'Keşke hükümet dinleseydi'
Telefon dinlemelerinin her ne şartla olursa olsun, etik olup olmadığı tartışıldığı bu günlerde Star gazetesi başyazarı Mustafa Karaalioğlu bugün köşesinde ilginç bir yazı kaleme aldı.
İşte Karaalioğlu'nun, 'Keşke 500 bin kişiyi cemaat değil hükümet dinleseydi!' başlıklı yazısından şaşırtan başlıklar:
*Koskoca MİT bile, ancak 2 bin civarında telefon dinlerken; emniyet bütün ülkeyi düşman ilan etmiş milyonları dinliyor.
*Bu rakamlar inanılmazdır ve muhtemelen bununla da sınırlı değildir. En azından geriye doğru 10 yıl cemaatin kuralsız telefon dinleme gücü hesaba katılırsa nasıl bir rakamla ve nasıl bir gerçekle karşı karşıya olduğumuz anlaşılır. Şimdi Erdoğan’ın kayıtları yayınlanıyor diye herkes büyük keyif içinde ama aynı keyfin daha büyüğünün ellerindeki sınırsız kayıt nedeniyle cemaatte olduğu hatırlatalım.
*Herkes tehdit altında herkesin özel-genel hayatı kayıt altında diyelim de bugün keyifle internette ses kaydı kovalayanlara son hatırlatmayı yapmış olalım.
*Türkiye’nin muhaberat devletine, polis devletine, telekulak devletine vs. dönme ihtimalinden bahisle demokratik itiraz üretenlerin gerekçeleri bu inanılmaz rakamlar değildir. Yani, cemaat herkesi hiçbir gerekçe olmadan, sadece kayıt altına alıp gerektiğinde kullanılmak üzere dinlediği için isyan etmiyorlar. Siyasetçiler, işadamları, sanatçılar, gazeteciler, sivil toplum örgütü yöneticileri ve sıradan insanlar dinlendiği için kaygılanmıyorlar. Kendi isimleri veya yakınları o listelerde olduğu için de endişeli görünmüyorlar.
*Değil mi ki, Erdoğan ve Erdoğan’ın yakınları dinlenmiş ve konuşmaları bazen montajlanarak, bazen başı sonu kesilerek yayınlanıyor, tamamdır. Masum insanların telefonlarının dinlenmesi mesele değildir. Yasadışı ve ahlak dışı telekulakçılık da mesele değildir.
*Mesele, ne surette olursa olsun Erdoğan’a mümkün olan en çok zararın verilebilmesidir. Gerçekte demokratik, hukuki, ahlaki kaygı yoktur. Tek kaygı, hükümetin ilk seçimde tepelenmesidir. O yüzden kayıtların nasıl alındığı ve beraberinde bir milyon başka dinleme yapılıp yapılmadığının önemi yoktur.
*Önemi olsaydı, o kayıtları zevkle yayınlayan gazeteler, televizyonlar bir hayret belirtisi göstermez miydi? Gazetelere bakıyorum... Asrın telekulak istatistikleri değil manşet olmak, birinci sayfalarda bile yer bulmuyor. Kendi genel merkezleri ve yöneticileri de dinlenen CHP ve MHP’den de tek bir itiraz sesi yükselmiyor.
*Dinleyenin hükümet değil cemaat olmasından dolayı susuyorlar. Sessizlik ve görmezden gelmek bundandır. Hazır cemaat hükümete saldırırken bir de çıkıp onların elini mi tutacaklar?
*Keşke bu kadar insanı cemaat değil hükümet dinleseydi.
*Susarak, gizleyerek, görmezden gelerek söyledikleri budur. Medyanın da siyasetin de söylediği bundan başka bir şey değildir.