp sonumuzu getiren o kazaya neden oldu. Çarpışma anında eşimin ’Gülbin’ dediğini duydum. Kızım üzerime düştü. Birkaç saniye sonra gözlerimi açtığımda küçük oğlum ve eşim paramparça olmuşlardı. Açelya da kanlar içinde kucağımdaydı. Oğlumu görmek istedim ancak paramparça olduğu için görmeme izin vermediler.”

Müdürün oğlu yaralı kurtuldu
Zafer İlköğretim Okulu’nun müdürü Süleyman Karabulut, cumartesi günü sabah erken saatlerde muhtarın telefonuyla uyandı. Kara haber tez gelmişti. Müdür otomobiline atladığı gibi Aksaray’ın yolunu tuttu. Çünkü 12 yaşındaki oğlu Abdulkadir de otobüsteydi. Tüm hastaneleri tek tek dolaşan acılı baba, sonunda oğluna sağ salim kavuştu. Ama, “Oğlumun kurtulduğuna tam olarak sevinemedim. Okuldaki tüm öğrenciler benim yavrum” diye ağlıyordu Müdür Karabulut: “Oğlum başından ve dizinden yaralanmış. Bana kazayı, ’Kaza anından 20 dakika önce mola vermiştik. Moladan sonra otobüsünün şoförü değişti. İkinci şoför otobüsü çok sarsıyordu ve hızlı kullanıyordu. Hatta öğretmen ve velilerimiz uyardı. Kısa bir süre sonra şiddetle çarpma meydana geldi. Sonrasını hatırlamıyorum’ diye anlattı.”

Kaza Raporu: Şeritler silikti şoför ihlal etti
Kazanın ardından soruşturma devam ederken, kaza nedeni olarak ‘otobüsün şerit ihlali yaptığı’rapora yazıldı. Soruşturmayı yürüten polis yetkilileri yaralı ifadeleri doğrultusunda şoför Cumhur Çolak’ın, kazadan kısa süre önce direksiyona geçtiğinin belirlendiğini bu nedenle uyuklama ihtimalinin zayıf olduğunu, ancak silik olan yoldaki şeritleri ayıran çizgiyi görememiş olabileceğini söyledi. Kazanın meydana geldiği bölgede yol çizgilerinin silikleştiği görüldü. Yaralı ifadelerinde kazadan 15 dakika önce otobüsün ihtiyaç molası verdiği, bu sırada da şoför değişikliği yapıldığı da belirtildi.

Gezi otobüsü son anda neden değiştirildi
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 33 kişinin ölümüyle sonuçlanan okul gezisi kazasında 43 kişilik otobüse 63 yolcunun alınması, aracın seyahat izninin bulunmaması ve yolculuğa çıkılan otobüsle gezinin başında bildirilen otobüsün aynı olmadığı yönündeki ihmallere ilişkin idari soruşturma başlatacak. Olayın büyüklüğü nedeniyle Bakanlık merkez teşkilatındaki Teftiş Kurulu’nun da müfettiş görevlendireceği öğrenildi.

Çocuklara ayrı namaz
Müftü Öztürk çocuklar, kadınlar ve erkekler için üç ayrı cenaze namazı kıldırdı. Cenazeden sonra da kalabalıktan alkışın cenaze töreninde yeri olmadığına hatırlatıp dua okumalarını, bilmeyenlerin kalbinden güzel duygularla uğurlamasını istedi. Bunun üzerine tabutlar araçlara kadar eller üzerinde ilahilerle götürüldü. Törene katılan kadınlardan büyük bölümü de saf tuttu.

Okul cenazeye tam mevcut katıldı
Kazada ölen 33 kişiden bazılarının cenaze törenleri memleketlerinde yapıldığı için, 18 tabut girdi alana sıra sıra... Tabutlar geldikçe feryatlar yükseldi. Sadece ölenlerin yakınları yoktu, acıyla kavrulan her yürek oradaydı. Yakınlarını kaybedenler gözyaşları içinde tabutlara sarılıp ağlaştı uzun süre. Zafer İlköğretim Okulu da tam kadro törendeydi. İki Türk bayrağını yaslarının bir ifadesi olarak meydana taşıyan öğretmen ve öğrenciler, Yeşim Aygün ve arkadaşları için gözyaşları döktü.

Neylersin ölüm herkesin başında

Uyudun, uyanamadın olacak

Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Cahit Sıtkı Tarancı


İlkokul gezisinde facia: 33 ölü!

Benim kuzum yaşıyor mu?

Katliam gibi kaza: 33 ölü, 35 yaralı





Haberin Devamı