Kılıçdaroğlu: Arkadaşlarıma müdahale etmedim
CHP lideri Kılıçdaroğlu, dokunulmazlık oylaması sırasında partisinin milletvekillerine müdahale ettiği iddialarını yalanladı. NTV'ye konuşan Kılıçdaroğlu, dokunulmazlığının kalkması durumunda AYM'ye başvurmayacağını belirtti. Kılıçdaroğlu, erken seçim olasılığı için ise "Biz her koşulda hazırız" ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınına konuk oldu. CHP lideri gündeme dair soruları yanıtladı.
Yoğun siyaset gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, öncelikle dokunulmazlık tartışmalarına değindi.
Kılıçdaroğlu, AK Parti teklifinin Meclis Genel Kurulu'nda oylaması sırasında partisinin milletvekillerine müdahalede bulunduğu iddialarına yanıt verdi.
"Bir milletvekili arkadaşıma müdahale etmiş değilim" diyen Kılıçdaroğlu, "Tümüyle milletvekili arkadaşlarımız sağduyu ile hareket etmişlerdir. Genel başkan müdahale etti gibi haberler oluyor ama işin gerçeği bu" diye konuştu.
HDP, yasanın Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi için CHP'ye imza çağrısı yapmıştı. Bu konuda 110 milletvekilinin imzası gerektiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, AYM'ye gitmeyi siyaseten doğru bulmadıklarını söyledi.
CHP lideri, "Dokunulmazlığı kalkan milletvekilimiz kendisi AYM'ye başvuru yapabilir. 1 hafta süresi var. AYM de 15 gün içerisinde karar verecek. Böyle bir yol varken neden daha uzun zaman alınacak bir yol seçelim?" diye sordu.
Kılıçdaroğlu, milletvekillerinin hapse atılmasının doğru olmadığını belirterek, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının önemine işaret etti.
"Siz Anayasa Mahkemesi'ne bireysel olarak başvuracak mısınız?" sorusuna Kılıçdaroğlu'nun yanıtı, "Şu anda öyle bir ihtiyaç hissetmiyorum" şeklinde oldu.
Terör olayları üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümeti eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bütün bu hesapların altında başkanlık yatıyor. Terörle işbirliği yapıyorlar, mücadele ettikleri falan yok" dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Oğuz Haksever'in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Dokunulmazlıklar çok sıcak bir gündem maddesi. Dokunulmazlıklarda ikinci turda bir müdahaleniz oldu. Sizin müdahalenizle mi değişti durum? Ne dediniz ne düşündünüz?
Anayasa değişiklikleri konusunda partiler grup kararı alamıyorlar. Dolayısıyla bizde bir grup kararı almadık. Daha önce dokunulmazlıklar kalkacak dendiğinde biz de buyurun getirin kürsü dokunulmazlığı hariç bütün hepsini kaldırabiliriz. AKP geçici bir madde getirdi biz buna karşın kedi görüşlerimizi aktardık. Yapılan düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebilir, sağlıklı bir düzenleme değil, birden fazla sorunu var. Örneğin 20 Mayıs itibariyle geçti 21 Mayıs itibariyle aynı fiili yapan bir milletvekilinin dokunulmazlığı sürecek. Bu tür garabetler var bunlara son verelim dedik. Bir milletvekili arkadaşıma müdahale etmiş değilim. Tümüyle milletvekili arkadaşlarımız sağduyu ile hareket etmişlerdir. Genel başkan müdahale etti gibi haberler oluyor ama işin gerçeği bu.
Referandum olasılığını da bir tuzak olarak tanımladınız.
Referandum ülkeyi bölebilirdi. Parlamentoda sağduyunun egemen olduğunu ve referandum olmadan da bu sorunun bir şekilde çözülmesi gibi bir sonucun ortaya çıkması Türkiye'nin kutuplaşmaması açısından önemli.
Dün Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin eleştirileri oldu. İkircikli davranmakla suçladılar. Ne dersiniz bu konuda?
