Koltuk beni asla değiştirmez
Son kurultayda parti yönetiminin dışında kalan CHP'nin eski genel sekreteri Gürsel Tekin Milliyet Gazetesi yazarı Tunca Bengin'e konuştu.
Son kurultayda MYK ve PM’ye seçilemeyen Tekin, 32 yıldır CHP’nin içinde çeşitli görevlerde bulunduğunu belirterek “Seçilirim seçilmem, kazanırım kazanmam önemli değil. Sıradan bir üye olarak partimin neferi olarak çalışırım” dedi...
Partiye yönelik bütün olumsuzlukların faturasının kendisine yazıldığını vurgulayan Tekin, “MYK’da 6 yıldır genel başkana muhalefet eden tek adamım, Her şeye itiraz ederseniz sevmeyenleriniz çok olur” diye konuştu...
Hafta sonu CHP’nin eski Genel Sekreteri Gürsel Tekin’le partinin en aktif ve lidere en yakın isimlerden birisiyken yıllar sonra nasıl PM dışında kaldığını konuştuk. Hazır buluşmuşken de son dönemde CHP’yi en çok yıpratan, hatta “Ülke yanarken CHP kendisiyle meşgul” dedirten Atatürk portresini indirme krizi ve Sezgin Tanrıkulu ile beraber İngiltere parlamentosunda yaptıkları açıklamalara yönelik eleştirileri sorduk. Öncelikle kurultay sürecinde kendisine dönük yaşananları ve sonucu bir operasyon olarak değerlendiren Tekin, “Kimlerin yaptığını biliyorum. Benim adım Gürsel ama soyadım bazen Tekin olmayabilir onu da bilsinler” dedi. Hemen ardından da parti yapılanmasının içe değil dışa dönük olarak revize edilmesi gerektiğine dikkat çekerek, bu konuda yaptığı çalışmayı Kılıçdaroğlu’na sunacağını söyledi. Yani Gürsel Tekin şu an parti yönetiminde olmasa da hâlâ oldukça iddialı ve kararlı. İşte sohbetimizin detayları:
‘Kimseyle sorunum yok’
- Sokakta kabul gören bir politikacısınız ama parti içinde durum biraz sıkıntılı...
Doğru ortalama 32 yıldır aralıksız partinin içindeyim. Yani bir dönem olursunuz bir dönem olmazsınız değil her dönem seçilmişimdir mutlaka bir yerde görevim vardır. Çok şükür kirliliğe bulaşmadım ve siyasette geleceğimi yalan üzerine kurmadım. 6 yıldır genel başkanla çalışan bir insan olarak dışarıda bütün olumsuzlukların faturası bana yazıldı. İtiraz bile etmedim ama MYK’da 6 yıldır genel başkana muhalefet eden tek adamım. İtirazım ne? Partinin geleceğiyle ilgili yoksa asla hiç kimseyle benim sorunum yok. Her şeye itiraz ederseniz sevmeyenleriniz çok olur. Kurultaydan dört gün önce ben aslında biliyordum, kimlerin yaptığını da biliyorum. Hiç önemli değil siyasettir bu. Dört kişilik bir organizasyonla dört gün önce yapılan bir toplantı bu daha büyütmek istemiyorum.
- Nerede hata yaptım diye özeleştiri yaptınız mı?
Partime, örgütüme asla yanlış yapmış değilim. Bildiğim doğrulardan asla vazgeçmem. İstanbul ve birçok yerde belediyelerdeki olumsuzlukları, rantları açıkladım. Bir AKP grup başkanvekili ‘sizinkiler’ diye sordu. Bakın ben belgeleri açıkladım varsa sizde gereğini yapın dedim. Bunları söylediğinizde bir çok düşmanınız oluyor. Örgütlerin görevden alınmamasını savunan tek adamım. Bir çok yerde örgütler görevden alındı bize kaldı. Örneğin bir tanesi Bursa’ya giderken tesadüfen uğradığım Eskişehir. Görevden alınması gündeme geldiğinde niye alıyorsunuz en başarılı il başkanlarımızdan diye itiraz ettim ama alındı. Sonra bütün Eskişehir gazeteleri Gürsel Tekin geldi, il başkanı görevden alındı diye yazdı. Daha gösterebileceğim onlarca şey var ama benim parti kültürüm içeride olup bitenleri dışarıya taşımaya izin vermez. Örgütüm beni sever profesyoneller sevmesin kardeşim.
‘Bana operasyon yapıldı'
- Örgütten oy çıkmadı ama?
