Gazete Vatan Logo

Kılıçdaroğlu da o gün oradaydı!

AK Parti AR-GE Başkan Yardımcısı Zeynep Karahan Uslu, ses kaydının montaj olduğunu, o gün Konya'da Başbakan Erdoğan'ın yanında Kılıçdaroğlu'nun da olduğunu, hakikatin şahidi olduğunu söyledi.

AK Parti AR-GE Başkan Yardımcısı Zeynep Karahan Uslu, NTV'de Funda Görey'in sorularını yanıtladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal arasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmesiyle ilgili konuşan Uslu, "Bu kayıtlardaki bütün o yayın saatlerinde Sayın Başbakan'ın Şebi Aruz törenlerinde, açılışlarda olmasında sizce tek başına bu olguda bir gariplik yok mu? Kemal Kılıçdaroğlu o gün orada yanında oturuyordu Sayın Başbakanın. Siyasi dürüstlük gereği bu doğru olamaz, çünkü 'Sayın Başbakan o saatte benim yanımdaydı' demesi lazımdı" dedi.

Röportajdan öne çıkanlar;

- Sayın Başbakanla oğlu arasında geçtiği iddia edilen bir görüşme kaydı tartışılıyor. Muhalefet 'Kayıtlar istensin o dakikalarda bu görüşmeler var mı yok mu' ortaya çıksın diyor. Ama Sayın başbakan, bakanlarınız ve parti mensupları 'Bu tamamen montajdır ve bunun da hesabı sorulacak' diyor.

Zaten bu kayıtlardaki montajın varlığını sadece bu kadar skandal sızdırma ifadeleriyle verilen içeriğin bütün o yayın saatlerinde Sayın Başbakan'ın Şebi Aruz törenlerinde, açılışlarda olmasında sizce tek başına bu olguda bir gariplik yok mu? Kemal Kılıçdaroğlu o gün orada yanında oturuyordu Sayın Başbakan'ın. Siyasi dürüstlük gereği bu doğru olamaz, çünkü 'Sayın Başbakan o saatte benim yanımdaydı' demesi lazımdı. Ana muhalefet partisi lideri bunun şahitleri arasındadır, hakikati göstermediğinin. İşi montaja getirmeden asıl kanıtı şahididir. Dün medyaya da yansımıştı. Amerika’da bu konuda uzman olan kişilerin tarafsız kişilerin montaj olduğuna dair görüşleri de söz konusu oldu. Uzmanların incelemesi bittiğinde bunu ortaya koyacaktır.

SONUÇLARINI SEÇİMLERDE ALACAKLAR

Hiçbir soru işaretine gerek bırakmayan bir durum değil midir bu? Bu konuşmaların yapılmasına imkan ve ihtimal yok saatleri hiçbir şeyleri tutmuyor. Biraz daha iyi çalışsınlar bence. Ama bugüne kadar Türk siyasetinde geçmiş yıllara bakın, hatta ana muhalefet partisi liderinin nasıl değiştiğini hatırlayın, yine pek çok örnek verebiliriz bir çok kez işe yaradığını siyasi iktidarların bu tür tehdit, şantaj ve montajlarla kuşatılabildiğini gördük. Ama artık çok tecrübe biriktirmiş ve siyasal hassasiyeti yüksek ve güçlü bir toplum var karşılarında. Siyaset kurumunun hep benzer yöntemlerle elemine edilmesinin nasıl gerçekleştiğini safha safha şahit olmuş toplum yapısını doğru analiz etmedikleri için eski yöntemlerle aynı sonuçları almak istiyorlar ama bu kez farklı bir toplumsal idrak ve direnişler karşı karşıyalar. Bunun sonuçlarını da seçim sonuçlarında alacaklardır.

Son internet düzenlemesi ile ilgili tartışmada 'Sızdırılacak ses kayıtları, görüntüler öngörüldü ve kendisini korumak için AK Parti bu düzenlemeyi yaptı' eleştirisi var.

