Manda Ve Himaye Nedir? Manda Ve Himaye İlk Kez Nerede Reddedildi?
Tarihte sık sık duyduğumuz kavramlar arasında manda ve himaye tabirleri bulunmaktadır. Manda ve himaye nedir ve bir ülke için ne anlam ifade etmektedir.
Manda ve Himaye Nedir?
Bir halk kendi kendini yönetebilecek durumda değil ise ülke yönetiminin dış ülkelerin kontrolünde olmasına manda denir. Bir halk çeşitli sebeplerden dolayı devlet yönetiminde sıkıntı yaşıyorsa dış devletler o ülkeyi koruma altına alır yani himaye eder.
Manda ve himaye devleti zayıf gösteren bir durumdur. Yani kendi iç yönetimini sağlayamayan bir devletin dışarıdan bakıldığında zayıf olduğu düşünülür. Mandater yönetimler yönettikleri ülke kendi kendini yönetebilecek duruma gelene kadar o ülkeyi yönetmeye devam eder.
Tarihte manda ve himaye örnekleri oldukça fazladır. Bu kavram yani manda ve himaye özellikle 1. Dünya Savaşı'ndan sonra ön plana çıktığı gözlenmiştir. Birçok devlet sıkıntılı bir dönem geçirmiştir. Bu nedenden dolayı birçok ülke mandater yönetin altına girmiştir. Böylece manda ve himaye kavramı sık sık gündeme gelmiştir.
Manda yönetimler ülkenin yönetilmesine ve idari işleri üstlendiği gibi aynı zaman da ülkenin iç işlerine karışmasına da yetkisi vardır.
Himaye kelimesi koruma anlamına gelmektedir. Bu terim ise kendini koruyamayacak olan devletlerin bir başka devletin korumasına yani himayesine ihtiyaç duymasıdır. Kendini savunamayacak olan ülkeler dış ülkelerden kendilerini himaye etmesi için yardım isterler. Bu durum himaye kavramını gündeme taşımıştır.
Özellikle 1. Dünya Savaşı'ndan sonra yenik durumda olan devletler bu yönteme başvurmak durumunda kalmıştır. Bunun nedeni ise sömürgeciliğe maruz kalmamaktır. Bu sayede sömürge faaliyetlerinden kurtulmuş olacaklardır. Dünya da yaşanan gelişmelerden dolayı özellikle sanayi devrimi, ham madde arayışı ve bunun gibi durumlardan kaynaklı manda ve himaye terimini daha çok duyar olduk.
Manda ve Himaye İlk Kez Nerede Reddedilmiştir?
Manda ve himaye terimi ilk kez Erzurum Kongresi'nde reddedildiği bilinmektedir. Manda ve himayenin reddedilmesi ile birlikte ilk kez ulusal egemenlik şartsız koşulsuz gerçekleştirilmesi dile getirilmiştir. Erzurum Kongresi 23 Temmuz- 7 Ağustos 1919 tarihinde gerçekleştirilen kongredir. Bölgesel bir kongre olmakla beraber aldığı kararlar ile ulusal bir nitelik taşımaktadır.
Kurtuluş Savaşı yıllarında ülke zor şartlardan geçmekteydi. Bu yüzden Sivas'ta toplanan delegeler Sivas Kongresini gerçekleştirdiler. Burada manda ve himaye fikri kesin olarak reddedilmiştir. Fakat bazı delegeler güçlü bir devletin himayesine girmenin mantıklı olduğunu savunmuştur. Devletin bu zor süreçte başka bir devletin himayesine ihtiyacı olduğu dile getirilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk ise bu söylemleri tamamen reddetmiş ve manda ve himayeyi kesin bir dille reddetmiştir. Manda ve himaye ile bir devlet başka bir devlet üzerinde otorite kurabilmektedir. Bu durum sömürgecilikten farklıdır. Sömürgecilik bir ülkenin ekonomik yönden kullanmaktır. Yer altı zenginlikleri, petrollerini ve daha birçok yönden o ülkeyi sömürmektir. Bu noktada bu iki kavram birbirinden ayrılmaktadır.