Örgütten oy çıktı profesyonellerden çıkmadı. Mesela ben 12 ilde sıfır oy almışım. Örneğin bir tanesi Mardin. Şimdi ben sıradan bir milletvekiliyim bu operasyonu yapanlar benimle birlikte Mardin’e gelsin. Hadi, gelsin bakalım dolaşalım. Mardin’deki arkadaşımızın eline yazıp veriyorlar maalesef olur bunlar. Geçmiş dönemlerde de vardı. Geçen dönem İhsan hoca birinci, biz sonuncu olmuştuk. Ben şimdi buradayım, bin yıl da geçse buradayım. 32 yıldır profesyonellerle mücadele ediyorum.
- Siyasette profesyonel tanımı nedir?
Anlarlar onlar. Seçilirim seçilmem kazanırım kazanmam hiç önemli değil sıradan bir üye olarak partimin neferi olarak çalışırım. Gençlik kolları başkanıyken askere gittim geldim ön seçim vardı aday oldum 160 kişinin içinde beşinci sıraya geldim. Seçime 40 gün kala ilçe başkanımız seçim kurulundan çağırdıklarını söyledi. Gittim hakim bana ‘Üç gündür uğraşıyoruz seni kurtaramadık, yaşın tutmuyor’ dedi. 25 yaşındaydım ama 26’dan gün almadığım için itiraz edilmiş. Hakim ‘biz gün saymayız genelde takvime bakarız ama itiraz olduğu için düşürmek zorundayız’ dedi. Düştüğüm gün seçim çalışmasının içine girdim. Benim CHP’liliğim bu, o koltuk bu koltuk beni asla değiştirmez.
‘Kemal Bey hoşgörülü’
- Hep PM ve MYK’daki isimler değişiyor, başarısızlık varsa fatura lidere de çıkmaz mı?
12 Eylül döneminin getirdiği mevcut siyasi partiler yasasına göre bir lider isterse bin yıl gitmez. Bir nevi başkanlık sistemi var şu anda. Ama sayın Kılıçdaroğlu tam tersi. Yani bu yetkilerini örgütle, kurullarıyla paylaştı. Geçmiş dönemleri de bilirim bazı mekanizmaları işletmek çok zordur. Kemal Bey bu mekanizmaların hepsini denedi denemek istiyor. Mesela genel başkana ‘Niye Erdoğan gibi davranmıyorsun’ diye çok baskı var. Onun gibi davransa ne kurultaylarımızda sorun olur. Ne PM üyesi ne de ne milletvekili konuşabilir. Ülkemde demokrasi özgürlük olsun diyeceksiniz ama kendi mutfağınızda izin vermeyeceksiniz. Kemal Bey böyle hoşgörülü, demokrasiyi içselleştirmiş bir insan.
‘Liste doğru değildi’
- Yakın çalışma arkadaşları seçilemedi. Bu örgüte istediğini kabul ettiremedi demek değil mi?
Değil işte. Seçilenler 104 kişilik Genel başkanın anahtar listesinden çıktı uzaydan gelen insanlar değil. 104 kişilik liste doğru muydu yanlış mıydı o başka bir tartışma konusu. Ben 104 kişilik listenin doğru olduğu inancında değilim. Çarşaf mıydı blok muydu tartışmaları hep olur. Zaten bir anahtar liste varsa çarşaf ya da blok hiç fark etmez. Lider seçildikten sonra çalışma ekibini oluşturmak zorundadır bu dünyanın her yerinde böyledir. Bunun demokrasiye aykırı bir tarafı yok. Genel başkanımızda bu listeyi genişletti arkadaşlarımız 104 kişi arasından tercihini yapsın dedi. Arkadaşlar bunun içerisinden iyisini seçtiler, kötüsünü istirahata gönderdiler.
- Kemal Bey pişman olmuş olabilir mi?
Bilemiyorum o genel başkanımızın takdiri. Örgüt yapması gereken ne varsa yaptı. Benimki özel bir durum. Yoksa Mardin il delegelerini arasam benimle ilgili ne sorun olabilir. Ya da Siirt delegelerinin? Operasyonun nerede yapıldığını biliyorum. Benim adım Gürsel soyadım bazen Tekin olmayabilir onu da bilsinler...