2012 yılında verilmiş bir tekliftir. 2 sene öncesinde yine meclis bünyesine ilk kez oluşturulan, internet ortamı toplumsal ihtiyaçlar ve özgürlükler dengesini en iyi biçimde kapsayacak ama aynı zamanda da kişilik haklarının ihlal edilmediği bir düzlemi ülkemizde nasıl üretebiliriz diye çalışan bir araştırma komisyonu vardır. Diğer partilerin milletvekillerinin de rapora imza atması suretiyle oluşturduğu bir rapor vardır. Bu raporda muhalefet partilerinin de aynı görüşte olduğunu görüyoruz. Çıkan düzenlemelere dair pek çok önerinin de o araştırma komisyonu raporunda da yer aldığını görüyoruz. Diğer taraftan hukuk ve toplum dinamik bir süreçtir ihtiyaçlar çerçevesinde yeni düzenlemeler gerekir. İnternet gerçekten dinamik yapısı olan bir ortam. Bu ortamda yeni ihtiyaçlar, yeni hak talepleri, yeni özgürlükler, yeni mağduriyetler varsa bunlara da karşılık üretmek gerekir. Birkaç hafta önceki mevcut kanunumuzda içerik sağlayıcılara yönelik hapis cezaları vardı ve bunlar yanlıştı. Bugün hapis cezalarının kaldırıldığı para cezasına döndürüldüğü bir yasa var. Önceki yasaya göre çok daha özgürlükçü, uluslararası standartlara uygun talep ve beklentileri karşılayan bir düzenleme. TİB başkanına verilen yetkiye baktığımızda da istisnai bir yetkidir bu. Bunun dışında bir kere kanun da ikiye ayrıldı. Kişilik hakkı ihlalleri ve özel hayat ihlalleri. Kişilik hakkı ihlallinde böyle bir yetkisi yok zaten. Özel hayat ihlali çok ağırdır ve hepimizi vurabilir. Siyaset üzerinden hatırlayacak olursak bunun mağduru bütün partiler oldu. 76 milyonun hepsini ilgilendiren hepimizin mağduru olabileceği bir şeydir. Hepimiz korunmalıyız. Bu çerçevede de ancak özel hayatınızın mahremine gelip saldırmışlarsa, özel hayatınız üzerinden size saldırmışlarsa çok istisnai hallerde TİB başkanı engelleyebilir. Onu da sınırladık. Velev ki yerinde olmayan bir karar verdi onu da 24 saat içinde Sulh Ceza Mahkemesine bizzat TİB tarafından götürülmek zorunda olduğu için maksimum 24 saatlik bir süreden bahsediyoruz.

- Trafik bilgilerinin kontrol edilmesi de çok tartışıldı. 'İnternette girdiğimiz her site, indirdiğimiz her dosya baktığımız her yer takip altında mı olacak' diye bir endişe vardı.

Orada son çıkan önergeyle tanımı da tamamen netleştirilerek daraltıldı ki bu sadece bir kişi, veya kurum hakkında bir suç isnadı varsa, bir hukuk konusu olmuşsa, bir mahkeme açılmışsa o zaman sadece trafik bilgilerini yani sizin hangi saatte hangi siteye girdiğiniz ne kadar kaldığınız ve çıktığınız. Yani nereyi okuduğunuz, hangi içeriği izlediğiniz bilgisi buna dahil değil.

En son görüşme kayıtlarından sonra Başbakan kriptolu telefonların da dinlendiğini söyledi. Bugün de TUBİTAK’ta görevden alınan isimler oldu. Kriptolu telefonların da dinlenmesi siyasileri daha da tedirgin etti mi? Siz bununla ilgili bir önlem alıyor musunuz?

Hiçbir önlem almıyorum. Ekşi yemedik ki dişimiz kamaşsın. Türkiye'de siyaset normalleşecek ama uzun yıllardır Türkiye'de siyaset çok kolay bir duruş olarak hiç algılanmadı. Zor günler geçirerek yaşanmış bir siyasi geçmişten geliyoruz hangi siyasi kanattan olursak olalım. Fakat bizim ürkeceğimiz bir şey yok. Belki de dünya tarihinin en geniş kapsamlı ve illegal dinlemesinin yapıldığına hepimiz şahit olduk. Bu tabi ki üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir durum. Buna bir 'dur' denilmesi gerekiyor. Hiç birimizin özel hayatına özel görüşmelerine haksız bir biçimde kocaman kulakların müdahil olmadığı bir hayatı hepimiz hak ediyoruz. Ama dinliyorlarsa da bir endişemiz yok.

Haberin Devamı