Zaten siz müdahale ederseniz milletvekillerine bu doğru olmaz. Örneğin AKP milletvekilleri işi o kadar ileriye götürdüler ki oy kullanan milletvekilinin nasıl oy kullandığını gözetlemek için kulübelerin önünde sıraya girdiler. Kendi milletvekiline güvenmiyor. Üç kupon verdin sana ikisini getirip göstereceksin gibi. Bunlar ahlaki de değil. Biz öyle bir şey yapmadık. Antalya’daki toplantıda milletvekili arkadaşlarıma; ben hanginize telefon ettim oyunuzu şöyle veya böyle kullanın diye. Olması gereken bir anlamda sade bir insanın doğrusu budur dediği bu olayı biz uygulamaya koyuyoruz ama bazı çevreler neden böyle yapıyorsunuz diyor. Demokrasiyi savunacaksak sonuna kadar savunacağız. Kulübenin önünde bekleyen bir milletvekilini partinin tabanı da dışlar.
Anayasa mahkemesine başvuru tartışması başladı. Partinizden milletvekillerinin HDP ile birlikte ya da onların başvurusunu takviye etmeme konusunda uyardınız. Var mıydı böyle bir olasılık?
Bu konuda bir milletvekili anayasa mahkemesine gidemiyor ancak 110 milletvekili ile gidebiliyor. HDP biz bekliyoruz Cumhuriyet Halk Partisi’den de gelip imza versinler diye. Biz anayasa mahkemesine gitmeyi siyaseten doğru bulmuyoruz. Anayasaya aykırılık var. Ama başvurduğunuz zaman uzayıp gidecektir. Ama milletvekili dokunulmazlığı zaten kaldırıldı. Bakanların ve başbakanların hariç. Onlara kimse dokunamıyor. Zaten itiraz ettiğimiz konulardan birisi buydu. İhaleye fesat karıştıranın yolsuzluk yapanın dokunulmazlığı devam edecek. Kaldırılacaksa hepsinin kaldırılır herkes hesabını verir. Buna yanaşmadılar. Diyelim Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilinin dokunulmazlığı kalktı. Bizim milletvekilimiz gidip anayasanın 85.maddesine göre bir hafta içinde başvurabilir. 20 mayıstan sonra bir haftamız var. Başvuruyu yaptıktan sonra anayasa mahkemesi 15 gün içinde karar vermek durumundadır. Bu kadar hızlı bir yol varken neden öbür yola başvuruyorsunuz. Evet anayasaya aykırı bende biliyorum. Ama anayasaya aykırılığı anayasa mahkemesi şekli yönünden inceliyor esasa girmiyor. O nedenle 110 milletvekili ile yapılacak başvurunun reddedilme olasılığı çok yüksek. Ama öbür türlü başvurulduğunda onun kabul edilme olasılığı daha yüksek olabiliyor. Ayrıca arkadaşlarımız normal mahkeme ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de başvurma hakkına kavuşacaklar.
Dokunulmazlıklar konusunda ne olacak bundan sonra? Mesela bazı milletvekili arkadaşlarınız bizi alacaklar dediler.
Hangi gerekçe ile alacaklar? Ben öyle bir tablonun ortaya çıkacağını düşünmüyorum. Milletvekillerinin tutuklanıp hapse atılması doğru değil. Halkın seçti milletvekilinin parlamentoda olması lazım. Gerçekten belli suçları varsa ve o suçlar tutuklanmayı gerektiriyorsa ona bir şey diyemeyiz tabi. Burada özellikle üzerinde durduğumuz konu yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı. Yani yargı AİHM kararları bağlamında ve o kararları dikkate alarak bir süreci başlatırsa bir sorun yok. Ama yargı siyasi otoritenin talimatına göre hareket ederse bu yargıya da yargıca da büyük gölge düşürür.
