'Kolumdan, bacağımdan vur, kafadan vurulur mu?
Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığının (ÖKK) ele geçirilme teşebbüsüne ilişkin 69 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşması başladı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığının (ÖKK) ele geçirilme teşebbüsüne ilişkin 69 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşması başladı. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanıklar, geniş güvenlik önlemleri altında jandarma eşliğinde getirildi. Salona müştekiler ve avukatlar ile basın mensupları ve izleyiciler de alındı.
Savunma yapan sanık eski Astsubay Çavuş Faruk Erkul, 15 Temmuz'da Beynam ormanlarındaki tatbikat sonrası karargaha getirildiklerini, astsubay misafirhanesinde odalarına çekildiklerini, saat 23.00 sıralarında tatbikatta çok yorulduğundan uyuyakaldığını söyledi.
Misafirhanede uyandıktan sonra televizyondan olayları gördüğünü, sabaha kadar kurstan arkadaşlarıyla odadan çıkmadıklarını savunan Erkul, olayların içinde yer almadığını iddia etti.
İddianamede, tam teçhizatlı olarak nizamiye bölgesinde bulunduğunun belirtildiğini söyleyen Erkul, bu iddiaları da reddederek, "İddianamede irtibatlandırıldığım kişileri de tanımıyorum, iki aylık kursiyerim. Kamera kayıtları incelenirse gerçek ortaya çıkacaktır." dedi.
Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun, "Genelkurmay Başkanlığı, ByLock kullanıcısı olduğunu söylüyor." sözleri üzerine Erkul, ByLock kullanıcısı olmadığını savundu. Erkul, iddianamede bu suçlamayı gördüğünde şaşırdığını, ByLock'u 15 Temmuz sonrası televizyonlardan öğrendiğini ileri sürdü.
Erkul, "Böyle bir programı indirdiğimi hatırlamıyorum. Telefonumu iki yılı aşkındır kullanıyorum. Terör örgütüyle bir bağlantım yok. 2012'de sınavla mesleğe girdim, örgütten soru falan almadım. Örgüt mensuplarını tanımıyorum." şeklinde savunma yaptı.
Odasında bir dolar bulunduğu iddiasına ilişkin soruyu da Erkul, "Odamda dolar çıktı 6 adet. Bunlar bana aittir, 2013'te abimin düğün töreninden anı olarak almıştım. 10 kardeşiz, o yüzden 10 tane almıştım. 4'ünü yeğenlerim aldı, 6'sı kalmıştı." şeklinde yanıtladı.
Darbe girişiminin planlanmasında ve icrasında bulunmadığını savunan Erkul, telefonuna ByLock'un hangi tarihte yüklendiğinin, yanlışlıkla içine dahil edilip edilmediğinin incelenmesini istedi.
"PKK saldırısı olacağı söylenmişti"
Duruşmada daha sonra eski ÖKK Kurmay Başkanı İcra Astsubayı Fatih Uysal savunma yaptı.
Sanık Uysal, 15 Temmuz günü araç muayenesi yaptırmak için yarım gün izin aldığını, sanık eski Albay Ümit Bak'ın arayarak, "Bir evrak üzerinde çalışmamız lazım, bulamadım." diyerek kendisini çağırması üzerine birliğe geldiğini söyledi.
Uysal, şunları dile getirdi:
"Zaten öğlenden sonra göreve başlayacaktım, bir saat mesaiye erken gelmiş oldum. Sivil geldiğim için yedek elbisemi giydim. Ümit Bak Albay, saat 20.30 gibi, 'Birliği terk etmeyin, bazı emirler geldi.' dedi. Ardından bizi nizamiye bölgesine takviye olmamız için görevlendirdi. 6 astsubay, 3 üsteğmen nizamiyenin orta bölümüne geldik. Volkan Vural Bal Yüzbaşı, nizamiyeden giriş-çıkış yapılmayacağı emrini verdi. İçeride otururken kameralardan sivil 30-40 personelin nizamiyeye girmeye uğraştığını gördük. Gelenlerin ilk anda kim olduğunu anlamadık. PKK saldırısı olacağı söylenmişti." Sanık Uysal'ın bu ifadesi üzerine Mahkeme Başkanı Ademoğlu, "PKK öyle bir saldırı yapar mı? ÖKK'nın önüne her gün birileri gelip saldırıyor mu?" diye sordu. Uysal da "Şu ana kadar olmamıştı. Ümit Bak'a ulaştık sonunda. 'Siviller geliyor.' dedik, 'Kesinlikle kimseyi içeri almayacaksınız.' dedi. Elleri silahlı geldiler, 'Durun' ikazı alınca durdular. Personele 'Kesinlikle ateş edilmeyecek. Eğer zorunlu ise havaya ateş edilecek.' emri verildi." diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Ademoğlu'nun, "Bir terör saldırısı bekliyorsunuz, ellerinde uzun namlulu silahlarla gelen var. Bunlar teröriste böyle mi davranır? Havaya mı ateş edilir?" sorusuna Uysal, "Evet, gelen emirler normalde mantıklı değil. Gelenler personel, terörist olamazlar ama gelen emir bu şekilde. Ortada kaldık. O esnaya kadar televizyondan da haberdar değiliz. Olayın farklı bir yere gittiğini anladık, gelenler de dost ama içeri alamıyoruz. Havaya ateş ediliyor, orta koridorda bekledik. Olay anlaşılmaya başlayınca olayın terör olmadığını anladım." yanıtını verdi.
Sanık Uysal, isminin ele geçirilen listelerde yer aldığının hatırlatılması üzerine adının neden yazıldığını bilmediğini, darbecilerle hiçbir toplantı yapmadığını, 31 yıllık TSK mensubu olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Atatürk ilke ve inkılaplarını babamdan gördüm, oğlumu da öyle yetiştirdim. Bu kadar hizmet etmişiz, bir emre uyduğumuzdan dolayı böyle bir şey olacağını bilsem Zekai Paşam bile emir verse uymam. Atatürk ilke ve inkılaplarına sonuna kadar bağlıyım, ailemi, çocuklarımı da öyle yetiştirdim. Çocuğumun ne suçu var? O neden atıldı? Zekai Paşam beni darbecilerin içinde görünce... Atatürk'ün ilkeleriyle kurulmuş bir yeri yıkmayı düşenecek bir insan değilim. Kimseye bir tane mermi atmadım. Kayıtlarda vardır, eğer bir kişiye ateş ettiysem idam edin.
50 yaşında kıdemli başçavuşum ben, bu yaştan sonra darbe yapıp ne yapacaktım?" Sanık Uysal'ın, "O gece vurulan İsmail Oğuz'u da tanımam. Sen beni tanıyor musun İsmail? Geçmiş olsun." sözleri üzerine, 15 Temmuz'da ÖKK'da darbeciler tarafından başından vurularak yaralanan müşteki İsmail Oğuz, "Ben seni gayet iyi tanıyorum." dedi. Bunun üzerine Başkan Ademoğlu, Oğuz'a söz verdi.
Oğuz, "Bu ekip koordinasyon ekibi. Beni kolumdan, bacağımdan vur, kafadan vurulur mu? Şu an benim gözüm yok. Bu ekip koordinasyon ekibidir, beyin takımıdır." dedi.
Sanık Uysal da Oğuz'u hiç görmediğini tekrar ederek, beyin takımı iddialarını yalanladı.