‘Kontrollü darbe iddiası, bu işi sulandırmak için’
Başbakan Yıldırım, Kılıçdaroğlu’nun ‘kontrollü darbe’ çıkışına ‘O gece ne yaşadığımı ben biliyorum’ karşılığını verdi: “Ne yapmışız, bırakalım darbe olsun, cumhurbaşkanımızı öldürsünler, başbakana iki sefer ateş etsinler... Yani böyle bir şeye kim izin verebilir? Bunlar akla ziyan iddialar”
Yayın Yönetmenimiz İsmail Turgut Yuvacan, Binali Yıldırım’ın Yozgat ve Kırıkkale mitinglerini izledi
Başbakan Binali Yıldırım’la Yozgat ve Kırıkkale’deki evet mitingleri sonrası İstanbul’a dönüyoruz. Günün üçüncü programı İstanbul Dolmabahçe’de... Sanatçılarla buluşacak, hazırlık yapıyor. Ata uçağı Atatürk Havalimanı’na iniş için alçalmaya başlarken, kısa bir süre konuşma imkanı buluyoruz.
Referanduma 12 gün kala Başbakan rahatlamış. “Sonuçla ilgili tereddütüm yok. Anketlere de çok fazla kafa yormuyorum” diyor, “Doğrusu bizim için önemli olan 50 artı birdir. Bu işin raconu budur. Üzerine ne gelirse başımız, gözümüz üstüne. Ama evetler, hayırlardan bir tane fazla oldu mu iş tamam demektir. Bizim amacımız daha fazla vatandaşımıza bu değişikliği anlatabilmek, kafalarındaki soruları cevaplandırmak. Endişeleri varsa, onu gidermek. Onun için gayret ediyoruz. Konuşuldukça bilgi kirliliği azaldı. Milletin kafası gittikçe netleşiyor” diyor.
‘Zırva tevil götürmez’
Kendi ifadesi ile ‘tatlı sert’ yürüttüğü kampanya, sona yaklaştıkça sertleşiyor mu? “Sertlik benim üslubum değil. Ama o milletvekilinin (CHP Milletvekili Hüsnü Bozkurt’un ‘Evet’çileri İzmir’den denize dökeceğiz” sözlerini kastediyor) yaptığı açıklama yenilir yutulur bir şey değil. Zırva tevil götürmez diye bir tabir var, haddini bilmiyor. Milleti tehdit ediyor. Millet bunları görünce tehdidin ne kadar büyük olduğunu daha iyi anlıyor” yorumu yapıyor.
Ancak konu CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz için sarf ettiği ‘kontrollü darbe’ çıkışına geldiğinde, yüzündeki ifade bir anda değişiyor. “Kılıçdaroğlu o gece beni aradı. Görüşemedik. Sonra ben onu aradım. ‘Bu milli iradeye karşı bir kalkışmadır, darbe girişimidir, biz sizin yanınızdayız, demokrasinin yanındayız’ dedi. ‘Yapabileceğimiz bir şey var mı?’ diye de sordu. Daha sonra Yenikapı’ya davet ettik, oraya da geldi. Buraya kadar her şey güzel. Ne kontrollü darbe var, ne başka bir şey... Ama daha sonra 15 Temmuz’u, darbeyi unutturmaya çalıştı, ağzına almadı” diyor, devam ediyor:
“Sonra sonra bunların avukatlığına soyundu. İşte mağdur oluyorlar, bu adamların hesabını sormak lazım filan... Yav kardeşim bu şehitlerin hesabı ne olacak? Bu gazilerin hesabı ne olacak? Milletin hesabı ne olacak? Ortada büyük bir kepazelik varken, onu bir kenara bırakıp efendim bu FETÖ’cüleri fazla hırpalamayın, bunlara kibar davranın manasına gelecek laflar... Böyle bir şey olamaz, bu kabul edilebilir bir şey değil.”
‘Bunun hesabını soracağız’
Sıkça dile getirilen ‘Darbe girişimi 15 Temmuz günü öğle saatlerinde MİT’e gelen bir Binbaşı’nın ihbarı ile açığa çıktı. Ancak yeteri kadar önlem alınmadı’ iddiasını hatırlatıyoruz. “Ne yapmışız, bırakalım darbe olsun, cumhurbaşkanımızı öldürsünler, başbakana iki sefer ateş etsinler... Yani böyle bir şeye kim izin verebilir? Bunlar akla ziyan iddialar. Ben o gece yaşadığımı biliyorum” karşılığını veriyor. “O gece sabaha kadar, o bombaları atan uçakları semalardan uzaklaştırıncaya kadar neler çektik. Adamlar söz dinlemiyorlar, yazılı emir istiyorlar. Binbir türlü bahaneler. Ama sabaha kadar bu mücadeleyi verdik biz. Gidip Bakırköy’de ilçe başkanının evinde oturup sabahı beklemekle olmuyor bu işler, kusura bakmasın... Ölümle burun buruna geldiğimiz anlar oldu. Hiçbir zaman nefsimizi, canımızı düşünmedik. Bizim için orada mesele memleket meselesiydi, bekaa meselesiydi. Çıktık o gece açıkça söyledik, dedik ki bu bir kalkışmadır, bunun hesabını soracağız. Milletimiz merak etmesin... o kadar. Çok net. O andan itibaren her tarafı harekete geçirdik. Elimizde ne imkan varsa. Ondan sonra cumhurbaşkanımızın çağrısı, bizim açıklamalarımız, milletin meydanlara inmesi, işin şeklini, rengini değiştirdi. Bu büyük bir olay. Bu sadece, yani orada asker kılığına girmiş FETÖ’cülerin, uçakları, tankları çalması değil. Bu uzun zamandır planlanan, başka başka mahfillerin de içerisinde olduğu büyük bir tezgahtır. Bunlar zamanla çıkacak. Bu işin arkasında kim var kim yok, hepsi çıkacak.”
‘Dürüst tepki koymadılar’
15 Temmuz’da FETÖ’ya destek veren mahfiller kim? Başbakan devam ediyor: “Bunların destek aldığı kesin. Bilgilerimiz var, sezgilerimiz var ama delillendirmemiz lazım. Bilirsin adamın yaptığını ama delillendiremezsen, somut bir şey ortaya koyamazsan bir şey yapamazsın. Bu çok karmaşık bir örgüt. İlişkileri çok karmaşık. Kapalı kutu. Hiç tahmin etmediğin bir insan, yanında yıllarca dolaşan adam günün birinde buraya kadar diyor, seni derdest edip götürüyor. Bunları yaşadık. Cumhurbaşkanının en yakınındaki adam, aracına biniyor, nefes alıp verişini takip eden adam organizasyonun göbeğinde... Tehlikenin büyüklüğünü anlatmaya çalışıyorum. Ama üstesinden geleceğiz. Biraz zorlanacağız ama üstesinden geleceğiz... Önemli olan bunun sulandırılmasına izin vermemek. Bu ve buna benzer çıkışlar bu davayı sulandırmak için. Yabancı ülkeler de zaten bunu başından beri böyle, darbe mi, var mı yok mu, doğru dürüst tepki koymadılar. Koymadıkları gibi darbeden bir gün sonra, darbenin bastırıldığı artık anlaşıldıktan sonra bu adamları fazla hırpalamayın filan demeye başladılar. Dost bildiğimiz birçok ülke. Bu da insanın kafasını karıştırıyor tabii...”