HDP’li milletvekilleri arasında ikisinden biri canlı bombanın PKK’nın afişlerinin bulunduğu taziye evine gittiği için suçlanıyor. Bir diğeri de aracında silah bulunduğu için. Bu konulardaki görüşünüz nedir?
Ben TBMM’nin genel kurulunda bütçe görüşmeleri sırasında özel bir teröristin evine taziye ziyaretine gitmenin doğru olmadığını gayet net söyledim ve kınadım. Hele hele bir milletvekili aracında silah var terör örgütü üyelerine silah götürüyor bu da asla doğru değil. Böyle bir kişinin parlamentoda olması doğru değildir. Bu konuda en ufak bir şüphemiz yok. Ne yapılacaksa hukukun kurallarına uygun yapılsın. Ama bir AKP milletvekili o da bir taziye ziyaretine gitti niçin onunla ilgili fezleke gelmedi? Hukukta çifte standart yoktur. Bizim partilidir gider karşı partilidir ceza keserim doğru değil. Efendim terör örgütü olduğu sonradan söylendi bize. Gittin mi gittin kardeşim. Basın yer aldı bu savcı kör mü? Efendim iktidar partisinden beni sürebilirler ben en iyisi bunu görmezden geleyim.
Siz Anayasa Mahkemesi'ne bireysel olarak başvuracak mısınız?
Şu anda öyle bir ihtiyaç hissetmiyorum. Gider kendimizi gerekirse savunuruz. Ben çıkıp yargıcın karşısında Türkiye’de demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün ne kadar önemli olduğunu anlatmalıyım. Ben Silivri’de ziyaretten sonra dışarı çıktığımda Silivri’nin bir toplam kampı olduğunu söylemiştim. Ankara’ya dönmeden fezlekem gelmişti. Oradaki yargıçları suçlamıştım. Bugün ben haklıyım hakim ne diyecek. Zaten bir kısmı kürsü dokunulmazlığı kapmasında söylediklerim. Terörle mücadele kapsamında değişiklik yaptı hükümet. Sözlü propagandalar artık suç olmaktan çıktı. Dolayısıyla HDP’lilerin hapse girmesi şudur budur hiç birisi yok. Bazen eski DEP milletvekillerinin tutuklanmasına gönderme yapıyorlar. O dönemde AKP 5 veya 6 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili meclis genel kuruluna dosyaları getirdi oylama yapıldı ve dokunulmazlıkları kalktı. Burada da hükümet isterse bir milletvekilinin dokunulmazlık dosyasını genel kurula indirirdi salt çoğunlukla dokunulmazlık kalkıyordu. Hangi gerekçe ile anayasa değişikliğine gerek vardı. Ama bu sorumluluğu üstlenmek istediler anayasa değişikliği yaparız ve çıkmayabilir dolayısıyla bizde suçlayacak bir makam bulabiliriz diye düşündüler. Tek başına diğer partilerin hepsi hayır bile verse istediği milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırır. Bunu yapmadı hep yanlış sularda yüzdü. Her gün şehit cenazeleri geliyordu ve sorumlu bulmak lazımdı. Anayasa ve dokunulmazlıklar ve biz terörle mücadele edemiyoruz. Şimdi kalktı. Gelen her şehidin hesabını biz AKP’ye soracağız. Ne istediysen yaptın, hangi yasa istediysen çıkardın, ordu, polis, istihbarat emrinde. Peki sen neden bu terör önleyemiyorsun? Çünkü terör örgütüne yardım ve yataklık yapan bir yönetici kadrosu tarafından AKP yönetildi. Şehirler silah deposuna döndürüldü sesleri çıkmadı. Kendi genel başkan yardımcılarının söylemidir, PKK 200 ton bomba yerleştirdi şehir merkezlerine. Siz ne yapıyordunuz o sırada. Asfaltı kazıp bombayı yerleştirip üstüne asfaltı döküyorlar. Peki bu hükümet neredeydi? Bunları sorduğumuz için büyük rahatsızlık duyuyorlar.