O gitsin ben geleyim olmaz
(Olağanüstü kurultay talep edenler neden aday olmadı sorusu üzerine) Kesinlikle yola çıktın mı devam edeceksin. Kazanacaksın diye bir şey yok ama iddianı mutlaka devam ettireceksin. Muhalefette sürdürülebilir olmalı. Nasılki ana muhalefet olarak Davutoğlu’na yol göstermişsek partide de muhalefetin görevi o gün kim genel başkansa yöneticiyse onlara yol göstermek olmalı. Şimdi tam tersini yapıyoruz. Yapılmışlar üzerine siyaset inşa etmeye çalışıyoruz. Etmeyin kardeşim yapılmışlar içerisinde bazı hatalarda olabilir. Hata üzerine siyaset inşa edilmez bu doğru değil. Bu muhalefeti de büyütmez. O gitsin ben geleyim diye bir şey yok yani.
Kar topu çığa dönüştü
Atatürk portresini indirme tartışması kar topunun çığa dönüşmesi. Bir gıybet sonucu maalesef tamamen bir gıybet bilinçli bir şekilde. Yüzde yüz bir iç hesaplaşma. Genel sekreterken ilk müdahale eden benim. Ne olduysa kurultay takvimine gelince bu iş alevlendi. Biz siyaseten birbirimizle mücadele edeceğiz, bu son derece doğaldır ama bindiğimiz geminin batması için ya da su alması için mücadele edip, önde kaptanı nasıl batırabilirim derseniz kaptan batmaz önce siz batarsınız. Genel başkan haklı olarak ‘kapatırsam kapattı derler hayır kapatmıyorum kardeşim’ dedi ve sonuçta gereğini yaptı.Disiplin kurulu kararı çıkmadan Aylin hanımın isminin silinmesi yanlış onu nasıl yaptılar bilmiyorum. 58 PM üyesinin 56’sı disipline verilmesini istedi görünen tablo ihraç edilecek. Bu bir yol kazası ama bunu kullanan arkadaşlarımızı ben kişisel olarak affetmem. Hiçbir şey hiç kimsenin siyasal geleceği CHP’ninkinden önemli değildir.
Londra’da ne konuştuk?
Londra’da iki saat boyunca bölgede yaşanan sıkıntıları ve AB’nin iki yüzlülüğünü anlattık. Biz içeride birbirimize çok şeyler söyleyebiliriz bu tolere edilebilir. Ama bizim CHP olarak dışarıda söylediklerimiz insan hakları ihlalleri. Söylemeyelim mi, yok mu sayalım. Ama onun dışında Türkiye’nin çıkarlarıyla ilgili benim oradaki konuşmamı herhangi bir AKP milletvekili yaparsa elini öpeceğim.Sezgin Bey’e de bir Türk gazetececi direk PKK ve PYD terör örgütü müdür?diye sordu. O da önce bu soru Tahir Elçi’ye sorulmuştu dedi.Sonra da “bunu siz sayın Erdoğan’a ve Davutoğlu’na sorun. PYD yöneticeleri Ankara’da defalarca ağırlandı. Böyle olunca nasıl bir terörgütüdür” diye devam etti. Şimdi bu kavram kargaşasında birbirimizi döverek, hakaret ederek birbirimizi jurnalleyip bir yere varamayız çok kritik bir dönemden geçiyoruz.
Herkes görevini bilmeli
Partideki yapıyı değiştirmemiz lazım. Mekanizma içe değil dışa dönük çalışmalı. Bunu Deniz Baykal’a da Kemal Bey’e de söyledim. Siyasi partilerde genel merkez, parti meclisi ve milletvekilleri, seçilmiş belediye başkanları ile örgütler olmak üzere 4 ana mekanizma var. Bunların saat gibi çalışması lazım. Bu ne demektir? Herkes işini bilecek. Mesela belediyeler seçildiği günden itibaren vatandaşın işiyle meşgul olur. Maalesef AKP öyle bir kültür getirdi ki bu bize de sirayet etti kendi işini yapacağına örgüte müdahale ediyor.Vekil mesela görevi nedir? Yasama ama onunla değil örgütle ilgileniyor. İşte bütün bunların yeniden yapılanması lazım ben bunu 10 yıldır söylüyorum. Bunları söyleyince de hepsi alınganlık gösteriyor. Herkes görevini yapsa MYK’da bütün bunları denetleyen bir mekanizma olsa göreceksinizki saat gibi işler ve işleyecek o duruma getireceğiz. Bununla ilgili çok ciddi bir hazırlığım var genel başkanımıza da sunacağım. Aslında bu her parti için geçerli ama bizim ev perdesiz olduğu için görünüyor.